HUL’ |
HUL' VE BEDELİ
KONUSUNDAKİ ANLAŞMAZLIKLAR
Kadın hul' iddiasında
bulunduğu halde koca bunu inkar etse, yeminle birlikte kocanın sözü kabul
edilir.
Koca, "seni şu kadar
mal ödemen karşılığında boşamıştım" dediği halde kadın "karşılıksız
boşamıştın" dese kadın bain olarak boşanmış olur, herhangi bir bedel
ödenmez.
Karı-koca hul' bedelinin
cins veya miktarı konusunda anlaşmazlığa düşseler, ortada herhangi bir delil yoksa
her ikisi de yemin eder ve emsal mehir ödenmesi gerekir.
Koca "bin"
karşılığında hul' yapar ve her iki eş de ["bin" derken] belli bir
türe niyet ederse bunun ödenmesi gerekir. Bir görüşe göre emsal mehir ödenmesi
gerekir.
Koca "ben dinarları
kastettim" dediği halde karısı "dirhemleri" veya "dinar,
dirhem dışındaki paraları kastettim" derse ilk görüşe göre karşılıklı
yemin ederler. İkinci görüşe göre yeminleşmeye gerek olmaksızın emsal mehir
ödenmesi gerekir. Allah daha iyi bilir.
118. Kadın, [kocasıyla
arasında] hul' yapıldığını iddia ettiği halde koca bunu inkar etse ve ortada
[her iki taraf lehine de] delil bulunmasa yeminle birlikte kocanın sözü kabul
edilir; çünkü aslolan nikahın devam etmesi, hul'un bulunmamış olmasıdır.
119. Kadın buna dair
şahit getireceğinde şahitlerin iki erkek olması şarttır. Hul' şahitlerle ispat
edildiğinde koca mal telep edemez; çünkü koca hul' yaptığını inkar etmektedir.
Ancak inkarından döner de hul'u itiraf ederse bedeli almaya hak kazanır. Bunu
Maverdi ve başkaları belirtmiştir.
120. Koca karısına
hitaben "seni şu kada ra -mesela bin dirheme- boşamıştım" dediğinde
kadın "aksine sen beni bedelsiz boşamıştın" veya
"boşamamıştın" dese kocanın sözü ile birlikte kadın bain olarak boş
olur, kadın bedelin olmadığına dair yemin ederse kocaya bir bedel ödemesi
gerekmez. Ayrılık kocanın boşamayı ikrar etmesinden kaynaklanmaktadır.
Bedelin olmaması ise
"aslolan borçsuzluktur" ilkesine dayanmaktadır. Koca, bedelin bulunduğuna
dair [iki erkek şahitten oluşan] bir delil veya bir erkek iki kadın getirirse
yahut buna dair yemin ederse yahut da kadın kocasının iddiasına dair yemin
ettikten sonra in karın dan dönüp itiraf ederse kadının bedel ödemesi gerekir.
Not: Nevevi'nin "bain olarak ayrılmış
olur" ifadesinden kadına iddet esnasında nafaka ve giyecek verilmeyeceği
sonucu çıkmaktaysa da bu kastedimiş değildir, aksine koca iddet bitinceye kadar
bununla yükümlüdür. Koca karısına mirasçı olamaz. Kadın iddet beklerken koca
ölürse kadın kocaya mirasçı olur. Bunu Ezrai belirtmiştir.
Bu durum, kocanın
bedelin teslim alınmaksızın hul'un gerçekleşeceği türden bir malolmasını ikrar
etmesi haliyle ilgilidir. Koca, hul'un ancak kendisinin teslimiyle
tamamlanabilecek bir malın derhal ödenmesi şartıyla hul' yaptığını ikrar
ederse, bunu teslim almadıkça koca üzerine herhangi bir şey gerekli olmaz. Bu,
el-Buveytf'nin muhtasarında İmam Şafii tarafından belirtilmiş olup zahir olan
görüş de budur.
Koca "sen bin
dirhem karşılığında benden boşanmayı istedin" dediği halde kadın böyle bir
istekte bulunduğunu inkar etse veya icap ile kabul arasına uzun zaman girdiğini
iddia etse, bedelin olmaması konusunda yeminle birlikte kadının sözü kabul
edilir; çünkü aslolan kadının zimmetinin borçtan berı olması ve kocanın iddia
ettiği vakitte talakın gerçekleşmemiş olmasıdır.
