DEVAM: 10- Tevbe
suresinden tefsir edilen ayetler.
حدثنا عبد بن
حميد أخبرنا
عبد الرزاق
أخبرنا معمر
عن الزهري عن
عبد الرحمن بن
كعب بن مالك عن
أبيه قال لم
أتخلف عن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
غزوة غزاها
حتى كانت غزوة
تبوك إلا بدرا
ولم يعاتب
النبي صلى
الله عليه
وسلم أحدا
تخلف عن بدر
إنما خرج يريد
العير فخرجت
قريش مغوثين لعيرهم
فالتقوا عن
غير موعد كما
قال الله عز
وجل ولعمري إن
أشرف مشاهد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في الناس
لبدر وما أحب
أني كنت
شهدتها مكان
بيعتي ليلة
العقبة حيث
تواثقنا على
الإسلام ثم لم
أتخلف بعد عن
النبي صلى الله
عليه وسلم حتى
كانت غزوة
تبوك وهي آخر
غزوة غزاها
وآذن النبي
صلى الله عليه
وسلم الناس بالرحيل
فذكر الحديث
بطوله قال
فانطلقت إلى النبي
صلى الله عليه
وسلم فإذا هو
جالس في المسجد
وحوله
المسلمون وهو
يستنير
كاستنارة
القمر وكان
إذا سر بالأمر
استنار فجئت
فجلست بين
يديه فقال
أبشر يا كعب
بن مالك بخير
يوم أتى عليك
منذ ولدتك أمك
فقلت يا نبي
الله أمن عند
الله أم من
عندك قال بل
من عند الله
ثم تلا هؤلاء
الآيات { لقد تاب
الله على
النبي والمهاجرين
والأنصار
الذين اتبعوه
في ساعة العسرة
}
حتى بلغ { إن الله هو
التواب
الرحيم } قال وفينا
أنزلت أيضا { اتقوا الله
وكونوا مع
الصادقين } قال
قلت يا نبي
الله إن من
توبتي أن لا أحدث
إلا صدقا وأن
أنخلع من مالي
كله صدقة إلى الله
وإلى رسوله
فقال النبي صلى
الله عليه
وسلم أمسك
عليك بعض مالك
فهو خير لك
فقلت فإني
أمسك سهمي
الذي بخيبر
قال فما أنعم
الله علي نعمة
بعد الإسلام
أعظم في نفسي
من صدقي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم حين
صدقته أنا
وصاحباي لا
نكون كذبنا
فهلكنا كما
هلكوا وإني
لأرجو أن لا
يكون الله
أبلى أحدا في
الصدق مثل
الذي أبلاني
ما تعمدت
لكذبة بعد
وإني لأرجو أن
يحفظني الله
فيما بقي
Ka’b b. Mâlik (r.a.)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Bedir savaşı hariç Tebük savaşına kadar
Rasûlullah (s.a.v.)’in yaptığı hiçbir savaştan geri kalmamıştım. Rasûlullah
(s.a.v.), Bedir savaşından geri kalan hiç kimseyi kınamamıştı. Çünkü o savaşa
kervanı kastederek çıkmıştı. Sonra Kureyş kervanlarına imdad için çıkıp
gelmişlerdi. Allah’ın Enfal sûresi 42. ayetinde buyurduğu gibi sözleşmeksizin
Bedir’de buluşmuş oldular. Hayatıma yemin ederim ki Nebi (s.a.v)’in müşriklerle
karşılaşmasının en şereflisi Bedir savaşıdır. Buna rağmen Akabe gecesindeki
buluşmamız yerine Bedir’de buluşmuş olmamı da arzu etmem çünkü Akabe gecesinde
İslam üzere söz vermiştik o gün daha kıymetli ve değerlidir. Bundan sonra Tebük
savaşına kadar hiçbir yerde Nebi (s.a.v)’den geri kalmadım. Tebük Nebi
(s.a.v)’in yaptığı son savaş idi. Rasûlullah (s.a.v.), savaşa çıkılması için
insanlara ilanatta bulundu
Ka’b b. Mâlik bu hadisi
uzun uzadıya anlattı ve sonunda şöyle dedi:
“… Nebi (s.a.v)’e gittim. Onu mescidde oturur buldum çevresinde
Müslümanlar vardı o insanlar arasında ayın ışıltısı gibi ışık saçıyordu adeta…
Bir işe sevindiği zaman yüzü gülerdi. Geldim önüne oturdum; “Ey Ka’b! Annenin
seni doğurduğu günden beri üzerine gelen en hayırlı güne sevin müjdeler sana…
Ben de; Ey Allah’ın Rasûlü bu müjdeli haber sizden mi yoksa Allah’tan mı?
dedim. Allah tarafındandır buyurdu ve şu ayetleri okudu: (Tevbe sûresi 117.
118.)
“Gerçek şu ki,
mü’minlerden bir kısmının, kalpleri kaymak üzereyken Allah, Nebii sıkıntılı bir
zamanda, O’na uyan Muhâcirleri ve Ensâr’ı affetti sonra da onların tevbelerini
kabul etti. Çünkü o Allah, gerçekten mü’minlere karşı çok şefkatli ve
merhametlidir.”
“Ve savaştan geriye
kalan üç kişinin (ki onlar: Ka’b b. Mâlik, Hi-lâl b. Ümeyye, Mürâre b.
er-Rabî’dir.) de tevbesini kabul etti. Yeryüzü genişliğine rağmen, onlara dar
gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah’tan, yine
Allah’a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Bunun üzerine O da,
yine merhametle o üç kişiye yöneldi ki, pişmanlık duyup tevbe etsinler; çünkü
kendisine yürekten yönelen, sığınan herkesi, acıması-esirgemesiyle kuşatıp
tevbeleri kabul eden, yalnızca Allah’tır.”
Yine bizim hakkımızda
Tevbe sûresi 119. ayet’te nazil oldu: “Ey iman
edenler! Yolunuzu Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışın, doğrulardan olun ve hem
de doğrularla beraber olun.”
Ka’b diyor ki: Ey
Allah’ın Nebisi dedim. Tevbemin kabul ediliş sebebi sadece doğruyu söylemem ve
tüm mal varlığımı Allah ve Rasûlü yolunda bağışlamamdan dolayıdır. Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Malının bir kısmını kendine ayır,
bu senin için hayırlıdır.” Ben de Hayber’deki hissemi alıkoyacağım dedim. Ka’b
sözlerine şöyle devam etti: Ben iki arkadaşımla birlikte Nebi (s.a.v)’e doğruyu
söylediğim zaman gönlümde Müslümanlıktan sonra Nebi (s.a.v)’e doğruyu
söylemekten daha büyük bir nimeti Allah bana vermemiştir. Biz yalan söylemedik.
Değilse yalan söyleyenler gibi biz de helak olurduk. İçtenlikle dilerim ki
Allah’ın beni doğrulukla denediği gibi başka birisini denemesin. Bu olaydan
sonra bilerek hiçbir yalan söylemedim. Ömrümün geri kalan kısmında da Allah’tan
beni korumasını içtenlikle isterim.
Diğer tahric: Buhârî,
Tefsir-ül Kur’ân; Müslim, Tevbe
قال وقد روي
عن الزهري هذا
الحديث بخلاف
هذا الإسناد
وقد قيل عن بن
عبد الله بن
كعب بن مالك عن
عمه عبيد الله
عن كعب وقد
قيل غير هذا
وروى يونس هذا
الحديث عن
الزهري عن عبد
الرحمن بن عبد
الله بن كعب
بن مالك أن
أباه حدثه عن
كعب بن مالك
Tirmizî: Bu hadis Zührî’den
değişik bir senedle rivâyet edilmiştir. Abdurrahman b. Abdullah b. Ka’b b.
Mâlik’in babası Ka’b b. Mâlik amcası Ubeydullah’tan ve Ka’b’ten denilmiş aynı
zamanda başka türlü bir sened daha zikredilmiştir. Yunus bu hadisi Zührî’den,
Abdurrahman b. Abdullah b. Ka’b b. Malik’in babası Ka’b b. Malik şöyle anlattı…
şeklinde de rivâyet edilmektedir.