MUĞNİ’L-MUHTAC

GASP

 

GASP EDİLEN MALDA MEYDANA GELEN EKSİLMENİN TAZMİN ŞEKLİ

 

Gasıp malın ucuzlaması dolayısıyla malı değeri eksilmiş olarak geri verse, başka bir şey yapması gerekmez.

 

Bir kimse değeri on dirhem olan bir elbiseyi gasp etse ve elbise, piyasada ucuzlaması sebebiyle bir dirheme düşse, gasıp elbiseyi giyerek kullansa ve bu sebeple elbise yarım dirheme düşse, gasıp elbiseyi geri verdiğinde beş dirhem daha ödemesi gerekir. Bu beş dirhem, elbisenin telef olan kısmının en üst değeri üzerinden ödenen tazminidir.

 

Ben [Nevevi] derim ki: Bir kimse on dirhem değerinde bir çift ayakkabı gasp etse, bunlardan biri telef olsa, diğerini de değeri iki dirhem iken geri verse veya elbiselerden biri sahibinin elinde iken gasp yoluyla telef edilse daha doğru görüşe göre gasıbın sekiz dirhem ödemesi gerekir. Doğrusunu Allah daha iyi bilir.

 

Gasp edilen malda telefe yol açacak bir noksanlık meydana gelse, örneğin kişi gasp ettiği buğdaydan keşke k yapsa, bunun hükmü telef olması gibidir. [Zayıf] bir görüşe göre kişi, meydana gelen eksilmeyi tazmin ederek bunu geri verir.

 

Gasp edilen köle, müessir bir fiil işlese, bu fiil sebebiyle bir mal onun rakabesine ilişse, gasıp, kölenin değeri ile diyet olarak ödenmesi gereken mal arasından hangisi daha az ise onu ödemek suretiyle köleyi kurtarmak zorundadır. Köle, gasıbın elinde iken telef olursa, sahibine tazminat öder. Müessir fiile maruz kalan kişi dilerse diyeti gasıba tazmin ettirebileceği gibi, köle sahibinin gasıptan aldığı ödemeye de el atabilir. Bu durumda mal sahibi, fiile maruz kalan kişiye yaptığı ödemeyi gasıptan geri ister. Köle, sahibine geri verildikten sonra işlediği suç sebebiyle satılsa, mal sahibi, müessir fiile maruz kalan'kişinin kendisinden almış olduğu bedeli gasıptan geri alır.

 

Bir kimse bir arazi gasp edip arazinin toprağını başka bir yere nakletse, arazi sahibi gasıbı, bu toprağı veya mislini araziye geri getirip araziyi eski haline getirmekle yükümlü tutabilir.

Toprağı nakleden kişi, mal sahibi kendisinden istememiş olsa bile, şayet toprağı geri getirmesinin kendisi açısından bir haklı bir gerekçesi varsa toprağı geri getirebilir. Bir gerekçesi yoksa, daha doğru görüşe göre arazi sahibi istemedikçe geri getiremez. Bir kuyunun kazılması veya toprakla doldurulması durumu da buna kıyas edilir. Gasıp araziyi eski haline geri getirip de herhangi bir noksanlık kalmazsa, bir tazminat söz konusu olmaz.

Bununla birlikte toprağı geri getirmesine kadar geçen sürenin kira bedelini öder. Şayet bir eksiklik kalmışsa toprakla birlikte bu eksikliği de öder.

 

Bir kimse zeytin yağı vb. bir şey gasp edip bunu kaynatsa, malın değerinde değil de miktarında bir azalma meydana gelse, daha doğru görüşe göre malı geri vermesi ve maldaki azalmayı da misliyle tazmin etmesi gerekir. Malın yalnızca değerinde azalma meydana gelirse tazminat ödemesi gerekir. Hem değeri hem de miktarında azalma meydana gelirse, şayet değerdeki azalma miktardaki azalmadan daha fazlaysa miktardaki azalmayı tazmin eder, kalan malı da değer kaybını tazmin etmek suretiyle geri verir.

