UMDETU’L

AHKAM

NAMAZ

 

YOLCULUK HALİNDE BİNEK ÜZERİNDE NEREYE DÖNERSE DÖNSÜN NAFİLE NAMAZ KILMANIN CAİZ OLDUĞU BABI

 

1618-41/11- Bana Muhammed b. Hatim de tahdis etti. Bize Affan b. Müslim tahdis etti, bize Hemmam tahdis etti. Bize Enes b. Sirin tahdis edip dedi ki: Şam'a geldiği zaman Enes b. Malik'i karşıladım. Onu Aynu't-Temr denilen yerde karşıladık. Ben onun yüzü bu tarafa dönük olduğu halde bir eşek üzerinde namaz kıldığını gördüm. -Bu arada Hemmam da kıblenin sol tarafına işaret etti. Bunun üzerine ben ona: Senin kıbleden başka tarafa namaz kıldığını gördüm, dedim. O: Eğer Rasulullah (s.a.v.)'in bunu yaptığını görmemiş olsaydım, ben de yapmazdım, dedi. 

 

Açıklama:

 

(1618) "İbn Ömer'den rivayete göre Rasulullah (s.a.v.) devesi kendisini hangi tarafa çevirirse çevirsin nafile namazını kılardı."

(1610) "Mekke'den Medine'ye gelince yüzü ne tarafa dönerse dönsün devesi üzerinde namaz kılardı. "Her nereye dönerseniz Allah'ın vechi oradadır." (Bakara, 115) ayeti de onun hakkında inmiştir."

(1612) "Rasulullah (s.a.v.)'i yüzü Hayber'e dönük olduğu halde bir eşek üzerinde namaz kılarken gördüm."

 

(1613) "Deve üzerinde vitir kılardı."

 

(1616) "Hangi tarafa dönerse dönsün deve üzerinde nafile ve vitir namazı kılar ancak bineği üzerinde farz namaz kılmazdı."

Bütün bu hadislerde yolculukta binek üzerinde yönü hangi tarafa dönük olursa olsun nafile kılmanın caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bu Müslümanların icmaı ile caizdir. Şartı ise yolculuğun bir masiyet yolculuğu olmamasıdır. Yolculuğu ile isyan etmekte olan herhangi bir kimsenin yolculuk ruhsatlarından hiçbirisinden yararlanması caiz değildir. Yol kesmek, haksız yere savaşmak, anne babasına asi olmak, efendisinden kaçmak, kocasına karşı serkeşlik eden kadının yolculukları böyledir.

 

Ancak bundan teyemmüm istisna olunmuştur. Şayet su bulamayacak olursa teyemmüm alıp namaz kılması icap eder. Sahih kabul edilen görüşe göre de o namazını iade etmekle yükümlüdür. Yolculuğunun kısa yahut uzun olması arasında da fark yoktur.

 

Bizim mezhebimize göre bütün durumlarda binek üzerinde nafile kılmak caizdir. Cumhura göre de böyledir ama şehirde caiz değildir. Malik'ten rivayete göre ise bu şekilde namaz ancak namazın kısaltılarak kılınması söz konusu olan bir yolculukta caiz olur. Aynı zamanda bu Şafii -yüce Allah'ın rahmeti ona-'den nakledilen garip bir görüştür.

 

Bizim (Şafii) mezhebimiz alimlerinden Ebu Said el-İstahri dedi ki: Şehir içinde de binek üzerinde nafile kılmak caizdir. Bu görüş Enes b. Malik'ten, Ebu Hanife'nin arkadaşı Ebu Yusuf'tan da nakledilmektedir.

 

Ayrıca bu hadislerde farz namazın kıbleden başka tarafa kılınmasının caiz olmadığı gibi, binek üzerinde de caiz olmadığına delil vardır. Bu hususta icma bulunmaktadır. Bundan tek istisna aşırı derecede korku halidir. Eğer binek üzerinde kıbleye dönmek, ayakta durmak, rüku yapmak ve secde yapmak imkanı varsa -bu durumda devenin üzerinde hevdec ve benzeri takımlar bulunup yerinde duruyorsa- mezhebimizdeki sahih görüşe göre farz namaz caiz olur. Şayet yürüyor ise Şafii'nin açıkça belirttiği sahih görüşe göre sahih olmaz. Gemide olduğu gibi sahih olacağı da söylenmiştir çünkü gemide farz namazın sahih olduğu icma ile kabul edilmiştir. Eğer bir kafile ile birlikte bulunup, farz namaz kılmak için bineğinden inmesi halinde onlarla alakasının kopacağından korkar ve bundan dolayı da zarar görecekse Mezheb ''alimlerimiz imkan ölçüsünde bineği üzerinde farz namazı kılar ama onu iade etmesi gerekir çünkü bu az rastlanılır bir mazerettir, demişlerdir.

 

"Devesi üzerinde vitir kılardı" buyruğunda yolculuk esnasında yüzü hangi tarafa dönerse dönsün bineğin üzerinde vitir kılmak caizdir ve vitir caiz değil, sünnettir şeklindeki Şafii, Malik, Ahmed ve cumhurun görüşünün lehine bir delil bulunmaktadır. Ebu Hanife -Allah ondan razı olsun- ise vitir vaciptir ve bineğin üzerinde kılınması caiz değildir, demiştir.

 

Bizim delilimiz bu hadislerdir. Eğer: Sizin mezhebinize göre Nebi (s.a.v.) için vitir vacip idi, denilecek olursa şöyle cevap veririz: Eğer vitir onun için vacip idiyse onun vitri bineği üzerinde kıldığı sahih olarak rivayet edilmiştir. Bu da onun binek üzerinde vitir kılmasının sahih olduğuna delildir. Eğer vitir herkes üzerinde vacip olsaydı öğle namazı gibi binek üzerinde kılınması sahih olmazdı. Eğer: Öğle namazı farz, vitir ise vaciptir, aralarında da fark vardır denilecek olursa, biz de: Bu fark sizin kabul ettiğiniz terimlerinize göredir. Cumhur sizin bu terimlerinizi doğru kabul etmiyor, şeriat da, dil de böyle bir şeyi gerektirmiyor. Kabul edilecek olsa dahi geçerli bir itiraz olmaz. Allah en iyi bilendir.

 

Gemide yolculuk yapan kimsenin nafile namaz kılmasına gelince, bizim mezhebimize göre gemi kaptanı dışındakiler için kıbleden başka tarafa kılmak caiz değildir. Kaptanın kıbleden başka tarafa (ihtiyacı dolayısıyla) namaz kılması caiz olur. Malik'ten ise biri bizim mezhebimiz gibi, diğeri ise gemi hangi tarafa dönerse dönsün herkes için caiz olduğu şeklinde rivayet gelmiştir.

 

(1609) "Bineği üzerinde nafile namaz kılardı." (1608) "Nafilesini kılardı" ifadelerinde "yusebbihu: tesbih ederdi, nafile kılardı", "subha" da nafile namaz demektir.

 

"Bineği hangi tarafa dönerse" kasıt gitmek istediği cihettir. Mezheb alimlerimiz der ki: Eğer gitmek istediği istikametten başka tarafa yönelecek olursa bu yöneldiği taraf kıble olursa caiz, değilse caiz değildir.

 

(1612) "Yüzü Hayber'e dönük olduğu halde" Oraya yüzünü çevirmiş olduğu halde, oraya gitmek maksadıyla yöneldiği ya da yüzünü o tarafa çevirdiği halde, demektir.

 

"Bir eşek üzerinde namaz kıldığını. .. " ifadesi hakkında Darakutni ve başkaları şöyle demektedir: Bu Amr b. Yahya el-Mazini'nin bir yanlışıdır. İlim adamları der ki: Bilinen Nebi (s.a.v.)'in namazını yük devesi ya da bindiği devesi üzerinde kıldığıdır. Doğrusu eşek üzerinde namaz kılma işi Enes'in yaptığı bir iştir. Nitekim Müslim bundan sonra bunu zikretmektedir. Bu sebeple Buhari, Amr'ın hadisini zikretmemiştir. Darakutni'nin ve ona uyanların açıklamaları bu şekildedir.

 

Ama Amr'ın rivayetinin yanlış olduğuna hüküm vermek tartışılır çünkü o sika birisidir ve ihtimal dahilinde olan bir nakilde bulunur. Bir seferinde eşek üzerinde, bir seferinde ya da birkaç seferde deve üzerinde kılmış olabilir ama bunun şaz olduğu söylenebilir çünkü bu cumhurun deve ile yük devesine dair rivayetine aykırıdır. Şaz rivayet reddolunur ve şaz rivayet cemaatin rivayetine muhalif olan rivayettir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

SAFLARIN DÜZGÜN VE DOĞRU TUTULMASI, İLK SAFIN FAZİLETİ, İLK SAFI SIKI TUTMAK VE İLK SAFTA DURMAK İÇİN YARIŞ, FAZİLET SAHİBİ KİMSELERİ ÖNE GEÇİRİP, İMAMA YAKIN DURMALARINA İMKAN VERME BABI