باب:
أحب الدين إلى
الله أدومه
32. Allah'ın En Çok Sevdiği Din (Amel) Devamlı Olanıdır
حدثنا
محمد بن
المثنى،
حدثنا يحيى،
عن هشام قال:
أخبرني أبي عن
عائشة: أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم دخل
عليها وعندها
امرأة، قال:
(من هذه). قالت:
فلانة، تذكر
من صلاتها،
قال: (مه،
عليكم بما
تطيقون،
فوالله لا يمل
الله حتى
تملوا). وكان
أحب الدين
إليه ما داوم
عليه صاحبه.
[-43-] Âişe r.anha'den rivayet edildiğine göre bir gün onun yanında bir
kadın otururken Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanlarına girerek sordu: Bu
hanım kimdir? Hz. Âişe şöyle cevap verdi: Falancadır, o şöyle şöyle namaz kılan
bir kadındır. (Hz. Âişe, kadının kıldığı namazları Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e anlatmaya başladı.) Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: Dur bakalım, bunları saymayı bırak! Gücünüzün yettiği amelleri
yapın. Allah'a andolsun ki siz usanmadıkça Allah usanmaz". Resulullah'in
en çok sevdiği din (amel), sahibinin devam ettiği (amel) idi.
Tekrar: 1151.
AÇIKLAMA: Buhârî'nin bu
başlıktan kastı, iman sözcüğünün ameller için de kullanılmasıdır. Çünkü burada
din ile, amel kasdedilmektedir. Gerçek din İslâm'dır. Gerçek anlamda İslâm ise
imanın eş anlamlısıdır. Bu sebeple Buhârî'nin amacı da gerçekleşmiş olmaktadır.
Bu hadisin öncekilerle bağlantısını "gücünüzün yettiği
amelleri yapın" bölümü oluşturmaktadır. Çünkü Buhârî daha önce salih
amellerle İslâm'ın güzelleşeceğini zikretmekle, bunun için aşırılık sınırına
varma pahasına nefisle mücahedenin istenmediğini belirtmek istemiştir.
İbnü't-Tîn şöyle der: "Hz. Âişe söz konusu olan kadının fitneye
düşmeyeceğinden emin olunca onu yüzüne karşı övmüştür" Ancak Hammâd b.
Seleme'nin Hişam'dan yaptığı rivayete göre Hz. Âişe bu sözü kadın dışarı
çıktıktan sonra söylemiştir.
"Dur bakalım bırak şunları": Bu sözcük Hz. Âişe'ye
söylenmiş olabilir. Bu durumda kasıt Hz. Âişe'nin kadını övmesini
engellemektir. Bu sözle, söz konusu fiilin yasaklanması da kasdedilmiş
olabilir. İmamlardan bir kısmı bu görüşü esas alarak "Gecenin tümünü namaz
kılarak geçirmek mekruhtur" demişlerdir.
"Gücünüzün yettiği amelleri yapın": Devam
edebileceğiniz amellerle meşgul olun. Kadi İyad şöyle demiştir; "Bu söz
yalnızca gece ibadetine özgü olabileceği gibi bütün dinî amellerle iîgili de
olabilir." Ben (İbn Hacer) derim ki: "Hadis yalnızca namaza özgü
olarak söylenmiş olmakla birlikte kullanılan ifade geneldir. Dikkate alınması
gereken de budur."
"Allah'a andolsun ki": Bu söz,
yemin talep edilmediği halde yemin etmenin caiz olduğunu göstermektedir. Dinle
ilgili işlerden birinin önemini vurgulamak, buna teşvik etmek veya mahzurlu bir
şeyden sakındırmak gibi durumlarda yemin etmek müstehap olur.
Allah'ın Usanması
"Sîz usanmadıkça Allah usanmaz": Usanmak bir şeyi
gözünde büyütmek, daha önce severken daha sonra ondan bıkmak demektir. Böyle
bir durumun Allah hakkında söz konusu olamayacağı hakkında görüş birliği
vardır.
İsmailî ve değerli araştırmacı âlimlerden bir grup şöyle
demiştir: Bunun Allah hakkında kullanılması yalnızca lafzı mukabele şeklinde
bir mecazdır. Nitekim "bir kötülüğün karşılığı ona denk bir
kötülüktür" âyeti ve benzerlerinde böyle bir mecaz vardır.
Kurtubî şöyle demiştir: "Bunun mecaz olma gerekçesi şudur:
Yüce Allah, amelden usanarak amel etmeyi bırakandan sevabını keser. Bu sebeple
burada bir şeye sebebinin adını verme kabilinden, Allah'ın fiiline de usanma
adı verilmiştir.
Herevî bunun anlamı ile ilgili olarak şöyle der: "Ondan
istemekten usanıp da O'na rağbet göstermez hale gelmedikçe o size olan lütfunu
kesmez.
İbnü'l-Cevzî ise şöyle demiştir: "Sürekli yapılan amel şu
iki sebepten ötürü takdir edilir: (1)
Bir amele başladıktan sonra onu bırakan, gayesine ve maksuduna ulaştıktan sonra
ondan yüz çeviren gibidir. Bu kişi kınanmaya maruz kalır. (2) İyiliğe devam
eden kişi hizmete yapışır. Her gün belirli bir süre bir kapıya bağlı kalan ile
bir günün bütününde bağlanıp sonra vazgeçen gibi değildir.