UMDETU’L AHKAM |
ORUÇ BÖLÜMÜ |
RAMAZANIN KAZASINI ŞABAN AYINDA YAPMAK BABI |
2682-151/1- ... Aişe (radıyallahu anha)'yı şöyle derken dinledim:
Bazen benim Ramazan ayından oruç borcum olurdu. Rasulullah
(s.a.v.)'den dolayı meşguliyetlerim -yahut Rasulullah
(s.a.v.) ile meşgul olmam- sebebi ile o borcumun kazasını ancak Şaban ayında
yapabiliyordum.
Açıklama:
(2682) "Aişe (radıyallahu anha) dedi ki: Bazen Ramazandan oruç borcum olurdu ...
" başka bir rivayette (2686) "Bizden birisi Rasulullah
(s.a.v.) zamanında oruç açardı da ... " Birinci hadisteki (meşguliyet
anlamındaki) eş-şeğlu elif lam ile ve merfu olarak zikredilmiştir. Bu da Rasulullah
(s.a.v.) ile meşgulolmak anlamındadır. Gerek buradaki
meşgulolmak sözü ile gerekse de ikinci hadisteki
(2687) "kazasını yapamıyordu" ifadesi onların her birisinin her zaman
için Rasulullah (s.a.v.)'in emrine hazır olduğunu,
bütün zamanlarında böyle bir şey istediği taktirde kendisinden yararlanmasını
bekleyip gözetlediğini, ama böyle bir isteğinin ne zaman olacağını bilmediğini,
Bununla birlikte kendisine bir ihtiyacı olmakla birlikte yine de izin veriri
korkusu ile oruç tutmak için ondan izin istemeyerek böylelikle onun isteğini
gerçekleştirme imkanını ortadan kaldırma cihetine gitmediğini göstermektedir.
Bu da onların edebinden kaynaklanmaktadır.
İlim adamlarının
ittifak ettikleri üzere kadının kocası mukim iken kocasının iznini almaksızın
nafile oruç tutması helal değildir. Buna sebep ise Müslim'in Sahihi'nde Zekat
Kitabı'nda geçen Ebu Hureyre'nin
rivayet ettiği hadistir.
Oruç kazasını Şaban
ayında tutmasının sebebi ise Nebi (s.a.v.)'in de Şaban ayının çoğunluğunu
oruçla geçirmesi idi. Böyle bir durumda gündüzün hanımlarına bir ihtiyacı
olmazdı. Ayrıca Şaban ayı geldimi Ramazan ayının kaza
orucunu tutmak için vakit daralmış oluyordu. Ondan sonrasına geciktirmek caiz
olmaz.
Malik, Ebu Hanife, Şafii, Ahmed, selef ve halefin büyük çoğunluğu ay hali ve sefer
gibi bir mazeretle Ramazan ayında oruç tutmayan kimse için kazasını yapmak terahi (mahdud bir zaman olmamak
üzere) yolu ile vaciptir. İlk imkan bulunca hemen kazayı yapmaya kalkışmak şart
değildir. Ama şöyle demişlerdir:
Fakat bu kazayı bir
sonraki Şabandan sonrasına ertelemek caiz değildir. Çünkü bu durumda Şabandan
sonrası kaza orucu kabil olmayan bir zamana ertelenmiş olur ki bu da bir
sonraki Ramazan ayıdır. O taktirde böyle bir kimse kaza orucunu ölene kadar
tehir etmiş gibi olur.
Davud (ez-Zahiri) de şöyle demektedir: Şevval ayının bayramdan
sonraki ilk gününde oruç tutmakta acele etmesi icap eder. Ama Aişe (radıyallahu anha)'nın bu hadisi onun bu
kanaatini reddetmektedir.
Cumhur dedi ki: Bu
hususta ihtiyatlı olmak için eli çabuk tutmak müstehabtır.
Şayet onu erteleyecek olursa fukaha ve usul alimlerinin
muhakkıklarına göre sahih olan o kazayı yapacağına
dair kararlı olması icab eder. Esasen yerine
getirilmesi için geniş vakit bulunan bütün vaciplerde kabul edilen görüş budur.
Onu yapmak üzere kararlı bulunmak şartı ile tehir etmek caiz olur. Öyle ki
böyle bir kararlılık olmadan onu tehir edecek olursa asi olur.
Kararlılık şart
değildir de denilmiştir. Ama icma ile şunu kabul
etmişlerdir.
Eğer Şaban çıkmadan
önce ölürse terikesinden her gün için bir mud buğday fidye verilmesi gerekir. Bu ise kaza etme imkanı
bulmakla birlikte etmemesi halinde söz konusu olur. Ancak Ramazan ayında
mazeret sebebi ile oruç açmakla birlikte bu acizliği kesintisiz devam edip
ölene kadar oruç tutma imkanını bulamamışsa oruç yükümlülüğü de olmaz, o
tutamadığı oruçlar yerine fidye yedirmez, onun adına oruç da tutulmaz.
Ramazan ayının oruç
kazasını isteyen bir kimsenin sırası ile ve ardı arkasına kazasını yapması mendupdur. Eğer sırasız ya da
dağınık bir şekilde kazasını yapacak olursa bize göre de cumhura göre de
caizdir. Çünkü oruç adı her türlüsü hakkında doğru olarak kullanılır. Ashab, tabiin ve zahir ehli alimlerinden bir topluluk ise
edada icab ettiği şekilde ardı arkasına yapılması icab eder demişlerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
ÖLEN ADINA ORUCU
KAZA ETMEK BABi