DEVAM: 51. İmam Kendisine Uyulması İçin Vardır
حدثنا
عبد الله بن
يوسف قال:
أخبرنا مالك،
عن هشام بن
عروة، عن
أبيه، عن
عائشة أم
المؤمنين أنها
قالت:
صلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في بيته
وهو شاك، فصلى
جالسا، وصلى
وراءه قوم قياما،
فأشار إليهم:
(أن اجلسوا).
فلما انصرف
قال: (إنما جعل
الإمام ليؤتم
به، فإذا ركع
فاركعوا، وإذا
رفع فارفعوا،
وإذا صلى
جالسا فصلوا
جلوسا).
[-688-] Mu'minlerin annesi Aişe (r.anha)'nın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resûlullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem hasta olduğu günlerden birinde evinde oturduğu
yerde namaz kıldırıyordu. Arkasında bulunan cemaat ise ayakta namaz'a durmuştu.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara eliyle işaret
ederek oturmalarını istedi. Namazı bitirdikten sonra onlara şöyle buyurdu: İmam
kendisine uyulması için vardır; o rükûya vardığında siz de rükû edin, o
kalktığında siz de kalkın, o oturarak namaz kılıyorsa siz de oturarak
namazlarınızı kılın.
Tekrar: 1112, 1236 ve 5658.
حدثنا
عبد الله بن
يوسف قال:
أخبرنا مالك،
عن ابن شهاب،
عن أنس بن
مالك: أن
رسول الله ركب
فرسا فصرع
عنه، فجحش شقه
الأيمن، فصلى
صلاة من
الصلوات وهو
قاعد، فصلينا وراءه
قعودا، فلما
انصرف قال:
(إنما جعل
الإمام ليؤتم
به، فإذا صلى
قائما فصلوا
قياما، فإذا
ركع فاركعوا،
وإذا رفع
فارفعوا،
وإذا قال: سمع
الله لمن
حمده، فقولوا:
ربنا ولك
الحمد، وإذا
صلى قائما
فصلوا قياما،
وإذا صلى
جالسا فصلوا جلوسا
أجمعون).
قال
أبو عبد الله:
قال الحميدي:
قوله: (إذا صلى
جالسا فصلوا
جلوسا). هو في
مرضه القديم،
ثم صلى بعد
ذلك النبي صلى
الله عليه
وسلم جالسا،
والناس خلفه
قياما، لم يأمرهم
بالقعود،
وإنما يؤخذ
بالآخر
فالآخر، من
فعل النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-689-] Enes İbn Mâlik (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir:
"Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında bindiği at'tan
düşmüş ve sağ yanını incitmişti. Bu yüzden namazlardan birisini oturarak
kıldırmıştı. Biz de O'nun arkasında namazlarımızı oturarak kılmıştık. Resûl-i
Ekrem Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem namaz bitince şöyle buyurmuştu:
İmam kendisine uyulması için vardır, o ayakta namaz kılıyorsa siz de
namazlarınızı ayakta kılın, o rükûya vardığında siz de rükû edin, o kalktığında
siz de kalkm, سمع الله
لمن حمده
(Semi'allahu limen hamideh) dediği zaman siz ربنا
ولك الحمد
(Rabbena lekel hamd) deyin. Hâsılı o ayakta kılıyorsa siz de ayakta kılın,
oturarak kılıyorsa sîz de oturarak kılın."
Ebû Abdullah (İmam Buhari) Humeydî'nin şöyle
dediğini kaydetmektedir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
oturarak namaz kılıyorsa siz de oturarak namazlarınızı kılın şeklindeki emri
daha önce yaşamış olduğu hastalıkla ilgilidir. Fakat daha sonra Resûl-i Ekrem
Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefatına yol açan hastalığı çektiği günlerde
oturarak namaz kıldırırken cemaat arkasında ayakta namazlarını kılmıştır.
Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in fiilleri arasında tercihte
bulunulurken tarih itibariyle sonra gerçekleşen esas alınır."
AÇIKLAMA: Hasan-ı Basrî'den
nakledilen rivayette iki görüş arz edilmektedir: a. İbnü'l-Münzir bu rivayeti Saîd İbn Mansûr -
Hüşeym - Yûnus - Hasan senediyle mevsul olarak nakletmiştir. Bu rivayete göre
Hasan-ı Basrî, Cuma namazına başlayıp aşırı kalabalık sebebiyle secde edemeyen
kimselerle ilgili olarak şöyle demiştir: "Cuma cemaati namazlarını bitirdikîeri
zaman secde edemeyen kimseler ilk rekat için iki defa secde ederler. Daha
sonra da kalkıp bir rekat ve iki secde ile namazı tamamlarlar." Bu
ifadeden çıkan sonuç şudur: İmamın namazı, cemaatin terk ettiği namaz
rükünlerinin yerine geçmez; buna göre bir kimse cemaatle namaz kılarken imamla
birlikte secdeleri yapma imkanı bulamazsa o rekatı kılmamış sayılır.
Hasan-ı Basrî'nin sözünün bu başlık altında zikredilmesinin
sebebi şudur: Bir kimse imamla birlikte namaza başladıktan sonra imamdan
ayrılıp tek başına namaz kılması doğru olsaydı bazı rükünlerini ihlal ettiği
namazda imama uymaya devam etmesine gerek kalmazdı. Halbuki imama uymaya devam
edip namaz bittikten sonra ihlal ettiği kısımları tamamlaması istenmiştir.
b. ikinci görüşü İbn Ebu Şeybe mevsûl olarak ve daha geniş bir
şekilde rivayet etmiştir. Buna göre Hasan-ı Basrî, namazın ilk rekatında
secdelerden birini yapmayı unutup son rekata kadar bunu hatırlamayan bir
kimseyle ilgili olarak şöyle demiştir: "Böyle bir kimse son rekatta üç
secde yapar. Unuttuğu secdeyi selâm vermeden önce hatırlarsa bir defa secde
eder. Selâm verip namazı tamamen bitirdikten sonra unuttuğu secdeyi hatırlarsa
artık telafi imkanı kalmaz; namazı baştan yeniden kılması gerekir."
Yukarıda nakledilen rivayetlerde Resulullah'ın bayıldığından
bahsedilmektedir. Bu durum Nebilerin insan olmaları hasebiyle baygınlık
geçirebileceklerini göstermektedir. Bu yönüyle baygınlık uyku gibidir. İmam
Nevevî şöyle demiştir: "Nebi s.a.v. baygınlık geçirebilir. Çünkü bayılmak
da bir tür hastalıktır. Buna karşılık onların cinnet geçirmeleri, akıl hastası
olmaları mümkün değildir. Çünkü bu bir eksikliktir." Bu bakımdan diğer
insanların başına gelebilecek hastalık, kaza gibi şeyler Nebilerin de başına
gelebilir. Bu durum onların değerlerini asla düşürmez. Aksine makamlarını ve
değerlerini artırır.
Hz. Aişe'nin naklettiği rivayete göre Resulullah oturduğu yerde
namaz kıldırmıştı. Hz, Ebû Bekir ise namazları ayakta kıldırıyordu. İşte bu
rivayetleri esas alan âlimler, düzenli olarak namazları kıldıran asıl imamın
hastalandığı zaman oturarak namaz kıldırmaktansa yerine sağlıklı birisini
görevlendirmesinin daha uygun olacağını söylemişlerdir. Çünkü Resûlullah
hastalandığı zaman namazları kıldırması için Hz. Ebû Bekir'i görevlendirmiş
kendisi sadece bir defa ashâb-ı kirama oturarak namaz kıldırmıştır.
Yine bu rivayetlere göre hasta olan imamın, mazereti olduğu için
kendisi gibi oturarak namaz kılan kimselere ve ayakta namaz kılan sağlıklı
kimselere namaz kıldırması caizdir. Ancak kendisinden nakledilen meşhur görüşe
göre İmam Mâlik ve Tahâvî'nin naklettiğine göre İmam Muhammed İbn Hasen
eş-Şeybânî bu görüşe katılmamıştır.
Hadiste geçen imam kendisine uyulması için vardır ifadesiyle
ilgili olarak Beyzâvî başta olmak üzere bazı âlimler şöyle demişlerdir:
"Tabî olan cemaat 'ile kendisine uyulan imam arasındaki ilişki; cemaatin
imamdan önce başlamamasını, imamla aynı hizada bulunmamasını ve konum
itibariyle ondan öne geçmemesini gerektirir. Bu bakımdan cemaat imamı takip
etmeli ve onun yaptıklarını yapmalıdır."