UMDETU’L

AHKAM

TAHARET

 

FITRATIN HASLETLERİ BABI

 

596-49/1- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Amr en-Nakid ve Zuheyr b. Harb tahdis etti. .. Ebu Hureyre Rasulullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu nakletti: "Fıtrat şu beş şeydir -yahut şu beş şey fıtrattandır-: Sünnet olmak, etek tıraşı olmak, tırnakları kesmek, koltuk altlarını yalmak ve bıyıkları kesmek. "

 

Açıklama:

 

(596) "Fıtrat beştir -yahut beş şey fıtrattandır.-" Bu, raviden kaynaklanan bir şüphedir. Acaba birincisini mi söyledi yoksa ikincisini mi? Ancak ikinci rivayette (597) kesin bir ifade kullanarak ''fıtrat beştir" demiş bulunmakta, sonra da bu beş şeyi Rasulullah (s.a.v.): "Sünnet olmak, etek tıraşı olmak, tırnakları kesmek, koltuk altlarını yolmak ve bıyıkları kesmek" diye açıklamaktadır.

Fıtrat tabirinden burada ne kastedildiği hususunda görüş ayrılığı vardır. Ebu Süleyman el-Hattabi diyor ki: İlim adamlarının çoğunluğu bunun sünnet olduğu kanaatindedir. Hattabi'den başka bir topluluk da bunu böylece zikretmiş ve şunu da söylemişlerdir: Bunun anlamı ise bunların nebilerin -Allah'ın salat ve selamları onlara- sünnetlerinden olduklarıdır. Bir diğer açıklamaya göre bunlar dindendir.

 

Diğer taraftan bu hususların birçoğu ilim adamlarına göre vacip (farz) değildir, bazılarının vacip olup olmadığı hususunda da görüş ayrılığı vardır. Sünnet olmak, mazmaza (abdest alırken ağza su alıp çalkalamak), istinşak (buruna su almak) gibi. Vacip olanın olmayanla birlikte zikredilmesinde ise bir engel yoktur. Yüce Allah'ın: "Bunların her biri meyve verdiği zaman meyvelerinden yiyin, biçildiği gün de hakkını (zekatını) verin." (En'am, 141) buyruğunda olduğu gibi. Haklarını vermek vacip (farz) ama onlardan yemek vacip değildir. Allah en iyi bilendir.

 

Hadislerde Sözü Geçen Hasletlerin Açıklamasına Gelince:

Sünnet (Hitan): Şafiilere ve ilim adamlarının birçoğuna göre vacip, Malik ve çoğu ilim adamlarına göre sünnettir. Şafii'ye göre ise erkeklere de, kadınlara da vaciptir. Erkek hakkında vacip olan haşefeyi örten derinin haşefenin tamamı açığa çıkıncaya kadar kesilmesidir. Kadın hakkında vacip olan ise fercin üst tarafındaki deri parçasının asgari miktarını kesmektir. Mezhebimizin sahih ve alimlerimizin çoğunluğunun kabul ettiği kanaate göre ise küçükken sünnet olmak caizdir, vacip değildir. Mezhebimizdeki bir görüşe göre küçüğün velisinin büluğa ermeden önce küçüğü sünnet etmesi icap eder. Bir diğer görüşe göre on yaşından önce sünnet edilmesi haramdır. Bu husustaki sahih hadise göre görüş belirtilecek olursa, çocuğun doğumunun yedinci gününde sünnet edilmesi müstehaptır dememiz gerekir. Doğduğu gün yedi günden sayılır mı yoksa onun dışında yedi gün mü hususunda da iki görüş vardır, bu iki görüşün kuvvetli olanına göre o günün de sayılacağıdır.

