ADAHİ, UDHİYE, DEHAYA KURBAN: |
Kurbanlık Hayvanlar (Zadu’l-Mead) |
Adaha: Udhiyye'nin
çoğuludur. Uddhiyye: Kurban bayramı günlerinde kesilen kurban, demektir. Buna
Dahiyye ve Dıhıyye de denilir. Bunun çoğulu da Dahaya'dır. Udhiyye, yani Kurban
bayramı günlerinde kesilen kurbanın meşrüluğu Kitab, Sünnet ve ümmet'in
icması ile sabittir. Hicretin ikinci yılı meşru kılınmıştır. Kevser
süresinin; ''O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes'' ayeti Kurban
bayramı namazını kılmak ve kurban kesmek hakkındadır. |
BEYHAKİ ŞUABU’L-İMAN DA:
Yüce Allah: "O halde,
Rabbin için namaz kıl, kurban kes"[Kevser 2] buyurmuştur. Yine:
"Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın dininin
nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf
sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah'ın adını anın.
Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen
fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları
böylece sizin hizmetinize verdik. Onların etleri ve kanları asla Allah'a
ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize
verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız.
İyilik edenleri müjdele"[Hac 36-37] buyurmuştur.
Başka bir yerde:
"Gelsinler ki, kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar ve
Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli
günlerde (onları kurban ederken) Allah'ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de
yiyin, yoksula fakire de yedirin"[Hac 28] buyurmuştur. Başka bir ayette:
"Her kim de Allah'ın nişanelerini (kurbanlıklarını) yüceltir se şüphesiz
ki bu, kalplerin takvasındandır"[Hac 32] buyurur.
Yine: "Her ümmet
için, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini
ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. İşte sizin ilahınız bir tek ilahtır.
Şu halde yalnız ona teslim olun"[Hac 34] buyurmuştur. Yine: "Allah'ın
(koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı)
gerdanlıklara ve de Rab'lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kabe'ye
gelenlere sakın saygısızlık etmeyin"[Maide 2] buyurur. Yine: ''Allah;
Kabe'yi, o saygıdeğer evi, haram ayı, hac kurbanını ve (bu kurbanlara takılı)
gerdanlıkları insanlar(ın din ve dünyaları} için ayakta kalma (ve canlanma)
sebebi kıldı"[Maide 97] buyurmuştur. - Halimi, el-Minhac (3/139).
6937- Misver b. Mahreme
bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hudeybiye
anlaşmasının yapıldığı yıl ashabından bin küsur kişiyle birlikte (Mekke'ye
doğru) yola çıktı. Zul-Huleyfe'ye ulaştığında kurbanlıkların boyunlarına ip
bağlayıp işaretledi ve oradan (umre için) ihrama girdi."
Buhari, Sahih'de Ali b.
el-Medini kanalıyla Süfyan'dan rivayet etti.
İbn İshak'ın Zühri'den
olan rivayetinde ise Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hudeybiye anlaşmasının
yapıldığı yıl yanında yetmiş tane kurbanlık getirdiği zikredilir .
6938- Cabir der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaptığı hacda altmış üç deve
kesti. Geriye kalanlarını da Hz, Ali'ye kestirip kurbanlarına ortak etti. Sonra
her deveden bir parça et getirilmesini emretti ve bir tencereye konularak
pişirildi. İkisi de bunların etinden yediler ve çorbasından içtiler."
Müslim, Cafer b,
Muhammed'den rivayet etti.
Yine Ebu Bekr'den naklen
bize bildirildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En
faziletli hac. yüksek sesle telbiye edilen ve kurban kanları akıtıları
hactır" buyurmuştur.
"Acc", yüksek
sesle telbiye getirmek, "Secc" ise kan akıtmaktır.
6939- Enes b. Malik der
ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) boynuzlu ve alacalı iki koç
kurban ederdi. Keserken ayağını böğürlerine koyduğunu ve Besmele çekip tekbir
getirdiğini gördüm."
Şube der ki: Katade'ye:
"Bunu Enes'ten bizzat sen işittin mi?" diye sorduğumda:
"Evet!" dedi.
Lafız Bişr b. Amr'ın
lafzıdır. Said rivayet ederken: "Bu koçları bizzat kendi elleriyle
kestiğini gördüm" eklemesini yapar.
Buhari ile Müslim,
Sahih'de Şu'be'den rivayet ettiler.
6940- Ebu Said der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağzı, ayakları ve gözleri siyah
olan boynuzlu bir koç kurban etti.''
6941- Ali b. el-Hüseyn
der ki: "Biz her ümmet için uygulayacağı bir mensek kıldık"[Hac 67]
buyruğunda Mensek'ten kasıt kurbanlıklarını kesmeleridir. Ebu Rafi' bu konuda
bana şunu anlattı: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurban keseceği
zaman güzelinden ve semizinden boynuzlu iki koç satın alırdı. Bayram hutbesini
verip namazını da kıldıktan sonra koçlardan birini kendi eliyle bıçakla keser
ve: "Allahım' Bu senin bir olduğuna, benim de risaleti tebliğ ettiğime şahadet
eden tüm ümmetim adınadır" buyururdu. Onu kestikten sonra ikinci koçu
getirir ve onu da kestikten sonra: "Allahım! Bu da Muhammed ve ailesi
adınadır" buyururdu. Kestikten sonra da onların etlerinden hem yoksullara
yedirir, hem de ailesiyle birlikte kendisi yerdi. Yıllar geçti, biz Haşim
oğullarından hiç kimse kurban kesmedi. Zira Yüce Allah, bizden (Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) vasıtasıyla) bu görev ile borcu
karşılamıştır."
6942- Cabir der ki:
Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem} Kurban bayramında kurban olarak iki
koç kesti. Keserken onları kıbleye çevirdiği zaman da: "Hani! bir müslüman
olarak yüzümü gökleri ve yeri var edene çevirdim ve ben müşriklerden değilim.
Namazım, kurbanım, yaşamım, ölümüm hiçbir ortağı olmayan ve alemlerin Rabbi
olan Allah içindir. Bana emredilen budur ve buna teslim olanlardanım. Allahım!
Bu, senin nimetindi. Muhammed ve ümmeti adına da sana kurban ediyoruz"
diye dua ederdi. Sonra Besmele çekip onları keserdi.
İbn Zuray'ın rivayetinde
ise şöyle geçer: " ... Bunu Muhammed ve ümmeti adına kabul buyur" der
ve Besmele çekip keserdi.
İsa b. Yunus bunu
Muhammed b. İshak'tan rivayet ederken "Boynuzlu, alacalı ve iğdiş edilmiş
iki koç" lafzını kullanır.
Başka bir kanalla da
aynısı rivayet edilmiştir.
6943- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı " ... (Bana emredilen budur ve) buna ilk teslim
olanlardanım. Bismillah! Vallahu Ekber! Allahım! Bu senin nimetindi. Muhammed
ve ümmeti adına da sana kurban ediyoruz" lafzıyla rivayet edilmiştir.
6944- Hz. Ebu Bekr der
ki: "Ey Allah'ın Resulü! En faziletli amel hangisidir?" diye
sorulunca: "Yüksek sesle telbiye edilen ve kurban kanları akıtılan
hac'dır"' buyurmuştur.
6945- Beri der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurban bayramı gününde bizlere bir
hutbe verip: "Bugün ilk yapacağımız şey namazdır. Namaz sonrası da gidip
kurbanlıkları keseriz. Bu şekilde yapan kişi. sünnetimize uygun hareket etmiş
olur, Ancak kişinin bundan (namazdan) önce kestiği hayvan ibadet olarak değil
ailesine yedirmek üzere kestiği etlik bir hayvandır" buyurdu. Ebu Burde:
"(Ben namazdan önce koyunu kesmiştim. ) Yanımda yaşlı bir koyundan daha
değerli olan bir koyun yavrusu var. Yerine onu keseyim mi?" diye sorunca,
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onun yerine kes' Ama
böylesini kesmek senden sonra artık kimseye caiz değildir" buyurdu.
Beyhaki der ki:
"Yüce Allah da halili Hz. ibrahım'e oğlunu kurban etmesini emretmiştir.
Hz. ibrahım bu emri yerine getirmek üzereyken Yüce Allah onun yerine iri bir
koç göndermiştir. Bu da Allah'a yaklaşmak için kurban ile kan akıtmanın
peygamberlerin bir sünneti olduğunu bize göstermektedir. Aynı zamanda onlara
uymamız emredilen konulardan biridir."
