SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L İMAN

<< 37 >>

باب: الدين يسر.

29. Din Kolaylıktır

 

-وقول النبي صلى الله عليه وسلم: (أحب الدين إلى الله الحنيفة السمحة).

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "Allah'ın en sevdiği din müsamahakâr ve fıtrata uygun olan Hanifliktir" sözü.

 

حدثنا عبد السلام بن مطهر قال: حدثنا عمر بن علي، عن معن بن محمد الغفاري، عن سعيد بن أبي سعيد المقبري، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : (إن الدين يسر، ولن يشاد الدين أحد إلا غلبه، فسددوا وقاربوا، وأبشروا، واستعينوا بالغدوة والروحة وشيء من الدلجة).

 

[-39-] Ebu Hureyre r.a. dediki Nebiyy-i Muhterem sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Dîn kolaylıktır. Dini aşmak isteyen kimse, ona yenik düşer. O halde, orta yolu tutunuz, (elinizden gelenin) en iyisini yapmaya çalışınız, o zaman size müjdeler otsun; günün başlangıcından, sonundan ve bir miktar da geceden faydalanınız.

 

Tekrar: 5673, 6463, 7235.

 

AÇIKLAMA:     Din’in Kolaylık Olması: Nebi s.a.v.'in ''Din kolaylıktır" sözü İslâm dininde kolaylık bulunduğunu ifade etmektedir. Yahut da İslâm dini diğer dinlere münasebetle mübalağa amacıyla "kolaylık" diye nitelendirilmiştir. Çünkü Yüce Allah, önceki ümmetlerde bulunan bir takım ağır hükümleri bu ümmetten kaldırmıştır. Bunun en büyük örneği şudur: Önceki ümmetlerin tevbesi kendilerini öldürmek şeklinde idi. Bu ümmetin tevbesi ise günahı bırakmak, gelecekte işlememeye azmetmek ve işlenen günahtan pişmanlık duymak suretiyle olur.

 

"Allah'ın en sevdiği din, kolaylık ve müsamahadır" sözündeki din kelimesi "din'in hasletleri" anlamında kullanılmıştır. Çünkü din'in özelliklerinin tümü sevilir. Ancak bunlardan kolay olanlar Allah tarafından daha çok sevilir. Ahmed b. Hanbel'in sahih bir senedle adını vermediği bir bedevi'den rivayet ettiği şu hadis de bunu göstermektedir: "Dininizin en hayırlısı en kolay olanıdır". Diğer bir ihtimale göre buradaki din kelimesi cinstir. Bu durumda hadisin anlamı şu şekilde olur: "Allah'ın en çok sevdiği din Hanifliktir". Buradaki dinlerden kasıt, değiştirilme ve neshedilmeden önceki eski şeriatlardır. Haniflikten kasıt ise Hz. İbrahim'in dinidir. "Hanif" kelimesi sözlükte Hz. ibrahim'in dininden olanlara verilmektedir. Hz. İbrahim batıldan hakka meylettiği için kendisine hanif denilmiştir. Çünkü hanif sözcüğünün asıl anlamı "meyletmektir". Müsamaha da kolaylık demektir. Yani bu din kolaylık üzerine bina edilmiştir. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde (de böyleydi). [Hac, 78]

 

Din'i Aşmak

 

"Din'i aşmak isteyen kimse ona yenik düşer": Bu şu anlama gelir: Bir kimse dinî amellerde derinleştiği halde yumuşaklığı terk ederse aciz duruma gelir, amel etmekten geri kalır ve yenik düşer.

 

İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: Bu hadis peygamberlik mucizelerinden biridir. Biz ve biz'den öncekiler dinde aşırıya gidenlerin yarı yolda kaldığını gördük. Bu hadiste kasdedilen, ibadette en olgun dereceleri talep etmeyi engellemek değildir. Çünkü bu övülen şeylerdendir. Burada kişiyi bıkkınlığa götürecek şekilde aşırılığa kaçmak yasaklanmıştır. Yahut da daha faziletli ameli terk etmeyi gerektirecek şekilde nafile ibadetle meşgul olmak yasaklanmıştır. Diğer bir ihtimale göre farzı vaktinin dışına çıkarmak yasaklanmıştır. Şöyle ki; gece'nin tümünü namaz kılarak geçiren kişi uykusuna yenik düşerek gece'nin sonunda uyuyarak sabah namazında cemaate yetişemez, yahut namazın kılınabileceği normal vakit geçinceye kadar uyur, ya da güneş doğuncaya kadar uyuyarak farz vakti kaçırır. Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiği Mihcen b. Erda' hadisi şöyledir: "Siz bu işe mübalağa ile ulaşamazsınız. Dininizin en hayırlısı kolaylıktır".

 

Bu hadisten dindeki ruhsatların esas alınmasına işaret vardır. Ruhsatın bulunduğu yerde azimete göre amel etmek aşırılıktır. Örneğin suyu kullanamayan kişinin teyemmümü terk etmesi ve kendisi için zararlı olduğu halde suyu kullanması böyledir.

 

Orta yolu tutunuz": İfrat ve tefrite sapmaksızin doğruyu esas alınız.

 

(Elinizden gelenin) en iyisini yapmaya çalışınız": En mükemmelini yapamıyorsanız bari ona yakın olanını yapmaya çalışınız.

 

O zaman size müjdeler olsun" : Az da olsa sürekli amel etmeniz sebebiyle sevinin.  Bu söz ile mükemmel ameli yapamayan kişilerin müjdelenmesi amaçlanmıştır. En mükemmeli yapamamak kişinin kendi fiilinden kaynaklanmıyorsa kişinin sevabının azalmasını gerektirmez. Müjdelenen şey, muhatabın gözünde büyüsün ve yücelsin diye belirtilmemiştir.

 

"Günün başlangıcından...faydalanınız": İbadeti dinç olunan zamanlarda yaparak devamlı olmasına çalışınız.

 

Hadiste geçen "ğudve" kelimesinin asıl anlamı gündüzün ilk başlarında yürümektir. Cevheri şöyle demiştir: Bu, sabah namazı ile güneşin doğuşu arasındaki vakittir. Hadiste geçen "ravha" kelimesinin asıl anlamı güneşin batıya meyletmesinden sonra yürümektir. Hadiste geçen "dülce" kelimesi ise gecenin sonunda yürümektir. Diğer bir görüşe göre de gece boyu yürümektir. Bu sebeple "bir kısmında" ifadesi ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca gece ameli, gündüz amelinden daha zordur. Bu vakitler yolculuk yapan kişinin en dinç olduğu zamanlardır. Hz. Peygamber sanki bu hadiste bir hedefe doğru yürüyen kişiye hitap ederek kişinin dinç olduğu vakitleri ona bildirmektedir. Çünkü yolculuk yapan kişi hem gece hem de gündüz yolculuğuna devam ederse aciz düşer, yarı yolda kalır. Yukarıda belirtilen kişinin dinç olduğu vakitlerde yolculuk yaparsa zorluk söz konusu olmadan yolculuğuna devam edebilir. Bu, şu açıdan güzel bir benzetmedir: Dünya gerçekte âhirete doğru giden bir mekandır. Bu sayılan vakitler ise İbadet için bedene en rahat vakitlerdir. Buhârî'nin bu hadisi daha önceki hadislerin ardından getirmesinde açık bir uyum vardır. Çünkü önceki hadisler Ramazan gecelerini ibadetle, gündüzleri oruçla geçirmeye, cihad etmeye teşvik etmektedir. Buhârî daha sonra bu hadisi zikrederek, bu amelleri işleyecek kişi için en iyisinin aciz kalacak ve amel edemeyecek şekilde kendisini yormaması olduğunu, aksine ameline devam etmesi ve bunu bırakmaması için yumuşak bir şekilde ve tedrice riayet ederek hareket etmesi gerektiğini belirtmek istemiştir.

 

 

SONRAKİ