VEKALET / ŞARTLAR |
D. VEKALET SÖZLEŞMESİNDE
KULLANILAN SÖZLÜ İFADELER
Nevevi daha sonra
vekalet akdinin dördüncü rüknü olan "sözlü ifadeler" konusunu ele
almaya başlayarak şöyle demiştir:
[Vekalet akdinde]
müvekkil tarafından onun rızasını gösteren "seni şu konuda vekil
kıldım", "şu işi sana havale ettim", "sen şu konuda benim
vekilimsin" gibi sözlü bir ifadenin bulunması şarttır.
Şayet "sat",
"azat et" gibi bir ifade kullanırsa, [satma ve azat etme konusunda]
izin gerçekleşmiş olur.
[Vekil tarafından] sözlü
olarak kabul şart değildir.
[Zayıf] bir görüşe göre
şarttır. [Zayıf bir başka] görüşe göre ise vekilin kabulü [müvekkil tarafından
söylenen] "seni vekil kıldım" şeklindeki akit sigalarında şart
olmakla birlikte "sat" ve "azat et" şeklindeki emir
sigalarında şart değildir.
Daha doğru olan görüşe
göre vekalet akdinin şarta bağlanması sahih değildir. Şayet vekalet akdini
şartsız olarak yapmakla birlikte tasarruf için bir şart koşarsa bu caiz olur.
Müvekkiı, "seni
vekil tayin ettim, seni her ne zaman azledersem sen benim vekilimsin"
derse, daha doğru görüşe göre o an itibarıyla vekalet sahihtir, azil sonrasında
o kişinin vekalete geri dönmesi konusunda, vekaleti şarta bağlama konusunda
geçerli olan iki görüş geçerlidir. Bu iki görüş, azlin şarta bağlanması
konusunda da geçerlidir.
1. Diğer akitlerde icap
nasıl şart ise [vekalet akdinde de] müvekkil tarafından onun akde razı olduğunu
gösteren - ki kefalet konusunda da aynı durum geçmişti- kinaye yoluyla bile
olsa sözlü bir ifadenin kullanılması gerekir; çünkü başkasının malında onun
izni olmaksızın tasarrufta bulunmak yasaktır.
Bu sözlü ifade
"seni şu konuda vekil kıldım", "şu işi sana havale ettim",
"sen şu konuda benim vekilimsin", "seni kendi yerine ikame
ettim", "seni benim yerime naib kıldım" gibi bir ifade ile
olabilir.
Müvekkil "sat"
veya "azat et" [gibi emir kipi ile söz söylese] izin gerçekleşmiş
olur; çünkü bu, yukarıda geçenden daha öte bir ifadedir. Rafii'nin de dediği gibi
bu, her ne kadar icap olarak isimlendirilmese de icap yerine geçer. Nevevi de
"izin gerçekleşmiş olur" demekle buna işaret etmiştir.
2. Vekilin, vekalet
akdini kabul ettiğini sözlü olarak ifade etmesi gerekmez; çünkü vekil kılmak,
vekilin tasarrufuna izin vermek ve ondan kısıtlamayı kaldırmak demektir, bu
yönüyle de bir yemeği yemeye izin vermeye benzemektedir.
3. Buna göre vekaletin
sahih olabilmesi için vekilin vekaleti bilmesi gerekmez. Kişi bilmeden önce
başkasının malında tasarruf ta bulunsa, bu, kişinin murisini hayatta zannederek
onun malında tasarrufta bulunduktan sonra onun öldüğünün ortaya çıkmasına
benzer.
[Zayıf] bir görüşe göre
diğer akitlerde kabul şart olduğu gibi vekaletle de vekilin kabulü şarttır.
[Zayıf] bir başka görüşe
göre [müvekkil tarafından] akit sigası ile "seni vekil kıldım" gibi
bir ifade kullanılmışsa vekilin kabulü şarttır. Buna. karşın "sat" ve
"azat et" gibi emir sigası ile vekalet verilmesi durumunda vekilin
kabulü şart değildir. Zira akit sigaları akit gibi değerlendirilirken emir
sigaları "mübah kılma / izin verme" gibi değerlendirilir.
