UMDETU’L AHKAM |
HADLER |
KENDİSİ ALEYHİNE ZİNA ETTİĞİNİ İTİRAF EDEN KİMSE |
4396-16/1- ... Said b. el-Müseyyeb'den, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini
rivayet etti: Müslümanlardan bir adam Rasulullah
(s.a.v.) mescidde iken yanına gelip ona seslendi ve:
Ey Allah'ın Rasulü! Gerçekten ben zina ettim, dedi. Rasulullah yüzünü ondan başka tarafa çevirdi. Adam bu sefer
onun yüzünün bulunduğu tarafa döndü ve ona: Ey Allah'ın Rasulü!
Gerçekten ben zina ettim, dedi. Rasulullah yüzünü
ondan başka tarafa çevirdi. Nihayet aynı sözleri ona dört defa tekrar etti.
Adam kendi aleyhine bu şekilde dört defa şahitlik edince Rasulullah
(s.a.v.) onu çağırıp: "Sende bir delilik var mı" buyurdu. Adam:
Hayır, dedi. Allah Rasulü: "Sen muhsan oldun mu" buyurdu. Adam: Evet deyince Resulullah (s.a.v.): "Bunu götürüp recm
edin" buyurdu.
İbn Şihab, dedi ki: Cabir b. Abdullah'ı bizzat dinleyen bir kişinin bana haber
verdiğine göre o: Onu recm eden kimseler arasında
idim. Onu namazgahda recm
ettik. Taşların keskinlikleri ona isabet edince kaçtı, sonra Harre'de ona yetiştik ve onu recm
ettik diyordu.
Bunu Leys
de aynı şekilde Abdurrahman b. Halid
b. Misafir'den o İbn Şihab'dan
bu isnad ile aynı şekilde rivayet etti.
Açıklama:
(4396) Zina ettiğini
itiraf eden kimse hakkındaki: "Nebi (s.a.v.) ondan yüzünü başka tarafa
çevirdi ... onu götürüp recm edin" hadisini Ebu Hanife, sair Kufeli ilim adamları, Ahmed ve
onlara muvafakat edenler zina ikrarı dört defa ikrar edilmedikçe sabit olmaz ve
bundan dolayı ikrarda bulunan kişi recm edilmez
şeklindeki görüşlerine delil göstermişlerdir. Malik, Şafii ve diğerlerine göre
ise zina yalnızca bir defa ikrar ile sabit olur ve ikrarda bulunan kişi recm edilir. Onlar Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
(4410) "Ey Uneys! Bu adamın karısının yanına
git, eğer itiraf ederse onu recm et" buyurup
belli bir sayıyı şart koşmamış olmasını delil gösterirler. Ayrıca Gamid'li kadının hadisinde de onun dört defa ikrarda
bulunduğu söz konusu edilmemiştir. İbn Ebu Leyla ve ondan başka bir takım ilim adamları ise dört
ayrı mecliste dört defa ikrarda bulunmasını şart koşmuşlardır.
Rasulullah (s.a.v.)'in: "Sende delilik var mı" diye
sorması onun durumundan emin olmak içindir. Çünkü çoğunlukla görülen bir kimse tevbe ederek günahının düşmesine yol bulabiliyorken
kendisine sorulmaksızın öldürülmesini gerektirecek bir ikrar üzerinde ısrar
etmez. Diğer rivayette (4407) "kavmine onun durumunu sorduğu, onların da
biz onda bir hastalık olduğunu bilmiyoruz, dedikleri kaydedilmektedir. Bu ise
onun durumunu kesin olarak bilmekte ve müslümanın
kanının korunması hususunda işi iyice tahkik etmenin bir ifadesidir. Ayrıca
bunda delinin yapacağı ikrarın batıl olduğuna ve deliye hadlerin gerekmediğine
de işaret vardır. Bütün bu hususlar üzerinde icma
edilmiş hususlardır.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Sen muhsan
oldun mu" sorusunda imamın ihsan ve benzeri recmi
gerektiren şartlara dair soru soracağına delil vardır. Bunlar ister ikrar ile
sabit olsun ister beyyine ile sabit olsun fark etmez.
Ayrıca bir kimsenin yaptığı ikrar ile sorumlu tutulacağına da delildir.
"Nihayet bu
ikrarını ona dört defa tekrar edince" bu ifadede zina ikrarında bulunan
kimseye bu ikrarından vazgeçip, bundan geri dönmesinin herhangi bir görüş
ayrılığı bulunmaksızın kabul edileceğine de işaret vardır.
"Bunu götürün recm edin" bunda imamın haddi uygulayacak kimselere
vekalet vermesinin caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. İlim adamları der ki:
Haddi ancak imam yahut da bu işi imamın havale ettiği kimse uygulayabilir. Yine
bundan recm etmenin yeterli olup, recm
ile birlikte celdenin söz konusu olmadığına da delil
vardır.
"Onu namazgahta recm ettik." Buhar! ve daha başka ilim adamları der
ki: Bu ifadede cenazelerin ve bayram namazlarının kılındığı namazgah eğer mescid olarak vakfedilmemiş ise onun hakkında mescid hükmünün sabit olmayacağına delil vardır. Çünkü eğer
mescid hükmünü taşımış olsaydı onda recm yapmaktan ve kanın bulaşmasından orada ölmüş leşinin
bulunmasından uzak tutulurdu. Derler ki: Namazgahtan burada kastedilen
cenazelerin namazının kılındığı namazgahtır. Bundan dolayı diğer rivayette de:
"Bakiu'l Garkad'da ...
" denilmiştir. Burası ise Medine'de cenazelerin (namazının) kılındığı
yerdi.
Mezheb alimlerimizden Darimı de bayram
ve başka münasebetler için ayrılmış olan namazgah eğer mescid
değilse onun hakkında mescid hükümleri sabit olur mu?
Bu hususta iki görüş vardır. Daha sahih olanına göre böyle bir yerin de mescid hükmünü taşıyacağıdır demiştir. Allah en iyi
bilendir.
"Taşların
keskinliği ona değince kaçtı." Yani taşlar keskin tarafları ile ona isabet
edince kaçtı.
"Biz de Harre'de ona yetiştik ve onu recm
ettik." İlim adamları muhsan bir kimsenin zina
ettiğini ikrar etmesi üzerine recm edilmeye
başladıktan sonra kaçacak olursa bırakılır mı yoksa haddin ona uygulanması için
arkasından gidilir mi hususunda ihtilaf etmişlerdir. Şafii, Ahmed
ve başkaları bırakılır, arkasından gidilmez ama bundan sonra ona bu söylenir.
İkrarından vazgeçerse ilişilmez, ikrarını tekrar ederse recm
edilir.
Bir rivayete göre
Malik ve başkaları ise: Arkasından gidilir ve recm
edilir demiştir. Şafii ve ona muvafakat edenler ise Ebu
Davud'da yer alan şu rivayeti delil göstermiştir:
Nebi (s.a.v.): "Ben onun durumunu görünceye kadar siz de neden onu bırakmadınzz" buyurdu. Bir diğer rivayette de:
"Neden onu bırakmadınız, belki o tevbe eder,
Allah da tevbesini kabul ederdi. "
Diğerleri ise Nebi
(s.a.v.)'in kaçtıktan sonra onu öldürmüş olmalarına rağmen ondan dolayı
günahkar olduklarını söylememiş olmasını delil gösterirler. Şafii ve ona
muvafakat edenler ise buna o (kaçmakla birlikte) ikrarından döndüğünü açıkça
söylememiştir. İkrarı ise sabit olmuştu. Dolayısı ile açıkça ikrarından
döndüğünü ifade etmedikçe o bırakılmazdı diye cevap vermiş ve şöyle demişlerdir:
Kaçması halinde arkasından gidilmez dememizin sebebi belki de bu kaçışı ile
ikrarından dönmek istemiştir ama bizler sadece kaçması sebebi ile recm edilme cezası düşmüştür demiyoruz. Allah en iyi
bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
ZİMMET EHLİ OLAN
YAHUDİLERİN ZİNA SEBEBİ İLE RECM EDİLMESİ BABf