باب: الصلاة
في كسوف الشمس.
1.GÜNEŞ TUTULMASI SIRASINDA NAMAZ KILMAK
حدثنا
عمرو بن عوان
قال: حدثنا
خالد، عن
يونس، عن
الحسن، عن أبي
بكرة قال: كنا
عند رسول الله
عليه وسلم،
فانكسفت
الشمس، فقام
رسول الله
عليه وسلم يجر
رداءه حتى دخل
المسجد،
فدخلنا، فصلى
بنا ركعتان
حتى انجلت
الشمس، فقال
صلى الله عليه
وسلم:
(إن
الشمس والقمر
لا ينكسفان
لموت أحد،
فإذا رأيتموهما
فصلوا
وادعوا، حتى
يكشف ما بكم).
[-1040-] Ebu Bekre'nin şöyle dediği nakledilmiştir: "Biz Resul-i Ekrem
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında iken güneş tutulması oldu. Bunun üzerine
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem omuzuna attığı ridasını sürüyerek mescide
girdi ve biz de onu takip ederek mescid'e gittik. Bize orada güneş geri açılana
kadar iki rekat namaz kıldırdı ve şöyle buyurdu; "Güneş ve ay hiç kimsenin
ölümü dolayısıyla tutulmaz. Siz bunların tutulduğunu görürseniz tekrar açılana
kadar namaz kılın ve dua edin!
Tekrar: 1048, 1062, 1063, 5785
حدثنا
شهاب بن عباد
قال: حدثنا
إبراهيم بن حميد،
عن إسماعيل،
عن قيس قال:
سمعت أبا
مسعود يقول:
قال النبي صلى
الله عليه
وسلم: (إن
الشمس والقمر
لا ينكسفان
لموت أحد من
الناس،
ولكنهما
آيتان من آيات
الله، فإذا
رأيتموهما
فقوموا فصلوا).
[-1041-] Kays, Ebu Mes'ud'dan bizzat duyduğunu ifade ederek şöyle demiştir:
"Ebu Mes'ud, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu
nakletti: "Güneş ve ay asla hiç kimsenin ölümü dolayısıyla tutulmaz. Bu
tutulmalar Allah'ın birer ayetidir. Güneşin ve ay'ın tutulduğunu görürseniz
kalkın ve namaz kılın!
Tekrar: 1057, 3204
حدثنا
أصبغ قال:
أخبرني ابن
وهب قال:
أخبرني عمرو،
عن عبد الرحمن
بن القاسم
حدثه، عن
أبيه، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما: أنه
كان يخبر عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم:
(إن الشمس
والقمر لا
يخسفان لموت
أحد ولا حياته،
ولكنهما
آيتان من آيات
الله، فإذا
رأيتموهما
فصلوا).
[-1042-] Abdullah İbn Ömer Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den haber
vererek onun şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Güneş ve ay hiç kimsenin ne
ölümü ne de hayatı dolayısıyla tutulur. Fakat bu tutulmalar Allah'ın birer
ayetidir. Siz güneşin ve ayın tutulduğunu görürseniz namaz kılın!"
حدثنا
عبد الله بنن
محمد قال:
حدثنا هاشم بن
القاسم قال:
حدثنا شيبان،
أبو معاوية،
عن زياد بن
علاقة، عن
المغيرة بن
شعبة قال: كسفت
الشمس على عهد
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
يوم مات
إبراهيم،
فقال الناس:
كسفت الشمس لموت
إبراهيم،
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: (إن
الشمس والقمر
لا ينكسفان
لموت إحد ولا
لحياته، فإذا
رأيتم فصلوا
وادعوا الله).
[-1043-] Muğîre Ibn Şu'be (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir:
"Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında İbrahim'in öldüğü gün
güneş tutulmuştu. Bunun üzerine insanlar: 'Güneş İbrahim öldüğü için tutuldu'
demeye başladılar. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise onların bu sözünü
duyunca şöyle buyurdu: "Güneş ve ay hiç kimsenin ne ölümü ne de hayatı
dolayısıyla tutulur. Siz güneşin ve ayın tutulduğunu görürseniz namaz kılın ve
Allah'a dua edin!
Tekrar: 1060, 6199.
