UMDETU’L

AHKAM

TAHARET

 

RESULULLAH (S.A.V.)'İN: "AMELLER ANCAK NİYET İLEDİR" BUYRUĞU İLE GAZA VE ONUN DIŞINDAKİ AMELLERİN DE KAPSAMINA GİRDİĞİ BABI

 

4904 ... Alkame b. Vakkas'dan, o Ömer b. el-Hattab (radıyallahu anh)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ameller ancak niyet iledir. Her kişi için ancak niyet ettiği şey vardır. Kimin hicreti Allah'a ve Rastdüne ise onun hicreti Allah'a ve Rasulünedir. Kimin hicreti elde edeceği bir dünya(lık) yahut evleneceği bir kadın için olursa onun da hicreti hicret ettiği şey içindir. " buyurdu.

 

Açıklama:

 

Rasulullah (s.a.v.)'in: ''Ameller ancak niyet iledir" hadisi ile ilgili olarak yerinin pek büyük, faydalarının pek çok ve sahih olduğu üzerinde bütün Müslümanlar icma etmişlerdir. Şafii ve başkaları bu hadis İslam'ın üçte biridir demişlerdir. Şafii dedi ki: Bu hadisin kapsamına fıkhın yetmiş babı girer. Başkaları ise bu İslam'ın dörtte biridir demişlerdir. Abdurrahman b. Mehdi ve başkaları dedi ki: Bir kitap tasnif eden bir kimsenin o kitaba ilim tahsil eden kimsenin niyetini tashih edip düzeltmesine dikkat çekmek üzere bu hadis ile başlaması gerekir.

 

Hattabi bunu imamlardan mutlak olarak nakletmiştir. Buhari ve başkaları da bunu böylece yapmış ve her şeyden önce bu hadis ile başlamışlardır.

 

Bu hadisi Buhari, kitabında yedi yerde zikretmiştir. Hadis hafızları dedi ki: Bu hadis Nebi (s.a.v.)'den ancak Ömer b. el-Hattab'ın rivayeti ile, Ömer'den de ancak Alkame b. Vakkas'ın rivayeti ile, Alkame'den ancak Muhammed b. İbrahim et-Teymi'nin rivayeti ile, Muhammed'den ancak Yahya b. Said el-Ensari'nin rivayeti ile sahih olarak gelmiştir. Hadis, Yahya'dan yayılmış ve ondan çoğunluğu imam olan ikiyüz kişiden daha fazla kişi rivayet etmiştir. Bu sebeple hadis imamları bu her ne kadar özel ve genel herkes tarafından bilinen meşhur bir hadis ise de mütevatir değildir. Çünkü bu hadis, senedinin başında tevatür şartını taşımamaktadır demişlerdir. Bu hadiste hadis inceliklerinden bir incelik bulunmaktadır. Çünkü bunu biri diğerinden tabiinden üç kişi rivayet etmiştir. Bunlar Yahya, Muhammed ve Alkame'dir.

 

Arapça usül ve diğer ilim mensubu ilim adamlarının bir çoğu dedi ki: "İnnema: Ancak" kelimesi hasr için kullanılır. Bu kelime sözü edileni sabit olarak tespit ederken onun dışında kalanları da nefy etmektedir. Buna göre bu hadisin taktiri ameller niyet ile hesaba katılır, niyetsiz yapılırsa hesaba katılmaz şeklindedir. Ayrıca bu hadiste taharetin yani abdest, gusül ve teyemmümün ancak niyet ile sahih olduğuna delil vardır. Namaz, zekat, oruç, hacc, itikaf ve diğer ibadetler de böyledir. Necasetin giderilmesine gelince mezhebimizde meşhur olan kanaate göre bunun niyete ihtiyacı yoktur. Çünkü bu terk ile gerçekleşen işler türündendir. Bir işin terkedilmesinin ise niyete ihtiyacı yoktur. Bu hususta icma bulunduğunu nakletmişlerdir. Ama Mezheb alimlerimizden bazıları oldukça bir istisna teşkil ederek bunun vacip olduğunu söylemiş iseler de bu görüş batıldır.

 

Niyet talak, köle azad etmek ve kasf (denilen zina iftirası)e de müdahildir.

 

Yani niyet kinayeli bir lafız ile birlikte bulunursa sarih (açık) bir ifade gibi olur. Eğer sarih olarak bir talak söylenip iki ya da üç talakı niyet etmiş ise niyet ettiği husus gerçekleşir. Eğer sarih (açık) bir ifade ile onun muktezası olmayan bir hususu niyet edecek olursa, hükmü kendisi ile yüce Allah arasındadır. Ama Zahiren onun bu iddiası kabul edilmez.

 

Rasulullah (s.a.v.)'in: "Her kişi için ancak niyet ettiği şey vardır." İlim adamları der ki: Bunun ''Ameller ancak niyet iledir" buyruğundan sonra söz edilmesinin faydası niyet olunan şeyin tayin edilmesinin şart olduğunu açıklamaktır. Mesela bir insanın üzerinde namaz kaza borcu varsa geçirdiği namazı niyet etmesi yeterli değildir. Bu namazın öğlen ya da başka hangisi ise o namaz olduğunu niyet etmesi de şarttır. Şayet bu ikinci ibare olmasaydı birincisi tayin söz konusu olmadan niyetin sahih olmasını gerektirirdi ya da böyle bir izlenim verirdi.

 

Rasulullah (s.a.v.)'in: "Kimin hicreti Allah'a ve Rasulüne ise onun hicreti Allah'a ve Rasulüne'dir" buyruğu da şu demektir. Kim, hicreti ile Allah'ın rızasını gözetmiş ise onun ecrini vermek Allah'a aittir. Kim yaptığı hicret ile bir dünyayı ya da bir kadını maksat olarak gözetirse bu onun payı olur, ahirette bu hicret sebebi ile herhangi bir payı bulunmaz.

 

Hicretin asıl anlamı terk etmektir. Burada maksat ise vatan ın terk edilmesidir.

 

Dünya ile birlikte kadının da söz konusu edilmesinin iki ihtimali vardır: Nakledildiğine göre bu hadisin sebebi şudur: Bir kimse Ümmü Kays denilen bir kadın ile evlenmek üzere hicret etmişti. Bu adama bu sebeple Ümmü Kays muhaciri denilmişti. İkinci açıklamaya göre bu böyle bir işten ileri derecede sakındırmanın söz konusu olduğuna dikkat çekmek içindir. Bu da özelliğine dikkat çekmek için genelden sonra özelin söz konusu edilmesi türündendir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

AMAZ İÇİN TAHARETİN VACİB (FARZ) OLDUĞU BABI