UMDETU’L

AHKAM

NİKAH BÖLÜMÜ

 

ZiFAFTAN SONRA KOCANIN, BAKİRENİN VE DULUN YANINDA KALMASINI HAK ETTİĞİ SÜRENİN NE KADAR OLDUĞU

 

3611-44/6- Bize Yahya b. Yahya tahdis etti, bize Huşeym, Halid'den haber verdi, o Ebu Kilabe'den, o Enes b. Malik'den şöyle dediğini nakletti: Bir kimse dul kadın üzerine bakire ile evlenecek olursa onun yanında yedi gün kalır. Eğer bakire üzerine dul kadın ile evlenecek olursa onun yanında üç gün kalır.

 

Halid dedi ki: Eğer ben o (Ebu Kilabe) bu hadisi (Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e merfu olarak rivayet etti desem şüphesiz doğru söylemiş olurum ama o: Sünnet böyledir demiştir.

 

 

3612-45/7- Bana Muhammed b. Hafi' de tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Süfyan, Eyyub ve Halid el-Hazza'dan haber verdi, o Ebu Kilabe'den, o Enes'den şöyle dediğini rivayet etti: Bakire'nin yanında yedi gün kalması sünnettendir. Halid dedi ki: Eğer istersem: Onu Nebi (s.a.v.)'e merfu olarak isnad etti, dahi diyebilirim.

 

Açıklama:

 

(3606) "Süfyan'dan, o Muhammed b. Ebu Bekir'den, o Abdulmelik b.

Ebu Bekir b. Abdurrahman b. el-Haris b. Hişam'dan, o, babasından, o Ümmü Seleme'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v.) Ümmü Seleme ile evlendiğinde yanında üç gün kald!..." Malik'in rivayetinde (3607) Abdullah b. Ebu Bekir'den, o Ebu Bekir b. Abdurrahman'dan rivayet ettiğine göre Nebi (s.a.v.) Ümmü Seleme ile evlendiği zaman ... " aynı şekilde bunu (3608) "Süleyman b. Bilal" den mürselolarak da rivayet edip bundan sonra da (3610) Hafs b. Rİyaz'dan tıpkı Süfyan'ın rivayetinde olduğu gibi muttasıl olarak rivayet etmektedir:

 

Rasulullah (s.a.v.)'in Ümmü Seleme (r.anha)'ya evlendikten sonra yanında üç gün kalıp: " Eşim olarak ben seni aşağılayacak değilim. Dilersen senin yanında yedi gün kalırım. Yanında yedi gün kalırsam diğer hanımlarımın yanında da yedi gün kalırım." buyurmuştur. Diğer rivayette (3607) "Dilersen üç gün kalır sonra dolaşırım deyince Ümmü Seleme: Üç gün kal dedi." diğer rivayette (3608) "Yanına girdi, çıkmak isteyince onun elbisesini tuttu. Rasulullah (s.a.v.) bunun üzerine: Dilersen daha fazla kalırım ve ona göre seninle hesaplaşınm. Bakire için yedi gün, dul için üç gün buyurdu." Enes'in rivayet ettiği hadiste (3611 ve 3612) "Bakire için yedi, dul için üç gün" denilmektedir.

 

Rasulullah (s.a.v.)'in: " Eşim olarak ben seni aşağılayacak değilim" buyruğu senin herhangi bir aşağılanma ile karşı karşıya kalman söz konusu olmayacaktır. Hiçbir hususta hakkın kaybolmayacaktır, aksine hakkını tam olarak alacaksın, demektir. Sonra da ona hakkını beyan ederek diğer zevceler için söz konusu olmamak üzere üç gün ile diğer zevceler için de söz konusu olmak üzere yedi günden birisini seçmekte serbest bırakmıştır. Çünkü üç günün, diğerlerine bu surenin tanınmaması gibi bir özelliği vardır. Yedi günün ise arka arkaya gelmek gibi ve tamamıyla bu süre zarfında alışmak gibi bir özelliği vardır. Kendisi ise diğerlerine söz konusu olmayacağı için üç günü tercih etti. Böylelikle kendisine dönüş zamanı daha yakın olsun istedi. Çünkü bu durumda diğer eşlerinin yanında birer gece kalıp dolaştıktan sonra bir daha ona gelecekti. Eğer yedi günü tercih etseydi bundan sonra diğer zevcelerinin yanında da yedişer gün kalır. Böylelikle Nebi (s.a.v.)'in onun yanına geri dönmesi gecikmiş olacaktı.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Burada "ehl (eş)"den kasıt bizzat Nebi (s.a.v.)'in kendisidir. Ben senin benim nazarımda değersiz olduğunu gösterecek herhangi bir iş yapmayacağım, demektir.

Hadis-i şeriften şu hükümler anlaşılmaktadır:

 

1. Eş, aile fertleri ve başkalarına yumuşak davranmak müstehaptır.

 

2. Muhatabın onu kabullenmesi için hakkı anlaşılır bir şekilde ifade etmek gerekir.

 

3. Eşler arasında adaletli olmak gerekir.

 

4. Zifaf hakkı kendisi ile zifafa girilen kadına ait bir haktır. Bu hakkı sebebi ile diğerlerine göre ona öncelik tanınır. Eğer bakire ise başkalarına da aynı süre verilmeksizin geceli gündüzlü yedi gündür. Şayet dul ise isterse yedi gün ve diğer zevcelere de o kadar gün nöbet ile dilerse diğerlerine bu kadar gün vermemek sureti ile üç gün seçebilir.

Bu Şafii'nin ve ona uygun kanaatlerinin görüşüdür. Sahih hadislerde sabit olan da budur. Bu görüşü kabul edenler arasında Malik, Ahmed, İshak, Ebu Sevr, İbn Cerir ve ilim adamlarının cumhuru bulunmaktadır.

 

Ebu Hanife, Hakem ve Hammad ise dul kadına da bakireye de ayrılan gün sayısı kadar hepsinin kaza edilmesi (yani diğerlerinin yanında da o kadar süre kalınması) kap eder. Onlar bunun için eşler arasında adalet yapmaya dair varid olmuş hadislerin zahirlerini delil göstermişlerdir.

Şafii'nin delili ise bu hadislerdir. Çünkü bu hadisler genel buyrukların zahiri anlamlarını tahsis etmekte (özelleştirmekte) dir. İlim adamları bu hakkın kocanın mı yoksa yeni zevcenin mi hakkı olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bizim ve cumhurun kabul ettiği kanaate göre bu yeni zevcenin hakkıdır. Bazı Maliki mezhebi alimleri ise bu kocanın diğer kadınları üzerindeki bir hakkıdır. Bununla birlikte yeni eşinden başka zevceleri bulunan kimseler için özelolarak bu hakkının olup olmadığı hususunda ihtilaf etmişlerdir.

 

İbn Abdi'l-Berr dedi ki: İlim adamlarının çoğunluğunun kanaatine göre bu zifaf sebebi ile kadının hakkıdır. Başka bir zevcesinin bulunması ile bulunmaması arasında bir fark yoktur. Çünkü "bakire ile evlenecek olursa onun yanında yedi gün kalır. Dul ile evlenecek olursa onun yanında üç gün kalır" hadisinin genel ifadesi bunu gerektirmektedir. Hadis başka herhangi bir zevcesi olmayan kimseyi özellikle söz konusu etmiş değildir.

 

Bir kesim ise şöyle demektedir: Hadis bu yeni zevcesinden başka bir ya da başka zevceleri bulunan kimseler hakkındadır. Çünkü başka bir zevcesi olmayan bir kimse zaten bütün zamanı boyunca bu zevcesi ile birlikte kalacak, onunla vaktini geçirecek ve herhangi bir kesinti olmadan birbirlerinden istifade edeceklerdir. Birden çok zevcesi olanın durumundan tamamen farklı bir durumdadırlar. Çünkü yeni zevceye bu günlerin tahsis edilmesi kesintisiz olarak onun ünsiyetinin sağlanması ve kocası ile birlikte evliliğinin yerli yerince oturması, utanmasının ve ondan uzak kalıp yalnızlığının kaybolması içindir. Aynı zamanda onların her biri de diğerinden alacağı kadar zevk alır ve kendisinden başka zevcelerini dolaşarak yeni zevcenin bu hali de kesintiye uğratılmaz. Kadı Iyaz bu görüşü tercih ettiği gibi Mezheb alimlerimizden Beğavi de kesin olarak bunu dile getirip şöyle demiştir: Eğer onun yanında gece kalacağı başka bir zevcesi varsa bu hak yeni zevceye ait sabit bir haktır. Şayet bir başka zevcesi yoksa yahut da yanında gece kalmıyor ise yeni zevce için zifaf hakkı sabit değildir. Tıpkı ta baştan beri zevcelerinin yanında gece kalmak zorunda olmadığı gibi. Bununla birlikte birinci görüş daha güçlüdür, hadisin genel ifadesi dolayısı ile tercih olunan odur.

 

Eğer başka bir zevcesi yoksa bakirenin yanında bu süre kalmanın vacip mi müstehab mı olduğu hususunda ilim adamlarının farklı görüşleri vardır. Şafii, onun mezhebine mensup fukaha ve onlara uygun kanaat belirtenler bunun vacip olduğunu söylemişlerdir. Bu aynı zamanda İbnu'l-Kasım'ın, Malik'den naklettiği bir rivayettir. İbn Abdu'l-Hakem ise ondan bunun müstehab olduğunu söylediğini rivayet etmiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

CİMA SIRASINDA SÖYLEMESİ MÜSTEHAB OLAN SÖZLER BABI