UMDETU’L AHKAM |
HACC BÖLÜMÜ |
HACC YAHUT UMRE İÇİN İHRAMA GİRMİş
OLAN KİMSEYE MÜBAH OLAN ŞEYLERLE MÜBAH OLMAYAN ŞEYLER VE İHRAMLI KİMSEYE HOŞ
KOKUNUN HARAM KILINDIĞININ BEYANI |
2783-1/1- Bize Yahya b.
Yahya da tahdis edip dedi ki: Malik'e Nafi"den rivayetini okudum. O İbn
Ömer (radıyallahu anhuma)'dan
rivayet ettiğine göre bir adam Rasulullah (s.a.v.)'e
ihramlı kimse hangi elbiseleri giyebilir diye sordu. Rasulullah
(s.a.v.): "Gömlek, sarı k, şalvar, bornoz ve mest giyinmeyin. Ancak bir
kimse ayakkabı bulamayacak olursa o taktirde mestleri giyinsin ama onları
(konçlarını) topukların aşağısından kessin. Bununla birlikte safran ya da alaçehre değmiş hiçbir
elbiseyi de giyinmeyin" buyurdu.
Açıklama:
Rasulullah (s.a.v.)'e ihramlı bir kimse ne giyer sorusunun tevcih
edilmesi üzerine: "Gömlek, sarık ve şalvar, bornoz ve mestleri giyinmeyin.
Ancak ayakkabı bulamayan bir kimse mestleri topukların altından kesmek sureti
ile giyinsin, buna karşılık safran ve alaçehre değmiş
herhangi bir elbiseyi giymeyin" buyurmaktadır.
ilim adamları dedi ki:
Bu sözler harika ve son derece güçlü anlatımı olar: sözlerdendir. Çünkü Rasulullah (s.a.v.)'e ihramlı kimsenin neler: giyebileceği
hakkında soru soruldu. O, adı geçenleri giyinemeyeceğini söylemekle bunların
dışında kalanları giyebileceğini anlatmış olmaktadır. Giyilmesi yasak olanları
açıkça saymak, sayılabilecek kadar sınırlı olduklarından dolayı daha uygun ve
daha yerinde idi. İhramlının giymesi caiz olan giyecekleri ise belli bir sayı
ile tahdit edilemez. Bu bakımdan bunların hepsini: "Şunu şunu giyinemez" diyerek tesbit
etmiş olmaktadır ki bunların dışındakileri giyinebilir demektir.
ilim adamlarının icma ile kabul ettikleri üzere ihramlı olan kimse için sözü
geçen bu giyeceklerden hiçbirisini giymesi caiz değildir. Rasulullah
(s.a.v.) gömlek ve şalvar isimleri ile onlar gibi olan bütün elbiselere dikkat
çekmektedir. Bu ise bedenin ölçülerine ya da bedenin
organlarından birisinin ölçülerine göre dikilmiş ya
da bunları kuşatan türden bir elbise türüdür. Zırh, don, eldiven ve daha
başkaları buna örnektir. Sarıklar ve bornozları söz konusu etmek sureti ile
başı örten giyeceklere dikkat çekmiş olmaktadır. ister dikişli olsun ister baş
sargısına varıncaya kadar başka türlü olsun hepsi haramdır. Şayet yara, baş
ağrısı ya da daha başka sebeple başını sarmak için
sargıya gerek duyarsa sargı kullanabilir fakat fidyede bulunması gerekir.
Mestler ise ayağı örten kapalı terlikler, cumcum,
çorap ve daha başka her bir şeye dikkat çekmiş olmaktadır. Sözü geçen bütün
bunlar erkekler ile alakalı hükümlerdir.
Kadının hükmüne
gelince, yüzünü örtmek dışında dikişli olsun olmasın örtme özelliği olan her
bir şeyle bedeninin tamamını örtmesi mübahtır. Yüzünü
ise örtme özelliğine sahip her bir şeyle örtmesi haramdır. Eldivenlerle
ellerini örtmesi hususunda ilim adamlarının görüş ayrılığı vardır. Aynı zamanda
bunlar Şafii'nin iki görüşüdür. Daha sahih olanlarına göre bu haramdır. Nebi
(s.a.v.) de hoş koku olan zaferan ve alaçehre ile bu manada buna dikkat çekmiş olmaktadır. Bu
sebeple ihram halinde erkek ve kadın için bütün koku çeşitleri haramdır. Koku
çeşitlerinden kasıt ise koku maksadı ile kullanılanlardır. Portakal, elma gibi
meyveler şeyh, kaysun ve benzeri kara çiçekleri ise
haram değildir. Çünkü bunlar hoş koku maksadı ile kullanılmazlar.
iIim adamları dedi ki: ihramlı olan kimseye sözü geçen
elbiseler ile ihram lı kimsenin izar
ve rida giyinmesinin haram kılınış hikmeti refah
(rahat ve konfor)'dan uzak kalması, huşu sahibi ve zelil bir kimsenin
niteliklerini taşıması, her vakit ihramlı olduğunu hatırlayarak daha çok
zikretme ihtimalini yüksek tutulması, Allah'ın gözetimi altında olduğunu daha
ileri derecede hissederek ibadetlerine daha çok dikkat etmesi, yasak kılınmış
şeyleri işlemekten daha çok uzak durması, Bununla ölümü ve kefeni hatırlaması,
kıyamet gününde ölümden sonra insanların davetçiye boyun eğerek çıplak ayaklı
elbisesiz koşacaklarını hatırlamasıdır. Hoş koku sürünmenin ve kadınların haram
kılınmasındaki hikmet ise yine konfordan, dünya zinet
ve zevklerinden uzak durması bütün gaye ve maksadını uhrevi amaçlara birlikte
yönlendirmesidir.
Rasulullah (s.a.v.)'in: "Ancak bir kimse eğer ayakkabı
bulamıyorsa o taktirde mestleri giyinsin ve onları topuklarının altından
kessin." Müslim bundan sonra İbn Abbas'ın (2786) ve Cabir'in
(2789) rivayet ettiği "Ayakkabı bulamayan mest giyinsin" hadisini
zikredecektir. Bu hadislerde mestlerin kesilmesi söz konusu edilmemiştir. İlim
adamları bu iki hadis hakkında farklı açıklamalar yapmışlardır. Ahmed: Mestleri oldukları şekilde giyinmek caiz olup İbn Abbas ve Cabir'in
rivayet ettikleri hadis sebebi ile onları kesmek gerekmez. İmam Ahmed'in Mezheb alimleri onların
açıkça kesileceklerini ifade eden İbn Ömer'in
hadisinin nesh olduğunu ileri sürüyorlardı. Ayrıca
mestleri kesmenin malı boşu boşuna telef etmek olduğunu da iddia etmişlerdir.
Malik, Ebu Hanife, Şafii ve ilim
adamlarının büyük çoğunluğu onları topukların altından kesmedikçe giyinmek İbn Ömer'in hadisi dolayısı ile caiz değildir demişler ve İbn Abbas ile Cabir'in
rivayet ettikleri hadis mutlaktır. Dolayısı ile onların hadislerini İbn Ömer'in hadisi dolayısı ile kesilmiş mestler ile ilgili
hadise göre yorumlamak icab eder demişlerdir. Çünkü
mutlak mukayyede göre yorumlanır. Ayrıca sika ravinin ziyadesi de makbuldur. Hanbeli alimlerinin kesmek malı boşuna telef etmektir
demeleri ise doğru olamaz. Çünkü malın telef edilmesi ancak yasaklanmış
hususlarda harcanması halinde söz konusudur. Şeriatın öngördüğü şekilde
kullanılacak olursa o malı boşuna telef etmek değildir. Aksine boyun eğilmesi
gereken bir haktır. Allah en iyi bilendir.
İlim adamları ayakkabı
olmadığından ötürü mestleri giyen kimse için fidyenin gerekip gerekmediği
hususunda farklı görüşlere sahiptir. Malik ve Şafii ile onlara uygun kanaat
belirtenler bu durumdaki kimseye bir şey düşmez. Çünkü eğer ona fidye icab etseydi mutlaka Rasulullah
(s.a.v.) bunu açıklardı demişlerdir. Ebu Hanife ve Hanefi mezhebi alimleri ise tıpkı başını tıraş
etme ihtiyacını duyan bir kimsenin başını tıraş edip fidye durumunda olduğu
gibi böyle bir kimsenin de fidye vermesi gerekir demişlerdir. Allah en iyi
bilendir.
"Sahran yahut alaçehre değmiş hiçbir elbiseyi de giymeyiniz." Ümmet
bu ikisi hoş koku olduğundan ötürü bunların değdiği elbiseleri giyinmenin de
haram olduğunu icma ile kabul ettikleri gibi hoş koku
maksadı ile kullanılan başka bütün türleri de bunlar gibi değerlendirmişlerdir.
Hoş kokunun haram kılınış sebebi ise Bunun cimayı
çağrıştırmasıdır ve ayrıca haccın tezellülüne aykırıdır. Çünkü hacc eden bir kimsenin saçı başı temiz olmaz, toz toprak
içinde bulunur. Güzel kokunun haramlığı bakımından erkek ile kadın arasında da
bir fark yoktur. Daha önce açıklandığı gibi elbise dışında ihram sebebi ile
haram olan bütün hususlar da aynı şekilde böyledir.
İhram sebebi ile haram
olan şeyler yedi tanedir:
1. Geçen tafsilatı ile
elbise giyinmek.
2. Hoş koku
3. Saçları ve
tırnakları kesmek, izale etmek
4. Saçı ve sakalı
yağlamak
5. Nikah akdi yapmak
6. Cima ve istimnaya
varıncaya kadar diğer cinsel yararlanmalar
7. Av hayvanını telef
etmek. Allah en iyi bilendir.
Eğer hoş koku sürünür
yahut da yasak olan bir elbiseyi giyinecek olursa eğer bunu kasten yapmışsa icma ile fidye gerekir. Unutarak yapmışsa Sevrı, Şafii, Ahmed ve İshak'a göre fidye yoktur. Ebu Hanife ve Malik ise fidyeyi vacip kabul etmişlerdir. Malik
ve Şafii'ye göre usturlu elbise haram değildir. Sevrı ve Ebu Hanife
ise bunu haram kabul ederek hoş koku olarak değerlendirmişler bundan dolayı
fidyeyi gerekli görmüşlerdir. İhramlı kimsenin hoş kokulu şeylerden başkası ile
boyanmış elbise giyinmesi haram olmamakla birlikte mekruhtur. Allah en iyi
bilendir. 253
2786-4/4- ... İbn Abbas (radıyallahu
anhuma)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (s.a.v.)'i hutbe verirken: "Şalvarlar izar bulamayan kimse içindir. Mestler ise ayakkabı
bulamayan kimse içindir" buyururken dinledim. Bununla ihramlı kimseyi
kastediyordu.
Açıklama:
Rasulullah (s.a.v.): "Şalvarlar izar
bulamayanlar içindir ... ihramlı olanları kastediyordu." Bu hadis izar bulamaması halinde ihramlı bir
253 Burada giyinmekten
kasıt, kadınlar için açıkça anlaşılan bir husus ise de erkekler hakkında ihramb iken yalnızca ihram dediğimiz altlı üstlü havlu ve
benzeri şeylere bürünmekten ibarettir. (Çeviren) kimsenin şalvar giymesinin
caiz olduğu hususunda Şafii ve cumhurun lehine açıkça delalet etmektedir. Ama
Malik az önce geçen İbn Ömer hadisinde söz konusu
edilmediğinden bunu kabul etmemektedir. Doğrusu ise bundan sonra gelecek Cabir tarafından rivayet edilecek hadis ile birlikte İbn Abbas'ın bu hadisi sebebi ile
mübah olduğudur. İbn
Ömer'in hadisinde ise delil olacak bir taraf yoktur. Çünkü hadis iz arın
bulunması halini söz konusu etmektedir. İbn Abbas ile Cabir'in rivayet
ettikleri hadiste ise bulunmama hali zikredilmemiştir. Dolayısı ile arada bir
aykırılık yoktur. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
TELBİTE GETİRMEK,
TELBİTENİN NİTELİKLERİ VE VAKTİ