باب: الصدقة
في الكسوف.
2.Güneş Ve Ay Tutulması Sırasında Sadaka Vermek
حدثنا
عبد الله بن
ملمة، عن
مالك، عن هشام
بن عروة، عن
أبيه، عن
عائشة أنها
قالت:
خسفت
الشمس في عهد
رسول الله صلى
الله عليه وسلم،
فصلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بالناس، فقام
فأطال
القيام، ثم
ركع فأطال
الركوع، ثم
قام فأطال
القيام، وهو
دون القيام
الأول، ثم ركع
فأطال
الركوع، وهو
دون الركوع
الأول، ثم سجد
فأطال
السجود، ثم
فعل في الكعة
الثانية مثل
ما فعل في
الأولى، ثم
انصرف، وقد
انجلت الشمس،
فخطب الناس،
فحمد الله
وأثنى عليه،
ثم قال: (إن
الشمس والقمر
آيتان من آيات
الله، لا
ينخسفان لموت
أحد ولا
لحياته، فإذا
رأيتم ذلك
فادعوا الله،
وكبروا وصلوا
وتصدقوا). ثم
قال: (يا أمة
محمد، والله
لو تعلمون ما
أعلم لضحكتم
قليلا
ولبكينم
كثيرا).
[-1044-] Aişe (r.anha)'nın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında güneş tutulmuştu. Resul-i Ekrem
Sallallahu Aleyhi ve Sellem o anda insanlara namaz kıldırdı. Kıyamda çok uzun
bir süre kaldıktan sonra rükuya gitti ve yine uzunca bekledi. Sonra kıyama
kalktı ve ilk rekattaki kadar olmasa da uzun bir süre kıyamda durdu. Ardından
rüku'a gitti ve ilk rüku kadar olmasa da uzunca bir süre rükuda bekledi. Sonra
secdeye vardı ve uzun bir müddet secdede kaldı. Namazın ikinci rekatını da
tıpkı birinci rekat gibi kıldırdı. Namazı bitirdiğinde güneş açılmıştı.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem namaz'ın ardından Allah'a
hamd ve övgüde bulunarak insanlara hitap etti. Hutbe sırasında şunları
söylemişti: "Güneş ve ay Allah'ın birer ayetidir. Bunlar ne bir kimsenin
ölümü ne de hayatı dolayısıyla tutulur, Eğer güneş ve ayın tutulduğunu
görürseniz Allah'a dua edin, tekbirler getirin, namaz kılın ve sadaka
verin."
Hutbede şunları da söylemişti: "Ey Muhammed ümmeti, kadın
veya erkek Allah'ın bir kulunun zina etmesi karşısında Allah'ın gösterdiği
gayret (kıskançlık) sizin duyduğunuz kıskançlıktan daha çoktur. Ey Muhammed
ümmeti, eğer benim bildiğimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız.
Tekrar: 1046, 1047, 1050, 1056, 1057, 1064, 1066, 1212, 3203,4624,
5221, 6631
AÇIKLAMA: Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in kıyamda uzun bir süre beklediğini vurgulayan bu rivayetin
farklı varyantlarında bu ifade şöyle geçmektedir:
a. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kur'an'dan uzun bir bölüm
okudu."
b. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem uzun bir sure
okudu."
c. Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem birinci rekatta
Bakara suresi kadar uzun bir bölüm okudu."
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in rükudan sonra ikinci kıyama
kalkışıyla ilgili olarak İbn Şihab rivayetinde "Sonra (Allah kendisine
hamd edenleri işitir) dedi" ifadesi geçmektedir. Bu rivayetin başka bir
varyantında İse Resulullah'ın (s.a.v.) (Rabbimiz, hamd sana mahsustur) dediği
de kayıtlıdır. Bu da birinci rekatta ikinci kıyama doğrulurken söz konusu
zikirleri okumanın müstehap olduğunu göstermektedir.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in İnsanlara hitap etmesi ay ve
güneş tutulmaları dolayısıyla hutbe okumanın meşru olduğunu, ayrıca tutulma
sona erse bile hutbe okuma görevinin düşmeyeceğini gösterir. Fakat namaza
başlamadan önce tutulma sona ermişse namaz ve hutbe düşer.
Resulullah'ın (s.a.v.) sözünde geçen kıskançlık aslında eşler
arasında olan ve insanın iç dünyasında çalkantılar/değişiklikler meydana
getiren bir duygudur. Böyle bir duygunun Allah için düşünülmesi imkansızdır,
muhaldir. Çünkü Allah Teala her türlü değişiklikten ve noksandan münezzehtir.
Bu yüzden buradaki kullanımın mecazî olduğunu kabul etmek gerekir. Konuyla
ilgili olarak Şu açıklamalar yapılmıştır:
a. Kıskançlığın doğal sonucu kişinin sahip olduğu ve sorumluluğu
altında bulunan şeyleri koruması, bunlara göz diken kötü niyetli kimseleri
uzaklaştırma-sıdir. İşte Allah Teala söz konusu kötü fiili kullarına
yasakladığı, bunu yapanları azab ile tehdit ettiği için Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem kıskançlık sıfatını Ce-nab-ı Hakk için kullanmıştır.
