SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L HAYZ

<< 215 >>

باب: لا تقضي الحائض الصلاة.

20. Hayızlı Kadın Namazlarını Kaza Etmez

 

-وقال جابر وأبو سعيد، عن النبي صلى الله عليه وسلم: (تدع الصلاة).

Câbir ve Ebu Saîd Nebi s.a.v.'in  Hayızlı kadın için) Namazı bırakır" dediğini nakîetmiştir.

 

حدثنا موسى بن إسماعيل قال: حدثنا همام قال: حدثنا قتادة قال: حدثتني معاذة: أن امرأة قالت لعائشة: أتجزي إحدانا صلاتها إذا طهرت؟ فقالت: أحرورية أنت؟ كنا نحيض مع النبي صلى الله عليه وسلم، فلا يأمرنا به، أو قالت: فلا نفعله.

 

[-321-] Muaze'den şöyle nakledilmiştir: "Bir kadın Aişe (r.anha)'ye, 'Hayızdan çıkınca namazımızı kaza edelim mi?' diye sordu. Bunun üzerine Aişe (r.anha) şöyle cevap verdi: 'Yoksa sen, Haruriye fırkasından mısın? Biz Nebi SÜRESİ

 varken hayız olurduk. O, bize böyle bir şey emretmedi.' Ya da Aişe (r.anha) ( son cümle yerine) 'biz kaza etmezdik' demiştir."

 

 

Diğer tahric: Tirmizi Tahare; Müslim, Hayz

 

AÇIKLAMA:     (kaza edelim mi?) Bu soruyu soran, temizlik döneminde kılınan namazların kadın için yeterli olup olmadığını, âdet günlerinde geçen namazların kaza edilip edilmeyeceğini öğrenmek İçin sormuştur.

 

{Harûriye) Kufe'ye iki mi! uzaklıkta bulunan bir köy olan Harûrâ'ya mensup olanlara Harûrî denir. Ayrıca Haricilerin inanç ilkelerine sahip olanlara da Harûrî adı verilir. Çünkü Hz. Ali'ye karşı ayaklanan ilk haricî grup bu köyde isyan çıkarmıştır. Bundan böyle Haricîlerin bu köye nispet edilmesi meşhur ol­muştur. Bu mezhebin pek çok fırkası vardır. Ancak aralarında ittifak ettikleri bir takım esaslar vardır. Bunların başında, Kur'an'ın delalet ettiği her şeyi kabul edip her ne surette olursa olsun hadislerde geçen ilave bilgileri reddetmek gelir. Bun­dan dolayı Aişe (r.anha) kadına istifhâm-ı inkârı ile cevap vermiştir. İmam Müslim'in Muâza'dan Asım kanalıyla tahriç ettiği rivayette şu ilaveler vardır: "Kadın 'hayır, sadece soruyorum (yani sırf öğrenmek için soruyorum, muhalefet edip karşı gelmek için değil. dedi." Bunun üzerine Aişe (r.anha), kadının durumundan konuyla ilgili delili öğrenmek istediğini anlamış ve buna göre cevap vermiştir. Dolayısıyla hükmün gerekçesini belirtmemiştir.

 

Alimler, hayızlı kadının namazı kaza etmeyip orucu kaza etmesinin bu iki ibadet arasındaki bir takım farklara dayandığını söylemişlerdir. Mesela, oruç yılda bir defa tutulurken, namaz günde beş kez tekrarlanır. Bu durum, hayız dö­neminde kılınmayan namazların kazasında zorluğa neden olur. İşte bundan dolayı kadınların, âdet döneminde kılamadığı namazları kaza etmesine gerek yoktur. Bazılarına göre ise, hayızlı kadın oruç tutma emrine muhatapken namaz kılma emrine hiç muhatap olmamıştır. Bu da bir başka farkı oluşturur.

 

İbn Dakîki’l-İyd şöyle demiştir: "Aişe (r.anha), hayızlı kadının namazını kılmakla yükümlü olmadığına delil getirirken, kendisinin namazı kaza etmekle emrolun-madığım belirtmekle yetinmiştir. Böyle davranması şu iki ihtimalden kaynakla­nabilir:

 

a) Aişe (r.anha), hayızlı kadının namaz kılamayacağından, namazlarını kaza ede­meyeceği sonucunu çıkarmış ve bu çıkarımına göre amel etmiştir. Oruçta olduğu gibi kazayı emreden aksi bir hükmün sabit olmasını beklemiştir. (Ancak söz ko­nusu aksi hüküm gelmeyince, çıkarımına göre amel etmeye devam etmiştir.)

 

b) Hayızlı kadının adet döneminde kılamadığı namazları kaza etmesi gerek­tiğine dair hükmün açıklanması gerekiyordu. Çünkü Nebi s.a.v.'in hanımları, onun yanında zaman zaman hayız oluyorlardı. Allah Re-sûlü'nün  namazların kaza edileceğini açıklamaması söz konusu kazanın farz olmadığını gösterir. Üstelik, hayızlı kadının namazları kaza edip etmemesi meselesi orucun kazasının emredildiği döneme rastlıyordu. Bu da, kazanın farz olması durumunda açıklanacağını gösterir. Kanaatimce doğru olan ihtimal de budur."

 

{Bize böyle bir şey emretmedi, ya da Aişe (r.anha) (son cümle yerine) "biz kaza etmezdik demiştir.") İsmâilî nüshasında bir başka yoldan "biz namazları kaza etmezdik, zaten bununla da emrolunmadık" ifadesi yer alır. Biz namazları kaza etmezdik, ifadesini delil olarak kullanmak bununla emrolunmadık ifadesinden daha açıktır. Çünkü, kazanın emredilmemesi, farz olmadığına delil olarak kulla­nılınca tartışmaya açık hale gelir. Zira kazanın farz olduğunu gösteren genel delil İle yetinme ihtimali söz konusu olabilir.

 

 

SONRAKİ