CENAZE جنازة
İMAM SUYUTİ: KABİR ALEMİ Ölünün Yıkayanı, kefenleyeni tanıması ve hakkında söylenenleri
işitmesi Meleklerin cenaze ile yürümeleri ve söyledikleri İTİKADİ AÇIDAN CENAZE NAMAZI Cenaze
namazını kılmak (Beyhaki) ŞAFİİ FIKHINDA CENAZE NAMAZI |
HADİS KAYNAKLARI |
Cenaze: "Ölü"
demektir. Çoğulu cenaiz gelir. "Cinaze" ise Ölünün üzerine konduğu
tabut anlamına gelir. Ölen bir müslümanı yıkamak, kefenlemek namazını kılıp
defnetmek müslümanlar için farz-ı kifayedir. Bu vazifeyi hiç kimse yapmazsa, o
bölgedeki bütün müslümanlar mesuliyet altına girmiş olur. Bir kısmı yaparsa
diğerlerinden mesuliyet düşer.
Ölmek üzere olan bir
müslümanı -onun için eziyet değilse- kıbleye karşı sağ tarafına çevirmek
sünnettir. Yüzü mümkün olduğu kadar kıbleye gelmek üzere başı yükseltilerek
kıbleye doğru arka üzeri yatırmakta caizdir. Kelime-i tevhidi telkin etmek
sünnettir. Fakat "Sen de oku" diyerek zorlamamak gerekir. Telkin,
tevbeyi de içine alacak şekilde:
"Allah'dan mağfiret
diler ve ona tevbe ederim ki, ondan başka hak mabud yoktur, O diridir,
kayyumdur" denebilir. Bir hadis-i şerifte "Son sözü la ilahe illallah
olan kimse cennete girer" buyurulmuştur.[Buhari, iman]
Akrabasının,
arkadaşlarının, komşularının ölmek üzere olan kimsenin yanında bulunması
müstehabdır. Telkin, kıbleye çevirme gibi vazifeleri yerine getirirler, hastaya
su verirler.
Yine ölmek üzere olan
birisinin yanında Yasin ve Ra'd surelerinin okunması da müstehaptı-r.
Hasta ölünce ağzı
kapatılır, çenesi bağlanırve gözleri yumulur. Bunları yaparken ''Allah'ın
ismini zikir ile ve Rasulullah'ın milleti üzerine (ölmüş olsun) Ya ilahi işini
kolaylaştır, ilerisini kolaylaştır, onu cemalinle mesut et. Yöneldiği alemi
çıktığı alemden hayırlı kıl" denir.
Sonra ölünün üzerine bir
örtü çekilir. Yanında güzel koku bulundurulup tütsü yakılır. Şişmemesi için
karnının üzerine demir parçası, ayna gibi bir şey konur. Elleri yanlarına
uzatılır, göğsüne konmaz. Yıkanmadıkça yanında Kur'an okunması mekruhtur.
Yanında, cünüp, hayız ve nifas halinde olan kimse bulunamaz. Yıkanması ve defni
için mümkün olduğu kadar acele edilir.
Cenazelerin Yıkanması
(Gasledilmesi):
Ölü teneşir üzerine
ayakları kıbleye doğru gelmek üzere arka üstü yatırılır. Etrafı tütsülenir.
Göbeğinden dizlerine kadar olan avret mahalli örtüldükten sonra elbisesi
çıkarılır.
Cenaze yıkayan, yıkama
(gasl) farizasını yerine getirmeye niyet etmeli, besmele ile başlamalı ve gasl
bitinceye kadar “Ey rahman, ölü için mağfiretini dilerim" demelidir.
Yıkayıcı önce eline bez
sararak örtünün altından avret yerini yıkar, sonra abdest aldırır yüzünü yıkar,
yalnız dudaklarının içini, burun deliklerini, göbek çukurunu siler,sonra
elleriyle kollarını yıkar, başını meshedip ayaklarını yıkar. Küçük çocuğa bu
şekilde abdest aldırmak gerekmez.