AÇIKLAMA: İmam Buharî'nin
kullanmış olduğu bu başlık, güneş tutulması sırasında namaz kılmanın meşru
olduğuyla ilgilidir. Zaten bu konu hakkında herhangi bir görüş ayrılığı
bulunmamaktadır. Fakat konunun ayrıntılarında ve bu namazın hükmünde görüş
ayrılıkları vardır. Alimlerin çoğunluğuna göre güneş tutulması namazı müekked
bir sünnettir. Ebu Avane Sahih'inde bu namazı kılmanın farz olduğunu açıkça
ifade etmiştir. Fakat ben ondan başka bunu açıkça söyleyen bir alim görmedim.
Bununla birlikte İmam Malik'in güneş tutulması namazını Cuma namazı İle aynı
kategoride değerlendirdiğine dair bir rivayet bulunmaktadır. Zeyn
İbnü'l-Müneyyir, Ebu Hanife'nin bu namazı vacip kabul ettiğini nakletmiştir.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ridasını sürüyerek mescide
girdiğini göz önüne alan bazı bilginler büyüklük taslama, kibirlenip böbürlenme
maksadıyla olmadığı sürece elbisenin yere sürünmesinde bir sakınca olmayacağını
söylemişlerdir.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu namazı iki rekat olarak
kıldırmıştır. Nesaî'nin naklettiği rivayette şöyle bir ek biigi vardır:
"Normalde kıldığınız gibi..." İşte güneş tutulması namazının nafile
namaz gibi kılındığını söyleyenler bu ek rivayete dayanmışlardır. Fakat İbn
Hibban ile Beyhakî, Nesaî'nin naklettiği bu ek bilgiyi şu şekilde
yorumlamışlardır: "Sizin tutulma sırasında kıldığınız gibi..." Çünkü
Ebu Bekre bu rivayeti naklederken Basra'lılara hitap etmektedir ve İbn Abbas da
daha Önce Basra'lılara bu namazı öğreterek: "Her rekatında iki rüku
bulunan iki rekatlık bir namazdır" demiştir. İmam Şafiî, İbn Ebu Şeybe ve
daha başka alimlerin de naklettiği bu rivayeti konunun İlerleyen bölümlerinde gelecek
olan Abdülvaris - Yunus senediyle nakledilen rivayetle güneş tutulmasının
Rasulullah'ın (s.a.v.) oğlu İbrahim'in vefat gününde olduğunu te'yid
etmektedir. Ayrıca İmam Müslim'in Cabir İbn Abdullah'tan naklettiği bir
rivayette şöyle anlatılır: "Her rekatında iki rüku vardır." Tüm
bunlar olay farklı lafızlarla nakledilmiş olsa bile asıl konunun aynı olduğunu
göstermektedir. Buna göre Ebu Bekre hadisi mutlak olarak nakledilmiş
olmaktadır. Halbuki Cabir hadisinde ek bir bilgi ve daha fazla ayrıntı
bulunmaktadır. Dolayısıyla Cabir hadisini temel almak daha doğru olacaktır.
Bazı alimler yukarıdaki rivayette geçen "güneş geri açılana
kadar" ifadesine bakarak güneş tutulması namazının güneş açılana kadar
uzatılması gerektiği sonucunu çıkarmışlardır. Fakat Tahavî bu görüşe şöyle
cevap vermektedir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem güneş tutulduğu zaman
namaz kılınmasını ve dua edilmesini emretmiştir. Bu da namaz kılındığı halde
hala güneş açılmamışsa dua ile meşgul olunacağını gösterir." İbn
Dakîki'l-İyd de bu görüşü kabul etmiş ve güneş açılana kadar sadece namaz
kılmak değil hem namaz hem de dua ile meşgul olmak emredildiği için namaz
sonrasında duaya devam edilebileceğini söylemiştir. Bu bakımdan güneş açılana
kadar sadece namaz ile veya sadece dua ile meşgul olunması gerektiği sonucu
çıkarılamaz; namaz bittikten sonra güneş açılana kadar duaya devam edilmesi
mümkündür. Dolayısıyla tutulma sona erene kadar namazın uzatılması ve
tekrarlanması gerekmez. Nesaî'nin bu konuyla ilgili olarak naklettiği rivayetin
farklı anlamlara gelme ihtimali de vardır. Nu'man İbn Beşîr'den nakledilen söz
konusu rivayet şöyledir: "Resulullah (s.a.v.) zamanında güneş tutulunca
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ikişer rekat halinde namaz kılmaya başladı ve
güneşin açılıp açılmadığını her seferinde sorup tutulma sona erene kadar namaza
devam etti." İşte bu rivayet sağlam bir rivayet olmasına rağmen burada
geçen ikişer rekat kelimesinin ikişer rüku anlamına gelme ihtimali
bulunmaktadır. Nitekim Abdürrezzak'ın sahih bir senedle Ebu Kılabe'den naklettiğine
göre Resulullah (s.a.v.) her bir rekatı kıldıkça birisini gönderip güneşin
açılıp açılmadığına bakmasını sağlamıştır. İşte bu rivayet belirttiğimiz
ihtimali de doğrulamaktadır.
