|
ZADU’L-MEAD |
DÖRDÜNCÜ KİTAP PEYGAMBER'İN (S.A.) CİHADI |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
B) MEDİNE'DEKİ İLK
FAALİYETLERİ
1- Mescidin Yapımı:
Zühri anlatıyor: Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi, mescidinin arsasına çöktü. O
vakit bu arsada müslüman birtakım erkekler namaz kılarlardı. Arsa, Es'ad b.
Zürare'nin vesayetinde bulunan Sehl ve Süheyl adında, Ensar'dan iki yetim
çocuğa ait bir hurma kurutma yeri idi. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) burasını mescid yapmak üzere satın almak için çocuklarla konuştu.
Çocuklar: "Hayır, ey Allah'ın Rasulü! Burasını sana bağışlıyoruz!"
dediler, Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu kabul etmedi, onlardan
arsayı "on dinara satın aldı.
Orası duvarla çevrili
idi; tavanı yoktu. Kıblesi Beyt-i Makdis'e doğru idi. Allah Rasulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelmezden önce orada vakit namazlarını ve cuma namazını Es'ad
b. Zürare kıldırirdı. Mescidin arsasında sincan dikenleri, harabeler, hurma
ağaçları ve müşrik kabirleri vardı. Allah Rasulü'nün (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) emriyle kabirler açılıp (başka tarafa naklolundu); harabeler düzlendi,
hurmalar ve yabani ağaçlar kesilip mescidin kıble tarafına dizildi.
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) mescidin uzunluğunu kıble cihetinden beriye yüz
kulaç, genişliğini ise bu kadar yahut buna yakın yaptı. Temelini de üç kulaca
yakın yaptı. Sonra sahabiler mescidin duvarını kerpiçle ördüler. Allah Rasulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onlarla birlikte mescidin yapımında çalışıyor,
bizzat kendisi taş ve kerpici taşıyor ve şu beyitleri terennüm ediyordu:
"Allah'ım! Dirlik
yalnız ahiret dirliğidir. Ensar ve muhacirlere merhamet buyur."
"Bu yük, Hayber (in
üzüm ve hurma) yükü değil; Rabbimiz! Bu daha hayırlı, daha temiz!"
Sahabiler recez
söyleyerek kerpiç taşımaya koyuldular. Kimileri recezinde şöyle diyordu:
Peygamber çalışırken
oturursak biz; Elbet bu bizim sapmış (veya kokuşmuş) bir davranışımızda."
Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) mescidin kıblesini Beyi-i Makdis'e doğru koydu. Mescide üç
kapı yaptı: 1- Gerisinde bir kapı, 2- Babu'r-Rahme ( = Rahmet kapısı) denilen
kapı, 3- Allah Rasulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) girmesine mahsus kapı.
Direklerini hurma ağacından dikti. Tavanını yaprakları soyulmuş hurma
çubuklarıyla örttü. Kendisine: "Üstünü örtüp tavan yapsanız!" diye
bir öneride bulunuldu ise de: "Hayır, Musa'nın çatısı gibi bir çatı
yetişir." buyurdu. Mescidin bir tarafına hanımlarına kerpiçten odalar
yaptı. Bu odaların tavanlarını yaprakları soyulmuş hurma çubuklarıyla ve hurma
direkleriyle örttü. Bina işini bitirince Hz. Aişe için mescidin doğu tarafında
kıblesine yakın olarak yaptığı odada Hz. Aişe ile zifafa girdi. Burası şimdi
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kabrinin bulunduğu odadır. Sevde
bt. Zem'a için bir başka oda yaptı.
2- Muhacir - Ensar
Kardeşliği:
Sonra Allah Rasulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Enes b. Malik'in evinde Muhacirlerle Ensar
-arasında kardeşlik sözleşmesi kurdu. Buna katılanlar, yarısı Muhacirlerden ve
yarısı da Ensar'dan olmak üzere 90 erkekten ibaretti. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), aralarında eşitlik esasına göre kardeşlik ilan etti. Bedir
savaşına kadar ölümden sonra birbirlerine zevi'l-erhamdan evvel mirasçı
oluyorlardı. Allah Teala: "Zevi'l-erham (akrabalar) miras hususunda
Allah'ın kitabında birbirlerine daha yakındır" ayetini [Ahzab, 6]
indirince birbirine mirasçı olmayı kardeşlik sözleşmesinden evvel akrabalık
bağına çevirdi.
Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ikinci kardeşlik sözleşmesi olarak
Muhacirleri birbirlerine kardeş yaptığı ve kendisinin de bu sözleşmede Hz.
Ali'yi kardeş edindiği söylenmişse de birincisi sahihtir. Muhacirler İslam
kardeşliği, yurt kardeşliği ve soy yakınlığından ötürü kardeşlik sözleşmesine
muhtaç değillerdi. Oysa Muhacirlerle Ensar'ın durumu böyle değildir.
Şayet Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) muhacirler arasında kardeşlik sözleşmesi yapmış
olsaydı kendisine kardeş olmaya en müstehak olan insan, en çok sevdiği,
hicrette yoldaşı, mağarada arkadaşı, sahabenin en faziletlisi ve O'nun yanında
en itibarlıları olan Hz. Ebu Bekir Sıddik olurdu. Çünkü Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yeryüzü halkından birini dost edinecek
olsaydım Ebu Bekir'i dost edinirdim. Ancak İslam kardeşliği daha
üstündür." buyurmuş, hadisin bir metnine göre ise: "Ancak o benim
kardeşim ve arkadaşımdır." demiştir. Bir hadise göre, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Kardeşlerimizi görmek isterdim."
buyurmuş, sahabiler de: "Biz senin kardeşlerin değil miyiz?" diye
sormuşlar, Peygamberimiz "Siz benim arkadaşlarınsınız. Kardeşlerim ise
benden sonra gelecek, beni görmedikleri halde bana inanacak olan
insanlardır." cevabını vermişti. Her ne kadar bu hadisin ifade ettiği
üzere bu İslam kardeşliği umumi ise de Ebu Bekir Sıddik bu kardeşliğin en üst
basamağında idi. Nitekim sahabiliğin de en üst basamağında o vardı. Şu halde
sahabe kardeşlik ve sahabilik (arkadaşlık) meziyetine sahip insanlardır. Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabeden sonraki takipçileri ise
kardeşlik özelliğine sahip olan sahabilik özelliğine ise sahip olmayan
kimselerdir.
3- Yahudilerle Yapılan
Sulh Anlaşması:
Allah Rasulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Medine'de bulunan yahudilerle sulh anlaşması yaptı. O'nunla
yahudiler arasında bir belge yazılıp İmzalandı. Yahudi hahamı ve alimi Abdullah
b. Selam kısa süre içinde İslam'a girdi. Yahudilerin umumu küfürde direttiler.
Yahudiler üç kabileden
oluşmaktaydı: 1- Kaynukaoğulları, 2- Nadiroğulları, 3- Kurayzaoğulları. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üçüyle de savaştı. Kaynukaoğullarına
bir şey yapmadan onları bıraktı, Nadiroğullarım sürgün etti; Kurayzaoğullarını
(savaşabilecek erkeklerini) idam edip kadınlarıyla çocuklarını esir aldı. Haşr
suresi Nadiroğulları, Ahzab suresi ise Kurayzaoğulları hakkında inmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: