SÜT EMME |
SÜT EMME / EMZİRME
KONUSUNDA İKRAR VE ANLAŞMAZLIKLAR
Bu bölüme süt emme /
emzirme ikrarı, bu konudaki anlaşmazlıklar vb. konular ele alınacaktır.
Kişi "Hind benim
süt kızımdır" veya "süt kız kardeşimdir" dese veya Hind "o
benim süt erkek kardeşimdir" dese ikisinin evlenmesi haram olur.
Karı-koca "aramızda
evliliği haram kılacak şekilde süt hısımlığı söz konusudur" dese onların
arası ayrılır, akitte belirlenen mehir düşer, şayet koca ilişkide bulunmuşsa
emsal mehir ödemesi gerekir.
Koca, karısıyla arasında
süt hısımlığı bulunduğunu iddia ettiği halde kadın inkar etse nikah fesholur.
Zifaf gerçekleşmişse kadın akitte belirlenen mehri almaya hak kazanır, aksi
takdirde bunun yarısını alır. Kadın, kocasıyla arasında süt hısımlığı
bulunduğunu iddia ettiği halde koca inkar etse bakılır: Kadın, kendi rızasıyla
evlendirilmişse yeminle birlikte kocanın sözü kabul edilir, aksi takdirde daha
doğru görüşe göre kadının sözü kabul edilir.
Zifaf gerçekleşmişse
kadın emsal mehir alma hakkı kazanır, aksi takdirde herhangi bir şeyalamaz.
Süt hısımlığını inkar
eden kimse böyle bir şeyi bilmediğine dair yemin ettirilir. Süt hısımlığını
iddia eden kimse ise kesin bir şekilde yemin ettirilir.
Süt hısımlığı iki
erkeğin veya bir erkek ile iki kadının yahut dört kadının şahitliği ile sabit
olur.
Süt hısımlığını ikrar
etmenin şartı iki erkeğin bulunmasıdır.
Şayet [süt emzirme
karşılığında] ücret istemiyorsa ve kendisinin süt emzirme fiilinden bahsetmemişse
süt emziren kadının şahitliği kabul edilir. Şayet "onu ben emzirdim"
diye süt emzirme fiilinden bahsediyorsa daha doğru görüşe göre bu da kabul
edilir.
Daha doğru görüşe göre
"ikisinin arasında evliliği haram kılacak derecede süt hısımlığı vardır"
demek yeterli değildir. Hangi vakitte ve ne kadar süt emildiğini, sütün emen
kişinin [karın] boşluğuna ulaştığını belirtmek gerekir. Bu durum; kadının sütü
gelen birisi olduğunu bilmek yanında; sütün memeden çıktığını, çocuğun
içtiğini, çocuğun yuttuğunu görmekle veya çocuğun memeyi ağzına alması, emmesi,
boğazını yutarken hareket ettirmesi ve yutmasıyla bilinir.
68. Bir kimse "Hind
benim süt kızımdır / süt kız kardeşimdir" dese veya kadın "Zeyd benim
süt erkek kardeşimdir / süt oğlumdur" dese ve bu sözün doğru olması mümkün
olsa her biri ikrarı ile sorumlu tutularak ikisi arasındaki evlilik haram olur.
Şayet söylediği şey mümkün değilse örneğin "falan kadın benim süt
kızımdır" dediği kişi kendisinden yaşça daha büyük olsa, bu ifade hiçbir
sonuç doğurmaz. Nevevi bu şartı zikretmeye gerek duymamıştır; çünkü ikrar
bölümünde bu geçmişti.
Eğer kadın ve erkek bu
sözleri ifade ederken doğru söylüyorlarsa bunların birbiriyle evlenmesi hem
hukuken hem de diyaneten haram olur, aksi takdirde sadece hukuken evlenmeleri
haram olur.
69. İkrarda bulunan kişi
ikrarından dönse bu dönme kabul edilmez.
Aynı şekilde kadının
rızasının şart koşulduğu durumda kadın evlenmeye razı olduğunu inkar etse sonra
bundan dönse nikah yenilenir.
70. Karı-koca
"aramızda evliliği haram kılacak şekilde süt hısımlığı vardır" dese
onların sözleri esas alınarak araları ayrılır, süt emme olayı zifaf öncesine
izafe edilirse akitte belirlenen mehir düşer, çünkü mehir, karşılığını
bulamadığından fasittir.
Bu durumda bakılır:
> Koca, zifafta
bulunmuşsa ve kadın da uykuda olma veya ikrah altında ilişkide bulunma vb. bir
durum sebebiyle mazur olsa kadına emsal mehir verilmesi gerekir.
> Koca, kadınla
ilişkide bulunmamışsa veya kadının bir özrü bulunmadığı halde ilişkide bulunsa
kadına herhangi bir şey ödenmesi gerekmez.
Süt hısımlığının meydana
gelmesi zifaf sonrasına izafe edilirse, akitte belirlenen mehrin ödenmesi
gerekir.
71. NevevI
"evlenmeyi haram kılacak şekilde" diyerek şu durumu dışarıda
bırakmıştır: Karı-koca "aramızda süt emme / emzirme" durumu
vardır" deyip bununla yetinseler, haramlığın gerçekleşmesi, emme sayısının
açıklanmasına bağlı olur.
72. Koca, evlenmeyi
haram kılacak şekilde süt emmenin meydana geldiğini iddia ettiği halde karısı
bunu inkar etse kadın kendisine nispet edilen süt emme / emzirme olayını
yalanladığı halde koca, kendi ifadesi ile sorumlu tutularak nikah fesholur ve
eşlerin arası ayrılır.
[Bu durumda bakılır:]
a) Koca, karısıyla ilişkide
bulunmuş sa kadın için akitte belirlenen mehir sahih ise kadın bu mehri almaya
hak kazanır. Aksi takdirde emsal mehir alır; çünkü zifafla birlikte bu mehir
kesinleşmiştir.
b) Koca karısıyla
ilişkide bulunmamışsa, ayrılık koca tarafından meydana geldiği için kadına
akitte belirlenen mehrin yarısı ödenir. Kocanın sözü kadın hakkında [mehri
düşürmek için] kabul edilmez. Koca, zifaf öncesinde kadına yemin ettirme
hakkına sahiptir.
Şayet akitte belirlenen
mehir, kadının emsal mehrinden daha fazla ise zifaftan sonra da yemin ettirme
hakkına sahiptir. Kadın yemin etmekten kaçınırsa kocaya yemin ettirilir, yemin
ederse zifaftan sonra yalnızca emsal mehri ödemesi gerekli olur. Zifaftan önce
ise herhangi bir şey gerekmez.
Yukarıdaki bu hükümler,
akit esnasında mehir belirlemiş olan kadına özgüdür. Akit esnasında mehir
belirlemeye ne gelince, omut'a almaya hak kazanır, mehir alamaz.
73. Kadın, kocasıyla
arasında süt hısımlığı olduğunu iddia ettiği halde koca bunu inkar etse
bakılır:
a) Kadın kendi rızasıyla
evlenmişse yeminle birlikte kocanın sözü kabul edilir. Kadının evliliğe razı
olduğu; belirli biriyle kendisinin evlendirilmesi için izin vermesi veya
belirli bir kimse zikredildiğinde -susmasının yeterli olduğu durumda- susmakla
yetinmesinden anlaşılır. Çünkü kadının evliliğe razı olması, bu evliliğin helal
olduğunu ikrar etmesi anlamına gelir. Bundan sonra kadının buna aykırı sözü
kabul edilmez.
Koca, süt emmenin
olmadığına dair yemin ederse hukukI açıdan evlilik devam eder. Kadın şayet
doğru söylüyorsa imkan ölçüsünde kocasının kendisiyle ilişkide bulunmasını
engellemesi gerekir. Kadın nikahın fasit olduğunu ikrar ettiği halde nafaka
almaya hak kazanır mı? İbn Ebi'd-dem şöyle demiştir: "Bu konuda
herhangibir nakil görmedim, bana göre kadına nafaka verilmesi gerekir; çünkü
kadın, o erkeğin yanında alıkonulmuş olup o erkek bu kadından yararlanmaktadır.
Nafaka da bunun karşılığında gerekli olur."
Doğru olan da budur.
Bundan, İfta'da yer alan şöyle güzel bir mesele de çıkmaktadır: Bir kimse
karısının, kendisine itaat edeceği bir mahalle gelmesini talep ettiğ halde
kadın gelmese bununla birlikte kadının gelmeyip de içinde bulunduğu mekanda
kocası ondan istifade etmeye devam etse kadın nafaka almayı hak eder mi etmez
mi? Bazıları kadının nafakayı hak edeceğini bazıları ise hak etmeyeceğini
söylemişlerdir. Birincisi daha güçlüdür.
b) Kadın, rızası
olmaksızın evlendirilmişse örneğin zorla evlendirme yetkisine sahip olan
velisi, akıl hastası olan veya bakire olan kızı zorla evlendirse veya kız
belirli bir şahıs la ilgili olmaksızın kendisini evlendirmesi için velisine
genel izin verse [bu durumda ne olur?
Bu konuda mezhep içinde
iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
yeminle birlikte kadının sözü kabul edilir. EI-Muharrer'in bu bölümünde ve
Ravdatü 't-talibın 'in nikah bölümünde böyle zikredilmiştir. Çünkü kadının
iddia ettiği şeyin olması muhtemeldir, üstelik daha öncesinde kadından buna
aykırı bir şey de meydana gelmemiştir. Bu, kadının nikah öncesinde bu sözü
zikretmiş olmasına benzer.
İkinci görüş
Mevcut nikahı hukukI
açıdan sahih bir şekilde devam ettirmek için yeminle birlikte kocanın sözü
kabul edilir.
Not: Görüş ayrılığı, kadın, kocasının kendisiyle
ilişki kurmasına gönüllü olarak imkan vermediği duruma özgüdür. Şayet buna
imkan tanırsa kadının sözü kabul edilmez.
74. Kadın, yukarıdaki
her iki durumda da şayet süt hısımlığından haberi olmaksızın kocayla ilişkide
bulunmuş sonra öğrenince bu yönde iddiada bulunmuşsa emsal mehir almayı hak
eder. Emsal mehir ister akitte belirlenen mehirle aynı ister daha az olsun fark
etmez.
Kadının, akitte
belirlenen mehri talep etme hakkı yoktur; çünkü kadının iddiasına göre o bu
mehri hak etmemektedir. Koca akitteki mehri kadına vermişse, o bu mehrin kadına
ait olduğunu iddia ettiğinden geri isteme hakkı yoktur. Emsal mehir, akitte
belirlenenden daha fazlaysa -şayet kocanın sözünü tasdik edersek- Ezrai ve
başkalarının belirttiğine göre kadın, fazlalığı talep edemez. Şayet kadın yalan
söylüyorsa veraa uygun olan, başkasına helal olması için onu boşamaktır.
Koca karısıyla ilişkide
bulunmamışsa kadın herhangi bir şey almayı hak etmez.
Bu ifadeyi zikretmeye
gerek yoktur. Bu yüzden bu ifade elMuharrer, Ravdatü't-talibin ve
eş-Şerhu'l-kebir'de yer almamaktadır.
Not: Kadının "ben onun babasının
karısıydım" vb. bir ifadeyle sıhriyet hısımlığı iddisında bulunması, süt
hısımlığı iddiasında bulunması gibidir.
Bir kimsenin cariyesi,
kendisiyle efendisi arasında, efendisinin kendisini satın almasından önce veya
satın aldıktan sonra henüz ilişkide bulunma imkanı elde etmeden önce süt
hısımlığı olduğunu ikrar etse, bu cariye efendisine haram olur. Bunu el-Envar
yazan tek görüş olarak belirtmiş ve İbnü'l-Mukrı de tercih etmiştir. Beğavl'nin
belirttiğine göre şu durum bundan farklıdır: Cariye, efendisiyle arasında nesep
yönünden kardeşlik bulunduğunu ikrar etse bu ikrar kabul edilmez; çünkü süt
emme yoluyla haramlığın aksine nesep, üzerine pek çok hükmün dayandırıldığı bir
şeydir.
