MUĞNİ’L-MUHTAC

İDDETLER

 

HAMİLE OLMAYAN HÜR KADININ BEKLEYECEĞİ VEFAT İDDETİ

 

Nevevi daha sonra iddetin ikinci türüne müstakil bir başlık altında yer vermiştir. Bu da kadının kocasının ölümü sebebiyle meydana gelen ayrılıkla ilgili iddettir. Bunun yanında kayıp şahıstan dolayı iddet bekleme ve yas tutma meselelerine de temas etmiştir.

 

[Nevevi şöyle demiştir:]

 

Hamile olmayan hür kadının kocası vefat ettiğinde beklemesi gereken iddet geceleriyle birlikte dört ay on gündür. Cariyenin iddeti ise bunun yarısıdır.

 

Kişi, karısını ric'ı talakla boşadıktan sonra ölse, kadının iddeti vefat iddetine intikal eder.

Bain talakla boşadıktan sonra ölse iddeti intikal etmez.

 

Hamile kadının iddeti daha önce geçen şartlarla birlikte doğum yapmasıdır.

 

Çocuk, geride hamile karısını bırakarak ölürse kadın ay hesabıyla iddet bekler. Cinselorganı bulunmayan erkek için de böyledir. Çünkü mezhepte esas alınan rivayete göre kadının doğuracağı çocuk ona bağlanmaz. Cinselorganı kopuk olmakla birlikte yumurtaları bulunan kimsenin karısının doğurduğu çocuk bu kişiye bağlanır, bu yüzden bu kadın doğum iddeti bekler. Yumurtaları kopmuş olmakla birlikte cinselorganı bulunan kişi de mezhepte esas alınan rivayete göre böyledir.

 

Kişi iki karısından birini boşadığı halde hangisini boşadığını açıklamaksızın ve tayin etmeksizin ölse bakılır: Şayet karılarıyla ilişkide bulunmamışsa iki kadın da vefat iddeti bekler. İlişkide bulunmuş olmakla birlikte kadınlar ay hesabıyla iddet bekleyen kimselerdense hüküm yine böyledir. Temizlik hesabıyla iddet bekliyorlarsa ve boşama da ric'i ise hüküm yine böyledir. Boşama bain ise her bir kadın vefat iddeti ile üç temizlikten hangisi daha uzun süreli ise o kadar iddet bekler. Vefat iddeti ölüm anından itibaren başlar, temizlik hesabıyla iddet ise boşama anından başlar.

 

83. Şu durumda olan kadınların bekleyeceği vefat iddeti, geceleriyle birlikte dört ay on gündür:

 

> Hamile olmayan hür kadın,

> Hamile olsa bile doğuracağı çocuğun nesebinin, iddet beklediği kişiye bağlanılamadığı hür kadın.

 

Bu kadınlar ister kendisiyle ilişkide bulunulmamış olsun, ister küçük olsun, ister küçük bir erkeğin veya cinselorganı bulunmayan bir erkeğin karısı olsun fark etmez.

 

Bunun delili şu ayettir:

 

> İçinizden ölüp de geride eşler bırakanların eşleri dört ay on gün beklerler. [Bakara, 234]

 

Bu ayetteki ifade, -ileride belirtilecek sebeple- hür kadınlar hakkında ve bir de birazdan gelecek ayetteki karine sebebiyle hamile olmayan kadınlar hakkında geçerli kabul edilir.

 

Koca dışında bir kimseden hamile kalmış olan kadın da hamile olmayan kadın gibidir.

 

Yukarıdaki ayet, şu ayeti yürürlükten kaldırmıştır:

 

> Sizden ölüp de (dul) eşler bırakan kimseler, zevcelerinin, evlerinden çıkarılmadan, bir yıla kadar bıraktıkları maldan faydalanmaları hususunda (sağlıklarında) vasiyet etsinler. Eğer o kadınlar, (kendiliklerinden) çıkıp giderlerse, kendileri hakkında yaptıkları meşru şeylerden size bir günah yoktur. Allah azızdir, hakımdir. [Bakara, 240]

 

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir:

 

Nesheden delilin mensuh olan delilden daha sonra gelmiş olması gerekir. Oysa ilk ayet daha önce, bu ayet ise daha sonra gelmektedir.

 

Buna şöyle cevap verilir:

 

Diğer ayet tilavet bakımından önce gelmekle birlikte nüzul tarihi itibarıyla daha sonradır.

 

84. Ay hesabı mümkün olduğu sürece hilallere göre hesaplanır. Yarım kalan ay -benzerlerinde olduğu gibi- sayı ile tamamlanır.

 

85. Hapsedilmiş kadının durumunda olduğu gibi hilalleri bilemezse 130 gün iddet bekler.

 

86. Hayatta olan kimsenin iddetinde olduğunun aksine burada cinsel ilişki vakti dikkate alınmamıştır; çünkü ölüm sebebiyle meydana gelen ayrılıkta kocanın herhangi bir kötülüğü olmadığından kadına kocası için yas tutması, ondan ayrıldığı için üzüntüsünü göstermesi emredilmiştir. Bu yüzden -birazdan gelecek şekilde- yas tutması gereklidir. Ayrıca kadın ilişkinin gerçekleştiğini inkar edebilir, bu durumda onun karşısında kendisine farklı iddiada bulunacak bir kimse de yoktur. Boşanmış kadın ise öyle değildir. Ayrıca vefat iddetinin en büyük amacı kadının rahminin boş olup olmadığını anlamak değil kocanın hakkını korumaktır. Bu yüzden burada ay hesabı dikkate alınmıştır.

 

87. Cariyenin veya doğuracağı çocuğun nesebi, iddet sahibine bağlanmayacak olan kadının vefat sebebiyle bekleyeceği iddet, yukarıda belirtilen miktarın yarısı yani geceleriyle birlikte iki ay beş gündür. Çünkü cariyenin iddeti, hür kadınınkinin yarısıdır.

Dört ay on gün, tıpkı ay hesabıyla beklenen iddet gibi ikiye bölünmeye müsaittir. Ayın bölünmesi veya bilinmemesi durumlarında yukarıda belirtildiği şekilde hareket edilir.

 

Not:  Kısmen hür kısmen cariye olan kadının hükmünü alimler açıklamamıştır. Ezrai'nin de dediği üzere bunun normal cariye gibi olması uygundur.

 

88. Cariye, efendisinin ölümüyle azat olsa, Ezrai'nin kendi görüşü olarak belirttiğine göre hür kadın gibi iddet bekler.

 

89. Bir kimse geride ric'ı talakla boşadığı karısını bırakarak vefat etse, İbnü'l-Münzir'in nakletliğine göre, kadının iddetinin [talak iddetinden] vefat iddetine intikal edeceği konusunda icma bulunmaktadır. Bu durumda ric'at hükümleri ortadan kalkar, talak iddetinin geri kalan kısmı düşer. Kadının nafakası da düşer. Vefat iddetine ilişkin yas tutma vb. hükümler sabit olur.

 

90. Kişi geride hain talakla boşadığı karısını bırakarak vefat etse onun iddeti vefat iddetine intikal etmez; çünkü bu kadın ölen şahsın [artık] karısı değildir. Bu yüzden boşama iddetini bekler, yas tutmaz. Hamile ise -Ravdatü't-talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'de belirtildiği üzere- nafaka almayı hak eder; çünkü ayetle şöyle buyrulmuştur:

 

> Eğer onlar [Min talakla boşadığınız kadınlar] hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. [Talak, 6]

 

Nafakalar bölümünde belirtildiğine göre koca öldüğünde bu kadın hamile olsa bile kendisine nafaka verilmez. Arada şu fark vardır: Burada nafaka ölüm öncesinde gerekli olmuştur, devam konusunda da bu dikkate alınmıştır. Çünkü bir şeyi devam ettirmek, ilk olarak yapmaya göre daha güçlüdür. 

 

91. Ümmüveled, fasit nikahla evlenmiş olan kadın ve şüphe yoluyla ilişki kurulmuş olan kadının vefat iddeti beklemesi ve yas tutması gerekmez. Çünkü bunlar sahih nikahın özelliklerindendir.

 

92. Kişi, karısını bain olarak boşamayı kendisinin ölümüne bağlasa Zerkeşi'nin de belirttiği üzere zahir olan, her ne kadar boşamayı ölümün hemen öncesinde geçerli saymış olsak ve kadını mirasçı kılmasak bile kadın vefat iddeti bekler. Çünkü her iki durumda da ihtiyata göre hareket edilir.

 

93. Hamile bir kadının kocası vefat ettiğinde bekleyeceği iddet, daha önce geçen şartları taşıması halinde doğum ile sona erer. Bu şartlar da çocuğun tamamen anadan ayrılmasl ve çocuğun ölen şahsa nispet edilmesinin mümkün olmasıdır. Bunun delili şu ayettir:

 

> Hamile olanların bekleyeceği süre doğum yapma/anna kadardır. [Talak, 4]

 

Bu ayet, yukarıdaki ayetle kayıtlanmıştır.

 

Bir başka delil de şudur: Hz. Peygamber (s.a.v.) Sübey'a elEslemiyye kocasının ölümünün üzerinden yarım ay geçince doğum yaptığında ona "iddetin bitti, dilediğin kişiyle evlenebilirsin" buyurdu.

 

Not:  Burada, Nevevi'nin daha önce geçen "lian ile nesebi reddedilen çocukta olduğu gibi o kişiden olması ihtimal dahilinde bile olsa" ifadesi geçerli değildir. Çünkü daha önce de geçtiği üzere lian yapan kadın hain talakla boşanmış gibidir, dolayısıyla onun iddeti vefat iddetine dönüşmez.

 

94. [Küçük yaşta evlendirilen ve] çocuk sahibi olamayacak yaştaki bir çocuk geride hamile bir eş bırakarak ölse bu kadın doğum iddeti değil ay hesabıyla iddet bekler; çünkü kocası olan çocuğun boşalması söz konusu olamayacağından kadının doğuracağı çocuğun nesebi kocaya kesinlikle bağlanmaz.

 

Cinselorganı ve yumurtaları bütünüyle kopuk olan bir kişi de geride hamile bir kadın bırakarak ölse bu kadın doğum yoluyla değil ay hesabı yoluyla iddet bekler.

 

Nevevi bunun gerekçesini şu şekilde açıklamıştır: "Çünkü mezhepte esas alınan görüşe göre çocuğun nesebi o kocaya bağlanmaz". Zira kocadan meni gelmesi mümkün değildir.

Meni insanın sırtından ayrıldıktan sonra erkeğin yumurtalıklarından dışarıya fışkırır. Böyle bir kimsenin çocuğunun olması normalolarak bilinen bir durum değildir. Bir görüşe göre çocuğun nesebi ona bağlanır. Istahrı, Kadı Hüseyin ve Kadı Ebu't-Tayyib bu görüşü kabul etmişlerdir; çünkü suyun [meninin] kaynağı insanın sulbüdür. Meni dışarıya öndeki delikten çıkar. Bu kişide de sulp ve delik bulunmaktadır. Rivayet edildiğine göre Ebu Ubeyde bin Harbeveyh Mısır hakimliğine atanınca bu şekilde hükmetmiştir. Cinselorganı bulunmayan koca [nesebi kendisine bağlanmış olan çocuğu] omzunda taşıyor onu çarşı pazarda dolaştırıyor ve şöyle diyordu: "Şu hakimin yaptığına bir bakın! Zinadan doğma çocukları hadım olan kişilerin nesebine bağlıyor."

 

95. Cinselorganı tümüyle kopmuş olmakla birlikte yumurtalıkları mevcut olan bir erkeğin karısının doğurduğu çocuğun nesebi o erkeğebağlanır. Dolayısıyla bu erkek vefat ettiğinde veya karısını boşadığında kadın -tıpkı yumurtalıkları bulunan bir erkekle evliymiş gibi- doğum iddeti bekler. Çünkü meninin kabı [olan yumurtalık] ve bu kaptaki kanı dönüştürme gücü mevcut bulunmaktadır. Cinsel organ meniyi rahmin içine girerek oraya ulaştırmaya yarayan bir alettir. Meni, cinselorganı sokmaksızın da rahme ulaşabilir.

 

Bu, Ravdatü't-talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'de konunun başında yer alan şu ifadeye aykırı değildir: "Cinselorganı kopuk olduğu halde yumurtalıkları bulunan bir erkekten dolayı kadına boşama iddeti gerekli değildir. Çünkü bu iddet ancak ilişkiden sonra gerekli olur. Bu kişinin ise ilişkide bulunması düşünülemez." Burada bir aykırılık yoktur; çünkü o mesele, kadında hamilelik söz konusu olmadığında geçerlidir.

 

96. Yumurtalıkları alınmış ancak cinselorganı mevcut olan kişinin karısının doğurduğu çocuk [o kocaya bağlanır mı? Bu konuda üç görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Çocuğun nesebi bu kişiye bağlanır. Bu durumda mezhepte esas alınan görüşe göre, vefat veya talak iddeti, kadının çocuğu doğurmasıyla sona erer. Çünkü ilişkide bulunma aleti mevcuttur.

 

İkinci görüş

 

Diğer görüşe göre ise çocuk bu kocaya bağlanmaz; çünkü bu kişinin menisi yoktur.

 

İkinci görüş şu şekilde reddedilmiştir: Bu kişi ilişkide bulunurken cinselorganını kadının cinselorganına sokmak için kendini çok zorlamış ve bundan cinsel haz duymuş, bunun sonucunda da kendisinden ince bir su gelmiş olabilir.

 

Üçüncü görüş

 

Bu konuda işin uzmanlarına sorulur. Şayet böyle bir kişinin çocuğunun olabileceğini söylerlerse çocuğun nesebi ona bağlanır, aksi takdirde bağlanmaz.

 

97. Kişi iki karısı içinden ister muayyen ister müphem olarak birini boşasa yani mesela [iki karısına hitaben] "ikinizden birisi boştur!" dese ve bunu söylerken muayyen birine niyet etse ya da etmese, şayet muayyen birine niyet etmişse bunu açıklamadan önce, muayyen birine niyet etmemişse kimi kastettiğini tayin etmeden önce ölse bakılır:

 

> Ölmeden önce bu kadınların ikisiyle de ilişkide bulunmamışsa kadınlar ihtiyaten vefat iddeti olan dört ay on gün bekler; çünkü bu kadınların her biri talak ile kocadan ayrılmış olabileceği gibi vefat ile ayrılmış da olabilir.

 

> Her ikisiyle de ilişkide bulunmuşsa bakılır: Kadınlar bain veya ric'i talakta ay hesabıyla iddet bekleyen kimselerdense veya her ikisi de temizlik hesabıyla iddet bekliyor ve boşama da ric'ı ise her biri vefat iddeti bekler. Her biri için, ay hesabıyla iddet bekleyen kadınlarda talak iddeti vefat iddetinden daha az olsa ve yalnızca talak iddeti bekleme gerekliliği ihtimali bulunsa bile [bu ihtimal dikkate alınmaz vefat iddeti bekler.]

 

Daha önce geçtiği üzere ric'ı talakla boşanmış olan kadının iddeti de vefat iddetine intikal eder. İbnü'r-Rif'a aksini ileri sürmüş olsa da alimlerin mutlak ifadelerinden anlaşılacağı üzere burada mirasçıların beyanına bakılmaz.

 

Boşama bain olup kadınlar da temizlik hesabıyla iddet bekliyor ise her biri vefat iddeti ile üç temizlik döneminden hangisi daha uzun ise o kadar süreyle iddet bekler; çünkü her birinin bir iddet bekleme si gerekli olmuş, diğer iddeti beklemesinin gerekli olup olmadığında ise şüphe olmuştur. Bu durumda kadının, iddet bekleme sorumluluğundan kesin bir şekilde kurtulabilmesi için kadının böyle yapması gerekir. Bu şuna benzer: İki namazdan birini kılmadığı halde bunun hangisi olduğunu şaşıran kimsenin her iki namazı da kaza etmesi gerekir.

 

98. Vefat iddetinin vefat tarihinden itibaren hesaplanacağı ittifakla kabul edilir. Ravdatü't-talibin'de "doğru" olarak belirtilen görüşe göre temizlik sürelerinin hesabı ise boşama anından itibaren hesaplanır. Çünkü her ikisi de iddet beklemenin vacip olduğu vakittir. Boşamanın üzerinden bir veya iki temizlik geçtikten sonra koca ölse kadının, vefat iddeti ile geriye kalan bir ya da iki temizlik içinden hangisi daha uzun ise onu bekleme si gerekir; çünkü kadınların biri talak ile kocasından bain olarak ayrılmıştır.

 

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: Bu hüküm, kocanın yaptığı müphem boşamada, zayıf olan görüş dikkate alındığında söz konusu olur. Bu zayıf görüş de "iddet, boşama anından başlar" görüşüdür. Daha önce boşama bölümünde geçtiği üzere "sahih" olan görüşe göre iddet, kocanın müphem yaptığı boşamada kimi boşadığını tayin ettiği andan itibaren başlar.

 

Buna şöyle cevap verilir: Burada [kocanın ölmüş olması sebebiyle] artık kimin boşandığını tayin etme ümidi kalmadığından iddete sebep olan talak didkate alınmıştır. Kadınlar içinden hamile olanı doğum yoluyla iddet bekler; çünkü onun iddeti her iki takdirde de değişmemektedir. Koca eşlerden yalnızca biriyle ilişkide bulunmuş sa her birine kendine ait hüküm uygulanır.

 

99. Kafir bir kimse Müslüman olduğunda iki kız kardeşle veya dörtten fazla kadınla evli olsa, [hangi kadınla / kadınlarla evliliğini sürdüreceği konusunda] seçim yapmadan önce ölse, her bir kadın, iki iddet içinden en uzun alanını bekler.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

KAYıP ŞAHSIN KARISINA İLİŞKİN HÜKÜMLER