DEVAM: 17- Nahl
suresinden tefsir edilen ayetler.
حدثنا أبو
عمار حدثنا
الفضل بن موسى
عن عيسى بن
عبيد عن
الربيع بن أنس
عن أبي
العالية قال حدثني
أبي بن كعب
قال لما كان
يوم أحد أصيب
من الأنصار
أربعة وستون
رجلا ومن
المهاجرين
ستة فيهم حمزة
فمثلوا بهم
فقالت
الأنصار لئن
أصبنا منهم
يوما مثل هذا
لنربين عليهم
قال فلما كان
يوم فتح مكة
فأنزل الله {
وإن عاقبتم
فعاقبوا بمثل
ما عوقبتم به
ولئن صبرتم
لهو خير
للصابرين } فقال
رجل لا قريش
بعد اليوم
فقال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم كفوا عن
القوم إلا
أربعة
قال هذا حديث
حسن غريب من
حديث أبي بن
كعب
Ubey b. Ka’b (r.a.)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Uhud savaşı bitince Ensâr’dan altmış dört kişi
muhâcirlerden de aralarında Hamza’nın da bulunduğu altı kişi şehîd düşmüştü
müşrikler o şehîdlerin kulak ve burunlarını kesmek süretiyle “musle” yapmışlardı. Ensâr bunun üzerine eğer bizde
bir başka savaşta onlardan bazılarını öldürsek mutlaka kendilerine bu
yaptıkları “musle” den fazlasını yapacağız dediler Mekke fethi günü Allah, Nahl
sûresi 126. ayetini indirdi;
“Eğer bir kimseye ve
bir topluma ceza verecekseniz, onların sizi cezalandırdıkları gibi ve o miktar
cezalandırın onları. Fakat kendinizi tutarsanız bilin ki, güçlüklere göğüs
germesini bilenler için, bu tutum daha iyi ve daha hayırlıdır.”
Bunun üzerine bir adam: Bu
yüzden sonra Kureyş’in işi bitmiştir, artık dedi Rasûlullah (s.a.v.) ise: “Dört
kişiden başkasına dokunmayınız” buyurdu.
Diğer tahric: Müsned:
20280
Tirmizî: Bu Übey b.
Ka’b hadisi hasen garibtir.