SÜT EMME |
SÜT EMMENİN RÜKÜNLERİ
A. Süt Veren
Süt emme [haramlığı]
ancak; hayatta olup dokuz yaşına basmış olan bir kadının sütüyle sabit olur.
Kadından süt sağılıp
onun ölümünden sonra çocuğa içirilse daha dOğru görüşe göre [bu içme de
evliliği] haram kılar.
1. Süt emmeye ilişkin
-birazdan ayrıntılı olarak sayılacak- hükümler; evlenmenin haramhğı, bakma ve
baş başa kalmayı caiz kılacak ve dokunma durumunda abdestin bozulmasına
engelolacak şekilde mahremiyetin sabit olmasıdır. Süt emzirme miras, nafaka,
köle olarak ma.lik olduğunda azat olma, kısasın düşmesi, şahitliğinin
reddedilmesi vb. gibi nesebe özgü hükümlerin sabit olması sonucunu doğurmaz.
İşte süt emmeye ilişkin
olarak belirttiğimiz hükümler ancak şu özellikteki kadından süt emme halinde
olur:
> İster evlenmemiş
ister evli olsun insan soyundan bir kadın olması,
> Sütün kendisinden
ayrıldığı anda sabit bir şekilde hayatta olması,
> Kesin olarak buluğa
erdiğine hükmedilmiş olmasa bile ay yıh (kameri takvim) ile takriben dokuz
yaşına ulaşmış olması.
2. "Süt"
ifadesi başka şeyleri dışarıda bırakmaktadır. Mesela memeden kan veya irin
gelse bununla süt haramlığı sabit olmaz.
3. "Kadın"
ifadesi üç şeyi dışarıda bırakmaktadır:
a) Erkek
Doğru görüşe göre
erkeğin sütü ile süt haramlığı sabit olmaz; çünkü bu, beslenmeye elverişli
olmadığından diğer sıvılarda olduğu gibi haramlık sonucunu doğurmamaktadır.
Bununla birlikte [böyle
bir süt emilmesi durumunda evlilik] mekruh olur. Süt veren erkeğin alt soy
hısımları, o erkekten süt emen kişiyle evlenebilir. İmam ŞafiI bunu el-Ümm ve
Muhtasaru'l-Buveyti'de belirtmiştir.
b) Cinsiyeti
belirlenemeyen kişi
Mezhepte esas alınan
görüşe göre [böyle bir kişinin süt emzirme si durumunda] durum açıklığa
kavuşuncaya kadar beklenir. Şayet bu kişinin dişi olduğu anlaşılırsa süt
haramlığı oluşur, aksi takdirde oluşmaz. Durum açıklığa kavuşmadan bu kişi
ölürse haramlık sabit olmaz. Süt emen kişi, çift cinsiyetli şahsın annesi vb.
kimselerle evlenebilir Bunu Ezrai, Mütevelll' den nakletmiş ve her ikisi de bu
görüşü onaylamışlardır.
c) Hayvan
İki küçük çocuk -mesela-
aynı hayvanın memesinden süt emse bunlar arasında süt kardeşlik oluşmaz,
birbirleriyle evlenebilirler; çünkü süt kardeşlik, süt anneliğinin bir
uzantısıdır. Aslolan süt annelik sabit olmayınca onun uzantısı da sabit olmaz.
4. "İnsan
soyundan" ifadesi ile şayet dişi bir cinin insanı emzirmesi mümkün ise bu
durum dışarıda bırakılmıştır. Bu, "cinlerle yapılan evlilik sahih
değildir" görüşüne dayalıdır ki daha once geçtiği üzere sahih olan budur.
Çünkü süt emme nesebi izlemektedir. Nitekim hadiste şöyle buyrulmuştur:
> Neseben haram olan
şey, süt emzirme sebebiyle de haram olur.(Buhari, Şehadat, 2644; Müslim, Rada',
3564)
Zerkeşi'nin de
belirttiği gibi, Allah cinler ile insanlar arasında soy bağını kesmiştir.
5. "Hayatta
olan" ifadesi, ölmüş kadının sütünü dışarıda bırakmaktadır ki bu süt,
haramlık doğurmaz. Çünkü bu süt, -tıpkı hayvan bedeni gibi- artık helallik ve
haramlıkla işi kalmamış bir cesetten alınmıştır.
[Zayıf] bir görüşe göre
bu süt de haramlık doğurur. Diğer üç imam [Ebu Hanife, İmam Malik ve Ahmed bin
Hanbel] bu görüştedir. Çünkü haramlığı gerektiren şey süttür. "Kadın
öldüğünde süt de ölmüştür" denilemez; çünkü süt ölmez. Burada süt, ölmüş
olan bir kabın içindedir. [Ölmüş olan kadının memesindeki süt] hayatta olan bir
kadının, temiz bir kap içindeki sütü gibi veya [şayet ölümle birlikte cesedin
necis olacağı görüşünü kabul edersek] necis bir kap içindeki süttür.
6. "Sabit bir
şekilde hayatta olmak" ifadesi boğazı kesilmiş bir kimsenin hareketi gibi
hareket edecek şekilde hayatının son anına ulaşmış olan kimseyi dışarıda
bırakmaktadır, zira bu kadın ölmüş hükmündedir.
7. "Dokuz yaşına
ulaşmış" ifadesi bu yaşa ulaşmamış olan kızın sütünü dışarıda
bırakmaktadır; çünkü onun sütü haramlık doğurmaz. Zira süt, doğum yapmanın bir
sonucudur. Oysa bu yaştan once doğum yapmak mümkün olmadığı gibi ona bağlı olan
sütün gelmesi de mümkün değildir. Bu yaşa ulaşan kıza gelince; onun buluğa
erdiğine hükmedilmemiş olsa bile buluğa ermiş olma ihtimali mevcuttur. Süt
emzirme nesebin takipçisi olduğundan burada ihtimalin bulunmasıyla
yetinilmiştir.
Not: Nevevi'nin yalnızca belirtilen şartlarla yetinmesi,
kadının başından evlilik geçmesinin şart olmadığı sonucunu doğurmaktadır ki
İmam Şafii tarafından açıkça ifade edilmiş olan daha doğru görüş budur. [Zayıf]
bir görüşe göre ise kadının evlilik yapmış olması gerekir; çünkü bakire kızdan
süt gelmesi nadir olduğundan onun sütü, erkeğin sütü gibidir.
8. Bir kadının sütü o
ölmeden ve kendisinde sabit bir canlılık hali varken sağılarak kadının
ölümünden sonra çocuğa [ağızdan] içirilse [bununla süt haramlığı oluşur mu? Bu
konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
bu süt, evlilik haramlığı doğurur; çünkü süt, kadından helal ve hukuken koruma
altında olduğu halde ayrılmıştır. Alimler gerekçeyi bu şekilde belirtmişlerdir.
Bundan şu sonuç çıkar: "Kadın öldükten sonra ondan alınan süt helal
değildir." Ancak bunun anlamı, söz konusu sütün hukuken korunan / saygın
kabul edilen bir süt olmadığıdır, yoksa necaset bölümünde geçtiği üzere kadın
öldükten sonra kendisinden alınan süt de helaldir.
Bu meseleyi şöyle düşünebiliriz:
a) Bir kadın, bir çocuğu
hayattayken dört kere emzirir, sonra sütünden bir miktar sağılarak, kadının
ölümünden sonra çocuğa içirilir.
b) Kadının sütü beş kaba
sağılır sonra kadının ölümünden sonra çocuğa beş defada içirilir. Bu da ileride
geleceği üzere süt haramlığı doğurur.
İkinci görüş
Kadının ölümünden sonra
sütanneliği ispat etmek uzak bir ihtimalolduğundan bu süt, süt haramlığı
doğurmaz.
Not: NevevI burada ve başka yerlerde Cr?-)
"harrame" şeklinde şeddeli ifade kullanmıştır.
Nevevi'nin "daha
doğru görüş" ifadesi, Ravdatü't-talibin'deki "İmam ŞafiI'nin ifade
ettiği, doğru görüş" şeklindeki ibareye aykırıdır.
B. Süt
[Kadının sütü] peynir
yapılsa veya yağı çıkarılsa [çocuk bunu içtiği veya yediği zaman] süt haramlığı
oluşur.
Kadının sütü Sivi bir
şeyle karıştırıldığında şayet süt daha çok ise haramlık meydana getirir. Süt
daha az olup da çocuk bu karışımın tümünü içerse -bir görüşe göre bir kısmını
bile içerse- daha güçlü görüşe göre haramlık meydana getirir.
Sütün ağızdan içirilmesi
de haramlık meydana getirir.
Mezhepte esas alınan
görüşe göre burnundan damlatılması da böyledir.
Daha güçlü görüşe göre
sütü lavman yapmak [suretiyle çocuğun makadından vermek] haramlık meydana
getirmez.