Not: İlk görüşe göre şu durumda vekalet akdinde
sözlü kabul şart koşulabilir: Bir kimsenin başkasına ödünç verdiği veya
kiraladığı yahut da gasp edilmiş bir malı bulunsa ve o kişi bu malını bir
başkasına hibe etse, hibe edilen kişi bunu kabul etse, hibe yapan kişi hibe
yaptığı şahsa malı teslim alma konusunda izin verse, hibe yapılan kişi bu malı
teslim alma konusunda ödünç alanı, kiralayanı veya gasp edeni vekil kılsa bu
durumda vekilin sözlü olarak kabulü şarttır, fiil -yani malı elinde tutmak-
yeterli değildir; çünkü malı elinde tutmak, önceki durumu devam ettirmektir.
Bu, malı başkası adına teslim almaya razı olduğunu göstermez.
Nevevi "sözlü
olarak" demek suretiyle manen kabulü dışarıda bırakmıştır. [Manen kabulde
iki ihtimal vardır:]
[a] - Şayet manen kabul
de razı olmak anlamına geliyorsa o zaman doğru görüşe göre [vekilin vekalete]
razı olması şart koşulmaz; çünkü kişi kendi malını satması için bir başkasını
zorlasa veya kendi karısını boşaması için bir başkasını zorlasa Rafii'nin talak
bölümünde zikrettiğine göre bu sahih olur.
[b] - Şayet manen kabul,
reddetmemek anlamına geliyorsa o zaman bu kesinlikle şarttır.
Şayet kişi "kabul
etmiyorum", "yapmıyorum" derse vekalet geçersiz olur. Kişi bu
sözü söyledikten sonra pişman olursa vekalet yenilenerek tekrar yapılabilir.
Daha önce geçtiği üzere
bir ibarenin mefhum-i muhalifinden anlaşılan anlamın farklı kısımları varsa bu
reddedilmez.
Vekalet akdinin yazılı
şekilde veya elçi aracılığıyla yapılması da yeterlidir.
4. Vekalet akdinin, bir
nitelik veya zaman şartına bağlanması daha doğru görüşe göre -tıpkı diğer
akitlerde olduğu gibi- sahih değildir. "Zeyd geldiğinde" veya
"aybaşı geldiğinde seni şu konuda vekil kıldım" veya "o zaman
sen benim o konuda vekilimsin" demek buna örnektir.
Diğer görüşe göre ise
vasiyette olduğu gibi bu da sahihtir.
İlk görüşte olanlar
arada şu farkın olduğunu söylemiştir: Vasiyet, belirsizliği kabul ettiğinden
şarta bağlamayı da kabul eder.
İlk görüşe göre şart
bulunduğunda izin bulunmuş olduğundan vekilin tasarrufu geçerli olur.
Aynı şekilde vekaletin
fas id olduğu durumda da tasarruf bir izinle gerçekleşmişse yine geçerli olur.
Ancak izin fasid olursa o zaman tasarruf geçerli olmaz. Örneğin kişi
"evimi satmayı isteyen kişiyi vekil kıldım" dese ZerkeşI'nin
belirttiği üzere satım tasarrufu geçerli olmaz.
Not: Fasid vekalete dayalı olarak bir tasarrufa
girişmek caiz midir? İbnü'r-Rif'a bunun caiz olmadığını söylemişse de
İbnü's-Salah bunu uzak bir görüş olarak kabul etmiştir ki doğrusu da budur;
çünkü bu, fasid akitleri yapmak anlamında değildir, zira bu kişi sahih bir akdi
yapmaya teşebbüs etmektedir.
5. Müvekkiı, vekaleti
şarta bağlamaksızın yapmakla birlikte tasarrufta bulunmak için şart koşsa bu
caiz olur.
Buna örnek olarak şunu
zikredebiliriz: "Seni kölemi satma konusunda vekil kıldım. Kölemi bir ay
sonra sat". Bu durumda vekalet sahih olur, vekil de ancak bir ay sonra
tasarruf ta bulunabilir.
6. Vekaletin bir zamanla
sınırlandırılması sahihtir. Örneğin kişi "seni bir ay boyunca vekil
kıldım" şeklinde sınırlama yapabilir, bir ay geçtikten sonra Vekil,
müvekkil adına tasarruf ta bulunamaz.
7. Kişi, "seni
vekil kıldım. Her ne zaman seni azledersem sen benim vekilimsin" dese veya
"her ne zaman seni azledersem seni vekil kıldım" dese [şu anda vekil
kılması sahih olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru görüşe göre
-izin bulunduğundan- vekalet şu an geçerli olur.
[ikinci görüş]
Diğer görüşe göre sahih
olmaz; çünkü bu ifade kişinin karşı tarafın ebediyen vekil kılınması şartını
içermektedir. Ayrıca bu, bağlayıcı olmayan bir akdi bağlayıcı hale
getirmektedir.
Buna "burada
ebediyet söz konusu değildir" denilerek cevap verilmiştir.
İlk görüşe göre, vekilin
azledilmesinden sonra yeniden ve kale te dönmesi konusunda, vekaletin şarta
bağlanması konusunda geçerli olan iki görüş geçerlidir. Çünkü burada kişi
ikinci vekaleti şarta bağlamıştır. Daha doğru görüşe göre azledildikten sonra
vekalete dönemez; çünkü daha doğru görüşe göre vekaleti şarta bağlamak
geçersizdir. Diğer görüşe göre ise vekalet yeniden geri döner. Bu konudaki ilk
görüşe göre vekilin tasarrufu izin sebebiyle geçerli olur. Vekilin tasarrufunun
geçerli olmaması için izlenmesi gereken yol müvekkilin vekili "seni
azlettim, seni azlettim" diyerek mükerrer bir şekilde azletmesidir.
Şayet şarta bağlama
"her ne zaman" şeklinde yapılmışsa azletme işleminin gerçekleşmesiyle
birlikte vekalete dönme de geçerli olur ve ilk görüşe göre vekilin tasarrufu
geçerli olur. Bu durumda vekilin tasarrufunun geçerli olmaması için yapılması
gereken şey vekili ~ azletmek için başka birini vekil tayin etmektir. Çünkü
burada şarta bağlanan şey kişinin kendisinin azletmesidir. Şu var ki kişi ilk
vekalet sözleşmesinde "seni her ne zaman azledersem veya benim adıma
birisi azlederse" demişse bu durumda vekili azletmek için başka birini
vekil tayin etmek yeterli olmaz. Bu durumda yapılması gereken şey "Sen her
ne zaman benim vekilliğime dönersen seni azlettim" demektir ki bu durumda
vekilin tasarrufta bulunması imkansız hale gelir.
[Soru) Bu, vekaletten azletmeyi vekalete
bağlamaktır. Bu ise henüz sahip olmadığın bir şeye bağlamak anlamına gelir;
zira kişi kendisinden kaynaklanmamış olan vekaleti azletme yetkisine sahip
değildir. Bu, kişinin "falan kadın benim cariyem olursa hürdür" veya
"falan kadınla evlendiğimde o boştur" demeye benzer ki bu batıldır.
[Cevap) Şarta bağlanmış azletme işleminin etkili
olması, şarttan sonra "vekalet" lafzıyla gerçekleşen vekalet üzerinde
değil şarttan 'önce vekalet lafzı ile sabit olmuş tasarruf üzerinde etkili
olur. Çünkü akitleri henüz kurulmadan önce iptal etmek geçerli değildir.
[Soru] Vekalet fasid olduğu halde kişinin tasarrufu
sahih olursa bu tasarrufun sahih olmasının anlamı nedir?
[Cevap] Bunun anlamı, şayet o tasarrufu yapan için
belirli bir ödül öngörülmüş ise bunun kesinleşmesidir. Ancak tasarruf fasid
olduğunda ödül de düşer, bu durumda vekile emsal ücret ödenir. Bu şuna benzer:
Nikah akdinde fasid şartın bulunması, nikah akdini etkilemese bile akitte
belirlenen mehrin düşmesine sebep olur, emsal mehri gerektirir.
8. Vekaletin şarta
bağlanması konusundaki görüş aynlığı veka-
letten azletmenin şarta
bağlanması konusunda da geçerlidir.
Örneğin kişi vekiline
"güneş doğdoğunda sen azledilmiş olacaksın" dese daha doğru görüşe
göre -Nevevi'nin vekaletin şarta bağlanmasını da sahih görmesinden hareketle-
vekilin bu şekildeki azli sahih olmaz. Ancak -er-Ravda ve eş-Şerhu'[-kebır'de
belirtildiği üzere- azletmenin şarta bağlanması, vekaletin şarta bağlanmasından
daha evladır. Çünkü azilde kabul kesinlikle şart değildir.
Yukarıda geçen daha
doğru görüşe göre -İsnevi'nin de tercih ettiği üzere- şart gerçekleştiğinde,
tasarrufu engelleyen durum bulunduğundan vekil tasarruf ta bulunamaz. Nitekim
şarta bağlama sonucunda fasid olan bir vekalette şart gerçekleştiğinde
tasarrufa izin verilmiş olduğundan vekilin tasarrufu geçerlidir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
A. VEKİLİN
MÜVEKKİLİN SÖZÜNE UYGUN HAREKET ETMESİ