VEKALET / ŞARTLAR |
B. VEKİLE İLİŞKİN ŞARTlAR
Nevevi daha sonra
vekalet akdinin ikinci rüknü olan "vekil"e ilişkin şartlar konusunu
ele almaya başlayarak şöyle demiştir:
Vekilin şartı, tasarrufu
kendisi adına yapmasının sahih olmasıdır.
Buna göre çocuğun ve
delinin vekil olması, yine kadının ve ihramlı şahsın nikah konusunda vekil
olması sahih değildir. Ancak doğru görüşe göre eve girme ve hediyenin
ulaşmasına izin verme konusunda çocuğun sözüne itimad edilir.
Ancak daha doğru görüşe
göre nikahı kabul etme konusunda köleyi vekil tayin etmek sahihtir, nikahta
icapta bulunma konusunda vekil tayin etmek sahih değildir.
1. Vekilin şartı, izin
verilen tasarrufu kendisi için yapmasının sahih olmasıdır. Aksi takdirde onun
vekil olması sahih olmaz. Çünkü kişinin kendisi için tasarrufta bulunması
başkası için tasarruf ta bulunmasından daha güçlüdür; zira kişi kendisi için
asaleten tasarrufta bulunurken başkası için niyfıbeten tasarruf ta bulunur. Kişi
daha güçlü olana güç yetiremeyince daha zayıf olana hiçbir şekilde güç
yetiremez.
2. Bu şarta göre;
a. Baygın kişinin,
çocuğun, delinin, uyuyan şahsın ve aklında zaaf bulunan kişinin [ma'tuhun]
velayetleri bulunmadığından vekil olmaları sahih olmaz.
b. Aynı şekilde nikah
akdinde icapta ve kabulde bulunma konusunda kadının ve ihramlı şahsın da vekil
olmaları sahih olmaz; çünkü bu ikisinin nikah akdi konusunda sözlü tasarrufları
geçerli değildir.
c. Kadının, boşamadan dönme
[ric'at] veya dörtten fazla hanımı olup Müslüman olan bir kimsenin hanımları
arasından dördünü nikahı devam ettirmek için seçme konusunda vekil olması,
ayrılma konusunda muhayyerlik konusunda vekil olması sahih değildir. Ancak
vekil kılan kişi vekil kıldığı kadına hangisinden ayrılacağını belirtirse sahih
olur. Belli etmediği takdirde erkeğin bile bu konuda vekil kılınmasının sahih
olmadığı yukarıda geçmişti.
d. İbnü'l-Müslim'in
Ahkamü'l-hanasa adlı eserinde belirttiğine ve Mühezzeb şerhinde de fıkhi bir
çıkarım olarak zikredildiğine göre çift cinsiyetli şahıs da kadın gibidir.
Nevevi şöyle demiştir: "Çift cinsiyetli şahsın erkek olduğu ortaya çıksa
şu konuda bulunan görüş ayrılığı burada da geçerli olur: Kişi, miras bırakan
şahsın hayatta olduğunu zannederek onun malını satsa, daha sonra onun ölmüş
olduğu ortaya çıksa bu satım sahih olur mu?"
3. Güvenilir ve temyiz
çağındaki bir çocuğun [bir şahıs başkasının evine girmek için izin istediğinde
ona] "eve girmeye izin verildiği"ni söylemesi veya [çocuk birine bir
mal getirip de] "hediyeyi falancanın gönderdiği"ni söylemesi
durumunda onun sözüne [güvenilir mi?
Bu konuda mezhep içinde
iki görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Doğru görüşe göre bu
konularda çocuğun sözüne güvenilir; çünkü ilk dönem alimleri bu gibi konularda
müsamaha göstermişlerdir. Bu, izin veren ve hediye gönderen şahıs tarafından
çocuğun vekil kılınmasıdır.
[İkinci görüş]
Durumla ilgili bir
karine bulunmadığı sürece -çocuğun diğer konularda vekil kılınması sahih
olmadığı gibi- bu konuda da sözüne güvenilmez.
Ortada karine [emare,
işaret] varsa ve bu karine bilgi meydana getiriyorsa o zaman çocuğun haberine
güvenileceği konusu ittifakla kabul edilmiştir. Bu, gerçekte çocuğun verdiği
habere göre değil kesin bilgiye göre amel etmektir.
Maverdi ve Ruyani şöyle
demiştir: Velime sahibinin talep te bulunduğu konusunda çocuğun verdiği habere
güvenilir.
Kafir ve fasık da bu
konuda çocuk ile aynı hükme tabidir. Hatta Nevevi, Müslim şerhinde şöyle
demiştir: "Bu konuda onların sözlerine güvenilmesinin caiz olduğu
konusunda bir görüş ayrılığı bilmiyorum."
Not: Çocuğu vekil kılmanın sahih olmadığı durum,
çocuğun doğrudan yapmasının sahih olmadığı işlerdir. Buna göre mümeyyiz çocuğu
nafile hac yapma, kurbanları kesme, zekatları dağıtma konusunda vekil tayin
etmek sahihtir; çünkü bu çocuk bunları yapabilir.
4. [Nikah akdinde icapta
bulunmak veya kabul etmek için kölenin vekil kılınması sahih midir? Bu konuda
mezhep içinde üç görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru görüşe göre;
a. Köle nikah akdinde
-efendisinin izni olmasa bile- kabul etmek için vekil kılınabilir; çünkü
efendisinin bundan bir zararı yoktur.
b. Köle -efendisinin
izni olsa bile- nikah akdinde icapta bulunmak için vekil kılınamaz; çünkü köle
kendi kızını bile evlendirme yetkisine sahip değil iken başkasının kızını asla
evlendiremez.
[İkinci görüş]
Kölenin her iki konuda
vekil olması sahihtir.
[Üçüncü görüş]
Kölenin her iki konuda
da vekil olması sahih değildir.
5. İçeri girmeye izin
verilmesi ve hediye gönderilmesi konularında çocuğun sözüne itimad etmek,
efendisinin izni olmadığı halde nikah akdini kabul konusunda kölenin vekil
kılınması, yukarıdaki kuralın zıt anlamından istisna edilmiştir. Kuralın zıt
anlamı şudur: "Bir tasarrufu kendi başına yapması sahih olmayan kimsenin o
konuda vekil kılınması sahih değildir."
Nevevi, bunun istisna
edildiğine "lakin / ancak" sözüyle işaret etmiştir.
Bunun dışında şu
hususlar da kuraldan istisna edilir:
> Bir kimseyi
karısının kız kardeşini [yani kendisinin baldızını] kendisiyle evlendirme
konusunda vekil tayin etmek ve yine bir kadınla evlendirmesi için dört kadınla
evli bulunan kişiyi vekil tayin etmek.
> Kişiyi, kızkardeşi
gibi bir mahremini kendisiyle evlendirmesi için vekil tayin etmek.
> [Hür kadınla
evlenme imkanına sahip] zengin bir kimseyi, cariyenin nikahını kabul etme
konusunda vekil tayin etmek.
> Sefihi velisinden
izin almaksızın nikahı kabul etme konusunda vekil tayin etmek -ki bu caizdir-.
> Bir müslümanın bir
kafir şahsı Müslüman bir köleyi satın alma konusunda vekil tayin etmesi.
> Bir kadını, başka
kadını boşama konusunda vekil tayin etmek.
> Mürtedin kendi
malında tasarrufta bulunması caiz olmamakla birlikte onu başkası için vekil tayin
etmek. Ancak Mütevelli, mürted e kısıtlama getirilmiş olması durumunu istisna
etmiş, Rafii ve Nevevi de bu görüşü kabul etmişlerdir. Mürted bunun dışında bir
mali tasarruf için vekil tayin edildiğinde Rafii ve NevevI bakımından daha
güçlü görüşe göre onun tasarrufları mevkuf olur. Aynı şekilde vekil tayin
edildikten sonra mürted olması meselesinde olduğu gibi vekil kılmanın kesintiye
uğraması halinde de tasarrufları mevkuftur. Yine el-Mühimmat'ta belirtildiği
üzere tasarrufun mevkuf olması "mürtedin akitleri mevkuftur" diyen
İmam ŞafiI (r.a.)'nin eski görüşüne göredir. El-Matlab adlı eserde müvekkilin
dinden dönmesinin vekili azletme anlamına geldiği, ancak vekilin irtidat
etmesinin bu anlama gelmediği belirtilmiştir. Bu, güçlü bir görüş değildir;
aksine güçlü görüş, mürtedin mülkiyetinin zail olmadığı görüşüne dayalı olarak
onun azlolmuş olmadığı görüşüdür.
> Müslüman bir
erkeğin Müslüman olan karısını boşamak için bir kafiri vekil kılması. Kafir bir
erkeğin Müslüman bir kadını boşaması şu şekilde düşünülebilir: Kadın erkekten
önce Müslüman olur, erkek Müslüman olmaz, daha sonra iddet içinde iken karısını
başar, iddet bitmeden Müslüman olur. Bu durumda yaptığı boşama geçerlidir.
Not:
1. Vekilin kim olduğunun
belirlenmesi şarttır. Kişi, iki şahsa hitaben "evimi satma konusunda
ikinizden birini vekil kıldım" dese veya "evimi satmayı isteyen
herkese evimi satma konusunda izin verdim" dese bu sahih olmaz. Ancak kişi
"seni ve her müslümanı şunu satmaya vekil kıldım" dese, Hocamız
Zekeriya el-Ensarı'nin ileri sürdüğü görüşe göre bu sahih olur. O
"uygulama buna göredir" demiştir.
2. "Vekilin şartı,
tasarrufu kendisi için yapmasının sahih olmasıdır" derken kastedilen genel
anlamda vekil kılındığı tasarruf cinsini yapabilmesi midir, yoksa bizzat vekil
kılındığı şeyi yapmasının sahih olması mıdır? Bu konuda görüş ayrılığı vardır.
Daha doğru olan görüşe göre burada kastedilen, vekilin bu tasarrufun bazı
şekillerini yapması yasak olsa bile o türden tasarrufu kendisi için yapmasının
sahih olmasıdır. Nitekim, yukarıda geçen meselelerin çoğunun ana kuraldan
istisna edilmesinin doğru olabilmesi için meselenin böyle anlaşılması gerekir.
Bu yüzden Zerkeşı şöyle demiştir: "Kör şahsın, genel kuraldan istisna
edilmesine ihtiyaç yoktur; çünkü kör kişinin genel anlamda selem yoluyla satım
yapması ve kendisi için bir şey satın alması sahihtir. Şu halde kör, genel
anlamda alış-veriş yapma yetkisine sahiptir. Kölenin tüm alışverişlerinin sahih
olmamasının sebebi harid bir sebepten kaynaklanmaktadır. Nitekim gözleri gören
bir kimse, kendisinin yanında bulunmayan bir mala mirasçı olsa ve bu malı satma
konusunda vekil kılınsa, kendisinin o malı satması sahih olmamakla birlikte bu
konuda vekil kılınması sahihtir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
C. VEKALET
KONUSUNA İLİŞKİN ŞARTLAR