 

Daha doğru görüşe göre;

 

a) Gasp edilen hayvanın semizlemesi, daha önce meydana gelmiş olan zayıflamayı telafi etmez.

 

b) Gasp edilen kölenin, gasıp yanında iken unutmuş olduğu sanatını tekrar hatırlaması, unutmayı telafi eder.

 

Kölenin gasıp elinde bir sanatı öğrenmesi, unuttuğu bir sanatı kesinlikle telafi etmez.

 

Bir kimse bir meyve suyunu gasp ettiği halde bu şaraba dönüşse daha sonra sirkeye dönüşse, daha doğru görüşe göre sirke, ana malın sahibine ait olur. Şayet sirkenin değeri daha düşük ise gasıp mal sahibine bu eksilmeyi tazmin eder.

 

Bir kimse şarap gasp etse, şarap sirkeye dönüşse veya ölmüş bir hayvanın derisini gasp edip tabaklasa, daha doğru görüşe göre sirke ve deri, malı gasp edilen kişiye ait olur.

 

1. Gasp edilen malın, piyasada ucuzlaması sebebiyle gasıp malı değeri eksilmiş bir şekilde geri verse ayrıca bir şey ödemesine gerek yoktur; çünkü mal, aynen mevcudiyetini korumaktadır. Burada yalnızca insanların mala karşı taleplerinde bir azalma olmuştur.

 

2. Bir kimse -örneğin- değeri on dirhem olan bir elbiseyi gasp etse, piyadasaki ucuzlama sebebiyle elbisenin değeri bir dirheme düşse, gasıp bu elbiseyi giyip kullansa ve elbisenin giyilmiş olarak değeri yarım dirheme düşse, gasıp elbiseyi geri verdiğinde ayrıca elbise sahibine beş dirhem ödemesi gerekir. Bu beş dirhem, elbisenin ulaştığı en üst değer üzerinden elbisenin telef olan kısmının payıdır. ~ Çünkü giyme sonucunda elbisenin değerinin yarısı düşmüştür. Bu durumda elbisenin gasp edildiği andan telef olduğu zamana kadar ulaştığı en üst değerin ödenmesi gerekir ki bizim örneğimizde bu beş dirhemdir. Kalan eksilme olan dört buçuk dirhemin sebebi ise ucuzluk olup bu durum tazmine tabi değildir.

 

Bu beş dirhemle birlikte elbisenin giyilmesi dolayısıyla ücret de ödenmesi gerekir.

 

Elbisenin giyilmesi sonucunda on dirhemlik değer beş dirheme düşse, daha sonra piyasadaki fiyat artışı sebebiyle elbisenin değeri yirmi dirheme ulaşsa, gasıp elbiseyi geri vermekle birlikte yalnızca beş dirhem öder. Bu, elbisede giyilme sonucunda meydana gelen azalmanın bedelidir. Zira, teleften sonra meydana gelen artışın tazminata etkisi yoktur. Nitekim elbisenin tümü telef olduktan sonra değeri artmış olsaydı, gasıp bu artışı tazminle yükümlü olmayacaktı.

 

Mal sahibi ve gasıp, elbisenin giyilme sonucunda telef olmasından önce onda bir fiyat artışının olup olmadığı konusunda anlaşmazlığa düşseler; mal sahibi "daha önce artış oldu" dediğ halde gasıp "artış daha sonra oldu" dese, yeminle birlikte gasıbın sözü kabul edilir; çünkü tazmini yapacak olan odur.

