SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CEMAAT VE’L-İMAME

<< 396 >>

باب: من دخل ليؤم الناس، فجاء الإمام الأول، فتأخر الآخر أو لم يتأخر، جازت صلاته.

48. Cemaate Namaz Kıldırmak Üzere İmamlığa Geçen Bir Kimse Asıl İmam Geldikten Sonra Geriye Çekilse De Çekilmese De Namazı geçerli (Caiz) Olur

 

حدثنا عبد الله بن يوسف قال: أخبرنا مالك، عن أبي حازم بن دينار، عن سهل بن سعد الساعدي: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم ذهب إلى بني عمرو بن عوف ليصلح بينهم، فحانت الصلاة، فجاء المؤذن إلى أبي بكر، فقال: أتصلي للناس فأقيم؟ قال: نعم، فصلى أبو بكر، فجاء رسول الله صلى الله عليه وسلم والناس في الصلاة، فتخلص حتى وقف في الصف، فصفق الناس، وكان أبو بكر لا يلتفت في صلاته، فلما أكثر الناس التصفيق التفت، فرأى رسول الله صلى الله عليه وسلم، فأشار إليه رسول الله صلى الله عليه وسلم: (أن أمكث مكانك). فرفع أبو بكر رضي الله عنه يديه، فحمد الله على ما أمره به رسول الله صلى الله عليه وسلم من ذلك، ثم استأخر أبو بكر حتى استوى في الصف، وتقدم رسول الله صلى الله عليه وسلم فصلى، فلما انصرف قال: (يا أبا بكر، ما منعك أن تثبت إذ أمرتك). فقال أبو بكر: ما كان لابن أبي قحافة أن يصلي بين يدي رسول الله صلى الله عليه وسلم، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ما لي رأيتكم أكثرتم التصفيق، من رابه شيء في صلاته فليسبح، فإنه إذا سبح التفت إليه، وإنما التصفيق للنساء).

 

[-684-] Sehl İbn Sa'd es-Sâidî'den nakledilmiştir: "Bir gün Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Amr İbn Avf oğullarını barıştırmak, aralarını bulmak üzere onların mahallesini teşrif buyurmuşlardı. Namaz vakti yaklaşınca müezzin, Ebu Bekir (r.a.)'e gelerek; 'Sen insanlara namaz'ı kıldırır mısın, namaz için kamet getireyim mi?' diye sordu. Ebu Bekir (radiyallahu anh) bu teklifi kabul edip namazı kıldırmaya başladı. Cemaat bu şekilde namaz kılarken Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem çıkageldi ve safları yararak ilk saf'a kadar ulaştı. Bunun üzerine cemaat ellerini çırpmaya başladı. Ancak Ebu Bekir (r.a.) bu duruma hiç aldırış etmiyor dönüp bakmıyordu bile. Cemaat daha şiddetli bir şekilde ellerini çırpmaya devam edince dönüp baktı ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i gördü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona, yerinde kal ve namazı kıldırmaya devam et, anlamında işaret buyurdu. Bunun üzerine  Ebu Bekir (radiyallahu anh) ellerini kaldırıp Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'ın kendisine olan bu emrinden dolayı Allah'a hamd etti ve ilk saf'a girinceye kadar geri çekildi. Ebu Bekir (r.a.)ilk saf'a girince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem öne geçip namazı kıldırdı.

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem namazı bitirdikten sonra Ebu Bekir (r.a.)'e: "Sana yerinde kalıp namaza devam etmeni işaret ettiğim halde niçin geri çekildin?" diye sordu. Ebu Bekir (r.a.) şu cevabı verdi: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in önünde namaz kıldırmak Ebu Kuhâfe'nin oğlunun haddi değildir..."

 

Daha sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cemaat'e dönüp şöyle buyurdu: Size ne olduğunu anlayamadım, bu el çırpma işini ne kadar çok abarttınız... Namazla ilgili olarak herhangi bir kuşkuya düşüp imam'ı uyarmak istediğinizde tesbih getirin. Eğer tesbih getirirseniz, imam'ın dikkatini çekmiş olursunuz ve böylece hata düzeltilir, imam'ı uyarmak için el çırpmayı kadınlar yapsın.

 

Tekrar: 1201, 1204, 1218, 1234, 2690, 2693 ve 7190.