6946- Ma'mer bildiriyor:
Zühri, "Rüyamda seni boğazladığımı gördüm"[Saffat 102] ayetini
açıklarken, Kasım b. Muhammed'den naklen şöyle der: Ebu Hureyre ile Ka'b bir
araya gelince Ebu Hureyre, ResululIah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ka'b
ise eski kutsal kitaplardan rivayetlerde bulunmaya başladı. Ebu Hureyre: "ResululIah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Her peygamberin kabul gören bir duası
olmuştur. Ben ise duamı kıyamet gününde ümmetim için şefaat olarak sakladım''
buyurdu" deyince, Ka'b: "Sen bunu bizzat ResululIah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) işittin mi?" diye sordu. Ebu Hureyre: "Evet!"
karşılığını verince, Ka'b: "Anam babam ona feda olsun!" dedi ve şöyle
devam etti: "Sana Hz. İbrahim'in kıssasını anlatayım mı? Hz. İbrahim'e
rüyasında oğlu İshak'ı boğazladığı gösterilince, Şeytan: "Şayet İbrahim'in
ailesini şimdi fitneye düşüremezsem bir daha asla fitneye düşüremem" dedi.
Hz. İbrahim, İshak'ı boğazlamak üzere çıkınca Şeytan (insan suretinde) gelip
Sare'nin yanına girdi ve: "İbrahim, İshak'ı nereye götürüyor?" diye
sordu. Sare: "Bir işi için götürdü" cevabını verdi. Şeytan: "Onu
bir işi için değil, boğazlamak için götürdü" deyince, Sare: "Onu
neden boğazlasın ki?" diye sordu. Şeytan:
"Rabbinin kendisine
böyle emrettiğini iddia ediyor" karşılığını verince, Sare:
"Eğer Rabbi
kendisine bunu emrettiyse, Rabbine itaat etmekle güzel yapmış olur" dedi.
Bunun üzerine Şeytan
oradan çıkıp, İbrahim ile oğlunun peşine düştü.
İshak'a: "Baban
seni nereye götürüyor?" diye sorunca, İshak: "Bir işi için
götürüyor" karşılığını verdi. Şeytan: "Seni bir işi için değil,
boğazlamak için götürüyor" deyince, İshak: "Beni neden boğazlasın
ki?" diye sordu. Şeytan: "Rabbinin kendisine böyle emrettiğini iddia
ediyor" karşılığını verince, İshak: "Vallahi eğer Rabbi kendisine
bunu emrettiyse, bunu yapacaktır" dedi.
Şeytan ondan da umudunu
kesince bu kez İbrahim'in yanına geldi ve: "Oğlunu nereye
götürüyorsun?" diye sordu. İbrahim: "Bir iş için götürüyorum"
karşılığını verdi. Şeytan: "Onu bir iş için değil, boğazlamak için
götürüyorsun" deyince, İbrahim: "Onu neden boğazlayayım ki?"
diye sordu. Şeytan: "Rabbinin sana böyle emrettiğini iddia ediyorsun"
karşılığını verince, İbrahim: "Vallahi eğer Rabbim bana bunu emrettiyse
mutlaka bunu yerine getireceğim" dedi.
Şeytan kendisine itaat
edilmesinden ümidini kesip onu da bıraktı. Sonrası ayetlerde: "Her ikisi
de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: ''Ey İbrahim! Rüyayı
gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükafatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık
bir imtihandır'' diye seslendik"[Saffat 103-106] şeklinde anlatılır.
Sonrasında Yüce Allah,
İshak'a: "Dua et! Zira sana, kabul edeceğim bir dua hakkı verdim"
diye vahyedince, İshak: "Allahım! Önce gelenlerden ve sonra geleceklerden
sana ortak koşmadan huzuruna çıkanları cennete sokmanı istiyorum" diye dua
etti.