121. Karı ile koca hul'
bedelinin;
> Cinsinde mesela
dirhem mi dinar mı olduğunda,
> Veya niteliğinde
mesela sağlam mı kırık mı olduğunda,
> Yahut miktarında
ihtilaf etseler mesela koca bin olduğunu ileri sürerken kadın beşyüz olduğunu
söylese,
> Yahut da hul'
anlaşmasındaki boşama sayısı konusunda ihtilaf etseler, mesela kadın "ben
bin dirhem karşılğında üç kere boşamam istedim" dediği halde koca
"bin dirhem karşılığında bir kere boşamamı istedin" dese,
Tüm bu durumlarda her
ikisinin de şahidi bulunmasa, tıpkı satım akdinde olduğu gibi her ikisi de
yemin eder. Kadın; bedelin karı-kocadan birisi veya ikisi yahut hakim
tarafından feshedilmesi sebebiyle bain olarak boşanmış olacağından emsal mehir
ödenmesi gerekir.
Çünkü [bedelin fasid
olması halinde] esas alınacak olan odur.
Yeminin nasıl yapılacağı
ve kimden başlanacağı konusu aynen satım akdinde olduğu gibidir.
122. Bir tarafın delili
varsa buna göre hareket edilir. Her ikisinin delili var ve tarih bakımından da
eşitseler her iki delil de dikkate alınmaz. Delillerin ileri sürdüğü tarih
farklı ise, daha önceki tarihi ispatlayan delil öncelikli olur.
123. Kadın mesela bin
dirhem karşılığında boşanmış olsa ve o bölgede biri diğerinden daha yaygın
durumda olmayan iki tür dirhem bulunsa, karı-koca belirli bir para birimine
niyet etmişlerse bu sanki sözlü olarak telaffuz edilmiş gibi kabul edilir ve
niyet edilenin ödenmesi gerekli olur. Hul' bu konuda satım akdinden ayrılmaktadır;
çünkü satım akdinde göz yumulmayan şeye hul' da göz yumulur. Bu yüzden satım
akdinin aksine hul' da koca, bedeli teslim aldığında ona malik olmuş olur.
[Zayıf] bir görüşe göre
ise niyet edilen şey geçersiz olur, sözdeki bilinmezlik sebebiyle emsal mehir
ödenmesi gerekli olur, niyete itibar edilmez.
Not: Nevevi'nin ifadesinden karı-kocanın herhangi
bir şeye niyet etmemeleri halinde, anlaşmada geçen miktarın fasit olacağı ve
emsal mehir verileceği anlaşılmaktadır ki doğrusu da budur.
124. Karı-kocanın
niyetleri birbirinden farklı olsa, yani her biri başka bir cins parayı kastetse
ve bu konuda birbirini tasdik etseler, akit sahih olmadığı için ayrılık meydana
gelmemiş olur. Birbirini yalanlarlarsa, yani mesela koca "ben onu boşarken
kullandığım bin sözcüğüyle [altın] dinarları kastettim" dediği halde kadın
"aksine sen gümüş dirhemleri kastettin" veya "altın-gümüş
dışındaki paraları kastettin" dese [ne olur? Bunun cevabı yukarıdaki iki
görüşe göre değişir:]
Yukarıdaki ilk görüşe
yani "niyet edilen şey de sözle telaffuz edilen gibi gerekli olur"
görüşüne göre her ikisi de yemin eder. Çünkü burada görüş ayrılığı bedelin
cinsine yöneliktir. Bedelin feshinden sonra kadın, emsal mehir karşılığında
ayrılmış olur.
Yukarıdaki ikinci görüşe
yani "emsal mehir gerekınesi" görüşüne göre karı-koca arasında
yeminleşme söz konusu olmaksızın emsal mehir gerekli olur.
Hul'a İlişkin Son
Hükümler
Kadın kocasına
"beni boşa, mehrimden berisin" veya "senin bende binin
vardır" dese ve koca da boşasa, bain talak gerçekleşmiş olur; çünkü bu,
bir şeyi üstlenme ifadesidir.