İbn Hüzeyme'nin naklettiği rivayette "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu" ifadesi, "Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem güneş açılınca cemaate hitap ederek şöyle buyurdu" dîye
geçmektedir. Bu da tutulma sona erse bile hutbe görevinin düşmeyeceğini
gösterir.
Resulullah'ın (s.a.v.) güneşin hiç kimsenin ölümü dolayısıyla tutulmayacağını
söylemesi, cahiliyye dönemindeki bir inancın yanlışlığına işaret etmekte ve bu
inancı iptal etmektedir. Bu inanç da daha önce İstiska konusunu ele alırken de
nakledilen ve "Şu yıldız yüzünden bize yağmur yağdırıldı" cümlesiyle
ifadesini bulan, yıldızların yeryüzüne etkisinin olduğu inancıdır. Hattabî o
dönemdeki inancı anlatırken şöyle der: "Cahiliyye Arapları güneş
tutulmasının yeryüzünde birçok felakete veya ölümlere yol açacağına
inanırlardı. İşte Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu inancın batıl ve yanlış
bir inanç olduğunu onlara bildirerek güneş ve ayın Allah Teala'nın emriyle
hareket ettiklerini, O'nun koyduğu düzenin dışına çıkmadıklarını, başka şeyler
üzerinde olumsuz bir etkilerinin olmadığını ve kendilerini başka varlıklara
karşı koruma güçlerinin de bulunmadığını söylemiştir." Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in bu tutumu ümmetine karşı ne kadar düşkün ve şefkatli
olduğunu, Rabbinden de çok korktuğunu göstermektedir.
Ay ve güneşin Allah'ın ayetlerinden bir ayet oluşu şu anlamlara
gelir:
a. Bunlar Allah'ın birliğine ve kudretinin yüceliğine işaret
eden birer delildir.
b. Bunlar Allah'ın yüceliğinden ve yarattıkları üzerindeki
hükümranlığından kulların korkması gerektiğini gösteren birer delildir.
Nitekim ayeti de bu görüşü
desteklemektedir. [İsra 59]
Resulullah'ın (s.a.v.) "Güneşin ve ayın tutulduğunu
görürseniz kalkın ve namaz kılın? şeklindeki emri güneş ve ay tutulması
namazları için herhangi bir vakit söz konusu olmadığını gösterir. Çünkü namaz
kılmak bu tutulmaların görülmesi şartına bağlanmıştır. Tutulma ise günün
herhangi bir vaktinde meydana gelebilir. İmam Şafiî ve ona tabî olanlar bu
görüştedir. Fakat Hanefîler kerahet vakitlerinde bu namazların kılınamayacağını
söylemişlerdir. Ahmed İbn Hanbel'den konuyla ilgili olarak nakledilen görüşler
içinde en yaygın olarak bilinen görüş de böyledir. Malikîler ise nafile namazın
kılınmasının serbest olduğu vakitten başlayıp zeval vaktine kadar devam eden
süre içinde güneş tutulması namazının kılınabileceğini söylemişlerdir. Tutulma
sona erdikten sonra tutulma namazlarının kılınamayacağı konusunda görüş birliği
bulunmaktadır.
Güneş ve ay tutulması namazlarını belli bir vakit ile kayıtlamak
doğru değildir. Zira böyle bir durum söz konusu vakitten önce tutulmanın sona
ermesi durumunda bu namazların kılınamayacağı anlamına gelir. Bu ise maksada
aykırı bir durumdur.
Siyer alimlerinin çoğu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in oğlu
İbrahim'in hicretin onuncu senesinde vefat ettiğini söylemişlerdir.