Üzerine ılık su dökülür.
Başı ve varsa sakalı sabunlu su ile yıkanır. Sol tarafına çevrilerek sağ tarafı
bir defa sonra sağ tarafına çevrilerek sol tarafı da bir defa yıkanır. Bu
şekilde sağ ve sol tarafları üçer defa yıkanır. Sonra ölü oturtularak karnı
ezilir bir şey çıkarsa sadece o yıkanır.
Cenazeyi yıkamak için su
bulunmadığı vakit teyemmüm ettirilir. Cenaze yıkandıktan sonra kurulanıp
kefenlenir.
Ölüyü kendisine en yakın
birisi veya ahlakı en iyi olan ve cenaze yıkamasını bilen birisi yıkamalıdır.
Erkeği erkek, kadını kadın yıkar. Bir kadın kocasını yıkayabilir. Fakat, Hanefi
mezhebine göre koca karısını yıkayamaz.
Cenazelerin
Kefenlenmesi:
Erkeğin kefeni yensiz,
yakasız, dikişsiz bir gömlek bir don ve eteklik bir de sargı yerini tutan üç
kat bezdir. Gömlek boyundan ayağa kadar olur. Baş ve ayak tarafından
düğümlenir.
Kadının kefeni bunlara
ilave olarak bir baş örtüsü, bir de göğüs örtüsü olmak üzere beş kattır. Sünnet
olan kefen budur. Kefenlendikten sonra cenaze namazı kılınabilir.
Cenaze Namazı:
Cenaze namazı aslında ölü
için duadır ve farz-ı kifayedir. Şartı niyettir. Bu niyette ölünün erkek,
kadın, kız veya oğlan çocuğu olduğu belirtilir. Cenaze namazında cemaat şart
değildir. Bununla birlikte cemaatin üç saf olması daha sevaplıdır. Namazı
kıldıracak imam da imamlık şartlarının bulunması lazımdır. Bütün namazlarda
şart olan taharet, setr-i avret (avret yerini örtmek) istikbal-i kıble
(kıbleye yönelmek) niyetten başka cenaze namazı için altı şart daha vardır:
1. Ölünün müslüman
olması,
2. Ölünün temiz olması,
yıkanıp kefenlenmiş olması,
3. Cemaatin önüne konmuş
olması,
4. ölünün tamamı,
bedenin çoğu veya hiç olmazsa baş ile beraber yarısının mevcut olması. Buna
uymayan ölüler bir beze sarılarak namaz kılınmadan gömülür.
5. Namazı kılan kimsenin
özürsüz olarak binekli veya oturur olmaması.
6. Cenazenin yere konmuş
olması. Namaz kılınmanın mekruh olduğu üç vakitten başka her zaman cenaze
namazı kılınır.
Cenaze namazının
rükünleri, dört tekbir ile kıyamdır. Kur'an okumak, rüku ve secde yoktur.
Cenaze namazı şu şekilde
kılınır: İmam, ölünün göğsü hizasına durur.
Cenaze namazının başına
yetişmeyen kimse hemen iftitah tekbirini alıp imama uyar. Diğer tekbirleri imam
ile birlikte alarak geçirmiş olduğu tekbirleri imam selam verdikten sonra ve
cenaze kalkmadan önce birbiri ardına kaza eder. Cenaze namazı dört tekbirden
ibarettir. ilk tekbirde eller kaldırılır, ondan sonraki tekbirlerde
kaldırılmaz, ilk tekbirden sonra Allah Teala'-ya hamd olarak
"sübhaneke" okunur. İkinci tekbirden sonra Hz. Peygambere selatü
selam = (Allahümme salli ve Allahümme barik) getirilir. Üçüncü tekbirden sonra
namaz kılan cenaze duasını veya Fatiha gibi kolayına gelen bir ayeti okur.
Dördüncü tekbirin akabinde de selam verilir.
Cenaze Duası Şudur:
(Namazın üçüncü tekbirinden sonra okunur.
"Allah'ım, bizim
dirimizi, ölümüzü, burada bulunanımızı, bulunmayanımızı, küçüğümüzü,
büyüğümüzü, erkeğimizi, kadınımızı, yarlığa, affet. Allah'ım içimizde
yaşattıklarını müslüman olarak yaşat, öldürdüklerini de mü'min olarak öldür.
Özellikle bu ölüye cennet kokusu, istirahat, af ve rıza nasib et.
Allah'ım bu ölü iyilik
işlemişse onun mükafatını artır, kötülük işlemişse, ondan vazgeç onu affet ona
emniyet, müjde, kerem ve yüksek mertebe ver. Ey merhametlilerin en
merhametlisi.”
Çocuğun namazında üçüncü
tekbirden sonra: "Allahım onu bize işlenmiş ve saklanmış bir sevap kıl,
şefaatçi yap, şefaati kabul olanlardan eyle."] diye dua edilir.
Cenaze namazında kıraat
ve tahiyyata oturmak diye bir şey yoktur.
Doğan bir çocuktan ses
duyulursa ismi konulur. Yıkanır ve namazı kılınır. Ses duyulmazsa bir beze
sarılarak gömülür, namazı kılınmaz.
Düşüğe, ölü doğan çocuğa
namaz kılınmaz. Sadece ad takılarak yıkanır ve bir beze sarılarak gömülür.
Doğar doğmaz ölen çocuk ise yıkanır ve namazı kılınır. İntihar eden, idam
olunan kimseler yıkanır, kefenlenir namazı da kılınır. Anne veya baba
katilinin, öldürülen yol kesici ve eşkiyanın namazı kılınmaz. Cenaze namazını
kabristanda kılmak mekruhtur.
Cenazeleri Kabre
Götürmek:
Cenaze taşımak
ibadettir. Tabutu dört tarafından dört adamın omuzlaması sünnettir. Evvela
tabutun sol ön ve arka tarafından, sonra sağ Ön ve arka tarafından omuzlanır.
Böylece dört tarafından onar adım götürülmüş olur. Hz. Peygamber: "Bir
kimse cenazeyi kırk adım götürürse, din kardeşine ait vazifesini yerine
getirmiş olur, kendisinin kırk büyük günahı affolunur."[Ebu Davud,
cenaiz] buyurmuştur.
Cenaze biraz acele
götürülmelidir. Arkasından yürümek Önünde yürümekten daha sevaptır. Cenazeyi
gündüz gömmek müstehabtır. Cenaze kabre konulacağı zaman, bir kaç kişi
cenazeyi tabuttan alarak Kıbleye doğru kabre indirip, sağ tarafına yatırılır.
Yatırırken: "Bismillahi ve billahi ve ala milleti rasulillah" denir.
Kefen baş ve ayak tarafından çözülür. Kadını kabre kendi mahreminin indirmesi
daha iyidir. Bundan sonra kabir örtülerek Yasin, Tebareke, ihlas, Muavvizeteyn,
Fatiha okunur. Daha sonra herkes işine gücüne dağılır. Cemaatten birisi
cenazeye telkin vermek üzere bir miktar kalır.
Ölü gömüldükten sonra,
ölünün hısım ve yakınlarına baş sağlığı dilemek müstehabdır. Bunun müddeti üç
gündür. Hz. Peygamber bir yakınını kaybeden müslümanı teselli etmenin büyük
sevabı olduğunu bildirmiştir. Müslümanların ölülerini hayırla anmak onların
iyi yanlarını konuşmak, fenalıklarını söylemekten kaçınmak müslümanların
vazifesidir. Zira bir hadis-i şerifte "ölülerinizin güzel hallerini
yadediniz, kötülüklerini söylemekten çekininiz,”[Tirmizi, cenaiz]
buyurulmuştur.
Yüzünün kararması gibi
Ölüde hasıl olan kötü halleri söylemekte, -fasık birisi olarak tanınmamak
şartıyla- gıybetten sayılır.