9. Nevevi daha sonra
[süt haramlığını meydana getirecek şekilde] süt emzirmenin ikinci rüknü olan
"süt" konusunu ele almıştır. Süt haramlığının oluşması için [çocuğa
verilen madde hakkında] "süt" adının kullanımının baki kalması şart
değildir. Bu yüzden Nevevi şöyle demiştir:
"[Kadından alınan
süt] peynir (veya keş) yapılsa yahut yağ çıkarılsa (veya bununla un yoğurulsa)
ve çocuğa bu şekilde yedirilse, beslenme gerçekleştiği için bu madde haramlık
meydana getirir."
Not: Nevevi'nin ifadesi yağın bizzat kendisini
yedirmeye de uyduğu gibi yağı alınmış sütü içirmeye de uymaktadır. Her ikisi de
süt haramlığı meydana getirir.
10. Sütün içine su gibi
temiz veya şarap gibi necis bir sıvı madde karıştırılsa burada iki ihtimal söz
konusu olur:
Birinci ihtimal
Şayet süt sıvı maddeye
galip gelirse -ki bu tad, renk veya koku gibi vasıflarından birinin ortaya
çıkmasıyla olur- haramlık meydana getirir; çünkü mağlup olan yok hükmündedir.
Çocuk bu karışımın ister bütününü ister bir kısmını içsin fark etmez.
İkinci ihtimal
Şayet süt mağlup durumda
olursa yani üç vasıf gerçekten veya takdiren ortadan kalkmış olursa ve süt
emzirilen çocuk bu karışımın bütününü içerse -bir görüşe göre bir kısmını içse
de böyledir- daha güçlü görüşe göre bu da haramlık meydana getirir. Çünkü süt,
çocuğun midesine ulaşmıştır. Bu, çok suyun içinde kaybolan necaset gibi
değildir, zira necasetin etkisi yoktur, yalnızca insanlar tiksindiği için
bundan uzak durulur. Bunun için orada çokluğun içinde yok olmuş kabul edilir.
Bu, başka sıvının içinde yok olmuş şarap gibi de değildir ki böyle bir sıvıyı
içme durumunda had cezası uygulanmaz. Çünkü had cezası, aklı gideren şiddet
vasfına dayandırılmıştır.
Diğer bir görüşe göre
ise bu süt, haramlık meydana getirmez; çünkü başka sıvının içinde mağlup ve
telef olmuş durumdaki süt, yok hükmündedir.
Daha doğru görüşe göre
bu sıvının bir kısmını içmek haramlık meydana getirmez; çünkü sütün çocuğun
midesine gittiği kesin değildir. Bu kesin olarak bilinirse, mesela karışımın
içinde süt miktarından daha az kalmışsa o zaman haramlık kesin olarak
gerçekleşir.
Not: Rafii ve Nevevi'nin Serahsl'den onaylayarak
aktardıklarına göre sütün miktarının, eğer süt tek başına olsaydı beş defa
çocuğa verilebilecek kadar olması şarttır.
Görüş ayrılığı çocuğun
karışımdan beş defa içmesi veya sütün beş kaba sağılması yahut da saf süt
çocuğa dört defa emzirildikten sonra çocuğun bu karışımdan bir defa içmesi
durumuna özgüdür.
Sütün üç vasfı ortadan
kalkarsa süt miktarı ile kuvvetli rengi bulunup sıvıya hakim olabilecek olan su
miktarı karşılaştırılır. Sütün bu miktarı karışım içinde görünüyorsa hararrılık
sabit olur, aksi takdirde olmaz.
Nevevi'nin
"sıvı" kelimesiyle koyduğu kayıttan şu anlaşılır: "Sütün katı
maddeyle karıştırılması durumunda bu süt haramlık meydana getirmez." Bu,
kastedilmemiştir. Daha önce geçtiği üzere bu süt ile un yoğurulsa, süt haramlık
meydana getirir.
Nevevi, süt ve sıvının
eşit olduğu durumun hükmünden bahsetmemiştir. Bunun hükmü ikinci durumdan
evleviyetle anlaşılmaktadır.
İki kadının sütle ri
birbirine [eşit olarak] karıştırılsa her ikisi için süt annelik sabit olur.
Sütler içinden mağlup
[az] durumda olan konusunda, yukarıda zikredilen ayrıntılı hükümler geçerlidir;
yani hangisinin sütü daha galip ise onun için annelik sabit olur. Yine yukarıda
geçen şartların bulunması durumunda sütü mağlup [daha az] durumda olan için de
süt annelik sabit olur.
Haramlık konusunda, ağza
konulan süte ağızdaki tükrüğün galip gelmesi dikkate alınmaz.
Bu [ağızdaki tükrük],
midedeki sıvılara kıyas edilir.
11. Sütü çocuğun
boğazına [biberon, kaşık vb. bir şeyle] akıtmak da süt haramlık meydana
getirir; çünkü süt emzirmede olduğu gibi bununla da beslenme gerçekleşir.
Not: NevevI'nin mutlak ifadesinden şu
anlaşılmaktadır: "Süt boğazdan geçtiğinde mideye ulaşmasa bile haramlık
meydana gelir." Nitekim aynı durumda oruçlu kimsenin orucu bozulur.
Bu kastedilmemiştir.
EI-Muharrer'de sütün mideye ulaşması dikkate alınmıştır. Rafii ve NevevI,
eş-Şerhu'l-kebir ve Ravdatü't-talibin'de bunu esas almışlardır.
Çocuk, sütün midesine
gitmesinden önce kussa, bu süt haramlık meydana getirmez.
12. Süt, çocuğun burnuna
damlatılarak dimağına gittiğinde [bu süt, haramlık meydana getirir mi? Bu
konuda iki rivayet bulunmaktadır:]
Birinci rivayet
Mezhepte esas alınan
görüşe göre bu süt haramlık meydana getirir; çünkü bu şekilde beslenme meydana
gelmiş olur. Zira çocuk açısından mide nasıl bir boşluk ise dimağ da [sütün
gideceği] bir boşluktur.
İkinci rivayet
Lavman yapmada olduğu
gibi bu konuda da İmam Şafii'ye ait [haramlık meydana geleceği ve gelmeyeceği
şeklinde] iki görüş buOlunmaktadır.
13. Lavman yapmak -yani
önden veya makartan çocuğa süt vermek- [süt haramlığı meydana getirir mi? Bu
konuda İmam ŞafiI'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha güçlü görüşe göre
bu durumda haramlık meydana gelmez; çünkü beslenme söz konusu değildir. Zira
lavman, midede [ve bağırsaklarda] biriken şeyi dışarıya akıtmak için yapılır.
İkinci görüş
Bununla nasıl ki oruç
bozuluyorsa süt haramlık da meydana gelir.
İkinci görüş şu şekilde
reddedilmiştir: Orucun bozulması, mide veya dimağ dışında bile olsa vücut
boşluğuna [besleyici bir şeyin] gitmesine bağlıdır. Burada ise durum farklıdır.
Bu yüzdendir ki kulağa veya yaraya süt damlatmak, bu süt mideye ulaşmadığında
süt haramlığı meydana getirmez.
14. [Süt haramlığın
meydana gelmesi için] sütün, açık olan bir menfezden içeriye gitmesi şarttır.
Bu sebeple insanın gözüne süt damlatıldığında buradan göğüs boşluğuna veya
midesine süt gitmesi süt haramlık meydana getirmez.
c. Süt Emen
[Süt haramlığının
meydana gelebilmesi için] süt emenin hayatta olup iki yaşına ulaşmamış süt emen
çocuk olması şarttır.
[Diğer bir şart da] beş
emmedir. Bunun ölçüsü örfe göre belirlenir. Çocuk, emmekten yüz çevirerek
bırakırsa bu şekildeki emmeler birden fazla sayılır. Oynamak için bırakır ve
derhal emmeye dönerse veya bir memeden diğerine yönelirse bu, birden fazla
sayılmaz.
Süt, kadından bir defa
sağılarak çocuğa beş defada içirilse veya bunun tersi olsa bu, bir emiş
sayılır. İmam ŞaHl'nin bir diğer görüşüne göre bu beş emiştir.
Çocuğun beş kere mi daha
az mı emdiğinde veya iki sene içinde mi daha sonra mı emdiğinde şüphe olsa
haramlık olmaz. İkinci meselede [haramlığın olacağı yönünde] İmam ŞaHl'ye ait
veya mezhep içinde bir görüş de bulunmaktadır.
NevevI daha sonra [süt
haramlığının oluşması için gereken] rükünlerin üçüncüsü olan "süt
emen" konusunu ele almıştır.
15. Süt haramlığının
rükünlerinden biri de süt emendir. Bunun birkaç şartı vardır.
[Bu şartların ilki] süt
emenin normal bir şekilde [istikrarlı] hayatının olması gerekir. Sütün ölünün
göğüs boşluğuna ulaşmasının [süt haramlık konusunda] bir etkisinin olmadığı
konusunda ittifak vardır. Çünkü ölen kişi beslenme ve kilo alma gibi bir durumdan
çıkmıştır. Yine çocuk, kesilen hayvanın son anında çırpınması gibi ölüm
hareketleri yapmaya başIadığında ona süt vermek de haramlık meydana getirmez;
çünkü onun hükmü, öImüş kimsenin hükmü gibidir.
Not: Nevevi "süt emenin şartı, hayatta
oImasıdır" demiş oIsa, yaptığım açıklamaya gerek oImazdı.
16. [Süt emene ilişkin
ikinci şart] çocuğun hilaIlerle hesaplanan ay takvimine gore iki yaşına
uIaşmamış olmasıdır. Şayet [çocuk ayın başında değil de ortasında doğmuş
olduğundan] ilk ay kesintiye uğramışsa yirmibeşinci aydan gün eklemek suretiyle
bu ay otuz güne tamamlanır. Çocuk iki yaşına ulaştığında süt emmesi süt
haramlık meydana getirmez. Bunun delili şu ayettir:
> Emzirmeyi
tamamlatmak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler.
Onların örfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi baba tarafına aittir. Bir insan
ancak gücü yettiğinden sorumlu tutulur. Hiçbir anne, çocuğu sebebiyle, hiçbir
baba da çocuğu yüzünden zarara uğratılmamalıdır. Onun benzeri (nafaka temini)
varis üzerine de gerekir. Eğer ana ve baba birbiriyle görüşerek ve karşılıklı
anlaşarak çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur.
Çocuklarınızı (süt anne
tutup) emzirtmek istediğiniz takdirde, süt anneye vermekte olduğunuzu iyilikle
teslim etmeniz şartıyla, üzerinize günah yoktur. Allah'tan korkun. Bilin ki
Allah, yapmakta olduklarınızı görür. [Bakara, 233]
Bu ayette, süt
emzirmenin tam iki yılolduğu belirtilmiştir. Bundan, iki yıldan sonra hükmün
farklı olacağı anlaşılmaktadır.
Ayrıca hadiste şöyle buyrulmuştur:
> İki yıl içinde
olandan başka süt (haramlığı] yoktur.(Darekutnı, Rada', 4, 174)
Müslim'in rivayetinde
yer aldığına göre Ebu Huzeyfe'nin karısı şöyle demiştir: "Ey Allah'ın
resulü! Salim, koca adam olmuş yanıma girip çıkıyor. Ebu Huzeyfe bu sebeple
sıkıntı duyuyor". Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Onu beş kere emzir de senin yanına girip çıkabilsin!"(Müslim, Rada',
3588)
Bu, İmam Şafii' nin de
belirttiği üzere yalnızca Salim' e özgü bir ruhsattır.
İbnü'l-Münzir şöyle demiştir:
"Bu hüküm ya mensuhtur [yürürlükten kaldırılmıştır] ya da Ümmü Seleme ve
Resulullah (s.a.v.)'ın diğer eşlerinin belirttiği gibi Salim' e özgüdür. Onlar
bir hükmün özel mi genel mi, nasih mi mensuh mu olduğunu en iyi bilen
kimselerdir. "
Not: İki yıllık süre, benzer meselelerde olduğu
gibi burada da emzirilen çocuğun doğumuntan itibaren başlar. Çocuk, doğumu
tamamlanmadan önce emmeye başlasa bu emmenin bir etkisi yoktur.
Zerkeşi şöyle demiştir:
"Burada gerçek anlamda süt emzirme mevcut olduğundan süt emzirmenin
haramlığa etkisinin olduğunu kabul etmek daha mantıklıdır. Üstelik bu,
Nevevi'nin "anasından vücudunun bir kısmı ÇıkmıŞ olan çocuk canlı iken
birisi onun boynunu kırarsa ya kısas uygulanır veya diyet ödetilir"
şeklinde sahih kabul ettiği görüşe de kıyas bakımından uymaktadır. Buna göre
süre, çocuğun emdiği andan itibaren hesaplanır. "
Bu görüş kabul edilemez;
çünkü bu, [hakkında daha önce iki görüşün ileri sürüldüğü bir meselede, hiç kimse
tarafından ortaya konulmamış] üçüncü bir görüş ortaya koymaktır.
