DEVAM: 6- Maide
suresinden tefsir edilen ayetler.
حدثنا سفيان
بن وكيع حدثنا
يحيى بن آدم
عن بن أبي
زائدة عن محمد
بن أبي القاسم
عن عبد الملك
بن سعيد عن
أبيه عن بن
عباس قال خرج
رجل من بني سهم
مع تميم
الداري وعدي
بن بداء فمات
السهمي بأرض
ليس فيها مسلم
فلما قدمنا
بتركته فقدوا
جاما من فضة
مخرصا بالذهب
فأحلفهما
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ثم وجد
الجام بمكة
فقيل اشتريناه
من عدي وتميم
فقام رجلان من
أولياء
السهمي فحلفا
بالله
لشهادتنا أحق
من شهادتهما
وأن إلجام
لصاحبهم قال
وفيهم نزلت {
يا أيها الذين
آمنوا شهادة
بينكم }
هذا حديث حسن
غريب وهو حديث
بن أبي زائدة
İbn Abbâs (r.a.)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Sehm oğullarından bir adam Temim ed Dâri ve
Adiyy b. Bedda ile beraber ticari bir seyahate çıkmıştı. Sehm’li, Müslüman
olmayan bir yerde öldü. Temîm ve Adiyy onun geride kalan eşyasını ailesine
getirdikleri zaman altın kakmalı bir gümüş kabı aradılar. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v.), onlara yemin teklif etti. Sonra kabı Mekke’de buldular. O
kabı Temim ve Adiyy’den aldıkları söylendi. Sehmî’nin ailesinden iki kişi
kalktı ve yemin ederek bizim şâhidliğimiz o iki adamın şâhidliğinden daha
haklıdır, diyerek gümüş kabın ölen kişiye ait olup çalınarak satıldığını iddia
ettiler.
Bunun üzerine Maide
sûresi 106. ayet nazil oldu; “Ey iman edenler! Ölüm
size yaklaşıp vasiyyette bulunmak üzereyken yapılacak işler için, kendi
aranızda iki dürüst kişi şâhid bulundurun. Yahut evinizden uzakta seyahatte
olup yeryüzünde dolaşırken, ölüm işaretleri baş göstermişse, namazdan sonra
misafir olduğunuz topluluktan, iki kişiyi alıkoyun; ve eğer içinize bir şüphe
düşerse, her birini Allah’a şöyle yemin ettirin: “Bu sözümüzü yakın bir
akrabanın hatırı için de olsa, hiçbir bedel karşılığında satmayacağız ve
Allah’ın huzurunda şâhid olduğumuz hiçbir şeyi gizlemeyeceğiz, yoksa
günahkarlar arasına gireriz.”
Diğer tahric: Buhârî,
Vesâyâ; Ebû Dâvûd, Akdıye
Bu hadis İbn ebî Zaide
rivâyeti olarak hasen garibtir.