 

 

AÇIKLAMA:     Resulullah'ın Amr İbn Avf oğullarının mahallesine gitme­sinin sebebi Süfyan'ın yukarıda geçen rivayetinde görüldüğü gibi, Ensârdan iki grup arasında sözlü bir sataşma yaşanmış olmasıdır. Kitabu's-Sulh'ta Muhammed İbn Cafer'in Ebu Hazim'den naklettiği rivayet şöyledir: "Kuba bölgesi halkı kavgaya tutuşmuştu. Hatta birbirlerine taşlarla saldırmışlardı. Bu durum haber verilince, 'Kalkın gidelim ve onları hemen barıştıralım’ buyurdu."

 

Bu rivayette Hz. Ebu Bekir'in kıldırmakta olduğu namaz ikindi namazıdır.

 

Hz. Ebu Bekir'in namazda iken cemaatin el çırpmalarına aldırış etmemesi ve arkasına hiç bakmaması, Resulullah'ın bu hususla ilgili  yasağına dayanmaktadır. Nitekim Resulullah'tan nakledilen sahih rivayete göre, bir kimsenin namazda iken sağa sola veya arkasına bakması kişinin namazından bir kısmını şeytanın kapıp aşırması anlamına gelmektedir. Resulullah'ın Size ne olduğunu anlayamadım, bu el çırpma işini ne kadar çok abarttınız" şeklindeki sözünün zahirî anlamı namazda mutlak olarak reddedildiğini göstermez. Burada Resulullah'ın yadırgadığı durum, ellerin çok fazla çırpılmasıdır. Konuyla ilgili ayrıntılı açıklama yeri geldiğinde yapılacaktır.

 

Bu Hadisten Çıkarılan Sonuçlar

 

1. Birbiriyle kavga eden insanları barıştırmak, onları bir araya getirmek ve küskünlüğü / dargınlığı sona erdirmek çok faziletli, sevabı bol bir davranıştır.

 

2. Bu tür bir kavga ve küskünlük durumunda devlet başkanı sorunu çözmek maksadıyla bizzat müdahelede bulunabilir ve yanına güvendiği kimseleri alarak yönetimi altındaki İnsanların problemlerini halletmek üzere harekete geçebilir.

 

3. Böyle bir olayı çözmek üzere derhal harekete geçmek, devlet başkanının cemaate namaz kıldırma görevinden daha önceliklidir.

 

4. Hâkim tarafları mahkemeye veya huzuruna getirmek yerine bizzat dinle­mek üzere onların yanına gidebilir. Burada önemli olan hâkimin bunu uygun görmesidir.

 

5. Bir namaz, biri yekdiğerinin arkasında bulunan iki imamla kılınabilir.

6. Düzenli olarak namazları kıldıran asıl İmam, görev mahallinde bulunama-yacaksa başka birisini yerine görevlendirebilir.

 

7. Vekil olarak görevlendirilen imam namaza başladıktan sonra asıl imam gelirse vekil imama uyabileceği gibi kendisi öne geçerek imamlık da yapabilir. Bu durumda vekil imam, namazını bozmadan cemaat arasına katılır. Vekil ima­mın arkasında namaza başlayan cemaatten hiç kimsenin namazına da bir zarar gelmez.

 

İbn Abdilberr bu uygulamanın Nebi s.a.v.'e has ol­duğunu dolayısıyla başkaları hakkında geçerli olmayacağını iddia etmiştir. Hatta ona göre Resulullah dışında bir kimsenin bu şekildeki bir uy­gulamasının geçersiz olduğuna dair icma bulunmaktadır. Ancak konuyla ilgili farklı görüşlerin bulunduğunu göz önüne aldığımızda bu icmâ' iddiasının yanlış olduğu görülecektir.

 

Şâfiîlerde meşhur olan görüşe göre böyle bir uygulama caizdir.

 

Mâlikîler'den İbn Kasım "Namaz kıldırırken abdesti bozulan ve yerine birisini geçirdikten sonra henüz namaz bitmeden geri dönen bir imam, vekil geriye çe­kildiği için namazı kıldırmaya devam ederse bu namazın geçerli olacağını" söy­lemiştir.

 

8. Cemaatin, (ikinci imamın daha sonra geldiğini göz önüne aldığımızda) imamdan önce namaza başlaması mümkündür.

9. Bir kimse kılmakta olduğu namazın bir bölümünde imam, kalan kısmında cemaat olabilir.

10. Bir kimse tek başına namaza başladıktan sonra namaz için kamet geti­rilse namazını hiç bozmadan cemaate iştirak edebilir.