 

Mezheb alimlerimiz müşkil hunsa (denilen erkek mi kız mı olduğuna hiçbir şekilde hüküm verilemeyen) hakkında farklı görüşlere sahiptir. Onun büluğdan sonra her iki fercinin de sünnet edilmesi icap eder denildiği gibi, hangisi olduğu açıkça ortaya çıkmadıkça sünnet edilmesi caiz olmadığı da söylenmiştir. Daha güçlü olan görüş budur.

Erkeklik organı olan (hunsay)a gelince, eğer her iki organı da faal ise her ikisinin de sünnet edilmesi icap eder. Şayet onlardan biri faal, diğeri değilse faal olan sünnet edilir.

 

Hangi organ ın faalolduğunun neye göre değerlendirileceği hususunda da iki görüş vardır. Bir görüşe göre küçük abdesti bozmaktır, diğerine göre ise cimadır.

 

Bir kişi eğer sünnetsiz olarak ölürse Mezheb alimlerimizin bu hususta üç görüşü vardır: Sahih ve meşhur olan ister küçük, ister büyük olsun sünnet edilmez, ikincisine göre ise büyükse sünnet edilir, küçükse edilmez. Allah en iyi bilendir.

 

İstihdad (Etek Tıraşı):Bu da etek tıraşı yapmaktır. Buna istihdad denilmesinin sebebi ustura demek olan hadide (demir)in kullanılmasıdır. Bu da sünnettir. Bundan maksat ise belli yerin temizlenmesidir. Efdal olan da tıraş edilmesidir. Kesmek, yolmak ve tüy dökücü ilaç kullanmak da caizdir. '''Ane'' erkeğin tenasül organının üstündeki ve çevresindeki kıllar ile kadının fercinin etrafındaki kıllardır. Ebu'I-Abbas b. Sureyc'den nakledildiğine göre, dübür yuvarlağının etrafında biten kıllardır. Bütün bunların toplamından ön arka ve çevrelerindeki bütün kılların tıraş edilmesinin müstehab olduğu anlaşılmaktadır.

 

Etek tıraşının ne zaman yapılacağına gelince. Tercih edilen görüşe göre bu ihtiyaca ve uzamasına göre tespit edilir. Uzadığı zaman tıraş edilir.

 

Bıyıkların kesilmesi, koltuk altlarının yolunması, tırnaklarının kesilmesinde de durum böyledir.

 

Enes (radıyallahu anh)'ın kitapta (598 numara ile) zikredilen "Bıyıkların kesilmesi, tırnakların kesilmesi ... kırk günden fazla bırakılmaması ... vakit olarak tayin edildi" hadisinin anlamı ise kırk günü aşacak kadar kesilmeden bırakılmaması demektir. Yoksa kırk gün boyunca kesme yoluna gidilmemesi vakit olarak tayin edildi, demek değildir. Allah en iyi bilendir.

 

Tırnakları Kesmek (Taklimu'l-Ezfar): Bu da sünnettir, vacip değildir. Ayaklardan önce ellerin tırnaklarını kesmek müstehaptır. Önce sağ elinin şehadet parmağını sonra orta parmağını sonra yüzük sonra serçe parmağını sonra baş parmağının tırnaklarını keser sonra sol ele geçip serçe parmağını sonra yüzük parmağını elinin sonuna kadar tırnaklarını keser. Sonra sağ ayağının tırnaklarını keserek önce serçe parmağının tırnağını keserek başlar, sol ayağının serçe parmağı ile tamamlar. Allah en iyi bilendir.

 

Koltuk Altlarının Yolunması: İttifakla sünnettir. Efdal olan gücü yetenin koltuk altını yolmasıdır. Tıraş etmekle ve tüy dökücü ilaç kullanmakla da bu sünnet gerçekleşir. Yunus b. Abdula'la'dan şöyle dediği nakledilmektedir: şam (rahimehullah)'ın yanına girdim. Yanında berber de vardı, koltuk altını tıraş ediyordu. şam dedi ki: Ben sünnetin koltuk altlarını yolmak olduğunu biliyorum ama onun acısına dayanamıyorum.

 

Sağ koltuk altından başlaması da müstehaptır.

Bıyıkları Kesmek: Bu da sünnettir. Bıyığının sağ tarafından başlaması müstehaptır. Bizzat kendisi kesmek ile bu işi başkasına havale etmek arasında seçim yapmakta serbesttir. Çünkü açılmaması gereken bir yeri açmadan ve haram işlemeden maksat gerçekleşebilir. Halbuki koltuk altı ve etek tıraşı böyle değildir. Bıyığın kesilecek sınırına gelince, tercih olunan dudağın kenarı görününceye kadar kesmesidir, bıyığı dibinden kazımayız. "Bıyıkları kesin" şeklindeki rivayetlerin anlamı ise dudaklardan uzay ıp taşan kısmı kesin demektir. Allah en iyi bilendir.

 

Sakal Bırakmak (i'fau'l-lihye): Sakalın salınması demektir. Bir diğer rivayetteki "evfu'l-liha"nın anlamı budur. Farsların adeti sakalı kesmek şeklinde idi, şeriat bunu yasakladı.

 

İlim adamları sakal hakkında mekruh on hususu zikretmektedirler.

Bunların bir kısmı diğerinden daha çirkindir:

 

1 - Cihad kastı olmaksızın siyaha boyamak

 

2- Sünnete uymak için değil de, salih kimselere benzetmek için sarıya boyamak

 

3- Baş olmak, tazim edilmek ve meşayihten olduğu izlenimini vermek için yaşlı görünmekte acele etmek niyetiyle kükürt ya da başka şeylerle ağartmak

 

4- Yüzünde tüy bitmemesini sağlamak ve suretinin güzel kalması maksadıyla ilk bittiği sıralarda sakalını yolmak yahut tıraş etmek

 

5- Ağaran kılları yolmak

 

6- Kadınların ve başkalarının onu daha güzel bulmaları için saçının kıllarını tel tel, sıra sıra dizmek

 

7 - Şakaklardaki saçlardan sakala ilave yapmak yahut başı tıraş ederken, yan taraflarını alırken sakalın üst taraflarını kısmen almak

 

8- İnsanlar için güzel görünmek kastıyla sakalını taramak

 

9- Zahitlik görüntüsü ve kendisine pek aldırmadığı izlenimini vermek maksadıyla sakalını birbirine karışmış, birbirine geçmiş halde bırakmak

 

10- Sakalının siyahına ve beyazına beğenerek, böbürlenerek gençliğe kanıp, yaşlılıkla övünerek gençlere karşı üstünlük taslayarak bakmak

 

11- Sakala düğüm atmak, onu örgü yapmak

 

12- Sakalı tıraş etmek; ancak kadının sakalı çıkacak olursa onun da sakalını tıraş etmesi müstehab olur. Allah en iyi bilendir.

İstinşak (burna su çekmek): Açıklaması, nitelikleri, vacip ve müstehab oluşunda ilim adamlarının görüş ayrılıkları daha önce geçti.

 

Parmak Eklem ve Boğumlarını Yıkamak (ğaslu'l-beracim): Başlı başına bir sünnettir. Abdest almaya özgü değildir. Beracim, burcume'nin çoğulu olup, parmakların boğumları ve bütün eklemleri demektir. İlim adamları der ki: Kulakların büküldükleri yerlerde toplanan kirler de bunlar gibidir. Bu kirleri de silerek alır çünkü bazı hallerde kulak kirinin çokluğu işitmeye zarar verebilir. Aynı şekilde burnun içinde toplanan kirleri de temizlemenin hükmü budur. Kısacası vücudun herhangi bir yerinde ter, toz ve buna benzer bir sebeple toplanan bütün kirlerin hükmü böyledir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

CENABETTEN DOLAYI GUSÜL ALINMASI -  MÜSLÜMANIN NECİS OLMAYACAĞINA DELİL BABI