UMDETU’L

AHKAM

ZEKAT

 

ŞEHADET KELİMELERİNE VE İSLAM'IN ŞER'İ HÜKÜMLERİNE ÇAGIRMAK BABI

 

121-29/7- Ebu Bekr dedi ki: Bazen Veki': İbn Abbas'tan Muaz'ın şöyle dediğini nakletli dedi: Beni Rasulullah (s.a.v.) gönderdi ve şöyle buyurdu: "Sen kitap ehlinden bir kavmin yanına gideceksin. Onları Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve şüphesiz benim Allah'ın Rasulü olduğuma şehadet getirmeye çağır. Eğer onlar buna itaat ederlerse kendilerine Allah'ın üzerlerine her gün ve gecede beş vakit namazı farz kılmış olduğunu bildir. Şayet buna itaat ederlerse onlara Allah'ın üzerlerine zenginlerinden alınıp, fakirleri arasına geri verilecek bir sadakayı (zekatı) farz kılmış olduğunu bildir ama sakın mallarının en değerlilerini almayasın. Mazlumun duasından da sakın çünkü onunla Allah arasında bir perde yoktur. "

 

Açıklama:

 

"Kitap ehlinden olan bir kavmin yanına gideceksin ... perde yoktur. " "el-Keraim (en değerliler)" lafzı "kerime"nin çoğuludur. el-Metali sahibi der

 

ki: Kerime kendisinde, bol süt vermesi, şeklinin güzelliği yahut etinin ve yününün bolluğu gibi mümkün olan mükemmellik özelliklerini toplamış davar demektir.

 

"...: En değerlilerini almaktan sakın" deyimi bu şekilde vav'lı kullanılır. ıbn Kuteybe dedi ki: Burada vav harfinin hazfedilerek söylenilmesi doğru değildir.

 

Onun bedduası ile Allah arasında perdenin bulunmaması ise o duanın kabul edilip, geri çevrilmeyeceği anlamına gelir.

 

Bu Hadisten Anlaşıldığı Üzere:

 

1- Vahid haber kabul edilir ve gereğince amel etmek kap eder.

 

2- Vitir namazı vacip değildir çünkü Nebi (s.a.v.)'in Muaz'ı Yemen'e göndermesi vitrin emredilip, yerine getirilmesinden sonra ve Nebi (s.a.v.)'in vefatından az bir süre önce olmuştur.

 

3- Sünnet olan, kafirler ile savaşmadan önce tevhide davet edilmeleridir.

 

4- Şehadet kelimelerini söylemedikçe kafirin Müslüman olduğuna hüküm verilmez. Ehl-i sünnetin mezhebi (kabul ettiği görüş) de budur.

 

5- Beş vakit namaz her gün ve gecede farzdır.

 

6- Zulmün haramlığına riayet etmenin ne kadar büyük olduğu belirtildiği gibi, imamın (İslam develet başkanının, halifenin) valilerine öğüt vermesi ve kendilerine yüce Allah'a karşı takvalı olmalarını emredip, onları zulümden alıkoymakta ileri gitmesi ve kendilerine zulmün kötü akıbetini bildirmesi.

 

7 - Zekat toplama görevlisinin zekatın tahsili esnasında malların en değerlilerini alması haramdır. Vasat olanları almalıdır. Zekat verecek mal sahibi kişinin de kötü malı çıkarıp, ayırması haramdır.

 

8- Zekat kafir bir kimseye verilmez. Aynı şekilde fakirlerin payından zenginlere de verilmez.

 

199 Buharı, 1395, 1496, 1458, 2448, 4347, 7371; Ebu Davud, 1584; Tirmizı, 625, 2014; Nesai, 2434, 2521; İbn Mace, 1783; Tuhfetu'l-Eşraf, 6511

 

9- Hattabi ve mezhebimize mensup diğer ilim adamları zekatın, zekatı verilen malın bulunduğu beldeden başkasına taşınmasının caiz olmayacağına delil göstermişlerdir çünkü Nebi (s.a.v.): "Fakirlerine geri verilir" buyurmuştur. Ancak bu şekildeki bir delillendirme pek açık değildir çünkü "fakirlerine" ifadesindeki zamirin hem Müslüman fakirlere, hem de o şehrin ve bölgenin fakirlerine ait olma ihtimali vardır, bununla birlikte bu ihtimal daha açıktır.