 

3. Nevevi şöyle demiştir:

 

Bir kimse;

 

> Değeri on dirhem olan bir çift ayakkabı gasp etse, bunlardan birisi telef olsa, diğerini de değeri iki dirhem iken geri verse,

> Yahut da bir çift ayakkabının tekini gasp ettikten sonra yahut sahibinin elindeyken telef etse, ayakkabının çiftinin ve tekinin değeri de yukarıda belirtildiği gibi olsa,

 

Bu iki durumda [gasıbın° kaç para ödemesi gerekir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre sekiz dirhem ödemesi gerekir; bunun beş dirhemi telef olan ayakkabı, üç dirhemi de çiftin birbirinden ayrılması sebebiyle gerekli olur. Şu halde sekiz dirhem, telef olan veya telef edilen ile birlikte bu telef / itIaftan kaynaklanan çiftin bozulmasının sebebidir.

 

[İkinci görüş]

 

Bu durumda gasıbın telef olan veya telef ettiği ayakkabının değeri olan iki dirhemi ödemesi gerekir.

 

Not:

a. Nevevi'nin "sahibinin elinde olan" ifadesi gasıbın elinde iken telef edilen şeyi dışarıda bırakmıştır. Bu durumda yalnızca iki dirhem ödemek gerekir ki bu tek başına telef edilen ayakkabının değeridir.

 

b. Nevevi "iki ayakkabı (bir çift ayakkabı)" ifadesini söyleyerek görüş ayrılığının diğeri olmadan kullanılamayan terlik, kapının iki kolu gibi şeylerde de geçerli olduğuna işaret etmiştir. Darimı bu görüş ayrılığını, diğer çifti ile birlikte değeri daha da yüksek olan kuşlara da uygulamıştır.

 

c. Alimler, çift şeylerden birini çalma durumunda bu tekinin fiyatı nisaba ulaşmıyorsa -her ne kadar bunu tazmin ettirsek bile- çalan kişinin elinin kesilmeyeceği konusunda ittifak etmişlerdir. Çünkü bu ikisi, çift olarak sahibinin koruması altındayken nisap miktarına ulaşıyordu. Koruma altında olduğu yerden çıkarılıp da çift birbirinden ayrılınca bir eksilme meydana geldi [nisap olmaktan çıktı], biz de çalan kişiyi tazminle yükümlü kıldık. Malı koruma altında olduğu yerden çıkarmaya kıyasla burada kişinin mala el koymasıyla birlikte en üst değeri ödemesine hükmettik, elini kesmedik.

 

4. Gasp edilen malda meydana gelen eksilme malın telef olmasına yol açsa, örneğin bir buğdayı gasp eden kimse onu keşkek yapsa veya unu gasp eden kimse onu lapa yapsa, gasp ettiği şey telef olmuş hükmündedir. Çünkü onu bu halde bırakırsa bozulur, bu yüzden telef olmuş hükmündedir. Gasp eden kişi, gasp ettiği şeyin bütününün mislini vermek veya değerini ödemek suretiyle tazmin eder.

 

[Zayıf] bir görüşe göre, malda telefe yol açmayan bir kusur meydana getirme durumuna kıyasla burada da gasp ettiği şeyi, onda meydana gelen eksilmeyi de tazmin ederek geri verir.

 

Bir başka görüşe göre ise mal sahibi iki seçenekten birini seçme hakkına sahiptir. Rafii eş-Şerhu's-sağir'de bu görüşü tercih etmiştir.

 

ilk görüşe göre malı telef olmuş hükmünde saydığımızda keşkek, lapa gasıbın mülkünde mi kalır, yoksa bir koyun sahibinin koyunu öldürüldüğünde koyun sahibinin deri üzerinde daha fazla hak sahibi olması meselesinde olduğu gibi burada da mal sahibi keşke k ve lapa üzerinde hak sahibi olur mu? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır. Nevevl'nin Nüket adlı eserinde tek görüş olarak belirttiğine göre birincisi daha doğrudur. Nevevi bununla koyunun derisi meselesini "koyun meselesinin aksine burada gasp edilen malın maliyeti devam etmektedir" şeklinde birbirinden ayırmıştır.

 

Bir kimsenin zeytin yağının kirletilmesi de koyun meselesi gibidir. Bu durumda gasıp bunun bedelini tazmin eder, zeytin yağının sahibi yağ üzerinde gasıbtan daha fazla hak sahibidir.

