ZADU’L-MEAD

İKİNCİ KİTAP PEYGAMBER'İN (S.A.)

İBADETLER KONUSUNDAKİ TUTUMU

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

C) KURBAN

 

1- Kurban Kesişi:

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurban kesmeyi terketmezdi. İki koç kurban ederdi. Onları da bayram namazını kıldıktan sonra keserdi. Haber vermektedir ki, kurbanını namazdan önce kesen kimsenin kestiği bu hayvan kurban yerine geçmez, yalnızca o kimsenin, ailesine takdim ettiği bir et olur. Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetinden ve tavrından çıkarılan netice işte budur. Asıl gözönünde bulundurulacak husus, namazın ve hutbenin vakti değil, bizzat namazın kılınmış olmasıdır. İşte Allah'ın dini olarak biz, bunu kabul etmekteyiz. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabilere koyun cinsinden toklu, onun dışında kalanlardan da iki yaşında -yani yaşını almış- olan hayvan kesmelerini emretmiştir.

 

Rivayete göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Teşrik günlerinin hepsi kurban kesim günüdür." buyurmuştur. Ancak bu hadis munkatı'dır, mevsul olarak rivayeti sabit değildir.

 

 

2- Kurban Etini Saklamak:

 

Kurban etlerini üç günden fazla saklamayı yasaklaması kurban kesim günlerinin yalnız üç gün olduğunu göstermez. Çünkü hadis, kurban kesen kimsenin kesim gününden başlamak üzere üç günden fazla kurbanın etinden herhangi bir şeyi saklamayı yasaklamaktadır. Şayet kişi kurban kesimini bayramın üçüncü gününe tehir etse, kesimle onu takip eden üç gün arasında yasak olan vakte kadar kurban etini evinde bulundurması, elbet caizdir. Kurban kesimini üç günle sınırlayanlar Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurban etlerini üç günden fazla saklamayı yasaklamasından bunların başlangıcının bayramın ilk günü olduğu anlamını çıkarmışlardır. Diyorlar ki: Kurban etinden yemenin haram olduğu bir vakitte kurban kesiminin meşru olması caiz değildir. Kurban etinden yemenin haramlığı daha sonra kaldırıldı ve böylece kesim vakti, olduğu gibi aynen kaldı.

 

Onlara şöyle cevap verilir: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yalnızca üç günden fazla saklamayı yasaklamıştır; üç günden sonra kurban kesimini yasaklamamıştır. Birinin diğeriyle ne ilgisi var? Şu iki yönden Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yasakladığı ile kurban kesiminin yalnız üç gün kesilebileceği arasında bir bağlantı söz konusu değildir:

 

1- Bayramın ikinci ve üçüncü günü kurban kesimi caizdir. O halde bu günlerde kesim yapan kimsenin kurban etini, kesim gününden itibaren üç gün tamamlanıncaya kadar saklaması caizdir. Bayramın birinci gününden sonra kurban kesiminin yasak olduğu ortaya çıkıncaya kadar bu hadisi delil göstermeniz tamam olmaz. Buna da imkanınız yoktur.

 

2- Bir kimse kurbanını, bayramın birinci gününün en son vaktinde kesmiş olsa o vakit hadisin icabı gereği kesimden sonra üç gün saklaması caiz olur. Ali b. Ebu Talib: "Kurban kesim günleri, bayramın birinci günü ile onu takip eden üç gündür." demiştir. Bu görüş Basralıların imamı Hasan el-Basri'nin, Mekkelilerin imamı Ata b. Ebi Rabah'ın, Şamlıların imamı Evzai'nin ve hadis ehli fukahasınm imamı Şafii'nin (r.h.) görüşü olup İbn Münzir de bunu tercih etmiştir. Çünkü bu üç gün Mina günleri, şeytan taşlama günleri ve teşrik günleri olmakla ayrı bir özellik taşırlar ve o günlerde oruç. tutmak da haram olur. Bu günler, sayılan şu hükümlerde birbirinin kardeşidirler. Kurban kesiminin caizliği konusunda -herhangi bir nas ve icma bulunmaksızın- aralarında farklılık nasıl düşünülebilir? Biri diğerini destekleyecek şekilde iki farklı yönden rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mina'nın bütünü kurban kesim yeridir ve teşrik günlerinin hepsi kurban kesim günüdür." buyurmuştur. Bu hadis hem Cübeyr b. Mut'im'den munkatı' bir senedle rivayet edilmiş ve hem de Üsame b. Zeyd - Ata - Cabir senediyle rivayet edilmiştir. Yakub b. Süfyan: "Üsame b. Zeyd Medinelilere göre sika, emin (=me'mun) bir ravidir." diyor.

 

Bu konuda dört görüş vardır. Birisi budur.

 

İkincisi: Kurban kesim vakti, bayramın birinci günü ve onu takip eden iki gündür. Ahmed, Malik ve Ebu Hanife'nin -Allah onlara rahmet eylesin- görüşü budur. Ahmed: "Bu, Hz. Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birçok kimsenin görüşüdür" diyor. Esrem, İbn Ömer (r.a.) ve İbn Abbas'ın (r.a.) bu görüşte olduklarını kaydeder.

