UMDETU’L AHKAM |
ALIŞVERİŞ |
AFETLERİN SEBEP OLDUKLARI TELEFATIN İNDİRİLMESİ |
3954- 15/3- ... Nebi
(s.a.v.) hurma ağacının meyvesini olgunlaşmadan satmayı yasakladı. Biz Enes'e: Olgunlaşması nedir? dedik. O, kızarması ve
sararmasıdır, hem Allah eğer mahsulü alıkoyarsa kardeşinin malını neyin
karşılığında helal olarak alacaksın ki?
3956-16/5- Bana Muhammed
b. Abbad tahdis etti, bize Abdulaziz b. Muhammed b. Humeyd'in
Enes'den tahdis ettiğine
göre Nebi (s.a.v.): "Allah ona meyve vermezse herhangi biriniz kardeşinin
malını neyin karşılığında helal olarak alacaktır" buyurdu.
Açıklama:
Enes'den gelen rivayette (3954) "Nebi (s.a.v.) olgunlaşmadan
hurma ağaçlarının meyvesinin satılmasını yasakladı. .. " Enes'den gelen diğer rivayette (3956) "Nebi (s.a.v.)
şöyle buyurdu: Allah ona mahsul vermez ise ... " Cabir'den
gelen rivayette (3957) "Nebi (s.a.v.) afetlerin indirilmesini emir
buyurdu." (Sonraki babta gelecek olan) Ebu Said'den de (3958) şöyle
dediği rivayet edilmektedir: "Rasulullah (s.a.v.)
hayatta iken bir adamın satmış olduğu hurmalara afet isabet etti. Bu sebeple
borcu çoğaldı. Rasulullah (s.a.v.): Ona tasadduk ediniz buyurdu. İnsanlar da ona sadaka verdi.
Fakat bunlar borcunu ödemeye yetmedi. Bu sefer Rasulullah
(s.a.v.) alacaklılarına bulduğunuzu alın, sİzin bunun
dışında alacak bir şeyiniz yok buyurdu."
İlim adamları
olgunlaştığı görüldükten sonra satılan bir meyvenin (mahsulün) satıcı
tarafından da müşteriye onu meyve ile baş başa bırakmak sureti ile teslim edip devşirilme zamanı gelmeden önce de semavi bir afet ile
telef olursa acaba bu satıcının tazminatı altında olandan mı yoksa müşteriden
mi düşüleceği hususunda ihtilaf etmişlerdir. Şafii, bu husustaki iki görüşünden
sahih olanında, Ebu Hanife,
Leys b. Sa'd ve başkaları
bu durumda müşterinin teminatı altındadır. Dolayısı ile afetin zararının
düşülmesi icap etmez ama müstehaptır demişlerdir.
Kadim görüşünde Şafii
ve bir başka kesim ise bu satanın tazminatı altındadır ve afetin inmesi icap
eder demiştir.
Malik ise şöyle demiştir:
Eğer üçte birden az ise düşülmesi gerekmez. Üçte bir ve daha fazla ise düşmesi
gerekir ve bu satanın tazminatı altında olan kısımdan sayılır.
Afetin verdiği zararın
düşüleceğini kabul edenler hadisteki "afetlerin (verdikleri telefin)
indirilmesini emretti" ile Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"Ondan bir şeyalman sana helal değildir"
buyruğunu delil göstermişlerdir. Ayrıca bu mahsulü sulamakla yükümlü olması
bakımından satıcının elinde kalmakla aynı anlamdadır. Adeta kabzedilmeden
önce telef olmuş gibidir. Bu sebeple satıcının tazminatından gider. (Yani satın
alan bu zarara karışmaz).
İndirilmesinin
gerekmediğini söyleyenler de diğer rivayette: "Sattığı mahsullere afet
isabet etti, bundan dolayı borcu çoğaldı. Nebi (s.a.v.) de ona sadaka
verilmesini emir buyurdu." İfadeleri ve elinde bulunanı alacaklılarına
ödemesini delil göstermişlerdir. Eğer afetin telef ettikleri inseydi böyle bir
şeye ihtiyacı olmazdı. Böyle diyenler aynı zamanda afetlerin telef ettiklerinin
inilmesi emrini müstehab olarak yahut da olgunluk
görülmeden önce satılanlar hakkında yorumlamışlardır. Zikrettiğimiz bu
rivayetlerin bazısında buna kısmen işaret edilmiştir. Öncekiler ise hadisteki
"borcu çoğaldı. .. " ifadeleri ile ilgili olarak şu şekilde cevap vermişlerdir:
Bu mahsüllerin devşirilme
zamanından sonra ve müşterinin bundan sonra mahsulü ağaçta bırakmaktaki kusuru
sebebi ile telef olmuş olma ihtimali vardır. O vakit ise mahsuller müşterinin
teminatı altında olur (dolayısı ile telef olanlar kendisinden gider).
Derler ki: Bundan
dolayı hadisin sonunda: "Bundan başka bir hakkınız yok"
buyurmaktadır. Eğer afetlerin zararları inmeseydi o taktirde onların borcun
geri kalan kısmını isteme haklarının olması gerekirdi. Diğerleri ise buna şöyle
cevap vermektedirler: Bu sizin şu an için bundan başka bir hakkınız yok ve
ödeme zorluğu çektiği sürece ondan alacağınızı istemeniz helal değildir, aksine
kolaylıkla ödeyebileceği bir zamana kadar ona süre verilir demektir. Allah en
iyi bilendir.
İşaret ettiğimiz bu son
rivayette ayrıca bir ve takva üzere yardımlaşmak, muhtaçları ve borçluları
gözetmek, böylelerine sadaka vermeyi teşvik etmek,
ödeme zorluğu çekenden borcunun ödenmesini istemenin onun peşinden ayrılmamanın
ve onu hapse atmanın helal olmadığını göstermektedir. Şafii, Malik ve ilim
adamlarının cumhuru da böyle demiştir. İbn Şureyh'den ödeme zorluğu sabit olmuş ise de borcunu
ödeyinceye kadar hapsedileceği söylediği nakledilmiştir. Ebu
Hanife'den ise alacaklının peşine takılır ve onu
takibe alır (mülazeme).
Yine bu hadisten
anlaşıldığı üzere alacaklılarına alacakları tamamlanıncaya kadar müflisin
malının tamamı verilir ve iflas edene sadece elbiseleri ve benzeri şeyleri
bırakılır. Burada sözü geçen iflas eden kişinin Muaz
b. Cebel (radıyallahu anh)
olduğu söylenmiştir .
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
ARAYA SATIŞI
DIŞINDA TAZE HURMANIN KURU HURMA İLE SATILMASININ HARAM KILINDIĞI