 

10- Bazı fakihler de kafirlerin şeriatın fer'i hükümleri olan namaz, oruç, zekat, zinanın haram oluşu ve buna benzer hükümler ile muhatap olmadığına delil göstermişlerdir. Çünkü Nebi (s.a.v.): "Eğer onlar buna itaat ederlerse onlara ... bildir" buyurmuştur. Bu da onların itaat etmeyecek olurlarsa bu yükümlülüğün onlar hakkında vacip olmadığına delildir fakat bu şekildeki bir delillendirme zayıftır çünkü maksat sen onlara namaz kılmalarının ve diğer hükümleri yerine getirmelerinin dünyada kendilerinden istenmiş olduğunu bildir. Dünyada yerine getirilmelerinin istenmesi ise ancak İslam'dan sonra söz konusu olur fakat bu o emirleri yerine getirmekle muhatap olmadıkları ve onlardan dolayı ahirette azaplarının arttırılmasını gerektirdiği anlamına gelmez. Ayrıca onların bu emirlerini yerine getirmelerini istemesi İslam'a çağrılmalarına bağlı olarak söz konusu etmiş ve önem sıralarına göre o emirleri sıralamıştır. Nitekim zekattan önce namaza çağırmayı söz konusu etmekle başladığını görüyoruz. Bununla birlikte herhangi bir kimse namaz ile mükellef olmakla birlikte zekat ile mükellef olmayacaklarını söylememiştir. Allah en iyi bilendir.

 

Şunu da bilmek gerekir ki, tercih olunan kanaat kafirlerin emredilenleriyle, yasaklananlarıyla şeriatın fer'i hükümleriyle muhatap olduklarıdır. Muhakkiklerin ve çoğunluğun görüşü budur. Şeriatın fer'i hükümleriyle muhatap olmadıkları da söylenmiştir. Emrolunanlarla değil de, yasaklanmış olanlarla muhatap oldukları da söylenmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

Nebi (s.a.v.)'in: "Onları kendisine davet edeceğin ilk husus ... " Kadı Iyaz (rahimehullah) dedi ki: Bu onların yüce Allah'ı tanımadıkları na bir delildir. Yahudilerle hristiyanlar hakkında söz söylemiş, oldukça maharetli kimselerin kanaati budur. Onların bu kanaatine göre bunlar yüce Allah'ı tanımayan kimselerdir. İsterse ellerinde bulunan sem'i delillerin delaleti dolayısıyla ona ibadet edip, onu tanıdığını açığa vursalar, akıl da bir Rasulü yalanlayan bir kimsenin Allah'ı tanımasını imkansız görme se dahi bu böyledir.

 

Kadı Iyaz (rahimehullah) der ki: Yahudilerden Allah'ı yaratılmışlara benzeten ve onu cisimlendiren yahut Allah'ın bilgisinin kadim olmayıp, bilinmek özelliğine sahip hususlar ortaya çıktıkça bilgi sahibi olmasını caiz kabul eden, onlardan onun evlat sahibi olduğunu ileri süren yahut hristiyanlardan onun zevcesinin ve evladının olduğunu ileri sürüp, onun hakkında hululün (mahlukatın içine girip, onunla karışmasının) caiz olduğunu, intikal etmesinin ve karışmasının mümkün olduğunu söyleyen hristiyanlar, onu layık olmadığı niteliklerle nitelendiren yahut ona ortak koşan ve yaratmasında ona karşı inatlaşan Mecusiler ile Seneviyyeciler (iki tanrıcılar) yüce Allah'ı tanımış sayılmaz.

 

Onların ibadet ettikleri mabud Allah değildir, isterlerse mabudlarına Allah adını versinler. Çünkü onların bu mabudu Allah hakkında vacip olan sıfatlarla nitelenmiş değildir. Buna göre yüce Allah'ı tanımamış olurlar. İşte siz de bu incelikli hususu iyice biliniz, ona güveniniz. Ben eski hocalarımız tarafından da bu anlamdaki açıklamaların yapılmış olduğunu görmüşümdür. Ebu İmran el-Farisi de bu mesele hakkında anlaşmazlığa düşmeleri sırasında Kayravan halkı arasında bu açıklamasıyla tartışmayı sona erdirmiştir. Kadı Iyaz (rahimehullah)'ın sözleri burada sona ermektedir.

 

Son rivayette Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Allah'ın üzerlerine zekatı farz kıldığın!. .. haber ver. " Buradaki "mallarından" lafzı, bir kimse zekat vermeyi kabul etmeyecek olursa zekatın onun tercihine bakılmaksızın malından alınacağına delil gösterilebilir. Bu hükümde bir görüş ayrılığı yoktur fakat böylelikle zimmeti ibra olmuş (zekat borcundan kurtulmuş) ve bu batınen onun için yeterli olur mu bu hususta Mezheb alimlerimizin iki ayrı görüşü vardır. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

BEŞ VESK'TEN DAHA AŞAĞISINDA SADAKA (ZEKAT) YOKTUR BABI