MUĞNİ’L-MUHTAC

KURBAN

 

4. KURBANIN VAKTİ

 

1. Kurbanın vakti bayramın birinci günü güneşin bir mızrak boyu yükselip de iki rekat namaz ve iki hafif hutbe okunabileceği süre geçince başlar. Kurban vakti teşrik günlerinin sonunda güneş batıncaya kadar devam eder.

 

2. Ben [Nevevi] derim ki: Güneşin yükseldiği vakit, kesmenin faziletli olduğu vakittir. Şart olan ise güneşin doğması, sonra iki rekat namaz kılıp iki hutbe verilecek kadar zamanın geçmesidir. Allah en iyisini bilir.

 

3. Bir kimse muayyen bir hayvanı kesmeyi adayarak "bunu kesmek Allah için borcum olsun" derse onu o vakitte [kurbanlıkların kesim vaktinde] kesmesi gerekir. 

 

42. Kurban kesme vakti, Zilhiccenin onun cu günü olan bayramın ilk gününde güneşin bir mızrak boyu kadar yükselip de iki rekat hafif bir namaz kılıp iki hafif hutbe verecek kadar zaman geçtikten sonra girer. Kişi bundan önce hayvanını boğazlarsa kestiği hayvan kurban olmuş olmaz. Bunun delili Buhari ve Müslim'de yer alan şu hadistir:

 

> Bu günümüzde ilk yapacağımız şey namaz kılmaktır. Sonra dönüp kurbanlarımızı keseriz. Böyle yapan bizim sünnettmize uygun davranmış olur.

Bundan önce kurbanını kesen kişi yalnızca ailesine et sağlamış olur, onun bu kestiğinin kurbanla bir alakası yoktUr.(Buhari, lydeyn, 951; Müs!im, Edahi, 5046)

 

Şu durum bu hükümden istisna edilir: Hacılar yanlışlıkla zilhicce ayının sekizinci gününde Arafatta vakfe yapıp dokuzuncu günde kurbanlarını kesseler, sonradan hata ettikleri ortaya çıksa hacca tabi olarak bu kurbanları yeterli olur. Bunu Nevevi el-Mecmu'da Darimı'den zikretmiştir. Bu, söz konusu durumda haccın yeterli olacağı şeklindeki zayıf görüş esas alındığında böyledir. Daha doğru görüşe göre ise bu durumda hac yeterli olmadığı gibi kurban da yeterli olmaz.

 

Not:  Nevevi'nin "hafif" ifadesi hafif olmanın yalnızca hutbede dikkate alınacağını ifade etmektedir. Bu, zayıf görüştür. Daha doğru görüşe göre ise benim yaptığım açıklamada görüleceği üzere bunun iki rekatlık namazda da dikkate alınmasıdır. Nevevi "hafif" ifadesini çoğulolarak zikretmiş olsaydı bu kusurlardan uzak bir ifade olurdu. Nevevi'nin hacca ilişkin eserinde "hafif" yerine "mutedil" kelimesi yer almış ve bu ifade garip karşılanmıştır.

 

43. Kurban kesme vakti teşrik günlerinin sonunda güneş batıncaya kadar devam eder.

Teşrik günleri, İmam Şafii'ye göre zilhiccenin onundan sonraki üç gündür. Bunun deli li Hz. Peygamber (s.a.v.)'in şu hadisidir:

 

> Arafat bütünüyle vakfe yeridir. Teşrik günlerinin tümü kurban kesim vaktidir.(Beyhaki, Hac, 5, 239; Sahih-i İbn Hibban, Hac, 3854. İbn Hibban hadisin sahih olduğunu söylemiştir. )

 

İbn Hibban'ın bir başka rivayetinde ise "teşrik günlerinin tümü hayvan boğazlama günüdür" demiştir.(Sahih-i İbn Hibban, Hac, 3854)

 

Diğer üç İmam [Ebu Hanife, İmam Malik ve Ahmed bin Hanbel] kurban kesme zamanını bayram günü ve sonrasındaki iki gün olarak kabul etmişlerdir.

 

Not:  Hacılar yanlışlıkla Zilhicce'nin 10. gününde vakfe yapsalar o gün, onların vakfe yapmalarına binaen bayram günü gibi kabul edilmez, gerçekte olduğu üzere teşrik günlerinden kabul edilir.

 

Konuyla ilgili yasak sebebiyle geceleyin hayvan boğazlamak ve kurban kesmek mekruhtur. Bunun aklı gerekçesi olarak "hayvanın [bedeninde] kesileceği yer[e bıçağı isabet ettirme] konusunda [karanlık sebebiyle] hata yapmak" zikrediimiştir. Bir görüşe göre ise fakirler gündüz kesilen kurbanın yanında bulunduğu kadar geceleyin kesilen kurbanın yanında bulunmazlar.

