DİYETLER |
A. YARALAMALAR
1. Kemiğin Görüldüğü
Yaralamalar
Müslüman ve hür bır
kimsenin baş veya yüzünde kemiğin görüldüğü yaralamalarda beş deve diyet
vardır.
53. Baştaki ve yüzdeki kemiği
ortaya çıkaran yaralamalarda yaralanan kişinin tam diyetinin yirmide biri
ödenir. Buna göre cenin dışında Müslüman, erkek ve hür kişi için beş deve diyet
ödenir. Bunun delili Tirmiif'nin hasen görerek rivayet ettiği "kemiği
gösterecek derecede olan yaralamada beş deve diyet vardır" hadisidir.
(Tirmizi, Diyat, 1390)
54. Bu oran, kadın,
ehl-i kitap ve bunların dışındakilerde de dikkate alınır. Buna göre kitabı bir
kimseye yönelik bu şekilde yaralama durumunda bir tam 2/3 deve diyet ödenir.
Mecusiyi ve onun
durumunda olan birini yaralama durumunda bir devenin üçte biri diyet ödenir.
Nevevi benim yaptığım gibi ifade etmiş olsaydı daha kapsamlı ve özet bir ifade
olurdu. Aynı şey kemiği kıran yaralamada da söz konusudur.
55. Baş ve yüz ifadeleri
bu ikisi dışında bacak ve kol gibi organları dışarıda bırakmaktadır.
Zira ileride geleceği
üzere bu organlarda bilirkişi tarafından belirlenecek tazminat söz konusudur.
2. Kemiğin kınldığı
yaralamalar
Kemiğin görülmesiyle
birlikte kırıldığı yaralamalarda on deve, kemiğin görülmeksizin kırıldığı
yaralamalarda beş deve diyet vardır. [Zayıf] bir görüşe göre bilirkişi
tarafından belirlenen tazminat ödenir.
56. Şu yaralamalarda on
deve diyet ödenir:
> Kemiğin hem
kınldığı hem de ortaya çıktığı yaralamalarda,
> Kemik sadece
kınimış olsa bile kemiği dışarı çıkarmak yahut düzeltmek için yarmaya ihtiyaç
duyulduğu yaralamalar.
> Yahut yaralamanın
sirayet ettiği yaralamalar.
57. Bu on deve, diyetin
tam olmasını gerektiren hürriyet ve diğer hususlar dikkate alındığında tam
diyetin onda biridir. Nevevi böyle ifade etmiş olsaydı bundan önce geçen
örnekleri de kapsamış olurdu.
Bu konuda temel delil
Zeyd b. Sabit'ten rivayet edilen şu hadistir: "[Resulullah (s.a.v.)]
kemiğin kınldığı yaralamalarda on deve diyeti gerekli kılmıştır.
"(Beyhaki, Diyat, VIII, 72. Bu hadisi Darekutnı ve Beyhaki Zeyd'den merfu
olarak rivayet etmişlerdir)
Böyle bir bilgi ancak
peygamberimizden edinilmiş olabilir.
58. Kemiğin yalnızca
kınldığı ancak görülme vb. diğer durumların bulunmadığı yaralamalarda [ne
ödenir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
beş deve ödenir; çünkü on deve kemiğin görülmesi ve kırılması karşılığındadır.
Kemiğin görülmesinin diyeti beş deve olduğuna göre geriye kalan beş deve
kemiğin kırılmasının karşılığıdır. Buna göre tek başına kınlma sebebiyle beş
deve gerekli olur.
İkinci görüş
[Zayıf] bir görüşe göre
tek başına kemiğin kırılması durumunda bilirkişi tarafından belirlenen tazminat
ödenir; çünkü bu, kemiğin görülmesinin söz konusu olmadığı bir kemik kırılması
olup tıpkı [yüz ve baş dışında vücudun diğer yerlerindeki] sair kemik
kırılmalarına benzemiştir.
3. Kemiğin çıktığı
yaralamalar
Kemiğin [kırıldığı,
görüldüğü ve aynı zamanda] yerinden ayrıldığı [çıktığı] yaralamalarda on beş
deve diyet ödenir.
