Ana Sayfa

 

MUDELLES

 

Tef’il babından ismi mef’ul olan mudelles, bir ravinin isnadında tedlis yaparak yani mülaki olmadığı veya mülaki olduğu halde hadis rivayet etmediği şeyhten işittiği zannını uyandıracak şekilde rivayet ettiği hadise denir.

 

Bir ravi bazen aynı asırda yaşamalarına rağmen bir şeyhle görüşmemiş olabilir. Aynı şekilde görüşmüş aralarında sohbet vaki olmuş; ancak ondan hadis rivayet etmemiş de olabilir. Bir de şeyhinden bir kaç hadis rivayet etmiş olması da mümkündür. İşte böyle bir ravinin aslında görüşmediği veya görüştükleri halde hadis almadığı, veyahutta hadis almış olsa bile almadığı bir hadisi ondan naklettiği vehmini uyandıracak şekilde rivayet etmesine tedlis; böyle tedlis yaparak rivayet ettiği hadise ise mudelles adı verilir. Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere mudelles, bir anlamda ravinin şeyhini gizleyerek başkasından rivayet ediyormuşcasına naklettiği hadistir.

 

Verilen bu tarif mudellesin istikrar bulmuş tarifidir, daha önceleri yapılan mudelles tariflerinde az da olsa farklılıklar görülür. Nitekim İbnu's'-Salâh, önce tedlîsu'l-isnad ve tedlîsu'ş-şuyuh'un tariflerini vermiş; sonra tedlisin hükmünü ve mudellisin rivayetinin kabulü meselesini ele alarak tedlîsu'ş-şuyühun hükmen daha hafif olduğunu söylemiştir. Dolayısiyle mudellesin açık bir tarifini vermemiştir. Nevevî de aşağı yukarı aynı şeyleri söylemiş ve mudellesin tarifini ele almamıştır. Şu hale göre gerek İbnu's-Salâh da gerekse onu ihtisar eden en-Nevevi'de mudelles tarif edilmemiş, tedlis tarifi yapılmak ve hükmü açıklanmakla yetinilmiştir.

 

İbn Hacer'e göre mudelles, isnadından ravinin gizli düşmesiyle meydana gelir ve ravinin kendisine hadisi rivayet eden şahsı isimlendirmemesi yahutta kendisine hadis rivayet etmemiş olan kimseden hadis işittiği vehmini vererek rivayet ettiği hadistir.

 

İbn Hacer'in tarifi mudellesin yukarıdaki tarifine oldukça yakındır. Bu tarifteki mudelles, mursel-i hafiden az bir farkla ayrılır. Ona göre muasır olan fakat bir-birlerine mülaki olmadıkları bilinen iki kişi arasında işitme olmaksızın yapılan rivayettir. Oysa mudelles mülaki olduğu şeyhe mahsustur ve o şeyhten işitmeden rivayet edilen hadistir.

 

Mudelles hadise örnek göstermek gerekirse şu rivayetler üzerinde durulabilir:

 

“...Yahya şunları söylerken duydum: Hişâm b. Urve, babası (Urve İbnu'z-Zubeyr)den, Hz. A'işe'den naklederek onun şöyle dediğini anlatırdı:

 

Nebi (s..a.s) iki iş arasında seçme yapmak durumunda olduğunda (günah olmadığı sürece kolay olanını seçerdi) “... “O, hiçbir şeye (ne bir kadına, ne de bir hizmetçiye) asla eliyle vurmamıştır.”

 

Yahya diyor ki: “Hişâm b. Urve'ye hadisi (babasından) duyup duymadığını sordum. Bana:

“Babam, Hz. A'işe'nin “Nebi (s.a.s) iki iş arasında seçme yapmak durumunda kaldığında (günah olmadığı sürece kolay olanının seçerdi)” dediğini haber verdi. Babamdan bundan başkasını duymadım. Hadisin geri kalan kısmını ondan işitmedim. O kısım ez-Zuhri'dendir” cevabını verdi.”

 

Nebi (s.a.s)'in eşsiz ahlakından iki önemli görüntüyü dile getiren bu hadiste ravi Hişâm b. Urve ilk kısmı Babası - Hz. Aişe isnadıyla nakletmiştir. Ancak bununla birlikte babasından işitmemiş olduğu diğer kısmı ondan duymuşcasına rivayet etmiştir. Yahya'nın sorması üzerine de gerçekte ez-Zuhri'den nakledilen hadisi babasından işitmişcesine rivayet ederek tedlîs yaptığını açıklamak zorunda kalmıştır. Şu hale göre hadisin ikinci kısmı Hişâm'ın yaptığı tedlisle mudelles hale gelmiştir.

 

“...Bize Ebu Avâne tahdîs etti. el-A’meş'den- İbrahim et-Teymî'den - Babasından - Ebu Zer'den Nebi (s.a.s)'in “Falanca Cehennem'dedir. Yâ Hannân, Yâ Mennân diye bağırır” buyurduğu rivayet edilmiştir.

 

Ebu Avâne şöyle demiştir:

“el-A’meş'e dedim ki, “Bu hadisi İbrahim Et-Teymî'den işittin mi?”

 

“Hayır işitmedim, diye cevap verdi, onu bana ondan naklederek Hakim b. Cubeyr tahdis etti.”

 

Burada da açıkça görülmektedir ki el-A’meş Ebu Avâne'nin sorusu üzerine İbrahim et-Teymî'den rivayet etmiş görünen hadisi doğrudan değil de Hakîm b. Cubeyr vasıtasıyla ondan aldığını belirtmiştir. Onun Hakîm aracılığıyla aldığı hadisi İbrahim et-Teymî'den doğrudan almış gibi göstermesi tedlîstir. İsnadında tedlîs yapılarak rivayet edilen bu hadis ise mudelles olmuştur.

 

Tedliste ravinin şeyhinin ismini söylememesi söz konusu olduğundan mudelles hadislerin hükmü zayıf hadislerin hükmüne tâbidir.

 

Ayrıca bakınız:

 

Tedlis