 

11. Ashâb-ı kiram içinde en faziletli ve üstün olan kişi Hz. Ebu Bekir'dir. Pek çok Buhârî şârîhİ ve fakih, ashâb-ı kiramın Hz. Ebu Bekir'i seçmiş olmalarını dikkate alarak onun en faziletli ve üstün sahâbî olduğunu söylemiştir.

 

12. Müezzin veya bir başkası namaz kıldırması için imamlığı, fazileti ve ilmi ile bilinen bir kimseye teklif edebilir. İmamlık teklifi alan kişi cemaatin de onay ve rızasının olduğunu öğrendikten sonra namazı kıldırır.

 

13. Namazda hamdetmek ve tesbihte bulunmak caizdir. Çünkü bunlar Allah'ı zikretmek kapsamındadır.  İmamı uyarmak maksadıyla cemaatin tesbih getirmesi konusu yeri geldiğinde açıklanacaktır.

 

14. Namazda dua etmek için elleri kaldırmak ve Allah'a şükretmek (sena) caizdir. Bu konu da yeri geldiğinde açıklanacaktır.

 

15. Yeni bir nimete eren bir kimsenin namazda olsa bile Allah'a hamd et­mesi müstehaptır, güzel bir davranıştır.

16. Gerekli olduğu zaman namaz kılmakta olan bir kimse sağına, soluna veya arkasına bakabilir.

17. Namaz kılmakta olan birisine bir şey anlatılacaksa sözlü ifadeye baş­vurmaktansa işaretle anlatmak yolunu seçmek daha uygundur. Zira işaretle an­latmak da sözlü ifade gibidir. Nitekim Resulullah Hz. Ebu Bekir'e: "Sana önde kalıp namaza devam etmeni işaret ettiğim halde niçin geri çekildin ki?" diye ikazda bulunmuştur.

 

18. Gerekli durumlarda İlk saf’a ulaşmak için arkadaki safları yararak ilerle­mek ve namaz kılmakta olan cemaatin önünden geçmek caizdir.

 

19. Namazda el çırpmak mekruhtur. Bu konuyla ilgili ayrıntılı açıklamalar yeri geldiğinde yapılacaktır.

20. Dînî konularda yaşanan güzelliklerden dolayı Allah'a hamd ve şükür etmek çok güzel bir davranıştır.

21. Faziletli bir insan kendisinden daha üstün ve faziletli olan kimselere na­maz kıldırabilir.

22. Namaz içinde namazın tabiatına aykırı olan bazı küçük eylemler namazı bozmaz. Nitekim Hz. Ebu Bekir namazda iken bulunduğu yerden geri çekilip ilk saf’a girmiştir. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan bir insan kıbleye arkasını dönmeden ve asla kıbleden şaşmadan geri geri çekilebilir.

 

23. İbn Abdilberr, tesbih ile imamı uyarmanın caiz olmasından hareketle namaz kıldırırken okuduğu yeri şaşıran imama hatırlatmak amacıyla yardımcı olunabileceğini ve bu maksatla âyetin devamının okunabileceğini söylemiştir. Zira tesbih caizse bunun evleviyetle caiz olması gerekir.

 

Her şeyin en doğrusunu sadece Allah (c.c) bilir.

 

باب: إذا استووا في القراءة فليؤمهم أكبرهم.

49. Namaz Kılacak Kimselerin Kur'an-ı Kerim Bilgileri Eşitse Yaşça Büyük Olan İmamlık Yapar

 

حدثنا سليمان بن حرب قال: حدثنا حماد بن زيد، عن أيوب، عن أبي قلابة، عن مالك بن الحويرث قال: قدمنا على النبي صلى الله عليه وسلم ونحن شببة، فلبثنا عنده نحوا من عشرين ليلة، وكان النبي صلى الله عليه وسلم رحيما، فقال: (لو رجعتم إلى بلادكم فعلمتموهم، مروهم فليصلوا صلاة كذا في حين كذا، وصلاة كذا في حين كذا، وإذا حضرت الصلاة فليؤذن لكم أحدكم، وليؤمكم أكبركم).

