FISK Bİ’L-BİD’A – FISK
Bİ’L-MA’SİYE – FISKU’R-RAVİ
FISK:
''Fısk ve Fusk'' ,
birinci, ikinci ve beşinci bablardan çekilen ''Feseka'' kök fiilinin
masdarıdır. Her ikiside sözlükte: Mutlak olarak
''Huruc'' karşılığı olarak çıkmak manasına gelir. Nitekim
''Fesekati'r-Ratbetu an kışriha'' denirki ''Taze hurma kapçığından börtleyip
çıktı'' demektir.
Es-Suyutinin el-Muzhir isimli Kitabında da
naklettiği gibi araplar Fısk Lafzını sadece çıkmak manasında kullanırlardı.
Daha sonraları ALLAH'A (C.C.) itaatten çıkma manasına naklederek bu manasıyla
İlahi taatten çıkana Fasık dediler. (Kamus,3/42).
Demek oluyorki Fısk
kelimesi önceleri araplar arasında umumi olarak çıkmak manasında kullanılmışken
sonraları ALLAH'IN (C.C.) emirlerini terketmek, O'na ALLAH (C.C.) korusun -
isyan ederek hak yoldan ayrılmak, doğru yoldan sapmak gibi hususi bir mana
kazanmış ve bu manada yeni bir terim haline gelmiştir. Daha çok sözlük
manasıyla değil, ıstılah manasıyla meşhurdur. Kur'an-ı Kerimde de küfür,
ma'siyet, yalan, günah ve kötülük manalarında varidf olmuştur. (Çantay,1/18,not
21).
Terim olarak Fısk, ya itikad ta ya amelde
olur. İtikadi Fısk ya küfürdür yada Bid'attir. Gerek amelinde, gerekse küfre
varmamak şartiyle itikadında Fısk'a düşene Fasık denmiştir.
Hadis İlminde Fısk, Fısku'r-Ravi yani Hadis
rivayet eden Ravinin fiil ve sözlerinde küfür derecesinde olmamak şartıyla
İslam'a aykırı itikad taşıdığının görülmesidir. Ravilerin tenkidinde göz önünde
bulundurulan on tenkid esasından (Merain'-i Aşere) biridir ve Ravinin doğrudan
doğruya Adaletiyle ilgilidir.
İtikad açısından Fısk'a bid'at te denir.
Böyle itikadi meselelerden doğan Fısk'a ayrıca
Fısk bi'l bid'a da denmiştir.
Ravinin Fısk'ı şayet büyük günahlardan birini
işlemek veya küçük günah işlemeyi terk etmeyip onda ısrar etmek sebebinden
kaynaklanmışsa buna da Fısk bi'l ma'siye tabir edilmiştir.
Amel açısından Fısk'a gelince , çeşitlidir.
Hadis İlmi açısından en başta Ravi'nin yalancılığı gelir. Özel tabiriyle Kizb
ale'r-Resul yani Hz. Nebi s.a.v. e isnad ederek yalan söylemesi, öteki
ifadesiyle Hadis uydurması en şiddetli ta'n sebebidir. Yalan söylediği, hele
Hadis uydurduğu sabit olan Ravi şiddetli bir şekilde Cerh edilir. Sözüyle
İslami esaslara aykırı hareket ettiğinden Fasık sayılarak terk edilir.
Hadisleri hiçbir şekilde kabul edilmez.
Ravinin gerek itikadı gerekse ameli Fıskından
tevbe etmesi halinde rivayetlerinin kabul edilip edilmemesi konusunda değişik
görüşler vardır. Bu görüşlerden birine ve daha çok makbul addedilene göre
Fıskından tevbe ettiği açığa çıkan Ravi'nin rivayet'i makbuldür. Ancak Hadiste
yalan söylediği açığa çıkan Ravi'nin rivayeti , tariki Hasen bile olsa
hiçbirşekilde makbul sayılmaz. (Takrib,18).
Ahmed b. Hambel, Buhari
şeyhi El-Humeydi, Şafii Alimlerden Ebu Bekri's-Sayrafi'nin görüşü budur.
Es-Sayrafi bu konuda, ''Hz. Nebi s.a.v. in ağzından yalan söyleyen bir kimsenin
rivayetini, sonradan (tevbe edip) güzel ahlaklı biri olduğu açığa çıkmış bile
olsa, hiçbir zaman kabul edemeyiz'' demiştir. O'nun bu sözleri de aynı
konudadır: ''Nakil ehlinden birinin bir haberini tuttuğumuz bir yalanından
dolayı bir kere terk ettikmi artık o'nu tevbe etmiştir diye bir daha kabul
edemeyiz. Bunun gibi zayıf saydığımız bir Ravi'ye de bir daha kuvvetli
diyemeyiz.'' Ebu'l-Muzaffer İbnu's-Semani de ''Tek bir haberde bile olsa yalan
söyleyen Ravi'nin önceki Hadislerinide reddetmek gerekir'' diyerek Hz. Nebi
s.a.v. in ağzından bir tek rivayet te bile olsa yalan söyleyen Ravi'nin
Hadislerinin yalanının açığa çıkmasından öncekilerle birlikte terk edilmesi
gerektiğine işaret etmiştir. Böyle birisi sonradan tevbe etmiş bile olsa
hakkındaki bu hüküm değişmez.
Öte yandan En-Nevevi, rivayette yalan
söylemenin, yalancı şahitlikten hiçbir farkı olmadığını ileri sürmüştür. O'na
göre yalacı şahidlikten tevbe eden birinin şahidliği nasıl kabul ediliyorsa
rivayetide kabul edilir. (Takrib,18). Ancak kaydetmek gerekirki rivayet ile
şehadet ayrı ayrı şeylerdir. Nitekim Es-Suyuti ikisi arasında 21 noktada fark
olduğunu kaydetmiştir.
Ayrıca yalan şahidlik
yapan birinin zararı şahz'a dokunur. Oysa Hz. Nebi s.a.v. in ağzından yalan
söyleyen biri dine zarar vermiş demektir.
Şu hale göre Hadiste yalan söylemek ve Hadis
uydurmak hariç Fısktan tevbe eden ve durumunu düzelttiği sabit olan Ravi'nin
rivayeti kabul edilir. Hz. Nebi s.a.v. üzerinden yalan söylemek yada Hadis
uydurmak suçunu bir kere de olsa işlemiş Ravinin Hadisleri ise hiçbir şekilde
kabul edilmez.