UMDETU’L AHKAM |
GİYECEKLER |
NEBİ (SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM)'İN NİTELİKLERİ VE
YÜZÜ İTİBARİ iLE İNSANLARıN EN GÜZELİ OLDUĞU
HAKKINDA BİR BAB |
6019-92/2- Bize Amr en-Nakid ve Ebu Kureyb tahdis
edip dedi ki: ... el-Bera dedi ki: Ben kırmızı bir
hülle içerisinde kulaklarına kadar sarkan saçı, Rasulullah
(s.a.v.)'den güzelini görmedim. Saçları omuzlarına kadar ulaşıyordu.
Omuzlarının arası genişti, uzun boylu da değildi, kısa da değildi.
Ebu Kureyb rivayetinde: "Onun
... saçı vardı.", demiştir.
Açıklama:
(6018) Rasulullah (s.a.v.) orta boylu idi" ifadesi ikinci
rivayetteki (6019) "uzun da değildi kısa da değildi" ibaresi ile aynı
anlamdadır.
(6018) "Saçları
kulaklarının yumuşağına kadar inen" bir diğer rivayette (6019)
"Saçlarını kulaklarına kadar salan O'ndan daha güzel kimse görmedim"
bir rivayette (6020) "Saçları omuzlarına kadar değerdi" bir diğer
rivayette (6018)" Saçları kulaklarının yumuşağına kadar varırdı"
başka bir rivayette (6019) "Ben saçları kulaklarına kadar ulaşan O'ndan
güzelini görmedim" (sonra gelecek) diğer bir rivayette (6022)
"Saçları omuzlarına değerdi" diğer rivayette (6023)
"Kulaklarının yarısına kadar varırdı" öbür rivayette (6021)
"Kulakları ile omuzları arasına kadar varırdı" denilmektedir.
Dil bilginleri der ki:
Cümme vefradan daha çoktur.
Cümme ise omuzlara kadar sarkan saç, vefre ise iki kulağın yumuşağına kadar varan saç, limme ise omuzlara kadar yaklaşan saça denilir.
Kadı Iyaz dedi ki: Bu rivayetlerin arası şöyle ce cem edilir: Kulağa kadar varan; kulakların yumuşaklarına
kadar ulaşan saç demektir. Kulakları ile omuzları arasındaki saç da odur. Çünkü
saçın arka kısmı da omuzlara değen bölümüdür. (Kadı Iyaz,
dedi ki): şöyle de açıklanmıştır. Bu farklılıklar zaman farklılığına bağlıdır.
Saçını kısaltmadığı zaman omuzuna kadar ulaşırdı.
Kısalttığı zaman kulaklarının ortasına kadar gelirdi. Onun saçı buna göre
uzayıp kısalırdı. Atik denilen yer ise vücudun omuz ile boyun arası bölgesidir.
Kulak yumuşağı ise kulağın alt tarafındaki yumuşak kısmı olup küpenin takıldığı
yerdir. Bu rivayetleri ise İbrahim el-Harbi'nin naklettiği "Rasulullah (s.a.v.)'in saçı vefreden
çok cümmeden az idi" rivayeti açıklık
getirmektedir.
el-Bera'nın
hadisinde "Rasulullah (s.a.v.) yüzü itibari ile
de insanların en güzeli, hilkati itibari ile de onların en güzeli idi"
hadisi hakkında Kadı Iyaz şunları söylemektedir: Biz
burada bu lafzı ha harfi fethalı ve lam harfi sakin
olmak üzere "halkan: hilkati / yaratılışı itibari ile" diye
zaptettik. Çünkü onun maksadı cisminin niteliklerini anlatmaktır. Enes'in rivayet ettiği hadiste ise bunu ötreli
(hulukan: ahlakı itibari ile) diye rivayet ettik.
Çünkü orada güzel geçimi hakkında haber vermektedir.
Buradaki (hilkati
hakkında en güzelleri anlamında olmak üzere) "ahsenehu"
demesine gelince, Ebu Hatim ve başkaları şöyle
demişlerdir: Araplar bunu bu şekilde "ahsenehum:
onların en güzeli" kastı ile (zamiri tekil olarak kullanıp) ahsenehu" diye söylerler ve zamirin çoğulunu
kullanmazlar. Bunun yerine onlar insanların en güzeli ve en haseni
(güzeli) derken çoğulolan insanlara dair zamiri tekil
olarak kullanırlar. Nitekim: "Develere binen en hayırlı kadınlar Kureyş'in kadınlarıdır. O(nlar)
çocuğa en şefkatlileri, kocaya karşı en atıfetli olan kadın (lar) dır" hadisi ile Ebu Süfyan'ın: "Bende Arap kadınlarının en haseni ve en güzeli vardır" derken de bu şekilde
kullanmıştır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: