MUĞNİ’L-MUHTAC

LUKATA / BULUNTU MAL

 

BULUNTU MALIN ETRAFA DUYURULMASI

 

Bir malı bulan kişi etrafa duyuru yaparken malın bazı özelliklerini belirtir.

 

Malı koruma amacıyla almışsa duyuru masraflarını üstlenme si gerekmez, hakim bu masrafı devlet hazinesinden yapar veya mal sahibi adına borç almak suretiyle yapar.

 

Kişi malı mülk edinmek amacıyla almışsa duyuru masraflarını üstlenmesi gerekir. [Zayıf] bir görüşe göre malı bulan kişi malı mülkiyetine geçirmezse masraf mal sahibine ait olur.

 

Daha doğru görüşe göre değersiz bir mal bulunduğunda bir yıl süreyle duyuru yapılmaz, bunun yerine kaybeden kimsenin normalde artık aramaktan vazgeçeceği kadar bir süre duyuruda bulunur.

 

1. Bir mal bulan kişinin mal bulduğunu etrafa duyururken malın

cinsini belirttiği gibi bazı özelliklerini de zikretmesi menduptur. Örneğin "kimin dinarları kayboldu?" diye duyuru yapar veya bulduğu malın kabını, bağını belirtir; zira bu, malı kaybeden sahibinin malı bulmasına en uygun davranıştır.

 

Malı bulan kişi malın bütün özelliklerini belirtmez, aksi takdirde yalancı bir kimse buna dayanır [da malın kendisine ait olduğunu iddia edebilir.] Ezral'nin tek görüş olarak belirttiğine göre malı bulan kişinin malın bütün özelliklerini söylemesi haram olup şayet bunu yaparsa tazmin yükümlülüğünü üstlenir; çünkü bir kimse malın özelliklerini dinleyip sonra da bu nitelikleri zikrettiğinde malın kendisine verilmesi gereken birine bunları ulaştırabilir.

 

Bu hüküm, konunun başında geçen "kişinin mal bulduğuna dair şahit tutarken malın bütün özelliklerini zikretmesi caizdir" hükmünden farklıdır; çünkü şahitlerin sayısı belli ve ortada da töhmet yoktur.

 

2. Malı bulan kişi onu sahibi adına korumak amacıyla almışsa, mal bulduğunu etrafa duyurmak üzere yapılacak masrafı üstlenmesi gerekmez; çünkü bunun yararını yalnızca mal sahibi görmektedir. Bunun için yapılacak masrafı hakim devlet hazinesinden öder.

İbnü'r-Rif'a "borç olarak" demiştir. Ezrai "bunun infak olarak kabul edilmesi daha uygundur" demiştir. Nitekim Nevevl'nin şu ifadesi de bunu göstermektedir: "yahut da hakim mal sahibi adına borç alır". Alimlerimizin ifadeleri de bunu göstermektedir.

 

"Bir malı sahibi için korumak amacıyla alan kişinin duyuruda bulunması gerekmez" görüşünü kabul ettiğimizde, bulan kişi duyuru için masraf yaptığında bunu kendi cebinden yapmış olur. Hakim malı bulan kişinin, daha sonra mal sahibinden almak üzere duyuru masrafını kendi malından yapmasını isteyebileceği gibi maslahata uygun görürse -tıpkı devesini kiraya veren kişinin kaçması me selesinde olduğu gibi- duyuru masraflarını karşılamak üzere malın bir kısmının satılmasını da isteyebilir.

 

3. Kişi bulduğu malı [sahibi çıkmadığı takdirde] kendi mülkiyetine almak amacıyla alıyorsa o zaman kesin olarak duyuru yapmak zorundadır ve duyuru masraflarını da kendisi karşılar. Mal ister onun mülkiyetine girsin isterse girmesin fark etmez.

 

[Zayıf] bir görüşe göre kişi malın mülkiyetini sahibinin çıkması sebebiyle elde edememişse o zaman duyuru masraflarını mal sahibi üstlenir; çünkü bunun yararı kendisine aittir.