75. Nevevi daha sonra
süt emme / emzirme konusunda olumlama ve olumsuzlama şeklindeki yeminin nasıl
yapılacağını belirterek şöyle demiştir:
Erkek veya kadın olsun,
süt hısımlığını inkar eden kişiye bunu bilmediğine dair yemin ettirilir. Çünkü
burada başkasının fiilini olumsuzlamaktadır. Kişinin kendisinin süt emme fiili
dikkate alınmaz; çünkü o, süt emdiği esnada küçüktü.
Not: Bu hüküm, aslıyeminde geçerlidir. Kan-kocadan
biri yemin etmekten kaçındığı için yemin etme yükümlülüğü diğerine geçse o
zaman o kişi kesin olarak yemin eder; çünkü bu yemin, bir şeyi olumlamak için
yapılmaktadır. Kaffal ise buna muhalif görüş belirtmiş ve el-Minhac metninin
zahirinde olduğu gibi bu yeminin "bilmiyorum" şeklinde yapılacağını
söylemiştir.
76. Erkek veya kadın
içinden süt emmenin gerçekleştiğini iddia eden kimse ise kesin bir şekilde
yemin eder; çünkü ona, başkasının fiilini [süt emzirme fiilini] ispat için
yemin ettirilmektedir. Kaffal bu konuda da farklı görüş belirterek
"bilmediğine dair yemin eder" demiştir.
77. Süt emme / emzirme
iki erkeğin veya bir erkek ile iki kadının şahitliğiyle sabit olur; çünkü tek
başına kadınların şahitliğinin kabul edildiği her durumda erkeklerin ve her iki
cinsin şahitliği de kabul edilir. Bu mesele de sırf kadınların şahitliğiyle
sabit olabilecek bir meseledir.
Dört kadının
şahitliğiyle de sabit olur; çünkü tıpkı doğumda olduğu gibi genelde süt emzirme
konusuna da yalnızca kadınlar muttali olur.
Dörtten daha az sayıda
kadınla süt emme sabit olmaz; çünkü her iki kadın bir erkek yerine geçer.
Not: Erkeklerin şahitlik yapacağı durum, şahitlik
dışındaki bir amaçla kadının memesine kasten bakmadıkları durumdur. Şayet
kasten bakmışlarsa Rafifnin belirtitğine göre fasık olacakları için
şahitlikleri kabul edilmez. Ravdatü't-talibin'de bu görüş "kişi ısrarla
bakmadığı sürece küçük bir bakış sebebiyle kişinin şahitliği reddedilmez"
denilerek reddedilmiştir. Bundan anlaşıldığına göre kişi ısrar ederse şahitliği
geçerli olmaz.
Bu, kişinin taatleri
günahlarından çok olmadığı sürece böyledir.
Kadınların şahitliğinin
kabul edileceği durum, anlaşmazlık memeden emme konusunda olduğu zamandır.
çocuğun sütü içmesi veya çocuğun boğazına bir kaptan damlatılması konusunda
anlaşmazlık olursa o zaman sırf kadınların şahitliği kabul edilmez. Çünkü buna
muttali olmak yalnızca kadınlara özgü değildir. Bununla birlikte kaptaki sütün
falan kadına ait olduğu konusunda onların şahitliği kabul edilir; çünkü normal
şartlarda erkekler bir kadından süt sağılmasına muttali olmazlar.
78. Süt emme ikrarında bulunmanın
şartı iki erkeğin bulunması olup iki erkekten başkasıyla bu ikrar sabit olmaz;
çünkü normalde erkekler buna muttali olur.
Not: Nevevi bu meseleyi
asıl yeri olan şahitlik konusunda da zikrettiği halde burada süt emmenin neyle
sabit olacağı meselesini tamamlamak için zikretmiştir.
79. Süt emme konusunda
başkalarıyla birlikte süt emziren kadının şahitliği de [şu iki şartla birlikte]
kabul edilir:
> Emzirme
karşılığında ücret talep etmiyorsa,
> Süt emzirme
fiilinden bahsetmeyip yalnızca karı-koca arasında -birazdan gelecek şartlarla
birlikte- süt haramlığı bulunduğuna dair şahitlik ederse.
