UMDETU’L

AHKAM

KADILlK / HÜKÜM VERME

 

(EBU SÜFYAN'IN HANIMI) HİND'İN MESELESİ BABI

 

4452-7/1 - ... Ebu Süfyan'ın zevcesi Utbe kızı Hind Rasulullah (s.a.v.)'in huzuruna girdi ve: Ey Allah'ın Rasulü! Ebu Süfyan cimri bir adamdır. Bana ve çocuklarıma yetecek kadar nafaka vermiyor. Ancak onun bilgisi olmadan malından bir şeyler alıyorum. Bundan dolayı benim için bir vebal var mı, dedi. Rasulullah (s.a.v.): "Sana ve çocuklarına yetecek kadarını maruf bir şekilde onun malından al" buyurdu.

 

Açıklama:

 

"Ey Allah'ın Rasulü! Ebu Süfyan cimri bir adamdır... Sana ve oğullarına yetecek kadarını maruf bir şekilde onun malından aL.

 

Bu hadisten çeşitli hükümler anlaşılmaktadır:

 

1. Zevcenin nafakasını karşılamak vaciptir.

 

2. Küçük ve fakir çocukların nafakasını karşılamak vaciptir.

 

3. Nafaka miktar olarak müdler ile değil yeterlilikle miktarı tespit edilir. Mezheb alimlerimizin görüşüne göre yakın kimsenin nafakası bu hadisin zahirinden anlaşıldığı gibi yeterli olmak ile miktarı tespit edilmiştir. Zevcenin nafaka miktarı ise müdler ile tespit edilmiştir. Varlıklı olan kimse günlük iki müd, eli dar için günlük bir müd, orta halli için bir buçuk müddür. Ama bu hadis bizim Mezheb alimlerimizin kanaatini reddetmektedir.

 

4. Fetva ve hüküm vermek halinde yabancı kadının konuşmasını dinlemek -konuşmaya benzer şeylerin hükmü de böyledir- caizdir.

 

5. Fetva sormak, şikayette bulunmak ve benzeri sebepler için bir kimseyi hoşuna gitmeyecek şekilde söz konusu etmek caizdir.

437 Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf 17121

 

6. Başkası üzerinde bir hakkı olup da onu almaktan aciz ise izni olmaksızın hakkettiği kadarı ile malından alması caizdir. Bizim mezhebimiz bu şekildedir. Ama Ebu Hanife ve Malik (Allah ikisinden de razı olsun) bunu kabul etmezler.

 

7. Fetvayı mutlak olarak vermek caizdir. Bu durumda maksat fetva verenin söylediğinin sabit olmasına bağlı olarak verilmesi şeklindedir. Müftinin ayrıca eğer bu sabit olursa hüküm şöyle şöyle olur demesine ihtiyaç yoktur. Aksine Nebi (s.a.v.)'in mutlak olarak söylediği gibi fetvayı mutlak olarak vermesi caizdir. Eğer bunu da söylerse bir sakıncası yoktur.

 

8. Babalarının malından çocukların bakımı ve masraflarının karşılanması hususunda kadın da müdahildir.

 

Mezheb ''alimlerimiz der ki: Baba, küçük çocuğunun nafakasını vermeyecek olursa yahut hazır bulunmuyorsa, hakim, annesine babanın malından almak yahut babanın adına borçlanmak ve böylelikle küçük çocuğun nafakasını karşılamaya izin verir. Ancak bunun için ehliyetli olması şarttır. Hakimin izni olmaksızın onun malından kendiliğinden alabilir mi? Bu hususta Nebi (s.a.v.)'in Ebu Süfyan'ın hanımına söyledikleri bir fetva mıydı yoksa bir mahkeme hükmü mü idi hususunda Mezheb alimlerimizin iki farklı kanaatine bağlı olarak iki görüşü bulunmaktadır. Daha sahih olanına göre ise onun bu söylediğinin fetva olduğu ve bunun da benzer durumda olan her bir kadın hakkında geçerli olup caiz olduğudur. İkinci görüşe göre ise bu bir mahkeme hükmü idi. Dolayısı ile ondan başkası için (aynı işi yapmak) ancak hakimin izin vermesi ile caiz olur. Allah en iyi bilendir.

 

9. Şer'i bir sınırlandırmanın bulunmadığı hususlarda örf dayanak alınır.

10. Evli kadının bu hususta kocasının kendisine izin vermesi yahut da buna razı olduğunu bilmesi şartı ile ihtiyacını görmek üzere evinden çıkması caizdir.

 

Mezheb alimlerimizden ve başkalarından pek çok kimse de bunu hazır olmayan hakkında mahkeme hükmünün caiz olduğuna bunu delil göstermişlerdir. Bu mesele hakkında ise ilim adamlarının değişik görüşleri bulunmaktadır. Ebu Hanife ve diğer Kufeli fukaha hiçbir husus ile ilgili olarak aleyhine hüküm veremez demişlerdir. Şafii ve cumhur ise insanların hakları ile ilgili hususlarda aleyhine hüküm verebilir fakat yüce Allah'ın hadleri hususunda hüküm veremez demişlerdir.

Bununla birlikte bu hadisin bu mesele için delil gösterilmesi sahih değildir.

 

Çünkü bu mesele Mekke'de olmuş, Ebü Süfyan da Mekke'de hazır bulunuyordu. Hazır olmayan aleyhine hüküm vermenin şartı ise o şehirde bulunmaması yahut da ona güç yetiremeyecek ya da güç yetirmesine imkanı olmayacak şekilde gizli saklı bulunmasıdır. Bu şart ise Ebu Süfyan'da bulunmuyordu. O halde buradaki hüküm hazır olmayan hakkında verilen bir hüküm olmayıp, aksine bir fetva idi. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

ZAHİRE VE HÜCCETİ (DELİLİ) GÜZEL ANLATMAYA GÖRE HÜKÜM VERME BABI