UMDETU’L AHKAM |
HACC BÖLÜMÜ |
TAVAFTA VE UMREDE BİR DE HACCIN İLK TAVAFINDA REMEL
YAPMANIN MÜSTEHAB OLDUĞU BABI |
3048-240/12- Bana Ebu
Rabı' ez-Zehrani de tahdis etti... Said b. Cübeyr, İbn Abbas'dan şöyle dediğini
rivayet etti: Rasulullah (s.a.v.) ve ashabı Yesrib (Medine) sıtması kendilerini
güçsüz bırakmış olduğu halde Mekke'ye geldiler. Müşrikler: Yarın yanınıza
sıtmanın zayıf düşürdüğü ve ondan dolayı çok zorlanmış bulunan bir kavim
gelecektir dediler. Bundan dolayı Hicr tarafına oturdular. Nebi (s.a.v.) de
onlara üç şavt remel yapmalarını ve iki rükün arasında yürümelerini emretti.
Böylelikle müşriklerin onların güç ve kuvvetlerini görmelerini istemişti.
Müşrikler: Hani sıtmanın zayıf düşürdüğünü söylediğiniz kimseler bunlar mıdır,
bunlar şundan şundan da daha güçlü kuvvetlidir dediler.
İbn Abbas dedi ki: Bütün
şavtlarda onlara remel yapma emrini vermekten Rasulullah (s.a.v.)'i alıkoyan
tek husus ancak onlara duyduğu şefkatti.
Açıklama:
"Yesrib
hummasının zayıf düşürdüğü" güçsüzleştirdiği demektir. Çünkü
"vehebe" ve "evhene" fiilleri (güçsüz bırakmak) anlamında
iki ayrı söyleyiştir. Yesrib ise cahiliye döneminde Medine'nin adı idi. İslam
döneminde ona Medine sonra da Taybe ve Tabe isimleri verilmiştir. Yüce Allah
da: "Medinelilerin ... " (Tevbe. 120) buyurduğu gibi.
"Medinelilerden kimisi: Eğer Medine'ye dönersek. .. derler"
(Münafikun, 8) buyurmaktadır.
"Nebi (s.a.v.)
kendilerine üç şavt remel yapmalarını emir buyurdu." İşte bu remele şavt
demenin caiz olduğu hususunda açık bir ifadedir. Mezheb ''alimlerimiz, Mücahid
ile Şafii'nin ona şavt demeyi mekruh gördüklerini, aksine buna "tavfe (bir
tur)" adının verileceğini nakletmişlerdir. Ama bu hadis ona şavt adını
vermekte bir kerahat olmadığı hususunda açıktır. O halde sahih olan bunda bir
kerahatin olmadığıdır.
3039-232/3- ... Salim b.
Abdullah kendisine Abdullah b. Ömer'in kendisine şöyle dediğini haber
vermiştir: Ben Rasulullah (s.a.v.)'in Mekke'ye geldiğinde tavafa başlarken
Rükn-i (Hacer-i) Esved'i istilam ettiğinde, yedinin ilk üç tavafında (şavtında)
remel yaptığını gördüm.
Açıklama:
"Rasulullah
(s.a.v.)'i Mekke'ye geldiği zaman ... " Bu hadisten tavafın başlangıcında
Hacer-i Esvedi istilam etmenin müstehab olduğu anlaşılmaktadır. Bunun tavafın
sünnetlerinden birisi olduğunda görüş ayrılığı yoktur. Mezheb alimlerimizden
Kadı Ebu't-Tayyib şu sözleri ile bunu delil göstermiştir:
Hacer-i Esvedi istilam
etmek müstehab olduğu gibi onunla birlikte hacerin bulunduğu rüknü istilam
etmesi ve böylelikle hem Haceri hem rüknü birlikte istilam etmesi sünnettir.
Ama Mezheb alimlerimizin çoğunluğu yalnızca Hacer-i Esvedi istilam etmekle
yetinmişlerdir. İstilam ise eli ona sürmek demektir. Bu da sin harfi kesreli
olarak ve taş demek olan "es-silam"den alınmıştır. Sin harfi fethalı
olarak tahiyye (selam) demek olan "es-selam"dan alındığı da
söylenmiştir.
"Habbe"
remel yaptı, demektir. Remel ile habeb aynı anlamda olup kısa adımlar ile
zıplamaksızın hızlıca yürüyüş demektir. Remel tavafın yedi şavtının ilk üçünde
müstehaptır. Bu ancak umre tavafı ile haccda yalnızca bir tavafta sünnettir. Bu
tavafın hangisi olduğu hususunda da ihtilaf etmişlerdir. Bu husustaki iki görüş
aynı zamanda Şafii'nin de iki görüşüdür. Bu iki görüşün daha sahih olanına göre
bu ancak arkasında sa'y yapılan bir tavafta meşru olur. Bu da kudum tavafı ile
ifada tavafında mümkündür. Veda tavafında söz konusu değildir. Çünkü Veda
tavafının şartı daha önce ifada tavafını yapmış olmasıdır. Bu görüşe göre kudum
tavafı yaparken eğer arkasından sa'y yapmayı da niyet etmişse bu tavafta remel
yapması müstehaptır. Eğer böyle bir niyeti yoksa remel yapmaz. Aksine ifada
tavafında remel yapar. İkinci görüşe göre ise arkasından ister sa'y yapmak
istesin ister istemesin kudum tavafında remel yapar. Allah en iyi bilendir.
Mezheb ''alimlerimiz
der ki: Tavafın ilk üç şavtında remel yapmayacak olursa sonraki dört şavtında
remel yapmaz. Çünkü sonraki dört şavt için sünnet olan normal yürümesidir. Bunu
değiştirmez. Eğer kalabalık sebebi ile remel yapma imkanı yoksa yürüyüş şeklini
remele benzetir. Şayet kalabalıktan ötürü Kabe'nin yakınında remel yapma imkanı
bulamayıp ondan biraz uzaklaşması halinde buna imkan varsa daha uygun olanı
biraz uzaklaşıp remel yapmasıdır. Çünkü remelin fazileti özü itibari ile
ibadetin bir şekli oluşundan dolayıdır. Kabe'ye yakın olmak ise ibadetin
kendisinde değil ibadetin yeri ile alakalı bir şekildir. Bundan dolayı bizzat
ibadetin kendisi ile ilgili olan hususa öncelik tanımak daha uygundur. Allah en
iyi bilendir.
İlim adamları kadınlar
için Safa ile Merve arasında belli yerde hızlıca yürümek meşru olmadığı gibi
kadınlar için remel yapmak da meşru olmadığı hususunda ittifak etmişlerdir.
Erkek meşru olduğu yerde remel yapmayacak olursa sünneti terk etmiş olur.
Bundan dolayı ayrıca herhangi bir yükümlülüğü yoktur. Bizim mezhebimizin görüşü
budur. Ama Maliki mezhebi alimleri bu hususta ihtilaf ederek bazıları onun
kurban kesmesi gerektiğini söylerken diğer bazıları bizim mezhebimizde olduğu
gibi kurban kesmesi gerekmez demişlerdir.
"Safa ile Merve
arasında sa'y yaptığı zaman da vadinin sel aktığı yerde sa'y ederdi (hızlıca
yürürdü)." Bunun müstehab olduğu üzerinde icma vardır. Şöyle ki Safa ile
Merve arasında sa'y ettiği zaman vadinin sel akan yerinde hızlıca yürümesi
müstehaptır. Burası bilinen belli bir yerdir. Hızlıca yürüyeceği yer mescidin
avlusunda asılı bulunan yeşil mile varmadan yine mescidin avlusunda ve Abbas'ın
evinde karşılıklı konulmuş iki yeşil mil hizasına kadardır. Allah en iyi
bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: