33- SINIRLAR ÇİZİLİP
HİSSELER BELİRLENDİĞİ VAKİT ŞÜF’A HAKKI KALKAR
حدثنا عبد بن
حميد أخبرنا
عبد الرزاق
أخبرنا معمر
عن الزهري عن
أبي سلمة بن
عبد الرحمن عن
جابر بن عبد
الله قال قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إذا وقعت
الحدود وصرفت
الطرق فلا
شفعة
Câbir b. Abdullah
(r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle
buyurmuştur: “Şüf’a taksim edilmeyen her şeyde geçerlidir sınırları belirlenip
yolları ayrıldığı zaman şüf’a yoktur.”
Diğer tahric: İbn
Mâce, Şuf’a; Ebû Dâvûd, İcara
قال أبو عيسى
هذا حديث حسن
صحيح وقد رواه
بعضهم مرسلا
عن أبي سلمة
عن النبي صلى
الله عليه وسلم
والعمل على
هذا عند بعض
أهل العلم من
أصحاب النبي
صلى الله عليه
وسلم منهم عمر
بن الخطاب
وعثمان بن
عفان وبه يقول
بعض فقهاء
التابعين مثل
عمر بن عبد
العزيز وغيره
وهو قول أهل
المدينة منهم
يحيى بن سعيد
الأنصاري
وربيعة بن أبي
عبد الرحمن
ومالك بن أنس وبه
يقول الشافعي
وأحمد وإسحاق
لا يرون شفعة إلا
للخليط ولا
يرون للجار
شفعة إذا لم
يكن خليطا
وقال بعض أهل
العلم من
أصحاب النبي
صلى الله عليه
وسلم وغيرهم
الشفعة للجار
واحتجوا
بالحديث
المرفوع عن
النبي صلى
الله عليه وسلم
قال جار الدار
أحق بالدار
وقال الجار أحق
بسقبه وهو قول
الثوري وابن
المبارك وأهل
الكوفة
Tirmizî: Bu hadis
hasen sahihtir. Bazıları bu hadisi Ebû Seleme vasıtasıyla mürsel olarak ta
rivâyet etmişlerdir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından bazı ilim adamlarının
uygulaması bu şekilde Ömer b. Hattâb, Osman b. Affân bunlardandır. Bazı tabiin
fıkıhçıları da aynı kanaatte olup Ömer b. Abdulaziz ve başkaları da
bunlardandır. Medîneli âlimlerde aynı görüştedirler. Yahya b. Saîd el Ensârî,
Rabia b. ebî Abdurrahman, Mâlik b. Enes bunlar arasındadır. Şâfii, Ahmed ve
İshâk’ta aynı görüşte olup yolu ve sınırları belirlenmeyen mallarda şüf’a
hakkının olduğu kanaatindeler. Yol ve sınır olarak birbirine karışmış olmayan
komşuya şüf’a hakkı tanımamaktadırlar. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve
başkalarından bazı ilim adamları ise: “Şüf’a komşu için geçerlidir” demekte ve
merfu olarak rivâyet edilen Rasûlullah (s.a.v.)’in şu hadisini delil
göstermektedirler: “Evin komşusu eve daha layıktır” “Komşu bitişiğindekine daha
layıktır.” Sevrî, İbn’ül Mübarek ve Küfeliler bu görüştedirler.