İLİM

 

Ebu Davud ve Darakutni, Abdullah b. Amr b. el-As'dan şöyle dediğini rivayet eder: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "İlim üç türlüdür. Bunun dışında kalan ise bir fazlalıktır: Ya muhkem bir ayet, yahut uygulanan (kaim) sünnet veya adil bir fariza."

Ebu Süleyman el-Hattabi der ki: Muhkem ayet, Yüce Allah'ın Kitabıdır. Bunda muhkem olma şartını koşmasının sebebi şudur: Kimi ayet-i kerime kendisi ile amel edilmeyen mensuh bir ayettir; onu nesheden ile amel olunur. Kaim sünnet ise, Hz. Peygamberden gelen sabit sünnetlerden olan her bir sünnettir. "Adil bir farıza" buyruğuna gelince, bunun iki türlü tevil edilme ihtimali vardır. Birincisine göre bununla paylaştırmada adaletin kastedilmiş olması muhtemeldir. O taktirde bu, Kitap ve sünnette sözü geçen paylara uygun bir şekilde adil olarak paylaştırılan bir fariza (miras hissesi)dır. İkinci şekle göre, bu Kitap ve sünnetten ve bunların anlamlarından çıkartılmış bir fariza olabilir. O taktirde bu fariza (mirastaki hak) tıpkı Kitap ve sünnetten alınmış olana denk (ona muadil) olur. Zira nass yoluyla Kitap ve sünnetten alınmış gibidir.

 

 

(mahir:) Hüküm çıkarma / istinbad için dört delil türü vardır. Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas. Yukarıda sadece Kur’an ve Sünnet ilmin kaynağı olarak zikredilmiştir. Ki hakikat budur! İcma, yani bir hükümde birleşilmesi ancak Kur’an ve Sünnet’e uygun ise ve Mu’minler tarafından yapılmış ise geçerlidir. Kur’an ve Sünnet’te bir hükmün bulunamaması ifadesi sadece ilim eksikliğinden olur. Zira Gerçek ilim ehli Kıyamete kadar meydana çıkacak her ihtiyaç için hüküm çıkarabilir. Kıyas ta böyledir. Kur’an kendisine ihtiyaç duyan ve bakmayı bilen salih kişi için sürekli taze kalan, gölgede kalmayan, yalnız bırakmayan, zayıflamayan, ikna eden, sevindiren, üzen ... bir kaynaktır. Benzersizdir ve Hayattadır. Okuyanda sürekli güncel kalan ve halden anlayan bir dost hissini uyandırır.

Ama iman etmeyen, hata arayan kişi’yi de kendisinden uzaklaştırır. 

 

 

ALİM