Tîbî ve başka alimler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
Allah'ın zikredilmesini emrettikten sonra niçin bunu söylediğini açıklarken
şöyle demişlerdir: "Allah'ın zikredilmesinin emredilmesi ile bu ifade
arasında şöyle bir ilişki söz konusudur: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem güneş
tutulması dolayısıyla duyulan korkunun ve bir yönüyle bela olan bu durumun
zikir, dua, namaz ve sadaka ile savuşturulmasını emrettikten sonra belaların
gelmesine sebep olan günahlardan da uzak durulmasını emretmiş, bu günahların
başında da zinayı saymıştır. Çünkü zina, belaların ve musibetlerin meydana
gelmesine sebep olan en büyük günahtır.
b. Zina, günahların en çirkini ve İnsanın İçindeki nefret ve
öfkenin uyanmasına ön ayak olan en kötü masiyet olduğu için Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem ümmetini kıskançlık özelliğini yaratan ve insanlara böyle bir
duygu lütfeden Allah'a karşı gelmekten sakınmaları için uyarmıştır. Resulullah'ın
(s.a.v.) ‘Ey Muhammed ümmeti!’ diye hitap etmesi de ümmetine olan düşkünlüğünü
ve şefkatini gösterir. Burada bir babanın oğlunu uyarırken ona "Yavrucuğum,
evladım" diye hitap etmesinde söz konusu olan şefkate benzer bir şefkat
vardır. Aslında konuşmanın bağlamına bakıldığında Nebi Sallallahu aleyhi ve
sellem'in orada bulunan cemaate "Ey ümmetim!" diye hitap etmesinin
daha uygun olacağı düşünülebilir. Fakat Resulullah'ın (s.a.v.) burada "Ey
ümmetim!" yerine "Ey Muhammed ümmeti!" diye hitap etmesinde bir
incelik söz konusudur: Ey ümmetim ifadesinde muhatapları onore eden ve öven bir
anlam söz konusudur. Halbuki burada onları uyarma ve korkutma amacı güdüldüğü
için böyle bir hitap uygun olmayacaktır. İşte Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem
bu yüzden oradaki cemaate "Ey Muhammed ümmeti!" diye hitap etmiştir.
Aynı hitap tarzı "Ey Muhammed'in kızı Fatıma, ben Allah katında seni
koruyabilecek hiçbir şeye malik değilim!" ifadesinde de söz konusudur.
Resulullah (s.a.v.) söylediklerinde asla bir şüphe bulunmadığı
halde sözlerine yeminle başlamıştır. Buradaki amacı verdiği haberin muhataplar
nezdinde daha etkili olmasını sağlamak ve söylediklerini pekiştirmektir.
Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in "Eğer benim bildiğimi
bilseydiniz" ifadesi şu anlama gelir: "Allah'ın kudretinin ne kadar
yüce olduğuna ve günahkarlardan muhakkak intikamını aldığına dair bildiklerimi
bilseydiniz..."
"Az gülerdiniz" ifadesiyle ilgili olarak şu
açıklamalar yapılmıştır: Buradaki azlık hiç olmamak anlamındadır. Yani söz
konusu ifade gülmeyi bırakırdınız ve duyduğunuz korku ve sizi sarıp kuşatan
hüzün dolayısıyla neredeyse hiç gülmezdiniz anlamına gelir.
Hadisten Çıkan
Sonuçlar
1. İnsanlara hitap ederken ruhsatlardan bahsederek onları
gevşekliğe ve tembelliğe sevketmektense, azab ile korkutarak uyarmak yerine
göre tercih edilir. Zira ruhsatlardan söz edilirse insan yaratılışı ve doğası
gereği şehevî ahulara meyleder. İşini tam anlamıyla bilen uzman bir doktor
hastalığı tedavi ederken bu hastalıkla savaşacak çareleri ve ilaçiarı tavsiye
eder, hastalığın artmasına yol açacak tedbirsiz davranışlar içinde olmaz.
2. Güneş ve ay tutulması namazlarının kendisine has bir kılınış
şekli ve yapısı vardır. Bu namazda alışılmışın dışında kıyam ve namazın diğer
rükünleri uzatılır.
3. Güneş ve ay tutulması durumunda Nebi Sallallahu aleyhi ve
sellem'in emrettiği namaz, zikir, dua gibi ibadetlere derhal yönelmek gerekir.
4. Fazla gülmek doğru bir davranış değildir ve bu yüzden
yasaklanmıştır. Buna karşılık ağlamak teşvik edilmiş ve övülmüştür.
4. İnsanın birgün öleceği ve fanî olacağı kesindir.
5. Allah Teala'nın ayetlerinden ve kainatın her zerresinde
görülen işaretlerinden ibret almak gerekir.
6. Yıldızların yeryüzündeki olaylara herhangi bir etkisi yoktur.
Zira dünyaya daha yakın olan ay ve güneşin böyle bir etkisinin olmadığı hadiste
ifade edildiğine göre diğer yıldızların etkisinin olmayacağı daha
açıktır.
7. Bazı olayların ardından yanlış inanışların ortaya çıkmasından
korkulduğu zaman gerekli uyarılar hemen yapılmalıdır.
8. Ashab-ı kiram, Resulullah s.a.v.'in bütün yaptıklarını
kendilerinden sonraki nesillere aktarabilmek için ellerinden gelen fedakarlığı
ve özeni göstermiştir.
9. Güneş ve ay tutulması kıyamet gününde olacakları hatırlatan
birer örnek olarak algılanmalıdır.
10. İnsan Allah Teala'ya ibadet ederken korku ile ümit arasında
olmalıdır. Nitekim bu tutulmalar tutulma anında korku saldığı halde açılma
meydana geldikten sonra bir rahatlık söz konusu olmaktadır.
11. Bu tutulmalar güneşe veya aya ibadet edenlerin inanç ve
görüşlerinin ne kadar çirkin olduğunu da ortaya koymaktadır.