59. RafiI'nin meseleyi
tasvirinden anlaşıldığına göre kemiğin kırıldığı, etinin sıyrılarak görüldüğü
ve aynı zamanda yerinden oynadığı [çıktığı] yaralamalarda on beş deve diyet
ödenir. Bunun delili Nesal'nin rivayet ettiği hadistir.(Nesai, Kasame, 4871)
İmam ŞafiI de el-Ümm'de
bu konuda icma bulunduğunu söylemiştir. İbnü'l-Münzir de aynı şeyi söylemiştir.
4. Beyin zanna işleyen
yaralama
Beyin zarına işleyen
yaralamalarda tam diyetin üçte biri ödenir.
60. Beyin zarına işleyen
yaralamalarda tam diyetin üçte biri ödenir. Bunun delili Amr b. Hazm'ın rivayet
ettiği hadistir. el-Bahr adlı eserde "bu konuda icma vardır"
denilmiştir.
61. Dimağa [beyne] kadar
ulaşan yaralamalarda [diyet olarak ne ödenir? Bu konuda mezhep içinde üç görüş
bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru olan -ve İmam
Şafii tarafından açıkça ifade edilengörüşe göre beyin zarına işleyen yaralama
ile aynı diyet ödenir.
İkinci görüş ,
[Zayıf] bir görüşe göre
beyin zarının da yırtılmış olması sebebiyle ayrıca bilirkişinin belirleyeceği
tazminat da ödenir. Bunu Maverdi belirtmiştir. Bu, vücut boşluğuna giden
yaralamada bağırsağın yırtılması konusunda gelecek hükmün kıyas bakımından
aynısıdır.
Üçüncü görüş
[Zayıf] bir başka görüşe
göre ise bu durumda tam diyet ödenir; çünkü bu yaralama ölüme yol açar.
İlk görüş bunu
reddetmektedir. Beyin zarına işleyen yaralama ve öncesinde şayet suçlu aynı
kişi ise belirtilen diyet ödenir. Şayet suçlular birden fazla ise bunun hükmü
Nevevi'nin aşağıdaki ifadelerinde yer almaktadır.
5. Birden fazla kişinin
farklı yaralama fiilini gerçekleştirmesi
Bir kimse bir şahsın
kemiğini ortaya çıkartacak şekilde yaralasa, bir başkası kemiğini kırsa, üçüncü
bir şahıs kemiği yerinden oynatsa, dördüncü bir kişi beyin zarına işleyen
yaralama yapsa ilk üç şahsın her biri beşer deve diyet öder. Dördüncü şahıs ise
bunu tam diyetin üçte birine tamamlar.
62. Bir kimse, hür ve
aynı zamanda Müslüman olan bir erkeğin yüz kemiğini ortaya çıkaracak şekilde
onu yaralasa bir başkası bundan önce veya sonra onun kemiğini kırsa, üçüncü bir
şahıs kemiği yerinden oynatsa ve dördüncü bir şahıs da beyin zarına işleyecek
şekilde yaralasa ilk üç kişinin her biri beşer deve diyet ödemekle yükümlü
olur.
İlk şahıs, kemiği gösteren
yaralama yaptığı için, ikinci şahıs kemik kırma diyetinden buna ekleneni
ödediği için, üçüncü şahıs da kemiği yerinden oynatma diyetinden buna ekleneni
ödediği için bu şekilde beşer deve öder.
Dördüncü şahıs ise
diyeti üçte bire tamamlayacak şekilde geriye kalanı öder. Bu da IS tam 1/3
devedir. Bu, kemiği yerinden oynatma ve beyin zarına ulaşan yaralamanın
arasındaki diyettir.
Bu mesele, Cüveyni'nin
ve başkalarının da örneklendirdiği gibi şu şekildedir: Bir kimsenin kemiği
ortaya çıkartığı yaralamada bir başkasının aynı yerdeki kemiği kırması
şeklindedir.
Not: Nevevi, ilk şahsın beş deve ödemekle yükümlü
olduğunu mutlak olarak belirtmişse de bu, şayet af söz konusu olmuşsa veya
yaralama kasıtlı yapılmamışsa geçerlidir. Aksi taktirde el-Muharrer'de
belirtildiği üzere uygulanması gereken şey kısastır. Buna göre yaralı şahıs
kemiğini ortaya çıkaran yaralamada kısas uygulamayı, diğer şahıslardan ise erş
almayı istese bunu yapmasına müsaade edilir. İmam Şafii, el-Ümm'de bunu açık
olarak ifade etmiştir.
Bütün bu hükümler, kişi,
belirtilen yaralamalardan dolayı ölmediğinde söz konusudur. Şayet ölürse,
yaranın sirayet etmesi sebebiyle bu kişinin tam diyetini ödemek onlara gerekli
olur; çünkü öldürme durumunda büyük yara ile küçük yara birbirinden aynlmaz.
Bunu Fankl, Fevaid adlı eserinde belirtmiştir.
6. Baş ve yüzdeki diğer
yaralamalarda diyet
Kemiği dışarı çıkaran
mudıha yaralamasından önceki [beş] yaralamada bunların mudiha'ya nisbeti
[oranı] biliniyorsa mudıha'nın erşinden o oranda diyet ödemek gerekir. Aksi
taktirde bedenin diğer bölgelerindeki yaralamalar gibi bilirkişinin belirlediğ
tazminat ödenir.
63. Etin sıyrılıp
kemiğin ortaya çıktığı yaralamadan önceki beş tür yaralamada -ki bunlar daha
önce geçen harisa, damiye, badia, mütelahime ve simhak adı verilen
yaralamalardırşuna bakılır:
> Şayet bu
yaralamanın, kemiği ortaya çıkaran yaralamaya [mudıha] oranı biliniyorsa yani
kişinin başında kemiğin görüldüğü bir yaralama bulunup mesela etin bir kısmını
kesen yaralama bununla kıyaslandığında etten kopan / kesilen kısmın etin
derinliğine oranının üçte bir veya yarım olduğu görülüyorsa, bu yaralama için
gerekli olan erşe nispetle o oranda tazminat ödenir. Şayet yaralamanın mudıha
yaralamasıyla oranınm miktarında şüphe edersek kesin olarak bilineni gerekli
kılarız. Bu, NeveVi'nin e[-Muharrer'e tabi olarak esas aldığı görüştür. Ravdatü
't-talibın ve eş-Şerhu'l-kebir'de alimlerimizden şu görüş aktarılmıştır:
"Bilirkişinin belirleyeceği tazminat" ve "yaranın mudıha'ya
kıyaslanması sonucunda ortaya çıkan miktar" içinden hangisi daha fazla ise
o ödenir; çünkü her birinin sebebi gerçekleştirmiştir, Şayet ikisi eşitse
birini ödemek gerekli olur.
> Varanın, kemiği
gösteren yaraya orantısı bilinmezse bilirkişinin belirleyeceği tazminat ödenir.
Bu, kemiği gösteren yaranın diyetine ulaşamaz. Nitekim [baş ve yüzde değil de]
vücudun diğer bölgelerinde kemiğin görülmesi, kemik kırılması, çıkık gibi
yaralamalarda da yalnızca bilirkişinin belirleyeceği tazminat ödenir. Çünkü
kemiği gösteren yaralama, kemik kırılması ve çıkık konusundaki deliller bunu
kapsamamaktadır; çünkü belirtilen üç yaralama yalnızca baş ve yüzdeki
yaralamalara özgüdür. Baş ve yüz dışındaki yaralamalar onlarla aynı deiğldir;
çünkü baş ve yüzdeki yaralamalar hem daha tehlikeli hem de [kişinin fiziksel
görünümünü] daha çirkinleştiricidir. Aynı zamanda bir organın kendisinin
diyeti, o organa karşı işlenen suçun diyetinden daha fazla olamaz. Bir parmak
boğumunda sadece üç tam 1/3 deve gerekli olduğuna göre parmağın kemiğini
gösteren yaralamada nasıl beş deve diyeti gerekli görebiliriz?
7. Vücut boşluğuna
işleyen yaralamalarda diyet
Vücut boşluğuna işleyen
yaralamada tam diyetin üçte biri ödenir. Bu tip yaralama karın ve göğüs
boşluğu, gırtlaktaki [köprücük kemikleri arasındaki], alındaki [şakaklardaki]
ve böğürdeki gediklerde yapılan yaralamalardır.
64. Küçük de olsa vücut
boşluğuna giden yaralamalarda tam diyetin üçte biri vardır. Çünkü bu, Amr b.
Hazm hadisiyle sabittir.(Nesai, Kasame, 4861)
65. Bu hüküm bir
öncekinden istisna edilmiş gibidir; çünkü [baş ve yüz dışında] bedende olup
diyet miktarı belirlenmiş bunun dışında yaralamalar yoktur.
66. Bu tip yaralamaların
özelliği gıdayı veya ilacı dönüştürme özelliği bulunan vücut boşluğuna doğru
ulaşmasıdır. Nitekim Nevevi buna "karnın içi", "göğsün
içi", "iki köprücük kemiği arasındaki gedik", "şakaklardaki
çukurlar" ve "böğürdeki çukurlar" diyerek örnek vermiştir.
67. Bu yaralamaların
kesici bir aletle yapılmış olmasıyla so pa gibi bir şeyle yapılmış olması
arasında bir fark yoktur.
68. Bahsedilen
"boşluk" ifadesi ile ağız, burun, göz kapağı, göz, idrar yolu
dışarıda bırakılmıştır; çünkü buralardaki yaralamaların tehlikesi yukarıda
zikredilen bölgeler gibi değildir. Ayrıca buralar vücut boşluğu olarak kabul
edilmez. Bu tip yaralamalarda [dince belirlenmiş sabit diyet değil,] bilirkişi
tarafından belirlenecek tazminat ödenir.
69. Yüzdeki kemiği
dışarı çıkaracak veya burun kemiğini kıracak bir yaralama kişinin ağzına veya
burnunun iç tarafına ulaşacak olursa ilk durumda kemik görülmesi diyeti, ikinci
durumda kemik kırılması diyeti ödenir. Ayrıca her iki durumda buna ek olarak
ağız ve buruna işleyen bir yaralama söz konusu olduğu için tazminat da ödenir;
çünkü bu, farklı bir suçtur.
70. Kişi bir bıçakla bir
şahsın omuz veya uyluğundan karnına kadar kesse ve vücut boşluğuna doğru bir
yaralama yapsa bu durumda vücut boşluğuna giden yaralamanın [caife] diyeti
yanında omuz veya uyluğu yaralama sebebiyle bilirkişinin belirleyeceği diyeti
öder; çünkü bu, vücut boşluğuna giden bir bölgenin dışındaki yaralamadır.
71. Kişi bıçakla bir
şahsın göğsünden karnına veya gırtlağına kadar kesse, bilirkişinin
belirleyeceği tazminat söz konusu olmaksızın yalnızca vücut boşluğuna giden
yara diyeti öder; çünkü bunların tümü, vücut boşluğuna açılan yara bölgesindedir.
72. Bir kimse bir şahsın
ciğer veya dalağına kadar işleyecek şekilde onun vücudunda yara açsa, vücut
boşluğuna açılan yaralama diyeti yanında ayrıca bunun için de bilirkişinin
belirleyeceği tazminatı öder.
73. Bir kimse bir şahsın
kaburga kemiğini kırsa, bunun için ödenecek tazminat, vücut boşluğuna işleyen
yara ile birlikte değerlendirilir: Şayet yara, kaburgadan başka bir yerden
nüfuz ederse hem bilirkişi tarafından belirlenen tazminat hem de diyet ödenir.
Şayet yara, kaburganın kırılması sebebiyle vücut boşluğuna nüfuz etmişse
kaburganın kırılması sebebiyle ödenecek tazminat, vücut boşluğuna açılan
yaranın diyeti içine girmiş olur.
Not: İleride şu gelecektir: Yaralama kişinin
karnından başlayıp sırtından çıksa bu, iki tane caife yarası sayılır.
Nevevi'nin buradaki ifadesi sanki "caife" ifadesinin yalnızca vücut
boşluğuna giren yaralamalar için kullanılacağı izlenimini doğursa bile bu
durum, vücut boşluğundan çıkan bir şey için de "caife" adının
kullanılacağını göstermektedir.
8. Kemiği ortaya çıkaran
yaralamanın büyüklüğü ile erş [diyet] arasındaki ilişki
Kemiği ortaya çıkaran
yaralamanın erşi [diyeti], yaranın büyüklüğüne [ve küçüklüğüne] göre değişmez.
74. Kemiği ortaya
çıkaran yaralamanın erşi [diyeti], yaranın büyüklük ve küçüklüğüne göre
değişmez; çünkü diyet yaralamanın [büyüklüğüne değil] adına bağlıdır. Nitekim
aynı şeyorganlarda da böyledir. Aynı şekilde kemiğin açıkça ortaya çıkmış
olması ya da tüylerle örtülmüş olmasına göre de değişmez.
Not: Bu hüküm yalnızca "mudiha" yarasıyla
sınırlı olmayıp daha önce işaret ettiğimiz üzere "caife" hakkında da
geçerlidir. Buna göre bir kimse bir şahsa iğne batırsa ve bu iğne o şahsın
vücut boşluğuna ulaşsa, yaptığı bu yaralama, "caife / vücut boşluğuna
giden yaralama" kabul edilir. Bu sebeple İmam Şafii şöyle demiştir:
"Böylece baştaki bütün yaralamalarda [yaranın miktarı değil] yaranın ismi
dikkate alınır."
9. Kemiği ortaya çıkaran
yaralamalara ilişkin çeşitli hükümler
Kemiği gösteren
yaralamalar; görüntü, hüküm, yer, yapan kimse bakımından farklılık
göstermektedir. Nevevi de bütün bu hükümleri bu tertibe uygun olarak zikretmiş,
önce konuya ilkiyle başlayarak şöyle demiştir: Kişi aralarında et ve deri
bulunacak şekilde [veya] bir görüşe göre bunlardan yalnızca bıri bulunacak
şekilde iki ayrı yerde kemiği gösterecek şekilde yaralama yap sa bu, iki mudiha
yaralaması kabul edilir. [Zayıf] bir görüşe göre bir mudiha kabul edilir.
Kişinin yaptığı mudiha
yaralaması kasten olan-yanlışlıkla olan kısımlarına ayrılsa veya baş ve yüzü kaplasa
bu, iki mudiha olarak kabul edilir. [Zayıf] bir görüşe göre bir mudiha kabul
edilir.
Kişi yaptığı mudiha
yaralamasını genişletse doğru görüşe göre bu bir yaralamadır. Başka bir kimse
bu yarayı genişletse iki ayrı mudiha kabul edilir.
Caife yaralaması sayı
bakımından mudiha yaralaması gibidir.
75. Hüküm bir olmakla
birlikte saldırgan şahıs, bir kimsenin vücudunda iki ayrı yerde kemiği ortaya
çıkaracak şekilde yaralama yapsa, bu iki yara arasında;
> [Bir görüşe göre]
et ve deri bulunsa, kişi bu iki yaralamayı ister aynı anda yapsın ister farklı
zamanlarda yapsın fark etmez,
> [Zayıf] bir diğer
görüşe göre iki yara arasında bunlardan biri yani yalnızca et veya yalnızca
deri kalmış olsa,
Bu iki yaralama ayrı iki
mudiha olarak kabul edilir.
İlk durumda aradaki
engel güçlü olduğu gibi yaraların görüntüsü de birbirinden farklı olduğu için
iki yara kabul edilmiştir.
İkinci durumda ise
bunların birden fazla yara olduğunu söyleyen görüşün delili, iki yara arasında
bir engelin bulunmasıdır.
Daha doğru görüşe göre
bu, bir yaralamadır. Çünkü suç, o bölgenin bütününe yönelik olarak sanki tek
bir yaralama gibi işlenmiş hükmünde olup bu, o bölgenin tümünde kemiği ortaya
çıkaran yaralamada bulunmak gibidir.
76. ilk durumda suçlu,
aradaki ergeli kaldırsa veya yara iyileşmeden önce kangren olsa daha doğru
görüşe göre ödenmesi gereken iki erş, bir erşe düşer. Bu sanki daha baştan tek
bir mudiha yaralaması yapmak gibi kabul edilir.
77. Kişi, delici aleti
bir kimsenin vücudundaki kemiği gösteren iki yaradan birine sokup diğerine
kadar içeriden hareket ettirse sonra da çekse, bunun birden fazla mudiha
yaralaması olarak kabul edilip edilmemesi konusunda mezhep içinde iki görüş
bulunmaktadır. Daha uygun olanı bunun birden fazla kabul edilmemesidir.
78. Mudiha yaralaması
birden fazla olduğunda bunun erşi de ona göre birden fazla olur, bunun bir
ölçüsü yoktur. [Zayıf] bir görüşe göre bu, can diyetinden daha fazla olamaz.
Nitekim, bir kimsenin bütün dişlerini sökme meselesinde de aynı şey
söylenmiştir.
79. Yaralama sayısının
birden fazla kabul edilmesinin ikinci sebebi şudur: Kişinin yaptığı mudıha
yaralaması kasıtlı olmak veya yanlışlıkla olmak yahut kasıt benzeri olmak gibi
türlere ayrılsa yahut kısas yoluyla yapmak ve haddini aşarak yapmak gibi
türlere ayrılsa ileride geleceği üzere daha doğru görüşe göre hüküm farklılığı
sebebiyle bunlar iki mudiha kabul edilir.
80. Yaranın birden fazla
kabul edilmesinin sebeplerinin üçüncüsü Nevevi'nin şu sözleriyle ifade ettiği
husustur. "Şayet kişinin yaptığı mudiha şeklindeki yaralama baş ve yüzü
kaplasa bu, doğru görüşe göre iki mudihadır. Çünkü yaraların bölgeleri
farklıdır."
Nevevi'nin "iki
mudihadır" ifadesi her iki meseleye dönmektedir. Yine "[zayıf] bir
görüşe göre bir mudihadır" ifadesi de yaranın görüntüsü
itibarıyladır.
81. Nevevi "baş ve
yüz" ifadesi ile bütün başı ve enseyi kaplayan mudiha yaralamasını
dışarıda bırakmıştır ki bu durumda baştaki mudiha için erş, ense için ise
tazminat gerekir.
Yine bu ifade alın ve
yüzü kaplayan yaralamayı da dışarıda bırakmıştır; çünkü mezhepte esas alınan
görüşe göre bu, bir yaralamadır.
82. Nevevi'nin
ifadesinden mudıha yaralamasının [iki tane olarak kabul edilmesi için] hem baş
hem de yüzün tamamını kaplaması gerektiği izlenimi doğsa da bu ihtirazı bir
kayıt değildir. Zira kişi başın bir kısmı ile yüzün bir kısmında mudiha
yaralaması olsa bu, iki tane kabul edilir.
83. Saldırgan, hüküm bir
olmakla birlikte bir kimsenin vücudunda kemiği göstecek şekilde yaptığı
yaralamayı genişletse [bu, sayı bakımından kaç yaralama kabul edilir? Bu konuda
mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Doğru görüşe göre bir
yaralamadır. Bu, en baştan bu şekilde yaralamasına benzer.
İkinci görüş
Bu, mezhep içinde
[ashab-ı vücuh tarafından ileri sürülen ve] aktarılan bir görüş olmayıp
Cüveyni'nin ihtimalolarak ileri sürdüğü bir görüş olup buna göre iki yaralama
kabul edilir; çünkü yarayı genişletme ikinci bir yara açma anlamına gelir.
84. Şayet hüküm farklı
ise o zaman Nevevi'nin "kişinin yaralaması kasıtlı ve yanlışlıkla olma
bakımından kısımlara ayrılsa" şeklindeki ifadesinden anlaşıldığına göre bu
yaralama birden fazla yaralama kabul edilir.
85. Yaralamanın birden
fazla kabul edilmesinin dördüncü sebebi Nevevi'nin "şayet yaranın genişletilmesi
başka bir kimse tarafından yapıldıysa o zaman bu yaralamalar iki tane kabul
edilir" ifadesinde yer almaktadır; çünkü bir insanın fiili, başka bir
insanın fiiline bina edilemez. Nitekim bir kimse bir şahsın elini koparsa,
başka bir kimse de boynunu koparsa her biri kendi yaptığı suçun karşılığı ile
yükümlü olur. Alimler burada açık olarak ifade etmemiş olmakla birlikte yarayı
genişleten şahıs şayet ilk yarayı yapanın emriyle bunu yapmışsa ve temyiz
gücüne sahipse o zaman daha güçlü görüşe göre yaralama bir tane sayılır; çünkü
bu ikinci şahıs ilk şahsın aleti konumundadır.
Not: İki kişi ortaklaşa bir şahsın vücudunda kemik
görünecek şekilde yaralama yapsalar, yaralı şahıs mal karşılığında kısas
cezasını affetse her biri tam diyet mi öder yoksa bir kimseyi ortaklaşa öldürme
durumunda olduğu gibi ikisi tek bir diyet mi öder? Bu konuda mezhep içinde iki
görüş bulunmakta olup el-Envar yazarının esas aldığı üzere ilki daha güçlüdür.
Bundan şu sonuç çıkar: İki şahıs iki mudiha yaralaması yapsa sonra birisi bu
yaralar iyileşmeden önce yaraların arasındaki [et, deri vb.] engeli kaldırsa,
bu kişi açısından yaralama tek olmuş olur. Şayet birden fazla olacağı görüşünü
kabul edersek engeli kaldıran şahıs üzerine tam bir erş, diğer şahıslar üzerine
de iki erş gerekir. Şayet yaranın birden fazla olacağı görüşünü kabul etmezsek
engeli kaldıranın yarım diyet ödemesi, diğerinin tam diyet ödemesi gerekir.
İbnü'I-Mukrı bunu esas
almıştır.
86. Görüntü, hüküm,
mahal, fail, aradaki engeli kaldırma gibi yukarıda geçen hususlar bakımından
yaralamanın tek veya çok sayılması konusunda caife [vücut boşluğuna giden
yaralama] de mudıha [kemiğin görüldüğü yaralama] gibidir. Başkasının açtığı
caife yarasını genişleten kimse üzerine caife diyetinin gerekli olabilmesi için
mudıhadakinin aksine hem dış hem de içten genişletmesi gerekir. Buna göre bir
kimse, bir şahsın başka bir kimsenin vücut boşluğuna giden bir yaralama yapması
halinde bu yaraya bıçak sokmakla birlikte herhangi bir şey kesmese herhangi bir
tazminle yükümlü olmaz, ancak kendisine tazir uygulanır. Şayet yaranın
derinliğini arttırırsa, örneğin ciğer gibi iç organlardan biri görünmüşken
bıçakla bunu derinleştirirse bilirkişi tarafından belirlenecek tazminat ödenir.
Biraz dış kısımdan biraz da iç kısımdan keserse et-Tetimme'de belirtildiğine
göre et ve derinin kalınlığına bakılır. Suç sebebiyle gerekli olan erş, her iki
taraftan kesilen kısma göre bölünür. Bu bölme erşin tamamlanmasını
gerektirebilir. Bu, kişinin bir taraftan dış kısmın yarısını diğer taraftan da
iç kısmın yarısını yı rtmasıyla olur. Rafii ve Nevevi de bunu onaylamıştır.
10. Bedenin bir
tarafından kesici aletin girip diğer tarafından çıktığı yaralamalar
[Bir kimse yaralayıcı
bir aletle] kişinin karnından girip sırtından çıkacak şekilde yaralama yapsa daha
doğru görüşe göre bu, iki tane "iç boşluğa uzanan yaralama" kabul
edilir.
Kişi, bir şahsın vücut
boşluğuna iki ucu bulunan bir mızrak ulaştırsa bu, iki yaralama kabul edilir.
87. Bir kimsenin
delici-kesici bir aletle yaptığı yaralama sonucunda alet kişinin karnından
girip sırtından çıksa veya bunun tersi olsa yahut vücudun yan tarafından girip
diğer yanından çıksa [bunun hükmü nedir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş
bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru olan -ve İmam
Şafiitarafından el-Ümm'de açık olarak ifade edilen- görüşe göre bu, iki
yaralama kabul edilir. Arkadan çıkan yara, önden girene kıyas edilir. Nitekim
Hz. Ebu Bekir (r.a.) fırlattığı ok bir şahsın vücudunun bir yerinden girip
diğer yerinden çıkan kişi hakkında tam diyetin üçte ikisine hükmetmiştir. Hz.
Ömer (r.a.) de bu şekilde hüküm vermiştir.
Sahabeden hiç kimse bu
ikisine muhalefet etmemiş, böylece İbnü'l-Münzir'in naklettiği üzere icma
gerçekleşmiştir.
İkinci görüş
Arkadan çıkan yara için
bilirkişi tarafından belirlenecek tazminat ödenir.
Not: [Arapça ifadede geçen] "batın" ve
"zahr" kelimeleri ile hakiki anlamları [yani karın ve sırt]
kastedilmiş olup vücudun iç ve dışında bulunan bütün organlar kastedilmemiştir.
Nitekim bu konu daha önce ağız, cinselorgan vb. hususlarda geçmişti.
88. Bir kimse iki sivri
ucu bulunan bir mızrağı bir kimsenin vücut boşluğuna gidecek şekilde saplasa,
şayet iki uç arasındaki engel varlığını korursa sanki iki ayrı yerde yaralama
yapmış gibi bu fiil iki yaralama kabul edilir. Şayet mızrak kişinin vücudunun
diğer tarafından çıkarsa o zaman bu, dört yaralama kabul edilir.
Not: Bu mesele tekrardır; çünkü Nevevi'nin
"tek veya çok sayılma bakımından ci'Üfe şeklindeki yaralama da mudıha
gibidir" ifadesinden zaten anlaşılmaktadır. Daha önce mudıha yaralamasında
geçtiği üzere bir kimse bir şahsın [baş veya yüzünün] iki ayrı yerinde
aralarında et ve deri olacak şekilde kemiği ortaya çıkan yaralama yapsa diyet
birden fazla olur. Burada Nevevi'nin "ulaştırsa" ifadesi yerine
"vücudunun boşluk kısmına batırsa" ifadesi daha uygun olurdu; çünkü
onun ifadesi, benim "boğaz gibi açık bir menfezden ulaştırmak
suretiyle" şeklindeki açıklama m olmadıkça doğru olmamaktadır. Oysa bu tip
yaralamaya caife denmez.
11. Yaranın iyiteşmesi
erşi düşürür mü?
Kemiğin göründüğü
yaralamada ve vücut boşluğuna giden yaralamada yaranın et bağlamasıyla erş
[diyet ödeme yükümlülüğü] düşürmez.
89. Yaranın iyileşmesi
veya kemiğin göründüğü ve vücut boşluğuna giden yaralamada yaranın et
bağlamasıyla erş ödeme yükümlülüğü düşmez; çünkü bu konuda hüküm belirtilen
yaranın ismen gerçekleşmesine dayalıdır ve belirtilen yara da ismen
gerçekleşmiştir. Bundan sonra o yaradan herhangi bir şeyin var olarak kalıp
kalmaması eşittir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
B. ORGAN KOPARMA
ŞEKLİNDEKİ SALDIRILAR