Halimi der ki:
"Allah doğrusunu bilir, buna şu şekilde anlam verebiliriz: Kişi hac
konusunda daha önce zikrettiğimiz şeylere itikad ederek, dünyanın süsleri ve
lezzetlerinden sıyrılıp bunlara göz kapayarak, günahlarına tövbe ederek,
kalbini günahlardan temizleyerek, özürler içinde Rabbine boyun eğerek,
kendisine emredildiği gibi ve Rabbine yaklaşmak için helal kılınan hayvanlardan
kurban keserek, şeytan taşlamadan sonra getirdiği kurbanı kesip veya hayvanı
boğazlayarak haccını ifa ettiği zaman sanki şöyle diyor gibidir: ''Allahım!
Haklarını ifada kusur ederek huzuruna geldim. Öyle çok günah işledim ki ceza
olarak kendi kendimi boğazlasam, ancak kefareti olabilir. Fakat sen bunu bana
yasaklayıp hayvan boğazlamayı helal kıldın. Ben de şu hayvanı kurban olarak
sana sunuyorum. Bunu benim günahlarımın kefareti olarak ihsan ve lütfunla kabul
buyur. Lütfun ve ihsanınla halilin ibrahım'in oğlunu boğazlaması yerine
böylesini fidye olarak kabul ettiğin gibi, peygamberin ve elçin Muhammed'den
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kabul ettiğin gibi benden de bunu kabul et.''
Kişi kalbinden buna
niyet ederek ve sunduğu kurbanın bu manaya geldiğini bilerek kurbanı
kesmelidir. Zikrettiğimiz niyeti diliyle söylemesinde de bir sakınca olmaz.
Hedy için geçerli olan bu durum udhiye için de geçerlidir ki aralarında pek bir
fark yoktur. Aralarındaki tek fark hedy'in Kabe'ye sürülüp (hacda) kesilmesi,
udhiye'de ise bunun olmamasıdır. Sonuç olarak her ikisi de farz değil, sünnet
olan ibadetlerdir. Samimi bir şekilde yapılan tövbe, günaha yönelik sunulacak
fidyenin de, istiğfarın da yerini tutar. Ancak bununla birlikte istiğfar etmek
sünnetin değerini arttırır. Fidye sunmak da aynı şekildedir."- Halimi,
el-Minhac (3/140) .
Beyhaki der ki:
"Sonrasında Halimi kurban edilmesi caiz olan ve olmayan hayvanlar
konusunda Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen rivayetleri
zikreder. Bundan sonraki rivayetler de bu yöndedir."
6947- Ubeyd b. Feyruz
der ki: Beri'ya: "Bana Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yasakladığı veya mekruh gördüğü kurbanlıkları söyle" dediğimde:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu ki -O, eliyle
işaret etti, ben de nasıl yaptığını göstereceğim ama- elim onunkinden daha
kısa" karşılığını verdi ve şöyle devam etti: "Körlüğü belli olan kör
hayvan, hastalığı belli olan hasta hayvan, topallığı belli olan topal hayvan ve
ilikleri kurumuş cılız hayvan olmak üzere dört hayvanın kurban edilmesi caiz
değildir."
Beri'ya: "Hayvanın
kulağında veya boynuzunda bir eksikliğin olınasından hoşlanmıyorum"
dediğimde: "Hoşlanmadığını sen kesme, ama kimseye de yasaklama"
karşılığını verdi.
Halimi der ki:
"Alimlerin ittifakıyla kör hayvan kurban olamaz. Aynı şekilde uyuz olan
hayvan da kurban olamaz. Bir yeri açık bir şekilde eksik olan hayvana gelince,
şayet eksik olan kısım yenilen veya eti ile yağına tercih edilebilecek bir şey
ise böylesi bir hayvandan ne hedy, ne de udhiye olur."- Halimi, el-Minhac
(3/140).
Beyhaki der ki:
"el-Ahkam ile es-Sünenü 'l-Kübra'da bunu ayrıntılı bir şekilde işledik.
es-Sünenü'I-Kübra'da kurban konusunda uyulması gereken kurallara da değindik.
Konu hakkında daha fazla malumat sahibi olmak isteyenler söz konusu yere
müracaat edebilirler. Ayrıca es-Sünenü'l-Kübra'da hacda kurban edilecek
hayvanlara nasıl davranılacağı hakkında gelen rivayetlere de yer verdik ki,
bazılarını burada zikredeceğiz."
6948- Ümmü Seleme'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kurban kesecek olan kişi, Zilhicce ayının ilk on günü içinde onun kıllarından
ve bedeninin diğer yerlerinden bir şey kesmesin. ''
Süfyan'a: "Bazıları
bunu merfU olarak rivayet etmiyor" denilince: "Ama ben merfU olarak
rivayet ediyorum" karşılığını verdi.
Müslim, Sahıh'de İbn Ebi
Ömer'den rivayet etti.
6949- Said b.
el-Müseyyeb der ki: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımı Ümmü
Seleme'den işittiğime göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Kurban kesecek olan kişi, Zilhicce ayı girdiği zaman artık
onu kurban edene kadar kıllarından ve tırnaklarından bir şey kesmesin. ''
Müslim, Ubeydullalı b.
Muaz'dan rivayet etti.
6950- Ümmü Seleme'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kurban kesecek olan kişi, Zilhicce ayının ilk on günü içinde onun kılları
ve tırnaklarından bir şey kesmesin. ''1
Müslim, Sahih'de Haccac
b. eş-Şair kanalıyla Yahya b. Kesir'den rivayet etmiş ve "Amr b. İsnadı
hasendir.
Müslim" diyerek
ravi ismi konusunda tereddüt etmemiştir. - Müslim, adaM (41).
Müslim, Cunder kanalıyla
Şu'be'den ravi ismi konusunda tereddüt ederek rivayet etti. - Müslim, adahi
(42),
6951 - Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kurban bayramı gününde Allah katında insanoğlu kurban kesmekten daha
güzel bir amelde bulunamaz. Bu kurban da kıyamet günü boynuzu olan boynuzuyla.
kıllan ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı da henüz yere düşmeden önce
Allah katında kabul görür, Bundan dolayı kestiğiniz kurbanlardan yana içiniz
rahat olsun, ''
6952- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "imkanı olduğu
halde kurban kesmeyen kişi, namazgahımıza yaklaşmasın" buyurmuştur.
6953- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Para, bir
kurban bayramında kesilecek bir kurbandan daha hayırlı bir şey için
harcanamaz" buyurmuştur.
6954- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rabbiniz
bayramınızda koyunlarınızı kurban etmenizi çok beğenir" buyurmuştur.
6955- Hz. Ali der ki:
"Kurbanlık olarak iki ve daha yukarı yaşta olan hayvanları seçin ve besili
olsunlar. Bu şekilde yediğin zaman güzel olan bir eti yemiş, yedirdiğin zaman
da güzel olan bir eti yedirmiş olursun."
Beyhaki der ki:
"Gıbir ile başkasından bir yaşında olan koyunun da kurban edilmesinin
(evazına dair rivayetler zikretmiştik. Hz. Ali'nin burada bahsettiği koyun
olabilir veya koyun dışında keçi, sığır veya deve de olabilir."
6956- Zeyd b. Erkam der
ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bu kurbanlar ne oluyor?" diye sorulunca,
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Atanız ibrahim'in
sünnetidir" buyurdu. "Buna karşılık bize ne vardır?" diye
sorulunca: "Her bir kıl ma karşılık bir iyilik sevabı vardır"
buyurdu. "Ya (kesilen koyunların) yününe karşılık?" diye sorulunca
da: "Yününden her birine karşılık yine bir iyilik sevabı vardır"
buyurdu.
6957- İmran b. Husayn
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Fatıma! Kalk ve kurbanının
kesilmesine sen de şahit ol! Yüce Allah ondan dökülen ilk damla kanla işlediğin
her günahı bağışlar. Kesilirken: ''Namazım, kurbanım, yaşamım, ölümüm hiçbir
ortağı olmayan ve alemlerin Rabbi olan Allah içindir. Bana emredilen budur ve
buna teslim olanlardanım'' de" buyurdu.
Ona: "Ey Allah'ın
Resulü! Bu sana ve ailene özel olan bir şey midir? Size özel ise siz buna
layıksınız. Yoksa tüm müslümanlar için geçerli midir?" diye sorduğumda:
"Hayır, tüm müslümanlar için geçerlidir" buyurdu.
Beyhaki der ki:
"Bu, bundan önceki hadis, ondan da önceki dört hadis ve Hz. Ali'nin
sözünden önceki hadislerin isnadları konusunda tenkitler vardır. Ancak
alimlerimizden bazılarının en faziletli ameller içinde bunlara benzer
rivayetleri zikrettiklerini işittim. Allah bizleri hatadan ve bunun vebalinden
korusun."
6958- Hubeyş der ki:
"Kurban bayramında Hz. Ali'nin namazı kıldırmasına şahit oldum. Namazı
kıldırdıktan sonra açık alanda yanına iki koç getirildi. Onları keseceği zaman:
"Hanif bir müslüman olarak yüzümü gökleri ve yeri var edene çevirdim ve
ben müşriklerden değilim. Namazım, kurbanım, yaşamım, ölümüm hiçbir ortağı
olmayan ve alemlerin Rabbi olan Yüce Allah içindir. Bana emredilen budur ve
buna teslim olanlardanım. Bismillah! Vallahu Ekber! Allahım! Bu senden geldi ve
yine sana gidiyor. Allahım! Bunu filan kişiden kabul et" dedi. Sonra:
"Ey Kanber! İçinden bana pişirmek için kaldıracağın iki parça hariç
kalanını sadaka olarak dağıt" dedi."ı
Bir koç mu, yoksa iki
koç mu getirildi, hangisini söylediğini bilemiyorum. Benim kitabımda iki koç
şeklinde yazılıdır. Yine benim kitabımda "Keseceği zaman" lafzı ile
"Bu iki koçun etini sadaka olarak dağıt" lafzı yazılıdır.
6959- İbn Ömer der ki:
Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Vedi haccında bulundum. Kurban günü
geldiği zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alacalı ve boynuzlu iki
koç getirilmesini söyledi. Getirilen koçlardan birini kestikten sonra:
"Bu, benim ve ailemin adınadır" dedi. İkinci koçu da kestikten sonra:
"Bu da, benim ve
ümmetim adınadır" dedi. Sonra da şöyle buyurdu: "Boynuzlu ve alacalı
bir koç kurban eden kişi, yüz tane deve kurban etmiş gibidir. iğdiş edilmiş bir
koç kurban eden kişi. elli tane deve kurban etmiş gibidir. Bir dişi koyun
kurban eden kişi, bir sığır kurban etmiş gibidir. Bir sığır kurban eden kişi
de, on tane deve kurban etmiş gibidir. ''
Ebu Bekr el-Absı meçhul
biridir ve münker hadisleri rivayet eder. şayet hadisin son kısmı doğru ise
bundan kasıt, Yüce Allah'ın kurban sevabını kat kat fazlasıyla verecek
olmasıdır.
6960- Ali b. Ebi Talib
der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurbanlıkların başında
durmamı emretti. Sonra emriyle kesilen kurbanların etlerini dağıttım. Yine
emriyle palanları ile derilerini dağıttım."
Buhari, Sahih'de Kabisa
ve Muhammed b. Kesir kanalıyla Süfyan'dan rivayet etti.
6961- İbn Bureyde'nin,
babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Daha önce imkanı olanlar imkanı olmayanlara yardım etsin
diye kurbanlıklarınızın etlerini üç günden fazla yanınızda tutmanızı
yasaklamıştım. Ama artık istediğiniz kadar yiyebilir ve azık olarak
kaldırabilirsiniz. "
6962- Tarık b. Şihab der
ki: Selman: "Bir kişi bir sinekten dolayı cennete girerken başka biri de
yine bir sinekten dolayı cehenneme girdi" dedi. Oradakiler: "Sinek
dediğin nedir?" diye sorunca, Selman birinin giysisinin üzerinde gördüğü
bir sineği göstererek: "İşte budur" dedi. Ona: "Bu nasıl
oluyor?" diye sorduklarında ise şöyle dedi:
"İki Müslüman, bir
puta tapan bir topluluğa rastladılar. Bu iki müslümana: ''Siz de bizim putumuza
bir şeyler sunun!'' dediklerinde, müslümanlar: ''Biz Allah'a şirk koşmayız''
karşılığını verdiler. Puta tapan o topluluk: ''Bir sinek dahi olsa ona bir
şeyler sunun'' dediklerinde, Müslümanlardan biri diğerine: ''Ne dersin?'' diye
sordu. O: ''Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmam'' deyince, o topluluk tarafından
öldürüldü ve cennete girdi. Diğeri ise yüzüne konan bir sineği alıp kurban
niyetine putun üzerine koydu. Bundan dolayı cehenneme girdi.''