 

44. Nevevi şöyle demiştir: "Kurban kesmede güneşin yükseldiği vakit, kesimin faziletli olduğu vakittir. Şart ise güneşin doğması, sonra da iki rekat namaz kılıp iki hutbe okunacak kadar vaktin geçmesidir. Doğrusunu en iyi Allah bilir."

 

Bu, Rafii'nin de belirttiği üzere "bayram namazı, güneşin doğumu ile birlikte girer" diyen kimsenin görüşüne dayalıdır. Rafii "kurban" bölümünde bu meseleden sonra şöyle demiştir: "Güneşin doğumunun ardından iki rekat namaz kılmak ve iki hutbe verilmesinin de dikkate alınması gerekir. Güneşin [bir mızrak boyu] yükselmesini dikkate alanlar, bu iki rekat namaz kılıp iki hutbe verilecek kadar zamanın güneşin yükselmesinden sonra geçmesini dikkate alırlar."

 

el-Muharrer'de "bayram namazı" bölümünde güneşin doğuşundan sonra iki rekat namaz kılıp iki hutbe verecek kadar zamanın geçmesi tek görüş olarak aktanldığı halde "kurban" bölümünde güneşin yükselmesinden sonra bu vaktin geçmesi dikkate alınmıştır. Nevevi buradaki ifadesiyle Rafii'nin bu çelişkisini telafi etmiştir.

 

Bulkın! Nevevi'nin "güneşin yükselmesi fazilettir" ifadesine itirazda bulunarak şöyle demiştir: "Kurban kesmede acele edilmesi dince istenen bir şeyolup bu geciktirilemez."

 

45. Bir kimse muayyen bir hayvanı adak olarak kesmeyi adayıp "Allah için bu hayvanı -mesela sığırı- kesmek borcum olsun" dese veya "Allah için" ifadesini kullanmaksızın "bunu kurban kıldım", "bu kurbandır", "bunu kurban etmek üzerime borç olsun" dese o hayvan üzerindeki mülkiyeti sona erer ve onu yukarıda belirttiğimiz vakitte kesmesi gerekir. Bu, kişinin adaktan sonra ilk olarak hayvanı kesme imkanı bulduğu vakittir. Çünkü bu kişi söylediği bu sözlerle hayvanı "kurban" olarak belirlemiştir. Kurbanın ise kurbanlıkların kesim vaktinde boğazlanması gerekir. Alimlerin ifadesinden anlaşılacağı üzere kişinin bunu ertesi yıla ertelemesi caiz değildir.

 

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: Kişi "bu köleyi azat etmek Allah için üzerime borç olsun" dese onun köle üzerindeki mülkiyeti ortadan kalkmaz. Burada da öyle olmalıdır.

 

Buna şöyle cevap verilir: "Köledeki mülkiyet başkasına intikal etmeyip tamamen ortadan kalkmaktadır. Oysa adak kurbanındaki mülkiyet öyle olmayıp kişi bunu adadığında hayvan üzerindeki mülkiyet fakirlere intikal etmektedir. Bu sebepledir ki ileride geleceği üzere kişi bu hayvanı telef etse onu tazmin etmesi gerekir. Oysa köleyi telef etse tazmin etmesi gerekmez. Köleyi her ne kadar satması caiz olmasa da böyledir; çünkü azat olmayı kölenin kendisi hak etmekte olduğundan köleyi telef eden şahsın bir başkasına tazminde bulunması söz konusu değildir. Kurban ise böyle değildir; çünkü onda hak sahipleri varlığını korumaktadır.

 

Not:  Nevevi "dese" ifadesiyle şuna işaret etmiştir: Bir kimse muayyen bir koyun veya sığırı kurbanlık kılmaya niyet ettiği halde bunu diliyle söylemese o hayvan kurbanlık olmuş olmaz. Doğru olan da budur. Bilindiği üzere dilsiz şahsın başkalarınca anlaşılan işareti de konuşabilen kişinin konuşması gibidir. Bunu Ezrai ve başkaları belirtmiştir.

 

Nevevi'nin "muayyen" diye kayıtlamasından ilk anda şöyle bir anlam anlaşılmaktadır: "Allah için bir koyun kesmek borcum olsun" demiş olsa hüküm bundan farklı olur." Oysa daha doğru görüşe göre yine kurban bayramı zamanında kesmek gerekli olur. Nitekim birazdan geleceği üzere bu şekilde adanan hayvanı da o vakitte kesmek gerekir.

 

Nevevi'nin "bu vakit" ifadesi, kesimin eda olması içindir. Aksi taktirde kişi bu vakitte kesmeyi ertelese bile daha sonradan kesmesi gerekir. Ruyanl'nin alimlerimizden aktardığına göre o durumda kesim kaza olmuş olur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

5. KURBANA İLİŞKİN BAZI HÜKÜMLER