 

Not:  Nevevi'nin sözünden ilk anda anlaşılan anlama göre "kişi bulduğu malı kendi mülkiyetine geçirdikten sonra malın sahibi çıksa ve malını geri alsa, yukarıdaki zayıf görüş geçerli olmaz." Er-Ravda, eş-Şerhu'l-Kebır ve eş-Şerhu's-sağır'de "mal sahibinin ortaya çıkması" ifadesi, malın mülk edinilmesinden sonra ortaya çıkmasını da kapsar.

 

Subki şöyle demiştir: Bu daha güzel bir görüştür; çünkü malın mülk edinilmesinden önce veya mal sahibi ortaya çıktığında bu görüşe göre malını geri alabilir. El-Minhac metninde "[Zayıf] bir görüşe göre mal sahibi ortaya çıktığında mal bulunduğunun duyurulması için yapılan masrafları üstlenir" demiş olsa daha uygun olurdu.

 

Kişinin malı kendine has kılmak için alması ve hıyanet amacıyla alması da mülk edinmek üzere alması gibidir.

 

Nevevl'nin belirttiği hüküm tasarrufları kısıtlı olmayan şahısla ilgilidir. Şayet malı sefihlik, çocukluk veya delilik gibi bir sebeple kısıtlanmış olan bir şahıs bulursa velisi duyuru masrafını onun malından ödeyemez. Durumu hakime iletir ve hakim de bulunan malın etrafa duyurulabilmesi için malın bir kısmını satar. Ezrai ise "bu hüküm akla tam yatmamaktadır." demiştir.

 

4. Hakir bir şey bulunduğunda [ne yapılır?]

 

"Hakir bir şey" mal edinilmeye elverişli olan, daha doğru görüşe göre herhangi bir miktarla sınırlanmamış olan maldır. Bu, kaybeden kişinin üzüntüsünün uzun sürmeyeceği ve uzun süreli olarak aramayacağı düşünülen maldır. Bu durum, malın hakir olduğunun göstergesidir.

 

et-Tenbıh'te yer aldığı üzere "hakir bir şey"in miktarı kimileri tarafından bir dinar ve kimileri tarafından bir dirhem olarak belirtilmiştir.

 

[*] - Hz. Aişe (r.a.) şöyle demiştir: Bir dirhemden az olan bir şey bulunduğunda ondan yararlanmakta bir sakınca yoktur.

 

Bunun miktarı "hırsızın elinin kesilmesini gerektirmeyecek miktar" diye de belirlenmiştir.

 

Kişi bu şekilde hakir bir mal bulduğunda daha doğru görüşe göre bir sene süreyle duyuruda bulunmaz; çünkü değerli malın aksine bu malın sahibi malı bir yıl boyunca aramaz. Diğer bir görüşe göre konuyla ilgili rivayetlerin genelolması sebebiyle bir yıl boyunca duyuruda bulunur. Ayrıca bu da bir mülk edinme yolu olduğundan az miktarda mal ile çok miktarda mal bu konuda birbirine eşittir.

 

Ezrai şöyle demiştir: İmam Şafii (r.a.)'nin kendi ifadesi bu yönde olduğu gibi alim\erin çoğunluğu da bu görüştedir. Rafii'nin hakir mal ile diğerleri arasında ayrım yapma konusunda şu ifadesi problemlidir: "Alimlerin çoğunluğu köpek gibi edinilmesinde yarar bulunmakla birlikte dinen malolarak kabul edilmeyen bir şey bulunduğunda kişinin bunu bir yıl duyurması gerektiği, sonrasında bunu kendisine özgü kılabileceğini kabul etmiştir."

 

Bu problemli değildir; çünkü köpek vb. şeyler, insanların kaybedince üzüldükleri şeylerdir.

Bunun az olacağı düşünüise bile bu Nevevl'nin şu sözleri kapsamına girer: "Daha doğru görüşe göre değersiz mallar, kaybeden kimsenin genellikle artık aramaktan vazgeçtiğinin düşünüleceği bir süre kadar duyurulur. "

 

Bu, maldan mala değişir. Bunun dışındakiler hakkındaki açıklama ileride gelecektir.

 

Ruyani şöyle demiştir: Bir danık miktarınca gümüş bulan kimse bunu derhal duyurur.

 

Bir danık altın bulan kimse bir, iki veya üç gün duyurur.

 

Not:  er-Ravda, eş-Şerhu'l-Kebır ve eş-Şerhu's-sağır'in ifadeleri şu şekildedir: "Hakir mallarda kişinin duyuru yapacağı süre, böyle bir malı kaybeden kimsenin o malı arayacağı tahmin edilen süre kadardır. Şayet mal sahibinin malı aramaktan vazgeçtiği kanaati oluşursa duyuru yapma yükümlülüğü ortadan kalkar." Bu ifadeden ne kastedildiği açıktır.

 

Daha doğru görüşün karşısında yer alan görüşe göre kişinin böyle bir malı bulduğunu bir kere duyurması yeterlidir; çünkü bir kere duyurmakla "mal bulduğunu gizleme" durumundan çıkmış olur.

 

Bir başka görüşe göre azı değersiz bir mal bulma durumunda bunu hiç duyurmak gerekmez.

 

Bir buğday ve üzüm tanesi gibi mal edinilmeye elverişli olmayacak kadar az bir şey bulma durumunda kişinin bunu duyurması gerekmez, onu bulan kişi dilediği tasarruf ta bulunabilir.

 

[*] - Rivayete göre Hz. Ömer, tavaf esnasında bir üzüm bulduğunu duyuran bir adam gördü ve "veraa uygun davranışlar içinden kimileri Allah'ı kızdınr" demiştir.

 

[*] - Hz. Peygamber (s.a.v.) de bir defasında yolda bir hurma tanesi bulmuş ve şöyle buyurmuştur: "Bunun zekat hurması olması ihtimalinden korkmasaydım onu yerdim. "(Kenzü'l-ummal, 1651)

 

Durum böyle olmakla birlikte bunu düşüren mal sahibinin bu mal üzerindeki mülkiyeti ortadan kalkmış olur mu? Bu konuda el-Vafi adlı eserde iki görüş belirtilmiştir; daha doğru görüşe göre sahibinin mülkiyeti kalkmaz. Nitekim şu da bunu gösterir: Alimlerin belirttiğine göre sel suyu bir buğday tanesini veya bir çekirdeği bir şahsın arazisine getirse ve bu arazide ekin ve meyve çıksa tanenin / çekirdeğin sahibinin bunu sökmesi gerekir. Şayet onu istemezse arazinin sahibi ona sahip olur. Bundan anlaşıldığına göre mal sahibinin o mal üzerindeki mülkiyeti o yüz çevirmedikçe ortadan kalkmamaktadır.

 

[İtiraz]  Kişinin bunun üzerindeki mülkiyeti ancak onun istememesiyle ortadan kalkıyorsa bunu bulan kişi mal üzerinde dilediği tasarrufu nasıl yapabilir?

 

[Cevap]  Bu, tıpkı nehirlerden su içme meselesinde olduğu gibi adet yoluyla edinilmiş mübah bir şeydir.

 

Hasat zamanında başak vb. şeyleri bulmaya gelince, sahibinin bunu aramayacağı kanaati oluşmuşsa veya onun alınmasına rıza göstereceği kanaati oluşmuşsa bulan kişi bunu alabilir, aksi takdirde alamaz. Alan kişinin zekat verilebilen kimselerden olması ile olmaması arasında fark yoktur. Zerkeşı ise ikinci duruma muhalefet etmiştir. Fark yoktur; çünkü gerek önceki gerekse sonraki alimlerin uygulamalarında yer aldığı üzere bu miktarda bir şeye göz yumulur.

 

Kişi, edinilmesine dince izin verilen bir köpek bulsa veya dokunulmaz olan bir şarap yahut çok miktarda çöp bulsa bunları bir yıl veya uygun bir süre duyurur, daha sonra bunları elinde tutma konusunda hak sahibi olur. Sahibi çıktığında bunlar kişinin elinde duruyorsa sahibi bunları alır, aksi takdirde bir şey alamaz.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

BULUNTU MALIN BULANIN MÜLKİYETİNE GEÇMESİ