13- Yusuf suresinden
tefsir edilen ayetler.
بسم الله
الرحمن
الرحيم حدثنا
الحسين بن حريث
الخزاعي
المروزي
حدثنا الفضل
بن موسى عن محمد
بن عمرو عن
أبي سلمة عن
أبي هريرة قال
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم إن
الكريم بن
الكريم بن
الكريم بن الكريم
يوسف بن يعقوب
بن إسحاق بن
إبراهيم قال
ولو لبثت في
السجن ما لبث
ثم جاءني
الرسول أجبت ثم
قرأ { فلما
جاءه الرسول
قال ارجع إلى
ربك فاسأله ما
بال النسوة
اللاتي قطعن
أيديهن }
قال ورحمة
الله على لوط
إن كان ليأوي
إلى ركن شديد
إذ قال { لو أن
لي بكم قوة أو
آوي إلى ركن
شديد }
فما بعث الله
من بعده نبيا
إلا في ذروة
من قومه
Ebû Hureyre (r.a.)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İbrahim oğlu, İshâk oğlu,
Yakup oğlu, Yusuf ki ikram sahibi kimselerin oğludur… Ben hapishanede Yusuf’un
kaldığı kadar kalsam ve beni hapishaneden çıkarma için görevli gelse derhal
kabul eder ve çıkardım. Ama Yusuf’a elçi gelince Yusuf, elçiye “Efendine dön ve
ona sor: Ellerini kesen kadınların maksadı neydi?” Yûsuf sûresi 50. ayetini
okudu: “Ve Yûsuf’un yorumu
kendisine ulaşır ulaşmaz hükümdar:
“O’nu bana getirin”
dedi. Ama elçiler kendilerine geldiğinde, Yûsuf dedi ki: “Efendinize gidin ve
ona sorun, ellerini kesen o kadınların maksadı neydi? Bunu araştırıp ortaya
çıkarsın. Çünkü Rabbim, şüphesiz o kadınların tuzaklarını bütün gerçeğiyle
bilmektedir.”
Allah, Lut’a rahmet
etsin. Sağlam bir dayanağa dayanmış idi. Yani Allah’a güvenip dayanıyordu.
Başka insanlardan güveneceği bir kimsesi yoktu. Sonra Allah diğer Nebileri
toplumun içinden en üst noktadaki kişilerden gönderdi.
Diğer tahric: Müsned:
8041
حدثنا أبو
كريب حدثنا
عبدة وعبد
الرحيم عن محمد
بن عمرو نحو
حديث الفضل بن
موسى إلا أنه
قال ما بعث
الله بعده
نبيا إلا في
ثروة من قومه
قال محمد بن
عمرو الثروة
الكثرة
والمنعة
قال أبو عيسى
وهذا أصح من
رواية الفضل
بن موسى وهذا
حديث حسن
Ebû Küreyb b. Abde ve
Abdurrahîm vasıtasıyla Muhammed b. Amr’dan, Fadl b. Musa’nın geçen hadisin bir
benzerini bize rivâyet etti. Bu rivâyette şu fazlalık vardır: “Allah, Lut’dan
sonra her Nebii kavminden servetli kişiler arasından gönderdi.”
Muhammed b. Amr servet:
“Çokluk ve kuvvettir” dedi.
Tirmizî: Bu rivâyet
Fadl b. Musa’nın rivâyetinden daha sağlamdır.
Bu hadis hasendir.