ZADU’L-MEAD |
DÖRDÜNCÜ KİTAP PEYGAMBER'İN (S.A.) CİHADI |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
C) KIBLE VE NAMAZ
1- Kıblenin Kabe'ye
çevrilmesi:
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı, Beyt-i Makdis'i kıble edinerek kılardı. Kıblesinin
Kabe'ye çevrilmesini arzu ederdi. Cebrail'e: "Keşke Allah, yönümü
yahudilerin kıblesinden çevirse!" dedi. O da: "Ben de bir,;kulum.
Rabbine dua et, O'ndan iste." diye tavsiyede bulundu. Bunun üzerine Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu umarak yüzünü göğe çevirip durmaya
başladı. Nihayet Allah: "Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni
hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne
çevir." ayetini [Bakara, 144] indirdi. Bu olay, Hz. Peygamber'in (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Medine'ye gelişinden onaltı ay sonra, Bedir savaşından iki ay
önce gerçekleşti.
Muhammed ibn Sa'd'ın
Haşim b. Kasım yoluyla Ebu Ma'şer'den rivayetine göre Muhammed b. Kab el-Kurazi
diyor ki: "Hiçbir peygamber kıble ve sünnet konusunda herhangi bir
peygambere asla muhalefet etmiş değildir. Yalnız Allah Rasulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Medine'ye hicret ettiği vakit onaltı ay Beyt-i Makdis'e doğru
namaz kıldı." Muhammed b. Kab sonra: "Allah, Nuh'a buyurduğu şeyleri
size de din olarak buyurdu. Sana vahyettik ki..." ayetini [Şura, 13]
okudu.
Allah'ın kıble yönü
olarak Önce Beyt-i Makdis'i tayin etmesinde ve sonra onu Kabe'ye çevirmesinde
büyük hikmetler vardır; müslümanlar, müşrikler, yahudiler ve münafıklar bu
olayla bir imtihandan geçirilmişlerdir:
Müslümanlar, işittik
itaat ettik, demişlerdir. "Ona inandık, hepsi Rabbimizin kalındandır.
"[Al-i İmran, 7] demişlerdir. İşte Allah'ın hidayete erdirdiği bunlardır.
Bu işi kabullenmek onlara güç de gelmedi.
Müşrikler ise:
"Kıblemize döndüğü gibi yakında dinimize de döner. Kıblemize dönmüşse
ancak hak bu olduğu için dönmüştür." demişlerdir.
Yahudiler de:
"Kendisinden önceki peygamberlerin kıblesine ters düştü. Şayet peygamber
olsaydı, peygamberin kıblesine doğru namaz kılardı" demişlerdi.
Münafıklar da:
"Muhammed, nereye yöneleceğini bilmiyor. Eğer birincisi doğruysa onu
terketti. Yok eğer ikincisi doğruysa demek ki batıl üzere idi."
demişlerdir.
Sefih insanların lafları
çoğaldı. Allah Teala'nın buyurduğu gibi oldu: "Gerçekten bu, Allah'ın
hidayete erdirdiği kimselerden başkalarına güç gelecek bir şeydir.'''[Bakara,
143] Bu olay, Allah'ın, kullarını denediği bir imtihan oldu ve böylece Allah,
kimin Peygambere uyduğunu, kimin topukları üzerinde geri döndüğünü gördü.
Kıble işi ve! onun durumu
büyük olduğundan ötürü Allah Teala, kıblenin Kabe'ye çevrildiğini açıklamaya
geçmeden önce nesih olayını, kendisinin neshetmeye kudreti yeteceğini ve
neshedilenden daha hayırlısını veya onun benzerini getireceğini açıklayarak
söze başladı. Sonra hemen peşinden Allah Rasulü'nü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sorgulayanları, O'na itaat etmeyenleri azarladı! Bunun ardından da
yahudilerle hıristiyanların görüş ayrılıklarını, birbirleri hakkında
"Onlar sağlam bir temel üzere değiller" şeklindeki tanıklıklarını kaydetti.
İnanan kullarını onlara muvafakat etmekten, onların arzularına uymaktan
sakındırdı. Sonra onların inkarlarım, kendisine ortak koşmalarını ve
"Allah'ın çocuğu vardır." sözlerini kaydetti. Allah Teala, onların
dediklerinden yücedir. Sonra doğunun da, batının da kendisine ait olduğunu,
kulları yüzlerini ne yöne çevirirlerse kendisinin yönünün orası olduğunu ve
kendisinin her şeyi kapladığını, her şeyi bildiğini haber verdi. O'nun
büyüklüğünden, kuşatıcılığından ve ihatasından ötürü kul yönünü ne tarafa
çevirirse Allah'ın yüzü o yöndedir.
Sonra Peygamberinin, ona
uymayan ve onu tasdik etmeyen cehennemliklerden sorumlu tutulmayacağını haber
verdi. Ardından peygamberine bildirdi ki, ehl-i kitap yahudiler ve
hıristiyanlar kendilerinin dinlerine uymadıkça Hz. Peygamber'den (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hoşnut olmayacaklardır; eğer Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) onlara uyarsa -ki Allah, onu bundan korumuştur- Allah'tan ona ne bir
dost ne bir yardımcı bulunacaktır. Sonra ehl-i kitaba kendilerine vermiş olduğu
nimeti hatırlattı ve kıyamet günündeki azabından onları korkuttu. Arkasından
Beytullah'ı yapan dostu Hz. İbrahim'i anlattı, onu övdü, medhetti ve onu
yeryüzü halkının kendisine uyacağı "insanlar için bir imam" yaptığını
haber verdi. Sonra Beytullah'ı ve dostunun onu yapışını anlattı. Bunun
içeriğinde şu yatmaktadır: Beytullah'ın yapıcısı nasıl insanlar için bir
imamsa, onun yaptığı bina da insanlar için bir imamdır. Sonra Allah, bu imamın
dininden, en sefih insanlardan başkasının yüz çevirmeyeceğini haber verdi.
Sonra kullarına son peygamberine uymalarım; O'na, Hz. İbrahim'e ve diğer
peygamberlere indirilenlere inanmalarını emretti. Ardından: "Hz. İbrahim
ve ailesi yahudi yahut hıristiyandı." diyenleri reddetti. Bütün bunları
kıblenin çevrilmesine bir giriş, bir hazırlık, bir önsöz yaptı. Maamafih bütün
bunlara rağmen bu olay, Allah'ın hidayete erdirdiği kimseler dışındaki
insanlara kabulü güç geldi. Allah Teala bu emri ardarda üç kere tekrarlamak
suretiyle te'kid etti. Peygamberine, olduğu yerde ve yola çıktığı yerde yüzünü
Kabe'ye çevirmesini emretti. Dilediğini doğru yola ileten Allah'ın onları bu
kıbleye çevirdiğini ve bu kıblenin onlara yaraşır bir kıble, onların da bu
kıbleye layık insanlar olduklarını haber verdi. Çünkü bu kıble en vasat, en
faziletli kıbledir; onlar da en vasat ve en hayırlı ümmettir. Bu yüzden en
faziletli kıbleyi en faziletli ümmete seçip ayırmıştır. Nitekim bu ümmete en
faziletli peygamberi ve en faziletli kitabı seçip ayırmış, onları en hayırlı
asırda dünyaya getirmiş, şeriatların en faziletlisini onlara tahsis etmiş,
ahlakın en hayırlısını onlara lütfetmiş, yeryüzünün en hayırlı bölgesine onları
yerleştirmiş, cennetteki en hayırlı konak yerlerini ve kıyametteki en hayırlı
bekleme yerlerini onlara tahsis etmiştir. Onlar (kıyamette) yüce bir tepededir;
diğer insanlar onların altındadır. Rahmetini dilediğine tahsis eden Allah her
türlü eksiklikten, kusurdan uzaktır. Bu Allah'ın lutfudur, dilediğine verir.
Allah, büyük lütuf sahibidir.
Allah Teala, kıbleyi
diğer insanların müslümanlara gösterecekleri bir delil olmaması için Beyt-i
Makdis'den Kabe'ye çevirdiğini haber verdi. Ancak azgın zalimler müslümanlara
karşı yukarıda zikredilen delilleri ileri sürmektedirler. Dinsizler,
peygamberlere ancak bunlarla ve benzeri batıl delillerle karşı korlar.
Peygamberin sözlerine, başka sözleri tercih eden herkesin delili, bu
dinsizlerin delilleri cinsindendir.
Allah Teala,
müslümanlara nimetini tamamlamak ve onları hidayete erdirmek için, böyle
yaptığını haber verdi. Sonra onlara Kitab'ı, hikmeti ve bilmediklerini
öğretmek, kendilerini manevi yönden temizlemek için peygamberlerini göndermek,
kitabını indirmek suretiyle onlara lütfettiği nimetlerini hatırlattı. Ardından
kendisini anmalarını ve kendisine şükretmelerini emretti. Çünkü bu iki şeyle,
Allah'ın nimetlerini tamamlamasına ve fazladan lütfetmesine hak kazanırlar;
O'nun kendilerini anmasını ve sevmesini sağlarlar. Sonra Allah onlara, bunları
ancak kendisi aracılığıyla yardım istemek suretiyle elde edebilecekleri şeyi
yani sabır ve namazı emretti ve kendisinin sabredenlerle beraber olduğunu haber
verdi.
2- Beş Vakit Namazın
Rekatları:
Allah, kıbleyle birlikte
gecede ve gündüzde beş kere ezan okunmasını meşru kılarak müslümanlara nimetini
tamamladı. Öğle, ikindi ve yatsı namazlarının farzları iki rekat iken ikişer
rekat daha ilave ederek dörder rekata çıkardı. Bütün bunlar Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye gelişinden sonra oldu.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: