MUĞNİ’L-MUHTAC

ZEKAT’I KİM ALIR?

 

ZEKATIN VERİLİŞ KEYFİYETİ VE MİKTARI

 

Fakir ve miskine bir yıl ihtiyaçlarına yetecek miktarda zekat verilir.

 

Ben [Nevevi] derim ki: Daha doğru olan, İmam ŞafiI tarafından açıkça ifade edilen ve alimlerin çoğunluğunca kabul edilen görüşe göre ortalama ömür süresince yetecek kadar zekat verilebilir. Bu kişi bununla gelirinden / ürününden yararlanmak üzere gayri menkul satın alır. Doğrusunu Allah daha iyi bilir.

 

Mükatep ve borçluya borçları miktarınca zekat verilir.

 

Yolda kalmış kimseye kendisini gitmek istediği ve malının bulunduğu yere götürecek kadar zekat verilir.

 

Gaziye; savaşa gidiş ve geliş esnasında ve oradaki ikameti esnasında ihtiyacını karşılayacak nafaka, giyecek, at ve silah alabilecek miktarda zekat verilir. Bu verilen kendisinin mülkü olur.

 

Yolculuk uzak ise veya gazi ve yolda kalmış kimse yürümeye güç yetiremeyecek durumda ise bunlar için binek hayvanı ve yol azığı ve eşyasını taşıyabileceği hayvan hazır edilir.

Ancak normalde kişinin kendi eşyasını taşıyabileceği bir mesafe ise [bunun için ayrıca hayvan] hazırlanmaz.

 

Daha güçlü görüşe göre zekat almaya hak kazandıran özelliklerden ikisine birden sahip olan kimseye yalnızca bir özelliği yönü ile zekat verilir.

 

66. Bu konunun başından buraya kadar anlatılanlar, zekatta hak sahibi olan sekiz sınıfın hak sahibi olmasını gerektiren niteliklere ilişkindi. Buradan konunun sonuna kadar olan kısım ise zekatın nasıl verileceği ve miktarı ile ilgilidir.

 

67. Gerek fakire, gerekse miskine, şayet bir meslek İcra etmek veya tİcaret yapmak suretiyle kazancıDI düzgün bir şekilde sağlayamıyorsa bir yıl yetecek kadar zekat verilir; çünkü zekat her sene tekrarlandığından bununla bir yıllık ihtiyacı giderilmiş olur. Bu görüş, şu sahih hadisle de desteklenmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.) ailesi için bir yıl yetecek kadar malı kenara ayırırdı" . (Buhari, Cihad, 2904)

 

[Nevevi, Rafi!'nin bu görüşünü kabul etmeyerek şunları söylemiştir:]

 

Ben [Nevevi] derim ki: Daha doğru olan ve el-Ümm'de İmam Şafii tarafından bizzat dile getirilen, ayrıca alimlerin çoğunlUğunca kabul edilen görüşe göre gerek fakir gerekse miskine ortalama ömür süresince yeterli olacak miktarda zekat verilir.

 

Çünkü bununla ihtiyacın karşılanması sürekli bir şekilde gerçeklenmiş olur. Nevevi [verilen bir zekatın, fakir ya da miskine bir ömür boyunca] nasıl yeterli olacağını şu şekilde açıklamıştır: "Bununla bir gayri menkul satın alır da ondan gelir / ürün elde eder." Böylece bir daha zekata ihtiyacı kalmaz.

 

Bu ifadeden, fakire yeterli olacak olan miktarın bir defada kendisine verilmesi kastedilmemiştir.

 

68. Kişi ortalama ömür süresini tamamladığında kendisine ne verilir? Buna temas eden birini görmedim. Hocam Remli'ye bunu sorduğumda "bir yıl yetecek kadar verilir" demiştir ki bana göre de böyledir.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden, gayri menkulü kimin satın alacağı anlaşılmamaktadır. Zerkeşi şöyle demiştir: "Bunu devlet başkanının [veya yetkilendirdiği bir görevlinin] alması gerekir.

Bunun gazi ile aynı hükümde kabul edilmesi uygundur. Dilerse devlet başkanı satın alır, dilerse zekatı ona vererek satın almasına izin verir."

 

Bence de böyledir.

 

Bir zenaatı bulunan kimseye o sanatını yapacağı aleti satın alabilecek miktarda zekat verilir. Bu miktar az olsun, çok olsun fark etmez.

 

Zerkeşi şöyle bir fıkhi görüş ortaya atmıştır: "Bir kimsede birden fazla sanat bulunsa, bunların hangisi [için alınacak alet] en az miktar tutuyorsa kendisine bu kadar verilir. Şayet bu, kendisinin durumuna yeterli olmazsa, yeterli olacak kadar verilir. "

 

Hocam Remli'nin de belirttiği üzere bu kişiye kendisinin ihtiyacını hangi sanat karşılayacaksa onun aletini alacak kadar zekat verilmesi daha uygundur.

 

Kişi ticaretten anlıyorsa, hangi malın ticaretini iyi yapıyorsa ondan kar elde ederek kazancını sağlayabileceği miktar kendisine verilir.

 

Rafii şöyle demiştir: "Alimler bunu şöyle bir örnekle açıklamışlardır: Yeşillik satan kimseye beş dirhem yeter, baklagiller satana on dirhem, meyve satana yirmi dirhem, ekmekçiye elli dirhem, tahıl satana yüz dirhem, atlara bin dirhem, kumaşçıya iki bin dirhem, kuyumcuya beş bin dirhem, mücevherat işiyle uğraşana on bin dirhem yeter. "

 

Hocamız Zekeriya el-Ensan'nin de belirttiği üzere burada belirtilenler yaklaşık rakamlardır.

Şayet bu kimselere yeterli olacak miktar, bunlardan daha fazla veya azsa, verilecek zekat da ona göre arttırılır veya azaltılır.

 

69. Nevevi' de diğer alimler de zekat olarak verilebilecek en düşük miktardan bahsetmemişlerdir. "Emanetler" konusunda İbn Süreye'den nakledildiğine göre, zekatta hak sahibi olanlar sınırlı sayıda olmadığında veya sınırlı sayıda olup da mal yeterli olmazsa malik açısından evla olması bakımından en az zekat miktarı yarım dirhemdir. En çoğu ise kişiyi fakirlikten çıkarıp zengin kılacak miktardır.

 

70. Sahih bir kitabet akdi yapmış olan kişiye ve borçlu kişiye yalnızca borçları miktarınca verilir. Ellerinde bir miktar mal varsa, borcun kalan kısmını ödeyecek kadar verilir; çünkü bunlara, ihtiyaçları sebebiyle verilmektedir. Yukarıda geçen açıklamalardan anlaşılacağı üzere, iki kişinin / kabilenin arasını bulmak üzere borçlanan kişiye, [böyle bir şart koşmaksızın] mutlak olarak zekat verilir.

 

71. Yolda kalmış kişiye, yola çıkma vakti geldiğinde yolculuğun yaz veya kış zamanında yapılması durumuna göre kendisine yeterli olacak nafaka ve giyecek miktarınca zekat verilir. Bu, kendisini -şayet yol üzerinde bir yerde malı bulunmuyorsa- gitmek istediği yere ulaştıracak kadar olan mal miktarıdır. Şayet yolda bir yerde malı bulunuyarsa malının bulunduğu yere ulaştıracak kadar verilir.

 

72. Yolda kalmış kişinin elinde bir miktar mal varsa, gideceği yere kadar ona yeterli olacak olan miktarı tamamlayacak kadar zekat verilir. Şayet geri dönme niyeti var da gitmek istediği yerde veya yolu üzerinde malı bulunmuyarsa dönüş için de zekat verilir. er-Ravda'da belirtildiğine göre yolcuların ikamet ettiği süre dışında kendisine ikamet için herhangi bir şey verilmez.

 

Bu ifade, kişinin her an gerçekleşebilecek bir ihtiyacı sebebiyle bir yerde beklemesi durumunu da kapsamaktadır. Bu kişiye on sekiz gün yetecek kadar zekat verilir. Sonrakilerden kimileri aksi görüş belirtse de itimad edilecek olan görüş budur.

 

73. Gazinin savaşa çıkma vakti geldiğinde savaşta nafaka ve giyecek olarak onun ihtiyacına yetecek miktar zekat olarakverilir. Farıki ve İbn Ebı Asrun onun bakmakla yükümlü olduğu kimselere nafaka verilmesini de belirtmişlerdir. Rafii "bu, isabetsiz sayılmayacak bir görüştür. Ayrıca giyecek de buna kıyas edilir" demiştir.

 

Gazinin savaşa gidiş, dönüş ve ikamet zamanı uzun olsa bile savaş meydanında fetih vaktine kadar ikameti için kendisine zekat verilir. Çünkü "yolcu"nun aksine, gazinin [ikamet etmesi halinde] "gazi" adı ortadan kalkmamaktadır.

 

Not:  Alimler, başlangıçta gazinin ne kadar ikamet edeceği bilinmemekle birlikte ikamet halinde kendisine ne kadar zekat verileceğinden bahsetmemişlerdir.

 

Ezrai şöyle demiştir: "Kişinin orada ikamet edeceği düşünülen en az süre için kendisine zekat verilir. Şayet daha uzun süre ikamet ederse, buna göre verilen miktar da arttırılır. Bu, zekatın düşman ülkesine nakledilip orada harcanmasına yol açar. Bununla birlikte ihtiyaç sebebiyle buna müsamaha gösterilir."

 

Bana göre de böyledir.

 

74. Gazi, süvari olarak savaşacaksa kendisine bir at değeri ve bir silah değerince zekat verilir; çünkü buna ihtiyaç bulunmaktadır. Farıkı'nin belirttiğine göre at ve silah gazinin mülkü olur, savaştan döndüğünde kendisinden alınmaz.

 

Not:  Yaptığımız açıklamadan anlaşıldığı üzere zekat yükümlüsü, gaziye at ve silahı kendiliğinden veremez; çünkü zekat olarak verilecek malı başkası ile değiştirmek mümkün değildir. Devlet başkanı ise bunu satın alıp kendisine verme yetkisine sahiptir. Yine devlet başkanı bu paydan at ve silah satın alarak bunları Allah yolunda vakfedebileceği gibi ücretle kiralayabilir. Ayrıca satın aldığı ve vakfetiği atlardan gaziye ödünç at da verebilir.  Şayet hazinede mal azsa bu son iki seçeneği yapmaktan başka çare yoktur. Süre geçtiğinde gaziden, vakfedilmiş, kiraya verilmiş ve ödünç verilmiş at ve silah geri alınır.

 

75. Hem gazi hem de yolda kalmış kişi için bir binek hayvanı hazırlanır. Bu hayvan, gazinin üzerinde savaşacağı binek hayvanının dışında bir hayvandır. Bu hazırlama temlik şeklinde olmayıp kiraya verme veya ödünç verme şeklindedir. Nitekim Nevevi'nin daha sonra gelen şu ifadeleri bunu göstermektedir: "Yolculuk uzun ise veya kısa olduğu halde yolcu veya gazi zayıf olup yürüyemeyecek durumdaysa" zorunluluk sebebiyle kendilerine binek hayvanı hazırlanır. Yol mesafesi kısa olup kişi yürüyebilecek güçte ise hayvan verilmez.

 

Not:  EI-Muharrer'de olduğu gibi Nevevi'nin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, verilecek binek hayvanı "gazinin üzerinde savaş yaptığı binek hayvanı dışında" bir hayvandır.

 

Ezrai şöyle demiştir: "Rafii ve Nevevi, eş-Şerhu'l-Kebir ve erRavda'da gazi için at dışında bir şey verilmesinden bahsetmemişler, yolcu için yalnızca at hazırlanmasından bahsetmişlerdir. Bu konuda alimlerimizin açık bir ifadesine rastlamadım. Alimlerin çoğunun ifadesinden çıkan sonuç bunun, kişiye verilen at olduğudur. EI-Minhac'daki ifade "savaş zamanına kadar at temin edilmesi" şeklinde yorumlanabilir. Çünkü ata bizim ülkemizden düşman ülkesine kadar binerlerse, özellikle de savaş meydanının uzakta olması halinde savaş ve çarpışma anında at saldırı ve savunma yapmaktan aciz ve bitkin duruma düşebilir."

 

Ezral'nin belirttiği gerekçe, alimlerin kastettiği şeyolup bana göre de böyledir.

 

76. Yolcu ve gaziye, üzerinde azık ve eşya taşınacak bir hayvan verilir; çünkü buna ihtiyaçları vardır. Ancak kişinin eşyası, kendisi tarafından normalde taşınabilecek gibi ise ihtiyaç bulunmadığından binek hayvanı verilmez.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinin akışından anlaşıldığına göre binek hayvanı ve üzerinde azık ve eşyanın taşındığı hayvan, gazi ve yolcunun gideceği yere gitmesinden sonra kendilerinden geri alınır. Bu doğrudur. Yine Nevevi'nin ifadesinden anlaşıldığına göre, yolculuk gezme amacıyla bile olsa yolda kalmış kişi için binek hayvanı hazırlanır. Zerkeşi şöyle demiştir: "Bu, isabetsiz bir görüştür. Uygun olanı, zorunlu olmayan durumda zekat vermenin caiz olmamasıdır."

 

Bu, kişinin bizzat gezinme amacıyla yola düşmesi durumuna hamledilir.

 

Nevevi, müellefe-i kulub'a ve zekat çalışanlarına ne miktar zekat verileceğinden bahsetmemiştir. Müellefe-i kuluba devlet başkanı uygun gördüğü miktarda verir. Yahut "mal sahibi, müellefe-i kuluba kendi zekatını verebilir" şeklindeki görüşü tercih edersek -ki tercihe şayan olan görüş budur- mal sahibi zekatını kısımlara ayırdığında uygun gördüğü miktarını müellefe-i kuluba verir.

 

Zekat çalışanına gelince, o, yaptığı işin emsal ücreti kadarını almayı hak eder. Devlet başkanı dilerse onu herhangi bir şart koşmaksızın gönderip daha sonra kendisine ödeme yapabilir. Dilerse önceden kendisine bir ücret veya ödül belirlenir, daha sonra bu belirlenen miktar zekat malından ödenir. Memurun gelmesinden önce mal sahibi zekatını kendi öderse yahut devlet başkanının ya da yetkilisinin bulunduğu yere zekatını götürürse zekat memuru herhangi bir şeyalamaz.

 

Devlet başkanı, zekat memurunu, emsal ücretinden daha fazlasına çalıştıramaz. Bundan daha fazla ücret verirse maslahata uygun olmayan şekilde tasarrufta bulunduğu için hizmet sözleşmesi geçersiz olur.

 

Zekat memurlarına ayrılan payartarsa diğer sınıflara aktarılır. Bu pay, emsal ücreti ödemeye yetmezse emsal ücrete yeterli olacak kadarlık kısım zekat malından tamamlanır, daha sonra zekatın kalan kısmı diğer sınıflara dağıtılır.

 

Devlet başkanı, zekat memuruna verilecek miktarı ücret veya ödülolarak devlet hazinesinden vermek isterse bu caiz olur. Bu durumda zekat memurlarına ayrılan pay devre dışı kalır, zekat sanki memur yokmuş gibi kalan sınıflara taksim edilir.

 

Darİmİ şöyle demiştir: "Zekat memurlarına zekartan ödeme yapılması ancak herhangi bir ücret almadan bu işi yapacak kişi bulunmadığında olur."

 

Ezrai bunu kendisinden aktarıp onaylamıştır. Bu görüşten şu sonuç çıkar: "Bir kimse ücretsiz olarak bu işi yapsa zekattan herhangi bir şeyalamaz." İbnü'r-Rif'a bunu tek görüş olarak aktarmıştır.

 

Subki ise bunu şu gerekçeyle reddetmiştir: "Cihad eden kimse yalnızca Allah'ın kelimesini yüceltmek için cihad etmiş olsa bile ganimetten payalmayı hak eder. Bunun gibi zekat memurunun toplanan zekattan almasını da [kişi, zekattan ücret almayı istememiş olsa bile] Allah farz kılmıştır. Kişi zekattan hiçbir şey almamak şartıyla zekat memurluğu yapsa bile zekattan almaya hak kazanır. Bu işte çalıştıktan sonra kişinin kendi mülkiyetine giren payı ıskat etmesi geçerli değildir. Ancak mülkiyeti nakleden hibe vb. yollarla kendi mülkiyetinden başka yere nakledebilir. Bu kimse, başkası adına ücret beklemeksizin iş yapan şahsa benzemediğinden, "kurala göre kişi payalmaya hak kazanamaz" denilemez. Çünkü o mesele, insanların şart koşmasına ihtiyaç duyulan bir konudur. Burada ise şart koşma işini bizzat Allah yapmıştır. Bu, miras, ganimet ve feye benzer."

 

77. Bir kimsede, zekatta hak sahibi olmasını gerektiren iki özellik bulunsa, örneğin fakirlik ve borçluluk hali bulunsa, hatta zekat toplama işinde görevli bir fakir olsa bile, daha güçlü görüşe göre bu kişiye yalnızca bir özelliği sebebiyle zekat verilir. Çünkü ayette [sekiz sınıfın birbirine "ve" bağlacı ile] atfedilmelsi], bu sınıfların birbirinden farklı olmasını gerektirir.

 

Diğer görüşe göre ise kişide her iki özellik de bulunduğundan her iki özelliği sebebiyle zekat alır.

 

Not:  Burada görüş ayrılığı, [bir kimsenin kendisinde bulunan iki özelliğe binaen] aynı zekattan alması ile ilgilidir. Kişi bir özelliği sebebiyle bir zekattan bir başka özelliği sebebiyle başka bir zekattan payalırsa bu caiz olur. Örneğin borçlu ve fakir olan bir kimse, "borçlular" için ayrılan zekattan borçlu olmasına binaen payalıp bunu alacaklı olan şahsa ödese, kendisine fakirler için ayrılan zekattan da fakir olmasına binaen verilir. Çünkü an itibarıyla o muhtaç durumdadır. Bunu Nevevi, Şeyh Nasr'dan aktarıp onaylamıştır. Zekreşi şöyle demiştir: "Burada kastedilen, bir kimsenin iki özelliğine binaen aynı anda zekattan pay almasıdır." Burada kastedilen zekattan ardışık olarak [peşpeşe] almaktır, yani Hocamız Zekeriya el-Ensarl'nin dediğine göre ilk aldığı zekat üzerinde henüz tasarruf ta bulunmadan ikincisini almaktır.

 

Bir kimsede feyde hak sahibi olmayı gerektiren iki özellik bulunsa veya bu özelliklerden birisi kişinin gazi olması -örneğin Haşim! soyundan ve gazi olmak- olsa, kişiye her iki özelliği sebebiyle [ayrı ayrı] pay verilir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

ZEKATIN TÜM SINIFLARA VERİLMESİ