Çünkü o, bu şahitliğiyle
herhangi bir yarar elde etme veya zararı uzaklaştırma peşine düşmemektedir.
Burada bu şahitlik sonucunda kendisiyle ilgili şahıs arasında mahremiyetin
doğacak olmasına, onunla baş başa kalmanın ve yolculuk etmenin caiz hale
geleceğine bakılmaz. Çünkü şahitlik bu gibi amaçlarla reddedilmez. Nitekim kişi
falancanın karısını boşadığı veya cariyesini azat ettiğine şahitlik etse, bu
şahitlik sonucunda söz konusu kadınla evlenmenin helalliği gibi bir durum söz
konusu ola bile şahitliği kabul edilir.
80. Süt emziren kadın
süt emzirdiğinden bahisle "onu ben emzirdim" derse -diğer şartların
da bulunması ile birlikte- [bu şahitlik kabul edilir mi? Bu konuda mezhep
içinde iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
-belirttiğimiz gerekçe sebebiyle- bu şahitlik kabul edilir. Ancak kadın ücret
talep etmişse kabul edilmez; çünkü [bu şahitlik ile kendisine yarar sağlamaya
çalıştığı] itham[ıy]la karşı karşıyadır.
İkinci görüş
Kadın kendi fiilinden
bahsettiğinden -tıpkı kendisinin doğumu konusunda kadının şahitliğinin kabul
edilmemesi gibi- burada da kabul edilmez.
ilk görüşte olanlar buna
şöyle cevap vermişlerdir: Doğuma nafaka hakkı, miras, kısasın düşmesi vb. gibi
haklar bağlanmaktadır. Bu yüzden töhmet sebebiyle kadının şahitliği kabul
edilmez, süt emzirme ise böyle değildir.
81. Bu konuda kişinin
karısının annesi ve kızının da başkalarıyla birlikte daha öncesinde dava
olmaksızın kendiliklerinden yaptıkları şahitlikleri kabul edilir. Çünkü süt
emme konusunda dava olmaksızın resen şahitlik kabul edilir. Nitekim kadının
babası veya oğlu yahut iki oğlu, kadının kocasından boşandığı konusunda resen
şahitlik yapsa bu kabul edilir.
82. Karı-kocadan biri
aralarında süt hısımlığı bulunduğunu iddia ettiğinde kişinin karısının annesi
ve kızı yahut iki oğlu buna dair şahitlik etse bakılır:
> Şayet iddiada
bulunan kişi koca ise bu şahitlik kabul edilir; çünkü bu, kadın aleyhine
şahitliktir.
> İddiada bulunan
kadın ise bu şahitlik geçerli olmaz; çünkü bu, onun lehine yapılan şahitliktir.
Şöyle bir soru
sorulabilir: Şahitlikte muteber olan gözle görmektir. Hal böyle olunca karı-koca
arasında böyle bir konuda şahitlik nasıl düşünülebilir?
Buna şöyle cevap
verilir: Kadın, kocasının kendisinin annesi nden vb. bir kimseden süt emdiğine
şahitlik etmiş olabilir.
83. Süt emme konusunda
şahitlik yaparken "karı-koca arasında nikahı haram kılacak şekilde süt
hısımlığı vardır" demek [yeterli midir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş
bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
bu yeterli değildir; çünkü mezhepler, süt haramlığının şartları konusunda
ihtilaf etmiştir. Kişinin bununla birlikte;
> Süt emmenin
gerçekleştiği vakti zikretmelidir. Bu da süt emen için ilk iki yıldan önce, süt
veren için de dokuz yıldan sonradır.
> Kaç defa süt
verildiğini zikretmelidir. Bu da beş defadır. Kişinin şahitlik ederken
"birbirinden ayrı beş defa" demesi gerekir; çünkü insanların
çoğunluğU Ezrai'nin de belirttiği gibi çocuğun bir memeden diğerine geçmesinin
veya eğlenmek ya da nefes almak vb. bir sebeple emmeyi bırakıp sonra tekrar
emmesinin bir emiş olduğunu bilmezler.
> Yine daha doğru
görüşe göre her bir emişte sütün çocuğun boşluğuna ulaştığını da belirtmesi de
gerekir. Bu, zina şahitliğinde erkeğin cinselorganının kadının cinsel organına
girdiğine şahitlik etmeye benzer.
İkinci görüş
Bu gerekli değildir;
çünkü bu görülemez.
ilk görüş buna şu
şekilde cevap vermiştir: Sütün çocuğun karın boşluğuna ulaştığı şu yollarla
bilinir:
> Memeden çıkan sütü
görmek,
el-Ümm'de "arada
engelolmaksızın" kaydı bulunmaktadır. Buna göre elbisenin altından görürse
bu yeterli olmaz.
> Sütün çocuğun
ağzından geçtiğini görmek,
> çocuğun bu sütü
yuttuğunu görmek.
Ya da sütün, çocuğun
vücudunun içine ulaştığını gösteren bir takım karineleri görmekle olur ki bu
karineler de şunlardır: çocuğun kadının memesini aldığını -Kadı Hüseyin ve başkalarının
belirttiğine göre- memeyi emdiğini, sütü çekerken boğazının hareket ettiğini ve
emdiği sütü yuttuğunu arada engelolmaksızın görmek.
Bu, el-Muharrer'de açık
olarak belirtildiği üzere gören kimsenin o kadının sütü olan bir kimse olduğunu
bilmesinden sonra olmalıdır.
Çünkü karineleri görmek
kesin bilgi ifade edebilir. Kesin bilgi ifade etmediği düşünüldüğünde kuvvetli
zan ifade eder. Bu ise şahitliğe yeltenmek için yeterlidir.
84. Nevevi'nin
ifadesinden anlaşıldığına göre kişi, kadının sütü olan birisi olduğunu
bilmiyorsa şahitlik etmesi helal olmaz. Daha doğru görüş budur; çünkü kadının
sütünün olmaması asıldır. Şahitliği yerine getirme konusunda karineleri
zikretmek yeterli olmayıp kişi bu karinelere dayanarak kesin bir dille
şahitliği yerine getirir.
Burada kastedilen,
emzirme esnasında veya öncesinde meme de süt olduğunu bilmektir.
Aksi takdirde kişi
kadının sütü olduğunu bildiği halde o esnada kadının memesinde süt olmayabilir.
Mesela sütü sağmış veya başkasını emzirmiş olabilir.
Daha doğru görüşün
karşısında yer alan görüşe göre şahidin "karı-koca arasında evliliklerini
haram kılan bir süt hısımlığı vardır" demek yeterlidir.
Süt Emmeye İlişkin Son
Hükümler Kişi süt emmeye şahitlik ettikten sonra şahitlik konusunda ayrıntılı
bilgi vermeden önce ölse -iki görüş içinden daha güçlü olanına göre- hakimin
beklemesi zorunludur.
Hocamız Zekeriya
el-Ensarı "bu, doğruya daha yakındır" demiştir.
Süt emme konusunda
bilgisine güvenilen bir fakih ikrarda bulunurken şartları zikretmeye gerek yoktur,
bu durumda olmayan kimse için bu şarttır. Rafii bu görüşü güzel bir görüş
olarak görmüş ve şahitlik ile ikrarı şöyle ayırmıştır: İkrarda bulunan kimse
kendisi ile ilgili olarak ihtiyata riayet eder, ancak kesin bildiği şeyi ikrar
eder.
Bir veya iki kadın süt
emmeye şahitlik ettiklerinde kocanın karısını boşaması sünnettir, o kadınla
birlikte kalmaya devam etmesi mekruhtur.
Sütten kesilme durumunda
süt anneye bir şeyler vermek sünnettir. En iyisi sütten ayrılma anında
vermektir. Bu kadın bir cariye ise süt emen kimsenin kamil bir duruma gelince
onu azat etmesi müstehaptır; çünkü bu kadın onun süt annesi olmuştur.
Rivayetlerde de buyrulduğu üzere "Hiçbir çocuk, anababasının hakkını
ödeyemez. Ancak onu köle olarak bulup azat ederse o başka. "(Buhari,
el-Edebü'l-müfred, 10; Müslim, itk, 3778)
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN