TEYEMMÜM تيمم :
Sözlükte teyemmüm
kastetmek demektir. İmam Ebu Mansur el-Ezherı dedi ki: Teyemmüm Arap dilinde
kastetmek demektir. Nitekim filana teyemmüm ettim denildiği zaman onu
kastettim, ona yöneldim demektir. Allah en iyi bilendir.
Teyemmüm kitap, sünnet
ve ümmetin icmaı ile sabittir. Yüce Allah'ın bu ümmete -Allah şanını yüceltsin-
vermiş olduğu özelliklerden bir özelliktir. Ümmet teyemmümün yüz ve ellerde
yapılacağını icma ile kabul etmiştir. Teyemmümün sebebinin küçük ya da büyük
hades olması arasında fark yoktur. Aynı şekilde azalarının bir kısmı yerine ya
da tamamı yerine teyemmüm yapması arasında da fark yoktur. Allah en iyi
bilendir.
Teyemmümün Yapılışı
İlim adamları teyemmümün
nasıl yapılacağı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bizim mezhebimize ve çoğunluğun
görüşüne göre teyemmüm yaparken biri yüz için, diğeri de dirseklere kadar eller
için olmak üzere iki vuruş ile yapılması bir zorunluluktur. Bu görüşü kabul
eden alimler arasında Ali b. Ebu Talib, Abdullah b. Ömer, Hasan-i Basri, Şa'bt,
Salim b. Abdullah b. Ömer, Süfyan es-Sevri, Malik, Ebu Hanife, rey sahipleri
ile diğerleri de vardır. Allah hepsinden razı olsun.
Bir grubun kanaatine
göre ise farz olan yüz ve eller için bir tek vuruştur. Bu da Ata, Mekhul,
Evzai, Ahmed, İshak ve İbnu'l-Münzir ile genel olarak hadis ashabının
görüşüdür. Zühri'den de ellerin koltuk altlarına kadar mesh edilmesinin
gerektiğine dair bir görüş nakledilmiştir. Bizim Şafii mezhebi alimlerimiz, mezhebimize
dair kitaplarında bu görüşü ondan böylece nakletmişlerdir.
İmam Ebu Süleyman
el-Hattabi ise şöyle demektedir: Dirseklerden yukarısını mesh etmenin
gerekmediği hususunda ilim adamlarından farklı kanaat belirten olmamıştır.
Yine mezhep alimlerimizin
naklettiğine göre İbn Sirin şöyle demiştir: Teyemmüm yapacak kimsenin üç
vuruştan az elini teyemmüm ettiği yere vurması yeterli gelmez. Bir vuruş yüz
için, ikincisi elleri için, üçüncüsü ise kolları için olmalıdır.
Küçük hades (abdest)
için teyemmümün caiz olduğunda ilim adamları icma etmişlerdir. Aynı şekilde
çeşitli bölgelerin alimleri ile onlardan öncekiler de cünüp, ay hali ve
loğusanın da teyemmüm yapmasının caiz olduğunu icma ile kabul etmişlerdir. Bu
hususta ne haleften, ne seleften herhangi bir kimsenin muhalif bir kanaati
yoktur. Bundan tek istisna Ömer b. el-Hattab ile Abdullah b. Mesud (r.anh)'dan
nakledilen bir görüştür. Bunun bir benzeri de tabiin imamlarından İbrahim
NehaI'den de nakledilmiştir. Ömer ve Abdullah (r.a.)'nın bu görüşlerinden
vazgeçtikleri de söylenmiştir. Cünüp bir
kimsenin teyemmüm yapmasının caiz olduğunu belirten sahih ve meşhur çok sayıda
hadis varid olmuştur. Allah en iyi bilendir.
Cünüp bir kimse teyemmüm
ile namaz kılacak olup, sonra da su bulursa ilim adamlarının icmaı ile
gusletmesi icap eder. Ancak tabiin imamlarından Ebu Seleme b. Abdurrahman'dan
gusletmesi gerekmez dediği şeklindeki rivayet müstesnadır. Ancak bu kendisinden
öncekilerin ve sonrakilerin icmaı ile ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in suyu bulması halinde vücudunu yıkayıp, gusletmesine dair emir
verdiği şeklindeki sahih ve meşhur hadisler sebebiyle terkedilmiş bir görüştür.
Allah en iyi bilendir.
Yolcunun (taşrada
bulunan) deve çobanlarının ve başkalarının suları bulunmasa dahi zevcesi ile
cima etmesi ve ferclerini yıkayıp, teyemmüm alıp, namaz kılmaları caizdir.
Teyemmüm etmek onlar için yeterlidir. Ferclerini yıkamaları halinde namazlarını
yeniden kılmaları (iade etmeleri) gerekmez. Şayet erkek tenasül organını ve
kadından kendisine isabet edenleri yıkamayıp, olduğu hal üzere teyemmümle namaz
kılacak olursa kadının fercindeki yaşlığın necis olduğu görüşünü kabul edersek,
namazını iade etmesi gerekir, değilse namazını yeniden kılması (iade) gerekmez.
Allah en iyi bilendir.
Ancak abdestsiz olan
kimsenin bir organında bir necaset bulunup da onun yerine teyemmüm etmek
isterse hem bizim mezhebimize, hem ilim adamlarının çoğunluğunun mezhebine göre
caiz değildir. Ahmed b. Hanbel ise -yüce Allah'ın rahmeti ona- şayet necaset
bedeninde ise teyemmüm yapması caizdir, elbisesinde ise caiz değildir demiştir.
Onun mezhebine mensup ilim adamları bu halde iken kılınan namazın iade
edilmesinin vücubu hususunda ihtilaf etmişlerdir. İbnu'l-Münzir dedi ki:
Necasetin bulunduğu yeri meshedip, namaz kılar, derlerdi. Allah en iyi
bilendir.
Teyemmüm ile kılınan
namazın iade edilmesine gelince, bizim (Şafii) mezhebimize göre hastalık, yara
ve benzeri bir sebep dolayısıyla teyemmüm etmiş ise namazını iade etmez. Ancak
suyu bulamadığı için teyemmüm etmiş ise eğer yolculuk halinde olduğu gibi
çoğunlukla suyun bulunmadığı bir yerde ise namazı iade etmek gerekmez. Şayet
ancak nadiren suyun bulunmadığı bir yerde ise mezhebimizdeki sahih görüşe göre
namazını iade etmesi gerekir. Allah en iyi bilendir.
Teyemmümün ne tür
şeylerle yapılabileceğine gelince, bu hususta ilim adamlarının farklı görüşleri
vardır. Şafii, Ahmed, İbnu'l-Münzir, Davud ez-Zahiri ve fukahanın çoğunluğu
teyemmüm ancak organa yapışan bir tozu bulunan temiz bir toprak ile yapılması
caizdir, derler. Ebu Hanife ve Malik ise teyemmüm yıkanmış kaya da dahil olmak
üzere yer türünden olan her şeyle yapılabilir. Maliki mezhebine mensup bazı
alimler daha ileriye giderek yere bitişik ahşap ve benzeri şeylerle de
yapılmasını caiz kabul etmişlerdir. Kada teyemmüm hususunda Malik'ten iki
rivayet gelmiştir. Evzai ve Süfyan es-Sevri de kar ve yer üzerindeki her şeyle
teyemmümün yapılması caizdir demişlerdir. Allah en iyi bilendir.
Teyemmümün Hükmü
Bizim ve çoğunluğun
hükmüne göre teyemmüm, hadesi (gusletmek ve abdest almak gereğini) kaldırmaz.
Aksine namaz kılmayı mübah kılar ve onunla farz namazı ve dilediği kadar nafile
namazı kılması mübah olur fakat tek bir teyemmüm ile iki farzı bir arada
kılamaz. Eğer yaptığı teyemmüm ile farz namaz kılmayı niyet etmişse farz da,
nafile de kılması mübah olur. Şayet nafile namazın mübahlığını niyet etmiş ise
o teyemmüm ile farz namaz kılması mübah olmaz. Tek bir teyemmüm ile birden çok
cenaze namazı kılabilir yine tek bir teyemmüm ile farz bir namaz ile birkaç
cenaze namazı kılabilir. Namaz vakti girmeden önce teyemmüm etmez. Su
bulamadığı için teyemmüm yapmış bir kimse namazda iken suyu görürse namazı
batıl olmaz. Namazını tamamlaması imkanı vardır. Ancak namazını iade etmesi
gereken bir kişi olması hali müstesnadır. O takdirde suyu görmesiyle namazı
batıl olur. Allah en iyi bilendir. (Müslim şerhi Nevevi).
Zatu Selasil Gazasında
Amr b. As'ın Cünüblük için Teyemmüm Alması Meselesi:
Aşağıdaki metin
Zadu’l-Mead’dan alınmıştır; dolayısıyla İbn Keyyim Hanbeli mezhebine mensuptur,
-biline- (ALLAH ondan razı
olsun)
Bu gazada ordu komutanı
Amr b. As ihtilam olmuştu. Çok soğuk bir gece olduğu için su kullanmaktan
korktu ve teyemmüm yaptı, arkadaşlarına sabah namazım kıldırdı. Bunu Hz.
Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber verdiklerinde buyurdu ki:
"Ey Amr, sen cünüb iken arkadaşlarına namaz mı kıldırdın?!" Amr,
kendisini yıkanmaktan alıkoyan şeyi şöyle anlattı: Ben Allah Teala'nın şu
kelamını işitmiştim: "...Kendi kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz ki Allah
size çok merhamet edicidir." [Nisa, 29] Buna karşılık Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gülümsedi ve bir şey söylemedi.
"Teyemmüm, hadesi
(abdestsizliği ve cünüplüğü) ortadan kaldırmazzj Çünkü Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), teyemmüm yaptığı halde Amr'a cünüb
demiştir." diyenler bu olayı delil göstermişlerdir.
Bu konuda onlara karşı
gelenler, üç cevap ortaya koymuşlardır:
1- Sahabiler Amr'ı
şikayet ettiklerinde, "Cünüb iken bize sabah namazını kıldırdı"
demişlerdi. Bundan dolayı Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ona, hem
soru sorma hem de olayı öğrenmek isteme tarzında: "Sen cünüb iken
arkadaşlarına namaz mı kıldırdın?!" buyurmuştur, Amr, mazeretini bildirip
ihtiyacı yüzünden teyemmüm yaptığını açıklayınca, Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), onun söylediklerini kabul etti.
2- Rivayetlerde
farklılık vardır. Amr'ın kasıklarını yıkayıp namaz abdesti aldığı, bundan sonra
arkadaşlarına namaz kıldırdığı da rivayet edilmiştir ki bu rivayette teyemmüm
zikredilmemiştir. Bu rivayet teyemmüm rivayetinden daha sağlam gözükmektedir.
Abdülhak, teyemmüm rivayetini zikrettikten sonra bu hadisi naklederek şöyle
demiştir: Bu rivayet birincisinden daha mevsuldür. Çünkü Abdurrahman b. Cübeyr
el-Mısri - Amr'ın azatlısı Ebu Kays - Amr senediyle nakledilmiştir. Teyemmümün
zikredildiği birinci rivayet ise, yine Abdurrahman b. Cübeyr'in Amr b. as'tan
rivayeti olarak gelmekte, fakat aralarındaki Ebu Kays isimli ravi
zikredilmemektedir.
3- Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Amr'ın gusletmeyi terkedişindeki fıkhı bilgisini
öğrenmek istediği için ona: "Sen arkadaşlarına cünüb iken namaz mı
kıldırdın?!" demişti. Amr, O'na, teyemmüm alış sebebi konusundaki fıkhı
bilgisini söyleyince Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine, öyle
yapma demedi. Bu da | gösterir ki, Amr'ın, haber verdiği üzere soğuktan dolayı
helak olmaktan korkarak yaptığı teyemmüm ve o durumda teyemmümle namaz
kıldırması -Allah daha iyi bilir ya- caizdir ve bunu yapan kimseye karşı
gelinmez. Böylece anlaşılmıştır ki, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onun fıkhını ve ilmini öğrenmek istemiştir. En iyi bilen Allah'tır.
(Zadu’l-Mead, 3.cild).