Çünkü sürenin başlangıcı
konusunda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır: 1. Çocuğun [ana karnından]
çıkmaya başlaması, 2. Çocuğun tam olarak ayrılmış olması. Mesele bu açıdan,
kısmen doğan çocuğun boynunun kırılmasından ayrılmaktadır. Üstelik o mesele de
benzerleri olan meselelerden farklıdır. Yine o meselede genel anlamda tazminat
hükmünü istishab yoluyla geçerli saymak için tutarsız bazı şeyler de ileri
sürülmüştür. Zira cenin gurre ile tazmin edilir.
Nevevi'nin sözünden
anlaşıldığına göre iki yıllık süre son emmeyle tamamlansa haramlık oluşmaz.
İmam Şafii'nin el-Ümm ve başka eserlerdeki ifadesinin zahirinden anlaşılan da
budur. Ancak et-Tehzib'te belirtildiği ve İbnü'l-Mukrl'nin de esas aldığı üzere
mezhepte kabul edilen görüş, bunun haramlığı doğurmasıdır; çünkü her bir emmede
çocuğun boşluğuna ne kadar sütün gittiği bilinemez. Nitekim alimler şöyle
demişlerdir: "Çocuğun her bir emmede bir damla olmak üzere göğüs boşluğuna
yalnızca beş damla süt gitse, süt haramlık oluşur."
17. [Süt haramlığının
doğmasının diğer bir şartı da] beş emmedir. Bunun delili, Müslim'in Hz.
Aişe'den rivayet ettiği şu hadistir:
Allah'ın Kur'an'da
indirdikleri arasında, bilinen on emzirme süt haramlık doğurur, ifadesi de
vardır. Bu, bilinen beş emzirme ifadesiyle nesholdu. Resulullah (s.a.v.) vefat
ettiğinde bu ifadeler Kur'an'dan olarak okunuyordu.(Müslim, Rada', 3582)
Burada kastedilen,
bunların hükmünün okunuyor olmasıdır. Yahut da nesholunduğunu bilmeyenler,
henüz nesih yeni vuku bulduğu için bunu Kur'an'dan zannederek okuyorlardı.
[Süt haramlığının
doğması için] bir defa emmenin yeterli olduğu da söylenmiştir ki Ebu Hanife ve
İmam Malik bu görüştedir. Çünkü "sizi emziren analarınız" [Nisa, 23]
ayeti geneldir.
Önceki görüş sahipleri
buna şöyle cevap vermişlerdir: Bunu, tıpkı hırsızlıkla ilgili ayette olduğu
gibi sünnet ortaya koymuştur. İmam Şafii, bu meselede "en azı esas
alma" genel kuralını uygulamamıştır; çünkü ona göre bu kuralı esas almanın
şartı başka bir delilin bulunmamasıdır. Oysa sünnet, beş defa emmeyi açık
olarak ifade etmektedir. Zira Hz. Aişe (r.a.)'nin on emme ile haramlığın
oluşması hükmünün beş emmeyle yürürlükten kaldırıldığını haber vermesi
haramlığın beş emmeyle gerçekleşeceğini, bundan azıyla gerçekleşmeyeceğini
gösterir. Haramlık bundan azıyla gerçekleşcek olsaydı, beş emmenin önceki hükmü
yürürlükten kaldırması geçersiz olur, o da on emme gibi yürürlükten kalkmış
olurdu.
Şöyle bir itiraz söz
konusu olabilir: Bir şeyin Kur'an'dan olup olmadığı haber-i vahid ile sabit
olmaz, dolayısıyla yukarıdaki hadis beş emmenin haramlığı gerektirdiğine
delilolmaz.
Buna şöyle cevap
verilir: Yukarıdaki hadis, haber-i vahid yoluyla bu hükmün Kur'an'dan olduğunu
ortaya koymasa bile bunun hükmünü [yani beş emmenin haramlığı gerektirmesini]
ve bu hükümle amel edilmeyi ortaya koymaktadır. Şaz kıraat, sünnet hükmünde
değerlendirilir.
Müslim'de yer alan
hadiste "bir iki defa emme haram kılmaz" ifadesi yer almaktadır.
(Müslim, Rada', 3578) Bu hadisin
mefhum-i muhalifinden hareketle bir görüşe göre üç emzirme yeterlidir.
Daha önceki hadisten
anlaşılan zıt anlam, bu hadisteki zıt anlama tercih edilmiştir; çünkü o,
"aslolan haramlığın olmamasıdır" şeklindeki genel kuralla
desteklenmektedir.
18. Beş emmenin nitelik
bakımından uyuşması gerekmez. Çocuğa bir defa süt içirilse, bir defa burnuna
damlatılsa, bir defa emse, iki defa da sütle yapılmış bir şeyi yese haramlık
sabit olur.
Belirtildiğine göre
haramlığın beş defa ile gerçekleşmeSinin hikmeti, insanın idrak sebepleri olan
duyuların beş 0lmasıdır.
19. Beş emmenin ölçüsü
örfe göre belirlenir; çünkü bunun ne dilde ne de dinde bir ölçüsü
bulunmadığından bu konuda örf esas alınmıştır. Nitekim, hırsızlık bahsinde
["malın koruma altında olduğu yerden alınması" meselesinde] malın
nasıl korunacağı konusunda da örfe başvurulur. Örfte bir emme veya birden fazla
emme kabul edilen şey bu şekilde değerlendirilir, böyle kabul edilmeyenler ise
öyle değerlendirilmez.
20. Süt emen çocuk her beş
emmenin arasında süt emmeyi memeden yüz çevirerek bıraksa, bu konuda örf
dikkate alınarak bu emmeler birden fazla kabul edilir.
Ezra! şöyle demiştir:
Alimlerin şu ifadesinde insanın içine sinmeyen bir durum söz konusudur:
"Bir süt damlası havadan uçarak bebeğin ağzına gelse ve onun tükrüğüyle
karışsa, tükrüğü geçerek içeriye girse bu bir emme sayılır. Bir damla sütü
burundan vermek de böyledir." Alimler bu konuda ölçü olarak örfü
belirtmişlerdir.
Oysa örf ehli bunu bir
emme olarak kabul etmezler. Hadiste "emme, et bitiren, kemiği geliştiren
şeydir" diye buyrulmuşken bu nasıl mümkün olabilir. (Ebu Davud, Nikah,
2059)
Bu, [tarımsal ürünlerin
satımının caiz olması konusunda] "ürünün kendini kurtarması" şartının
yerine gelmiş sayılması için "bir meyvenin çıkması yeterlidir"
demeleri ve ekinin kuvvetlenmesi konusunda "bir başak yeterlidir"
demeleri gibidir. Bunun azlık ve çokluk bakımından bir ölçüsü olmadığında,
ismin verilebileceği en düşük miktar dikkate alınır.
Gazzi'nin şu sözü kabul
edilemez: "Süt emmenin en alt sınırı yoktur. Bu konuda ölçü yalnızca
çokluk içindir."
Not: Nevevi'nin ifadesi şunu gerektirir: "Süt
veren kadın bir işi sebebiyle emzirmeyi kesse ve kesinti uzun süre devam etse
ardından tekrar emzirmeye dönse bu, bir emzirme kabul edilmez.
Et-Tenbih yazarı bunu
esas almıştır. Bu şuna benzer: Bir kimse yalnızca bir kere yiyeceğine dair
yemin etse, başka bir kimse bu şahsın yemesini onun isteği dışında kesintiye
uğratsa, daha sonra bu şahıs yeme imkanına kavuşunca tekrar yese yeminini
bozmuş olmaz.
Eş-Şerhu'l-kebir'de daha
doğru olduğu belirtilen görüşe göre bu, dikkate alınır; çünkü süt emme /
emzirmede süt veren ve süt emenin fiilleri müstakil olarak değerlendirilir.
Nitekim çocuk, uyuyan kadından süt emse veya bebek uyurken ona süt içirilse
bunlar bir emme olarak değerlendirilir. Böyle olunca kadının süt vermeyi
kesmesinin de tıpkı çocuğun süt emmeyi kesmesi gibi dikkate alınması gerekir.
21. Çocuk süt emmeyi
başka bir şeyle meşgul olduğundan veya hafifçe uykuya daIma, nefes alma,
ağzında biriktirdiği sütü yutma gibi bir sebeple kesse ve derhal emmeye dönse
bu emme birden fazla kabul edilmez, tümü tek bir emme kabul edilir. çocuğun
eğlenmesi veya uyuması uzun süreli olursa bakılır:
Meme çocuğun ağzında ise
bu bir emme sayılır, aksi takdirde iki emme sayılır.
Ravdatü't-talibin'de
çocuğun eğlenmesi, memenin çocuğun ağzında olmasıyla kayıtlanmıştır. Bu,
kesintinin uzun olmamasına yorulur. Müzeni'nin muhtasarında İmam Şafii'ye ait
olan görüşe göre memenin çocuğun ağzında olması şart değildir. Nitekim
el-Minhac metnindeki mutlak ifadeden de bu anlaşılmaktadır.
22. Süt emen çocuk
kendiliğinden veya süt veren kadının döndürmesiyle bir memeden derhal diğerine
geçerse veya süt veren kadın bir işi sebebiyle emzirmeye kısa bir süre ara verip
tekrar emzirmeye dönse bu, birden fazla emzirme kablu edilmez. Çocuk derhal
diğer memeye geçmezse birden fazla emzirme yapılmış olur.
Not: Belirtilen hüküm, süt veren kadının tek
olması halindedir. Şayet çocuk bir kadının memesinden derhal başka bir kadının
memesine yönelirse daha doğru görüşe göre bu, birden fazla emme kabul edilir;
çünkü emzirme, çocuğun memeyi terk edip bir daha ona ancak uzun süre geçince
dönmesidir ki burada da bu mevcuttur.
23. Kadından süt bir
kere sağıldıktan sonra çocuğun boşluğuna yahut dimağına, içirme, burnuna
damlatma vb. bir yolla beş defada gönderilse veya bunun aksi olsa yani kadından
süt beş defada sağılıp çocuğa bir defada içirilse [bu, kaç emme kabul edilir?
Bu konuda İmam Şafii'ye ait üç görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Bu, her iki durumda da
bir emmedir. İlk durumda memeden ayrılma dikkate alınır. İkinci durumda ise
kütün çocuğun boşluğuna bir defada gitmesi dikkate alınır.
İkinci görüş
İmam Şafii'ye ait bir görüşe
göre her iki durumda da beş emzirme olmuş olur. İlk durumda sütün bulunduğu kap
meme gibi değerlendirilmiştir. İkinci durumda da memeden ayrılma anı dikkate
alınmıştır.
24. Süt, kadından beş
defada sağılıp çocuğa da karıştırma yapılmaksızın beş defada içirilirse bunun
beş emme kabul edileceği ittifakla benimsenmiştir. Sütler biririne karıştırılıp
sonra ayrılsa ve beş defada içirilse daha doğru görüşe göre beş emme kabul
edilir. [Zayıf] bir görüşe göre bir emme kabul edilir; çünkü karıştırma sonucunda
bu süt, bir defada sağıImış gibi kabul edilir.
Not: Nevevi'nin "kadından" ifadesi,
görüş ayrılığının sütün bir kadından sağılması meselesine özgü olarak tasavvur
edildiğini göstermektedir. Şayet beş kadından süt sağılarak bir kaba konulsa ve
bu süt bir defada bir çocuğa içirilse bu çocuk her bir kadından bir kere süt
emmiş kabul edilir. çocuğa bu süt beş defada içirilirse daha doğru görüşe göre
yine böyledir. [Zayıf] bir görüşe göre ise bu, beş emmedir.
25. [Süt haramlığının
gerçekleşmesi için] çocuğun beş kere emdiği ve bu emmenin çocuk iki yaşından
önce iken gerçekleştiği kesin olarak bilinmelidir. Buna göre şu konularda bir
şüphe meydana gelirse;
> Süt emen çocuğun
beş kere mi beşten az mı emdiği,
> İlk iki yılda mı
daha sonra mı emdiği,
> Sütün çocuğun
boşluğuna ve dimağına gidip gitmediği,
> çocuğun içtiği
şeyin kadının sütü mü hayvan sütü mü olduğu,
> Kadından sağılan
sütün o hayattayken mi yoksa öldükten sonra mı sağıldığı.
Bu durumlarda haramlık
gerçekleşmez; çünkü belirtilen şeylerin gerçekleşmemiş olması asıldır. Veraa
uygun olan davranış tabii ki şüpheli şeyden uzak durmaktır.
Nevevi'nin ikinci mesel
e olarak zikrettiği hususda [yani ikinci maddede] haramlığın oluşacağına dair
İmam Şaflı'ye veya mezhepteki diğer alimlere ait bir görüş de bulunmaktadır;
çünkü aslolan çocuğun süt emerken ilk iki yıl içinde olmasıdır.
Eş-Şerhu's-sağir'de
bunun İmam Şaflı'ye ait bir görüş olduğu tercih edilmiştir.
Not: Nevevi'nin ifadesinden ilk madde ile ilgili
bir görüş ayrılığının olmadığı anlaşılmaktadır ki bu doğrudur.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN