SÜNEN-İ TİRMİZİ

Bablar Konular Numaralar  

KİTABU’T-TEFSİIR BAHSİ

<< 3129 >>

DEVAM: 17- Nahl suresinden tefsir edilen ayetler.

 

حدثنا أبو عمار حدثنا الفضل بن موسى عن عيسى بن عبيد عن الربيع بن أنس عن أبي العالية قال حدثني أبي بن كعب قال لما كان يوم أحد أصيب من الأنصار أربعة وستون رجلا ومن المهاجرين ستة فيهم حمزة فمثلوا بهم فقالت الأنصار لئن أصبنا منهم يوما مثل هذا لنربين عليهم قال فلما كان يوم فتح مكة فأنزل الله { وإن عاقبتم فعاقبوا بمثل ما عوقبتم به ولئن صبرتم لهو خير للصابرين }  فقال رجل لا قريش بعد اليوم فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم كفوا عن القوم إلا أربعة

 

قال هذا حديث حسن غريب من حديث أبي بن كعب

 

Ubey b. Ka’b (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Uhud savaşı bitince Ensâr’dan altmış dört kişi muhâcirlerden de aralarında Hamza’nın da bulunduğu altı kişi şehîd düşmüştü müşrikler o şehîdlerin kulak ve burunlarını kesmek süretiyle “musle”  yapmışlardı. Ensâr bunun üzerine eğer bizde bir başka savaşta onlardan bazılarını öldürsek mutlaka kendilerine bu yaptıkları “musle” den fazlasını yapacağız dediler Mekke fethi günü Allah, Nahl sûresi 126. ayetini indirdi;

 

“Eğer bir kimseye ve bir topluma ceza verecekseniz, onların sizi cezalandırdıkları gibi ve o miktar cezalandırın onları. Fakat kendinizi tutarsanız bilin ki, güçlüklere göğüs germesini bilenler için, bu tutum daha iyi ve daha hayırlıdır.”

 

Bunun üzerine bir adam: Bu yüzden sonra Kureyş’in işi bitmiştir, artık dedi Rasûlullah (s.a.v.) ise: “Dört kişiden başkasına dokunmayınız” buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Müsned: 20280

 

Tirmizî: Bu Übey b. Ka’b hadisi hasen garibtir.