UMDETU’L AHKAM |
TAHARET |
ABDESITE "GURRE"Yİ VE "TAHCİL"İ UZUN
TUTMA'NIN MÜSTEHAB OLUŞU BABI |
578-3411- H Nuaym b,
Abdullah el-Mucmir dedi ki: Ebu Hureyre'yi abdest alırken gördüm, Yüzünü
yıkadı, iyice abdest aldı. Sonra da sağ elini ta pazusuna gelinceye kadar
yıkadı. Sonra başına mesh etti. Sonra sağ ayağını baldırına varıncaya kadar
yıkadı. Sonra sol ayağını baldırına geçinceye kadar yıkadı. Sonra: Rasulullah
(s.a.v.)'in böyle abdest aldığını gördüm, dedi. Arkasından şunları ekledi:
Rasulullah (s.a.v.) "Sizler iyice abdest aldığınızdan ötürü kıyamet
gününde el-ğurr (alınlarınızda sakarlık) el-muhaccelUn (bacaklarınız sekir,
sekili) haşredileceklersiniz, Bu sebeple sizden gücü yeten ğurresini (alın
sakarlığını) ve tahefiini (bacaklarındaki sekirliği, sekiliği) uzun tutsun,
" buyurdu,
579-35/2- Bana Harun b.
Said el-Eyl! de tahdis etti ... Nuaym b. Abdullah'tan rivayete göre o Ebu
Hureyre'yi abdest alırken görmüş, yüzünü ve ellerini neredeyse omuzlarına
varıncaya kadar yıkamış sonra da ayaklarını ta baldırlarına kadar yıkamış sonra
da şöyle demiştir: Rasulullah (s.a.v.)'i şöyle buyururken dinledim:
"Şüphesiz ümmetim kıyamet gününde abdestin etkisinden dolayı alınları
sakar, baldırları sekili geleceklerdir. Bu sebeple sizden alnının sakarlzğını
uzun tutabifen yapsın. "
Açıklama:
Bu hadisler, ğurre
(alın sakarlığı)yi ve tahelli (bacaklardaki sekiliği, sekirliği) uzatmanın
müstehab olduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir. Gurrenin uzun tutulması
hakkında Mezheb alimlerimiz şu açıklamayı yapmaktadır; Bu, başın ön tarafından
bir miktar ve yüzün tamamının yıkandığından kesin olarak emin olacak şekilde
yüzün yıkanması gereken kısmından fazlasını yıkamaktır. Tahcilin (bacaklardaki
sakarlığın) uzun tutulmasına gelince, bu da kollarda dizlerin, ayaklarda da
topukların yukarısını yıkamaktır. Mezheb alimlerimiz arasında bunun müstehab
olduğu hususunda görüş ayrılığı yoktur. Ancak müstehab olan miktar hususunda
farklı görüşlere sahiptirler.
1- Herhangi bir sınır
söz konusu olmaksızın dirseklerin ve topukların yukarısını yıkamak müstehaptır.
2- Pazunun ve baldırın
yarısına kadar yıkanması müstehaptır. 3- Omuzlara ve dizlere kadar yıkamak
müstehaptır.
Bu başlıktaki hadisler
bütün bunları kapsamaktadır.
Maliki İmam
Ebu'l-Hasan b. Battal ile Kadı Iyfu'ın, dirseğin ve topuğun yukarısından
fazlasının yıkanmasının müstehab olmadığı üzerinde ilim adamlarının ittifak
ettiği şeklindeki iddiaları geçersizdir. Hem Rasulullah (s.a.v.)'in ve Ebu
Hureyre'nin (radıyallahu anh) bu şekildeki fiili uygulamaları sabit iken,
onların bu iddiaları nasıl doğru olabilir ki?
Aynı zamanda bu bizim
mezhebimizin benimsediği görüş olup, bizim mezhebimizde bu hususta
belirttiğimiz gibi görüş ayrılığı yoktur. Bu hususta herhangi bir kimse muhalif
bir kanaat ortaya koyarsa, bu açık ve sahih sünnetler ona karşı delildir. İbn
Battal ile Kadı Iyfu'ın Rasulullah (s.a.v.)'in: "Kim bundan fazlasını
yapar ya da eksiftirse o iyi olmayan bir iş yapmış ve zulmetmiş olur"
buyruğunu delil göstermeleri ise doğru bir delillendirme değildir. Çünkü bundan
kasıt, yıkama sayısından fazlasını yapmaktır. Allah en iyi bilendir.
"Pazusuna kadar
yıkadı, baldırına kadar yıkadı" ifadelerinin anlamı yıkamayı onların bir
kısmını da kapsayacak şekilde yaptı, demektir.
"Sizler kıyamet
gününde abdest izlerinden dolayı. .. " Dilciler "ğurre"nin atın
alnındaki beyazlık (sakarlık) olduğunu, tahcilin ise ön ve arka ayaklarındaki
beyazlık olduğunu söylemişlerdir. İlim adamları der ki: Kıyamet gününde abdest
organlarında görülecek olan nura ğurre ve tahcil adı, atın ğurresine
benzetilerek verilmiştir. Allah en iyi bilendir.
(580) "Hiçbir
ümmetin sahip olmadığı bir alametiniz olacaktır." Hadisteki
"sima" alamet demektir. "Simya" olarak da söylenir. İlim
ehlinden bir topluluk bu hadisi abdestin bu ümmetin -yüce Allah şerefini
arttırsın- özelliklerinden olduğuna delil göstermişler, başkaları ise: Hayır,
abdest bu ümmete özel değildir. Bu ümmetin özelliği ondaki sakarlık ve sekirliktir
demişler ve bu husustaki: "İşte bu benim de abdestim, benden önceki diğer
nebilerin de abdestidir" hadisini delil göstermişlerdir.
Birincileri ise buna
iki şekilde cevap vermişlerdir: Evvela bu zayıf olduğu bilinen zayıf bir
hadistir. İkincisi, sahih dahi olsa, abdestin diğer ümmetler arasında yalnızca
nebilerine ait bir özellik olması ihtimali vardır, ümmet olarak ise abdest
sadece bu ümmetin özelliğidir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
HELAYA GİRMEK
İSTEDİĞİ ZAMAN NE SÖYLENECEĞİ BABI