 

Üçüncüsü: Kurban kesim (~nahr) vakti bir tek gündür. Bu, İbn Sirin'in görüşüdür. Çünkü bu isim yalnız o güne özgüdür. Bu durum, kurban kesim hükmünün o güne mahsus olduğunu gösterir. Üç gün kurban kesimi caiz olsaydı bu günlere "şeytan taşlama günleri", "Mina günleri" ve "teşrik günleri" dendiği gibi "eyyamu'n-nahr = kurban kesim günleri" de denirdi. Ayrıca bayram da (kurban bayramı denilmek suretiyle) kurban kesimine izafe edilmektedir. Bu da bir tek gündür. Nitekim "Fıtır=Ramazan bayramı" sözü de böyledir.

 

Dördüncüsü: Said b. Cübeyr ve Cabir b. Zeyd'in görüşü: Kurban kesimi şehirlerde bir tek gün, Mina'da ise üç gündür. Çünkü bu günler orada şeytan taşlama, tavaf ve tıraş olma gibi hac fiillerinin yapıldığı günlerdir. Bu yüzden bu günler kurban kesim günleri olmuştur. Ama şehirlerde bulunanlar için bu durum sözkonusu değildir.

 

 

3- Kurbanlık Hayvanın Özellikleri:

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bir kimse kurban kesmek isterse zilhicce ayının ilk on günü girdiğinde kurbanlık hayvanın tüyünden ve dış derisinden herhangi bir şey almasın, buyurmuştur. Bu konudaki yasaklayıcı ifade Sahih-i Müslim'de kaydedilmiştir. Darakutni ise: "Bence sahih olan, bu hadis Ümmü Seleme'ye mevkuftur (yani onun sözüdür)" demektedir.

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurbanlık hayvam seçer, iyisini araştırır ve kusursuz olmasına özen gösterirdi. Kulağının yarısı veya daha fazlası kesik, boynuzunun yarısı veya daha fazlası kırık olan hayvam kurban etmeyi yasaklamistir. Bunu Ebu Davud rivayet etmiştir. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kurbanlık hayvanın göz ve kulağının kusursuz olmasına bakılmasını; bir gözü kör (yahut şaşı), kulağının ön veya arka tarafı kesik, kulağı yırtık veya delik olan hayvanları kurban etmemeyi emretti. Bu hadisi Ebu Davud rivayet etmiştir.

 

Yine Ebu Davud'un rivayetine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurmuştur ki: "Şu dört hayvan kurbanlık olmaz: 1- Bir gözünün körlüğü (yahut şaşılığı) açıkça belli olan, 2- Hastalığı açıkça belli olan, 3- Aksaklığı belli olan topal hayvan, 4- Ayağı kırık olup yürümeye dermanı olmayan, 5- Zayıflığından ötürü kemiklerinde ilik kalmamış arık hayvan."

 

Yine Ebu Davud'un rivayetine göre Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kulak deliği ortaya çıkacak kadar kulağı kökünden kesik, boynuzu kökünden kırılmış, gözü çıkmış, zayıflığından ve arıklığından ötürü davarın peşinden gitmeye dermanı kalmayan ve ayağı kırılmış olan hayvanları kurban etmeyi yasaklamıştır. En iyi Allah bilir.

 

 

4- Kurbanını Namazgahta Kesmesi:

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurbanını namazgahta (=musallada) keserdi. Ebu Davud'un kaydettiği bu hadise göre Cabir, Hz. Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazgahda kurban keserken yanında bulundu: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbesini bitirince minberden indi, bu arada yanına bir koç getirildi. "Bismillahi vallahu ekber. Bu, benim adıma ve ümmetimden kurban kesmeyenler adına." diyerek kendi eliyle koçu kurban etti. Sahihayn'daki bir rivayete göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayvanı namazgahta keser, kurban ederdi.

 

Ebu Davud'un rivayetine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurban bayramının ilk günü hayaları burulmuş, aklı-karalı, boynuzlu iki koç kesti. Koçları (yatırıp kıbleye karşı) çevirince şu duayı okudu ve sonra kesti:

 

"Yüzümü bütün samimiyetimle gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ben, müşriklerden değilim. Kıldığım namaz, kestiğim kurban, hayatım ölümüm alemlerin Rabbi olan ve ortağı bulunmayan Allah'ındır. Zaten bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim. Allah'ım! Muhammed ve ümmeti adına Senden Sana (bir hediyedir bu kurban). Allah'ın adıyla... Allah en büyüktür.''

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara, hayvan kestikleri zaman iyi kesmelerini, ve öldürdükleri zaman iyi şekilde öldürmelerini emredip: "Kuşkusuz Allah herşeyde iyiliği emretmiştir." buyurdu.

 

Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetine göre bir koyun hem kesen adam adına, hem de sayıları çok bile olsa ailesi adına yeterli olur. Nitekim Ata b. Yesar diyor ki: Ebu Eyyub el-Ensari'ye: "Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devrinde kurbanlar nasıldı?" diye sordum. Cevap olarak: "Bir kimse kendisi ve ailesi adına bir koyun kurban ettiğinde hem kendileri yerler ve hem de (misafirlere, fakirlere) yedirirlerdi." dedi. Tirmizi: "Bu hadis hasen sahihtir diyor.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

D) AKİKA KURBANI