 

[-685-] Malik İbn Huveyris'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Biz gençken Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gelmiştik. Onun yanında yaklaşık olarak yirmi gece kaldık. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem çok merha­metliydi. Bizim (ailelerimizi özlediğimizi düşünerek) halimize acıdı ve şöyle buyurdu; 'Memleketinize dönseniz ve oradaki insanları bilgilendirseniz ne kadar güzel olur; onlara namazların nasıl ve hangi vakitlerde kılınacağını öğretip namaz kılmalarını emredin. Namaz vakti girince içinizden birisi ezan okusun ve yaşça en büyük olanınız da imamlığa geçip namazı kıldırsın"

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buhârî'nin "Namaz kıldıracak kimselerin Kur'ân'i Kerim bilgileri eşitse yaşça büyük olan imamlık yapar" şeklinde isim verdiği bu bâb başlığı imam Müslim'in Ebu Mes'ud'tan merfu olarak rivayet ettiği şu hadisten çıkarılmıştır  "Bir cemaate Allah'ın kitabını en iyi bilen kişi imamlık yapar. Eğer Kur'an okuma bilgileri eşitse en önce hicret eden kimse imamlığa geçer. Bu cemaatte bulunan herkes aynı dönemde hicret etmişse yaşça en büyük olan kişi namazı kıldırır."

 

(Müslim'in rivayetinde geçen ve Allah'ın kitabını en iyi bilen kişi şeklinde ter­cüme ettiğimiz) kelimesinin anlamıyla ilgili olarak iki farklı görüş bulun­maktadır. Bazı Âlimlere göre bu ifade (tercümeye de yansıttığımız gibi) Kur'An'ı en iyi bilen ve Kitab'ın inceliklerine diğerlerine göre daha fazla vakıf olan kimse­leri anlatır. Bazı Âlimler ise hadiste geçen ifadenin zahirî anlamını esas alarak" Burada Kur'ân'ı en iyi okuyanlar kastedilmektedir" demiştir.

 

İmam Nevevî bu konuyla İlgili olarak şunları kaydeder: "Bağlı bulunduğu­muz Şafiî mezhebi âlimlerine göre, Kur'ân'ı en iyi bilen ve Kitab'ın inceliklerine daha fazla vakıf olan kimseler, Kur'ân'ı iyi okuyanlara nazaran daha önceliklidir ve imamlığa daha layıklardır." İmam Nevevî sözlerine devamla şöyle der: "Ebu Mes'ud'tan nakledilen rivayette geçen 'Kur'an okuma bilgileri eşitse sünneti en iyi bilen imamlık yapar, sünnetle ilgili bilgileri de eşitse bu durumda önce hicret etmiş olan kişi namazı kıldırır' şeklindeki ifadeye baktığımızda Kur'ân'ı en iyi okuyanın mutlak olarak diğerlerine takdim edildiğini görürüz."

 

Ancak İmam Nevevî'nin bu sözleri arasında açık bir çelişki bulunmaktadır.

 

İbn Uleyye ve Abdülvehhab'tan nakledilen rivayetlerde bu hadis şu şekilde geçmektedir: "Resulullah çok merhametli ve şefkatli biriydi. Bizim ailelerimizi özlediğimizi düşünüyordu. Bu yüzden bizlere geride kimleri bırakarak buralara geldiğimizi sordu. Biz de durumumuzu anlattık. Bunun üzerine bize şöyle buyurdu: Haydi ailelerinizin yanına dönüp onlarla birlikte yaşa-m}ndevam edin ve onları bilgilendirin."

 

Bu hadisin farklı rivayetleri arasındaki bağlantıyı şu şekilde kurabiliriz: Resulullah onlara ailelerinin yanma dönmelerini söylerken (dönseniz ne güzel olur diye tercüme edilen ve aslında keşke dönseniz anlamına gelen) –ev reca’tum- demiştir. Resulullah (s.a.v.) bu gençlere doğrudan ailelerinizin yanına dönün deseydi onları rencide edebilir, kırılmalarına sebep olabilirdi. Ayrıca rivayetlerde geçmese bile Resulullah (s.a.v.)'in onlara ailelerinin yanına dönmek isteyip istemediklerini sorup, onlardan 'dön­mek isteriz' cevabını aldıktan sonra 'Haydi ailelerinizin yanına dönün' diye emretmiş olması da ihtimal dahilindedir. Olayı nakleden sahâbî, Resulullah (s.a.v.)'in kendilerine ‘Haydi ailelerinizin yanına dönün’ şeklinde verdiği emrin sebe­binin aile özlemi olduğuna işaret etmekle yetinmiş ve bu emir ile bağlı bulundukları kavmin dîni konularda bilgilendirilmesi arasında bir ilişki kurmamıştır. Çünkü asıl amacın insanları bilgilendirme olduğunu Resulullah (s.a.v.) ite yaşadıkları diyalogun bağlamından sezmiştir. Bu amacı daha sonra anlamış olması da mümkündür. Çünkü Resulullah (s.a.v.) daha sonra bunu açıkça dile getirmiştir.

 

Aslında insanları bilgilendirmek ve irşad etmek onlar açısından daha hayırlı ve üstün bir görev olmasına rağmen Mâlik İbn Hüveyris sadece mevcut durumu ve arkadaşlarıyla birlikte yaşadıklarını anlatmıştır. Bu yüzden (yani insanları bilgilendirmek için memlekete dönme arzusu içinde olmadıklarından) aslında aşamadıkları bir duyguyu ve düşünmedikleri bir amacı yaşamış ve düşünmüş gibi aktarmamıştır. Fakat Resulullah (s.a.v.)'in yanına gelirken niyetleri çok samimi olduğu için Allah Teâlâ onlara aile özlemi çekmeleri karşılığında daha üstün bir vazife lütfetmiştir. Bu büyük lütuf da, dînî bilgileri insanlara onları bilgilendirmek için Resulullah (s.a.v.)'den alınan ehliyet ve yetkidir. Ahmed bin Hanbel'in ifadesiyle Resulullah (s.a.v.)'in hadislerini öğrenme uğruna gösterilen bu çaba büyük bir mükafata dönüşmüş­tür.

 

باب: إذا زار الإمام قوما فأمهم.

50. Bir Topluluğu Ziyarete Gelen İmam'ın Onlara Namaz Kıldırması

 

حدثنا معاذ بن أسد: أخبرنا عبد الله: أخبرنا معمر، عن الزهري قال: أخبرني محمود بن الربيع قال: سمعت عتبان بن مالك الأنصاري قال: استأذن النبي صلى الله عليه وسلم فأذنت له، فقال: (أين تحب أن أصلي من بيتك). فأشرت له إلى المكان الذي أحب، فقام وصففنا خلفه، ثم سلم وسلمنا.

 

[-686-] İtban İbn Malik (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem davetime icabet edip evimi şereflendirdiğinde içeri girmek için müsaade istedi. Ben zâtı âlilerini içeriye aldım. Bana; 'Nerede namaz kılmamı istersin?' diye sorunca evimde uygun olan ve namaz kılmasını istediğim yeri gösterdim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kalktı ve biz de arkasında saf olup namaz'a durduk. Sonra selâm verdi ve biz de selâm verip namazdan çıktık."

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buhârî'nin bu bölüme "Bir Topluluğu Ziyarete Gelen İmamın Onlara Namaz Kıldırması" başlığını vermesinin sebebiyle ilgili olarak şunlar söylenmiştir: İmam Buhârî burada, Ebu Dâvud ve Tirmizî'nin Mâlik İbn Hüveyris'ten merfu olarak naklettikleri "Bir kimse bir topluluğu ziyarete gittiği zaman onlara imamlık yapmasın. Namazı bu topluluktan birisi kıldırsın" şeklindeki hadisin büyük imam (Mü'minlerin Emiri/Halife) dışındaki imamlarla ilgili olduğuna işaret et­mektedir.

 

Zeyn İbnü'l-Müneyyir ise konuyla ilgili olarak özetle şunları söylemiştir: "Baş İmam veya onun konumunda olan bir kimse, birisinin mülkiyetinde bulunan bir mekana gelirse o mülkün kendisine (ayn) veya kullanım hakkına (menfaat) sahip olan kişi bunların önüne geçerek imamlık yapmamalıdır. Böyle bir du­rumda mülk sahibi, gelen baş imama namaz kıldırması için İzin vermelidir. Böylece her iki tarafın da hakkı korunmuş olur; baş imamın öne geçip namazı kıl­dırma hakkı ve mülk sahibinin izni olmayan durumlarda mülkü üzerinde tasar­rufta bulunulmasını önleme hakkı."

 

 

SONRAKİ