باب: قول
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (يخوف
الله عباده
بالكسوف).
6. NEBİ Sallallahu Aleyhi ve Sellem'İN
"ALLAH KULLARINI GÜNEŞ VE AY TULULMALARI İLE KORKUTUR BUYURMASI
-قاله
أبو موسى، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
Ebu
Musa bunu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in söylediğini nakletmiştir.
حدثنا
قتيبة بن سعيد
قال: حدثنا
حماد بن زيد، عن
يونس، عن
الحسن، عن أبي
بكرة قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (إن
الشمس والقمر
آيتان من آيات
الله، لا يخسفان
لموت أحد ولكن
الله تعالى
يخوف بهما
عباده).وقال
أبو عبد الله:
لم يذكر عبد
الوارث،
وشعبة، وخالد
بن عبد الله،
وحماد بن
سلمة، عن
يونس: (يخوف
بهما عباده).وتابعه
موسى، عن
مبارك، عن
الحسن قال:
أخبرني أبو
بكرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (إن الله
تعالى يخوف
بهما عباده. وتابعه
أشعث، عن
الحسن.
[-1048-] Ebu Bekre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu
nakletmiştir: "Güneş ve ay Allah'ın birer ayetidir. Bunlar asla bir
kimsenin ölümü dolayısıyla tutulmazlar. Ancak Allah Teala bu tutulmalar ile
kullarına korku salar."
Ebu Abdullah şöyle demiştir: "Abdülvaris, Şu'be, Halid İbn
Abdullah ve Hammad İbn Seleme bu rivayette geçen 'Allah Teala bu tutulmalar ile
kullarına korku salar' kısmını Yunus'tan nakletmemişlerdir."
AÇIKLAMA: Bazı bilginler Nebi
Sallallahu aleyhi ve sellem'in bu olaylar ile Allah'ın kullarına korku
saldığına dair İfadesini esas alarak gökbilimcilerin yanıldığını
söylemişlerdir. Zira gökbilimcilere göre bu tutulmalar Allah'ın koyduğu düzen
içinde devam eden ve kendileri için belirlenen vakitten önce veya sonra meydana
gelmeyen normal doğa olaylarıdır; bu yönüyle denizlerdeki gel-git olayından
hiçbir farkı yoktur. İşte İbnü'l-Arabî gibi bazı bilginler ileride de gelecek
olan Ebu Musa hadisinde de belirtildiği gibi Nebi Sallallahu aleyhi ve
sellem'in bu tutulmayı kıyamet gibi algıladığını ve korku içinde kalktığını
belirterek gökbilimcilerin görüşlerine karşı çıkmışlardır. Bu bilginler
görüşlerini şu şekilde dile getirmişlerdir: "Eğer söz konusu tutulmalar
hesaplanabilir olsaydı böyle bir korkuya gerek kalmazdı ve Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem köle azat etmek, sadaka vermek ve namaz kılmak gibi ibadetlere
vurgu yapmazdı. Zaten hadisten anlaşılan ilk anlam şudur; Resulullah sallallahu
aleyhi ve sellem ashabının ürpermesini istemiştir. İşte bu tutulmanın saldığı
korkuyu gidereceğini umduğu için de söz konusu taatleri emretmiştir."
Buna karşılık İbn Dakîki'l-îyd'in açıklamaları şöyledir:
"Kim bilir belki de gökbilimcilere ve matematikçilere ait görüşün hadiste
geçen "Allah Teala bu tutulmalar ile kullarına korku salar"
şeklindeki ifadeye ters düştüğünü söyleyen bilginlerin bu görüşleri doğru
değildir. Çünkü Cenab-ı Hakk'ın kainat için takdir ettiği kanunlar belirli bir
hesap ve düzen içinde meydana gelir. Bazı fiilleri ise hesaplanabilecek ve
zamanı belirlenebilecek tarzda değildir. Bununla birlikte Allah'ın kudretinin
bütün sebeplerin üzerinde olduğunu bilmek gerekir. O dilerse bazı sebepler ile
sonuçlar arasındaki ilişkiyi koparır ve normalda belli bir sonucu doğuran
sebepler söz konusu sonucu doğurmaz. İşte Allah'ı bilen alimlerin Cenab-ı
Hakk'ın kudretinin çok üstün olduğuna ve kainatta olağandışı kabul edilebilecek
bazı hadiseleri yaratabileceğine dair inançları çok güçlüdür. Bu yüzden ay ve
güneş tutulmaları gibi ilginç bir takım olaylar meydana geldiğinde onların
Allah'tan korkuları da artar. Dolayısıyla Allah aksini dilemedikçe sebepler
belli bir kanuna göre aynı sonucu doğururlar. Özetle söylemek gerekirse
gökbilimcilerin ve matematikçilerin yaptıkları hesaplamaların doğru olması bu
hesapların ilgili olduğu olayların korkutucu olmasına, engel teşkil
etmez."
Mahir: Günümüzde astronomlar, tutulma takvimlerinde isabet
edebilmekteler, ancak bilindiği gibi on olay’dan birinde dahi hata olsa o şey
artık bilgi değil istatistiksel bir isabettir. Bununla beraber; Tutulmalar:
sadece görüntüleriyle değil vuku buldukları andan kısa bir süre sonra
tutulmanın gözlemlendiği yer ve çevresindeki deprem yada su hareketleri gibi
olaylarla anılır oldu. Yakın tarihteki uzak coğrafyalara bakmaya dahi gerek
yok, 11 ağustos 1999’da saat 14 sıralarında Marmara bölgesinde gözlediğimiz
yüzde 98 lik tutulma öncesinde billim adamları ‘tutulmalar deprem’e sebep
olmaz’ diye tv kanallarını geziyorlardı. 17 ağustos 1999’a kadar.
باب: التعوذ
من عذاب القبر
في الكسوف.
7. Güneş Ve Ay Tutulması Sırasında Kabir Azabından Allah'a
Sığınmak
حدثنا
عبد الله بن
مسلمة، عن
مالك، عن يحيى
بن سعيد، عنن
ععمرة بنت عبد
الرحمن، عن
عائشة زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم: أن
يهودية جاءت
تسألها،
فقالت لها: أعاذك
الله من عذاب
القبر. فسألت
عائشة رضي الله
عنها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
أيعذب الناس
في قبورهم؟
فقال: رسول
الله عائذا
بالله من ذلك،
ثم ركب رسول
الله ذات غداة
مركبا، فخسفت
الشمس، فرجع
ضحى، فمر رسول
الله صلى الله
عليه وسلم بين
ظهراني
الحجر، ثم قام
يصلي وقام
الناس وراءه،
فقام قياما
طويلا، ثم ركع
ركوعا طويلا،
ثم رفع فقام
قياما طويلا،
وهو دون
القيام
الأول، ثم ركع
ركوعا طويلا،
وهو دون
الركوع
الأول، ثم رفع
فسجد، ثم قام
قياما طويلا،
وهو دون
القيام
الأول، ثم ركع
ركوع طويلا،
وهو دون
الركوع
الأول، ثم قام
قياما طويلا،
وهو دون
القيام
الأول، ثم ركع
ركوعا طويلا،
وهو دون
الركوع
الأول، ثم
رفع، فسجد وانصرف،
فقال ما شاء
الله أن يقول،
ثم أمرهم أن يتعوذوا
من عذاب القبر.
[-1049-] Aişe (r.anha)'dan nakledilmiştir: "Bir yahudi kadın Aişe
(r.anha)'ya bir şey istemeye / dilenmeye gelince ona: "Allah seni kabir
azabından korusun!" demişti. Aişe, Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e: "İnsanlar kabirlerinde azap görecekler mi?" diye sordu.
Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kabir azabından Allah'a
sığındığını söyledi.
Tekrar: 1055, 1282, 6366
[-1050-] Sonra Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir sabah vakti
bineğine binip yola koyulduğmda güneş tutulmuştu. Kuşluk vakti olduğunda da geri
döndü. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem döndüğünde eşlerinin odalarının
bulunduğu yerden geçti ve sonra namaza durdu. Sahabîler de kalkıp O'nun
Sallallahu Aleyhi ve Sellem arkasına durdular. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
uzun bir kıyam yaptı. Daha sonra rükuya gitti ve rükuda da epey uzun bir müddet
kaldı. Ardından doğrulup kıyama durdu ve ilk kıyamı kadar olmasa da uzun bir
süre burada da bekledi. Bu kıyamın ardından yine rüku' etti ve bu rükuda ilk
rüku kadar olmasa da uzunca bir süre bekledi. Sonra rüku'dan doğruldu ve
secdeye vardı. Sonra yine kıyama kalktı ve ilk kıyamı kadar olmasa da uzun bir
süre bekledi. Ardından rükuya gitti ve ilk rüku kadar olmasa da uzun bir süre
rükuda bekledi. Sonra kıyama kalktı ve yine ilk kıyamdaki kadar olmasa da uzun
bir müddet kıyamda durdu. Ardından tekrar rükuya vardı ve ilk rüku kadar olmasa
da uzun bir müddet rükuda durdu. Daha sonra doğruldu ve secdeye gitti. Namaz
bittikten sonra Allah Teala'nın söylemesini dilediği ne varsa söyledi ve
ashab-ı kirama kabir azabından Allah'a sığınmalarını emretti."
AÇIKLAMA: Tutulmalar ile
kabir azabından Allah'a sığınma arasındaki ilişkiyle ilgili olarak
İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: "Tutulma sonrasında gün ortasında yaşanan
karanlık, kabirdeki karanlığı anımsatır. İnsanın çevresinde olup biten bazı
olaylar başka şeylerin hatırlanmasına sebep olur ve hem hatırlanan şeyden hem
de hatırlatıcı olaydan korku duyulabilir. Böylece kul çevresinde olanlara bakıp
öğüt / ibret alarak kendisini ahiretteki sıkıntılardan koruyacak amellere
yönelir."
حدثنا
أبو نعيم قال:
حدثنا شيبان،
عن يحيى، عن
أبي سلمة، عن
عبد الله بن
عمرو أنه قال:
لما
كسفت الشمس
على عهد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
نودي: إن
الصلاة
جامعة، فركع
النبي صلى
الله عليه
وسلم ركعتين
في سجدة، ثم
قام فركع
ركعتين في
سجدة، ثم جلس،
ثم جلي عن
الشمس. قال:
وقالت عائشة
رضي الله
عنها: ما سجدت
سجودا قط كان
أطول منها.
[-1051-] Abdullah İbn Amr'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında güneş tutulduğu zaman
"Esselatu'l-camiah = Namaz toplayıcıdır" diye ilan edilmişti. Resul-i
Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu namazın bir rekatında iki defa rüku yaptı.
Sonra kalktı ve bir rekat daha namaz kılıp aynı şekilde iki kez rükuya gitti.
Sonra oturdu ve bu sırada güneş açıldı."
Hadisin ravilerinden Ebu Seleme şöyle demiştir:
"Aişe (r.anha), ben bu secdeden daha uzun bir secde kesinlikle yapmadım,
dedi."
AÇIKLAMA: İmam Buharî
kullandığı bu konu başlığı İle tutulma namazları sırasında (secdelerin uzun
olması gerektiğini kabul etmeyenlerin görüşlerine katılmadığını belirtir.
Bu sırada güneş açıldı ifadesi güneşin Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem teşehhüdde iken henüz selam vermeden önce
açıldığını göstermektedir.
Ben bu secdeden daha uzun bir secde kesinlikle
yapmadım Bu ifade İmam Buharî ile İmam Müslim'in Ebu Musa'dan naklettikleri
rivayette şöyle geçmektedir: "Bundan daha uzun kıyamı, rükuyu ve secdesi
olan bir namaz daha önce hiç kılmadım." Ebu Davud ile Nesaî'nin Semüre'den
naklettikleri rivayet de: "Hiçbir namazda bize böylesine uzun secde
ettirmemişti" şeklindedir. Bütün bu rivayetler tutulma namazları sırasında
secdelerin de, kıyam ve rüku gibi uzun tutulması gerektiğini açıkça
göstermektedir. Bu konuyla ilgili olarak Maliki mezhebine mensup alimlerden
birisinin farklı bir yaklaşımı olmuştur. Onun değerlendirmesi şöyledir:
"Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in tutulma namazında secdeleri uzun
tutmuş olması, bu secdelerin rüku kadar uzun olduğu anlamına gelmez."
Fakat bu bilgin İmam Müslim'in Cabir'den naklettiği hadisi göz ardı etmiş olmalıdır.
Bu rivayette: "Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in secdesi rüku’u kadar
uzun olmuştu" denilmektedir. Ahmed İbn Hanbel ve İshak İbn Rahuye de
secdelerin rüku kadar uzun olacağı görüşündedir. İmam Şafiî'nin görüşlerinden
birisi de bu yöndedir. Daha sonra gelen ve hadis konusunda uzman olan Şafiî
alimler ile İbn Süreye ve Nevevî'nin tercih ettiği görüş de budur.