UMDETU’L

AHKAM

HADLER

 

KENDİSİ ALEYHİNE ZİNA ETTİĞİ İTİRAF EDEN KİMSE

 

4410-25/15- ... Bedevilerden bir adam Rasulullah (s.a.v.)'e gelerek: Ey Allah'ın Rasulü! Sana Allah adına and veriyorum. Mutlaka Allah'ın kitabına göre bana hüküm ver, dedi. Ondan daha ince bilgili diğer hasım da:

 

Evet, aramızda Allah'ın kitabı gereğince hükmet ve bana da izin ver, dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.): "Söyle" buyurdu., dedi ki: Benim oğlum bunun yanında işçi olarak çalışıyordu. Onun karısı ile zina etti. Bana oğlumun cezasının recm olduğu haberi verilince ben de yüz koyun ve bir cariye verip oğlumu ondan kurtardım. Sonra ilim ehline sordum. Bana: Oğlumun cezasının yüz celde ve bir sene sürgün olduğunu buna karşılık bu adamın karısının cezasının recm olduğunu bana bildirdiler.

 

Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki ikinizin arasında Allah'ın kitabı ile hüküm vereceğim. Cariye ve koyun (sana) geri verilecektir. Oğlunun cezası ise yüz celde ve bir sene sürgündür. Şimdi ey Uneys. Bu adamın karısının yanına git eğer itiraf ederse onu recm et."

 

Sahabe, dedi ki: O da o kadının yanına gitti. Kadın itiraf etti. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.)'in verdiği emir ile recm edildi.

 

Açıklama:

 

"Sana Allah adına and veriyorum. Mutlaka bana Allah'ın kitabı gereğince hükmet." Burada "enşuduke (ant veriyorum) sesimi yükselterek senden istiyorum demektir.

 

"Allah'ın kitabı gereğince" Allah'ın kitabının ihtiva ettiği hükme göre demektir. Burada hakimin bazı kaba hasımların söyledikleri aramızda hak ile hükmet ve benzeri sözlerine katlanmasının müstehab olduğu hükmü anlaşılmaktadır.

 

Ondan daha fakih olan diğer hasım, dedi ki: İlim adamları der ki: Bununla göreceli olarak öbüründen daha fakih (bilgili) olduğunu kastetmiş olabilir. Bu meselede ondan daha fakih (daha bilgili) olduğunu da kastetmiş olma ihtimali vardır. Çünkü bu meseleyi olduğu şekli ile anlatmıştı. Ayrıca konuşurken takındığı edeb ve izin istemesi dolayısıyla da ayrıca yüce Allah'ın: 'Allah'ın ve Rasulü'nün huzurunda öne geçmeyin" (Hucurat, 1) buyruğundaki yasağa düşmekten çekindiği için ve birinci hasmın "Allah adına sana and veriyorum ... " şeklindeki hitabından -çünkü bu bedevilerin katılıklarından kaynaklanan bir ifade idi- farklı bir şekilde hitab etmesi dolayısı ile böyle söylemiş olabilir.

 

"Benim oğlum bunun yanında işçi idi." Yani ücretle çalışıyordu. İşçi anlamındaki "asif"in çoğulu "usefa" diye gelir. Ecir ve ücera: İşçi, işçiler; fakih ve fukaha gibi.

 

Rasulullah (s.a.v.)'in: 'Andolsun aranızda Allah'ın kitabı gereğince hüküm vereceğim" buyruğunda Allah'ın hükmü ile hüküm vereceğini kastetmiş olma ihtimali vardır. Bunun yüce Allah'ın: "Yahut Allah onlara bir Çıkar yol gösterinceye kadar" (Nisa, 15) buyruğuna işaret olduğu ve Nebi (s.a.v.)'in daha önce Ubade b. es-Samit'in hadisinde geçtiği gibi muhsan (evli) kimse hakkında çıkar yolu recm etmek diye tefsir ettiği söylendiği gibi "yaşlı erkek ve yaşlı kadın zina ettikleri taktirde onlan recm ediniz" ayetine işaret olduğu da söylenmiştir. Bunun tilaveti nesh olup hükmü baki kalmış buyruklardan olduğu da söylenmiştir. Buna göre celde vurma cezasını da yüce Allah'ın: "Zina eden kadın ve zina eden erkek ... " (Nur, 2) ayetinden çıkarmış olmaktadır. Bundan maksadın onların koyun ve cariye üzerine yaptıkları geçersiz sulhu bozmak olduğu da söylenmiştir.

 

"İlim ehline sordum" ifadesinden Nebi (s.a.v.)'in zamanında ondan başkasına fetva sormanın caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Çünkü Nebi (s.a.v.) onun böyle yapmasına karşı çıkmamıştır. Yine bundan kendisinden daha faziletli birisinin bulunması ile birlikte fazileti daha az olandan fetva sormanın caiz olduğu da anlaşılmaktadır.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Cariye ve koyunlar geri verilmelidir" yani onlar geri verilecektir. Onların sana geri verilmesi gerekir demektir. Bundan da fasit sulhün geri çevrileceği ve böyle bir sulhte mal almanın geri verilmesi gereken bir batıl olduğu ve hadlerde fidye verip kurtulmanın söz konusu olmadığı da anlaşılmaktadır.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Senin oğlunun cezası yüz celde ve bir yıl sürgündür" buyruğu şu şekilde yorumlanır: Oğul evli değildi ve zina ettiğini itiraf etmişti. Yoksa babanın onun hakkındaki ikrarı kabul edilmez. Yahut da verilen bu fetva: Eğer senin oğlun evli olmadığı halde zina etmişse onun cezası yüz celde ve bir yıl sürgündür anlamında da olabilir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ey Uneys! Bu adamın karısının yanına git. .. " Burada adı geçen Uneys meşhur bir sahabedir. Tam adı Uneys b. edDehhak el-Eslemi olup Şam'lı (Şam'da yerleşen) sahabeler arasında yer alır. İbn Abdilberr, dedi ki: O Uneys b. Mersed'dir. Ama sahih ve meşhur olan birincisidir. Kendisi Eslem'li idi. Kadın da aynı şeklide Eslem'li idi. Şunu da bilelim ki Uneys'i göndermesi bizim Mezheb alimlerimizden ve diğerlerinden olan ilim adamlarına göre kadına durumu bu adamın oğlu ile zina ettiği şeklinde itham etmiş olduğunu bildirmektir. Böylelikle kadına ondan zina iftirası (kasf) haddi isteme imkanının bulunduğunu ona öğretmektir. Böylelikle ya bu haddin uygulanmasını isteyebilir yahut onu af edebilirdi. Ancak zina ettiğini itiraf etmesi halinde o taktirde o zata kasf cezasının uygulanması gerekmez. Aksine kendisine zina haddini uygulamak gerekir ki o da recmdir. Çünkü kadın muhsan idi. Bunun üzerine Uneys onun yanına gittiğinde kadın zina ettiğini itiraf etti. Bundan dolayı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)l'de O kadının recm edilmesini emir buyurdu ve recm edildi. Böyle bir tevilde bulunmak bir zorunluluktur. Çünkü hadisin zahirine göre Uneys zina haddini uygulamak üzere gönderilmişti. Halbuki asıl maksat bu değildir. Çünkü zina haddinin tecessüs ve onun araştırılmasına ihtiyacı yoktur. Aksine zina eden kişi eğer zina ettiğini ikrar edecek olursa, ona bu ikrarından dönmesini telkin etmek müstehaptır. İşte bu durumda sözünü ettiğimiz tevil kaçınılmaz olur.

 

Hakim'in meclisinde belli bir kişi hakkında zina isnadında bulunulacak olursa hakimin o kimseye kendisinin zina iftirası haddini uygulanmasını isteme hakkının bulunduğunu ona bildirecek birisini göndermesi icap eder mi etmez mi hususunda Mezheb alimlerimiz farklı görüşlere sahiptir. Daha sahih olan böyle birisini göndermenin vacip olduğudur.

 

Bu hadis-i şerifte muhsan kimsenin recm edileceği ve recm ile birlikte ayrıca ona celde vurulmayacağı hükmü anlaşılmaktadır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

ZİMMET EHLİ OLAN YAHUDİLERİN ZİNA SEBEBİ İLE RECM EDİLMESİ BABI