Kadın "beni
boşarsan, mehirden berisin" veya "seni mehrimden ibra ettim"
dese ve koca da boşasa, koca beri olmuş olmaz,
talak Ric'i olarak
gerçekleşmiş olur; çünkü ibra şarta bağla namaz. Kocanın, borçtan beri olma
isteğiyle karısını boşaması, bir borcu yüklenme konusunda sahih bir ifade
olmadığından bir bedeli gerektirmez.
Nevevi,
Ravdatü't-tdlibın'de şöyle demiştir:
Şöyle bir görüşün ileri
sürülmesi uzak bir ihtimal değildir: Koca bir şey isteyerek boşamış, zkadın da
kocasını ibra edeceğini söylemek suretiyle onu boşamaya teşvik etmiştir, şu
halde bu tıpkı bedelolarak şarap tayin edilmesi durumunda olduğu gibi fas id
bir bedeldir dolayısıyla boşama, emsal mehir karşılığında bain olarak
gerçekleşir; çünkü bununla kadının "beni boşarsan sana bin veririm"
demesi arasında fark yoktur. Şayet bu, ibrayı şarta bağlamak ise diğeri de
temliki şarta bağlamaktır.
İbnü'l-Mukrı, Ravdatü
't-talibın' e tabi olmak suretiyle Ravd adlı eserinin konuya ilişkin son
bölümünde bunu tek görüş olarak aktarmıştır.
Zerkeşi ise Bulkini'ye
tabi olarak şöyle demiştir: Bu konuda itim ad edilmesi gereken hakikat şudur:
"Koca, ibranın şarta bağlanmasının sahih olduğunu kesin biliyorsa boşama
Ric'i olarak gerçekleşir, sahih olduğunu zannediyorsa emsal mehir karşılığında
bain olarak gerçekleşir.
Bu, güzel bir
uzlaştırmadır. Subki bunun ikinci yönünü esas almıştır. İbnü'r-Rif'a "bu
haktır" demiştir. Kaffal'ın fetvalarında şu yer almaktadır:
Koca, karısına "beni
ibra edersen boşsun" dese, kadın da "seni ibra ettim" dese
herhangi bir şeyolmaz; çünkü koca "beni mehrinden / alacağından ibra
edersen" dememiştir. Koca, mehirden ibrayı kastederse, kadın mehrin
miktarını biliyorsa bu sahih olur. Bilmiyorsa sahih olmaz; çünkü bu, bilinmeyen
bir alacağın ibrası olur. Kadın biliyorsa talak Kaffal'in dediği gibi Ric'i mi
olur yoksa Kadı Hüseyin'in iki görüşünden birinde yer aldığı gibi bain mi olur?
Burada iki ihtimal söz konusudur. Bir grup alimin açıkça belirttiğine göre ikinci
ihtimal daha güçlüdür.
Koca, karısını boşama
şartıyla karısının kendisini ibra etmesini istese, kadın da "Allah seni
ibra etsin!" dese ve bununla "seni ibra ettim" demeyi kastetse,
koca da karısına "sen boşsun" dese, daha sonra "ibranın sahih
olması şartıyla boşamayı gerçekleştirmeyi kastettim" dese, görünürdeki
durum açısından kocanın sözü kabul edilir. Kadının ibra ettiği konuyu bilmediği
ortaya çıkarsa, sonrakilerden birinin de dediği gibi boşama gerçekleşmez.
Not: Hul' meselelerine ilişkin genel ilke şudur:
> Bazı durumlarda
boşama, anlaşmada belirtilen bedel üzerinden gerçekleşir.
> Bazı durumlarda
emsal mehir üzerinden gerçekleşir.
> Bazı durumlarda
ric'i talak gerçekleşir.
> Bazı durumlarda ise
hiçbir şey gerçekleşmez.
Akitte anlaşılan bedel
karşılığında talakın gerçekleştiği durum; sözlü ifadenin ve bedelin sahih
olduğu durumdur.
Emsal mehir karşılığında
talakın gerçekleştiği durum; sözlü ifadenin sahih, bedelin fasid olduğu
durumdur.
Ric'i talakın gerçekleştiği
durum sözlü ifadenin fasid olduğu, koca açısından boşamanın şarta bağlanmayıp
derhal yerine getirildiği durumdur.
Hiçbir şeyin
gerçekleşmedi ği durum talakın şarta bağlandığı halde şartın gerçekleşmediği
durumdur.
Allah en iyisini bilir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN