SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CEMAAT VE’L-İMAME

<< 397 >>

باب: إنما جعل الإمام ليؤتم به.

51. İmam Kendisine Uyulması İçin Vardır

 

-وصلى النبي صلى الله عليه وسلم في مرضه الذي توفي فيه بالناس وهو جالس.

وقال ابن مسعود: إذا رفع قبل الإمام، يعود فيمكث بقدر ما رفع، ثم يتبع الإمام.وقال الحسن، فيمن يركع مع الإمام ركعتين، ولا يقدر على السجود: يسجد للركعة الآخرة سجدتين، ثم يقصي الركعة الأولى بسجودها، وفيمن نسي سجدة حتى قام: يسجد.

Resulîllh Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefatına yol açan hastalığı sırasında ashâb-ı kirama oturduğu yerden namaz kıldırmıştı. İbn Mes'ud şöyle demiştir: "Bir kimse cemaatle namaz kılarken namazın herhangi bîr rüknünde imam'dan önce hareket ederse geri dönüp o rüknü İade eder; söz konusu rüknü iade ederken beklemesi gereken süre ise imama muhalif olduğu süre kadar olmalıdır. Daha sonra imam'a tabî olur ve namazına devam eder."

Hasan-ı Basrî 'imamla birlikte iki rekatlık bir namaza başlayıp secdeleri yapmaya gücü yetmeyen bir kimsenin son rekat için iki defa secde etmesi ve ilk rekatı da secdeleriyle kaza etmesi gerektiğini" söylemiştir. Ona göre secde etmeyi unutup kalkan bir kimse de dönüp secdesini yapar.

 

حدثنا أحمد بن يونس قال: حدثنا زائدة، عن موسى بن أبي عائشة، عن عبيد الله بن عبد الله بن عتبة قال: دخلت على عائشة فقلت: ألا تحدثيني عن مرض رسول الله صلى الله عليه وسلم؟ قالت: بلى، ثقل النبي صلى الله عليه وسلم فقال: (أصلى الناس). قلنا: لا، هم ينتظرونك، قال: (ضعوا لي ماء في المخضب). قالت: ففعلنا، فاغتسل، فذهب لينوء فأغمي عليه، ثم أفاق، فقال صلى الله عليه وسلم: (أصلى الناس). قلنا: لا، هم ينتظرونك يا رسول الله، قال: (ضعوا لي ماء في المخضب). قالت: فقعد فاغتسل، ثم ذهب لينوء فأغمي عليه، ثم أفاق فقال: (أصلى الناس). قلنا: لا، هم ينتظرونك يا رسول الله، قال: (ضعوا لي ماء في المخضب). فقعد فاغتسل، ثم ذهب لينوء فأغمي عليه، ثم أفاق فقال: (أصلى الناس). قلنا: لا، هم ينتظرونك يا رسول الله، والناس عكوف في المسجد، ينتظرون النبي عليه السلام لصلاة العشاء الآخرة، فأرسل النبي صلى الله عليه وسلم إلى أبي بكر: بأن يصلي بالناس، فأتاه الرسول فقال: إن رسول الله صلى الله عليه وسلم يأمرك أن تصلي بالناس، فقال أبو بكر، وكان رجلا رقيقا: يا عمر صل بالناس، فقال له عمر: أنت أحق بذلك، فصلى أبو بكر تلك الأيام، ثم إن النبي صلى الله عليه وسلم وجد من نفسه خفة، فخرج بين رجلين، أحدهما العباس، لصلاة الظهر، وأبو بكر يصلي بالناس، فلما رآه أبو بكر ذهب ليتأخر، فأومأ إليه النبي صلى الله عليه وسلم بأن لا يتأخر، قال: (أجلساني إلى جنبه). فأجلساه إلى جنب أبي بكر، قال: فجعل أبو بكر يصلي وهو يأتم بصلاة النبي صلى الله عليه وسلم، والناس بصلاة أبي بكر، والنبي صلى الله عليه وسلم قاعد.

قال عبيد الله: فدخلت على عبد الله بن عباس فقلت له: ألا أعرض عليك ما حدثتني عائشة، عن مرض النبي صلى الله عليه وسلم؟ قال: هات، فعرضت عليه حديثها، فما أنكر شيئا، غير أنه قال: أسمت لك الرجل الذي كان مع العباس؟ قلت: لا، قال: هو علي.

 

[-687-] Ubeydullah İbn Abdullah İbn Utbe (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Bir gün Aişe (r.anha)'nın yanına vardım ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatına sebep olan hastalığı çektiği günler hakkında bana bilgi vermesini istedim. Bana şunları anlattı: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hastalığı ve ızdırabı iyice artmıştı. Bize cemaatin namazı kılıp kılmadıklarını sordu. Biz kılmadıklarını, zât-i âlilerini bekl­ediklerini söyleyince,  'Öyleyse bana biraz su hazırlayın' buyurdu. Hazırladığımız su ile boy abdesti aldıktan sonra yerinden zorlukla doğrulup kalkmaya çalıştı, fakat bayıldı. Ayıldıktan sonra bize yine cemaatin namazı kılıp kılmadıklarını sordu. Biz; 'Kılmadılar ey Allah'ın Resulü sizi bekliyorlar' deyince bizden yine su hazırlamamızı istedi. Oturup getirdiğimiz su ile boy abdesti aldı. Sonra yerinden zorlukla doğrulup kalkmaya çalıştı fakat bayıldı. Ayıldıktan sonra bize tekrar cemaat'in namazı kılıp kılmadıklarını sordu. Biz;  'Kılmadılar ey Allah'ın Resulü sizi bekliyorlar' dedik. Bunun üzerine bizden yine su hazırlamamızı istedi. Biz kendisine su hazırladık. Oturup boy abdesti aldı ve yerinden zorlukla kalkıp doğrul­maya çalıştı ancak yine bayıldı. Ayıldıktan sonra bize cemaatin namazı kılıp kılmadıklarını sordu. Biz; 'Kılmadılar ey Allah'ın Resulü sizi bekliyorlar' dedik. Bu sırada ashâb-ı kiram mescidde toplanmış yatsı namazını kılmak üzere Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i bekliyordu.

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kalkamayacağını anlayınca Ebu Bekir (r.a.)'e namazı kıldırması için haberci gönderdi. Haberci gelip Ebu Bekir (r.a.)'e; 'Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'ın emri var, senin cemaate namazı kıldırmanı istiyor' dedi. Bunun üzerine pek yufka yürekli ve duygulu bir insan olan Ebu Bekir (r.a.), Ömer (r.a.)'e; 'Haydi namazı sen kıldır’ dedi. Ancak Ömer (r.a.); 'Sen bu göreve daha layıksın' diyerek onun teklifini kabul etmedi. İşte o günlerde ashaba namazları Ebu Bekir (r.a.) kıldırmıştı.

 

Bir gün Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisini iyi hissettiği için İki kişinin kolları arasında odasından çıkıp öğle namazını kılmak üzere mescid'e gitti.

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i taşıyanlardan biri Abbas (r.a.)idi. Ashâb o sırada namaza başlamıştı ve Ebu Bekir (r.a.) namaz'ı kıldırıyordu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in teşrif buyurduğunu fark eden Ebu Bekir (r.a.) geri geri çekilmeye başladı. Ancak Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona işaret ederek yerinde kalmasını istedi ve kollarına girdiği kimselere; 'Beni Ebu Bekir'in yanına oturtun' buyurdu. Onlar da Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in emrini yerine getirip zât-ı âlîlerini istediği yere oturttular."

 

Ubeydullah İbn Abdullah şöyle demiştir; "O zaman Ebu Bekir (r.a.), oturarak namaz kılmakta olan Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e uymuştu. Cemaat ise Ebu Bekir (r.a.)'e tabî olmuştu."

 

Ubeydullah bir gün Abdullah İbn Abbas ile karşılaşmış ve ona; "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hastalığı ile ilgili olarak Aişe (r.anha)'nın bana anlattıklarını sana aktarayım mı?" diye bir teklifte bulunmuştu. İbn Abbas; "Elbette, seni dinliyorum" demiş ve Ubeydullah'ın naklettiklerine hiç itiraz etmemiştir. Sadece Ubeydullah'a; "Peki sen, Aişe (r.anha)'nın adını vermediği Abbas'ın yanındaki ikinci şahsın kim olduğunu biliyor musun?" diye sormuş, o bilmediğini söyleyince "O zat Ali İbn Ebi Talib idi" demiştir.

 

AÇIKLAMASI 398. sayfa’da

 

 

SONRAKİ: sf: 398