 

Not:  Nevevi verdiği örnekle, bu meselede maldaki eksilmenin gasıbın fiiliyle olduğuna işaret etmiştir. Ancak bu, gasıbın fiili olmaksızın onun elinde gerçekleşirse, örneğin gsap edilen yiyecek maddesi kendiliğinden eksilirse mal sahibi malını eksilmeyi tazmin ettirerek geri alır.

 

5. Gasp edilen malda meydana gelen eksilme malın teleHne yol açmadığında, eksilmenin tazmin edilmesi gerekir. Örneğin gasp edilen bir köle, gasıbın elinde iken müessir bir Hil işlese ve bu Hil sebebiyle kölenin rakabesine bir borç terettüp etse yahut köle kısası gerektiren bir suç işlediği halde, bir mal ödemesi karşılığında affedilse, gasıbın köleyi kurtarması gerekir; çünkü eksiklik gasıbın elindeyken meydana gelmiştir. Kölenin "değeri" ile "müessir Hil sebebiyle ödenmesi gereken mal" arasından hangisi daha az ise bunun ödenerek kurtarılması gerekir; çünkü daha az olanı kölenin değeri ise, gasıbın tazmin yükümlülüğüne girmiş olan zaten budur. Şayet daha az olan, ödenmesi gereken diyet ise ödenmesi gereken şey budur. Gasıp bunun yanında ayrıca kölenin nitelendiği kusur sonucu meydana gelen eksilmeyi de tazmin eder ki bu kusur da Rafii'nin "satım" bölümünde belirttiği üzere kölenin "suçlu" diye isimlendirilir olmasıdır.

 

6. Suç işleyen köle, gasıbın elinde iken telef olsa, kölenin sahibi, gasıba, kölenin gasp edildiği andan telef edildiği ana kadar ulaştığı en üst değer üzerinden tazmin yaptırır.

 

7. Kölenin müessir fiiline maruz kalan kişi[nin önünde iki seçenek vardır:]

 

[a] - Şayet köle sahibine diyeti ödetmemişse köleyi gasp eden kişiye tazmin ettirebilir; çünkü gasp edilen kölenin işlediği suç, gasıp tarafından tazmin edilir.

 

[b] - Köle sahibi, gasıbtan bir tazminat almışsa, suça maruz kalan kişi kendi hakkı oranında bu alınan tazminattan alabilir; çünkü bu, kendisinin hakkının iliştiği kölenin rakabesinin bedelidir. Suça maruz kalan kişi, köle sahibinin elindeki bu değerden kendi hakkını almışsa, köle sahibi elinden alınan miktarı gasıptan geri alır; çünkü gasıptan almış olduğu şey kendisine teslim edilmemiştir.

 

Not:  Nevevi'nin "daha sonra mal sahibi geri alır" ifadesinden, suça maruz kalan kişinin, köle sahibinden diyeti almasından önce köle sahibinin gasıptan tazminatı alma hakkının olmadığı anlaşılmaktadır ki Cüveyni'nin belirttiği gibi hüküm böyledir; çünkü suça maruz kalan kişi gasıbı ibra edebilir. Bu ise, köle sahibinin, ödediğini gasıptan almasına engelolur.

Ancak -ibn Rif'a'nın belirttiği üzere- nasıl ki kefil olan kişi, kefil olduğu şahıstan borcu ödemesini talep etme hakkına sahipse köle sahibi de gasıptan, suça maruz kalan kişinin diyetini ödemesini isteyebilir.

 

8. Suç işleyen köle, sahibine geri verilse, daha sonra işlediği suçun diyetinin ödenebilmesi için satılsa, köle sahibi, suça maruz kalan kişinin kendisinden aldığı diyeti gasıptan geri alır; çünkü köle, gasıbın tazmin yükümlülüğü altındayken suçu işlemiştir.

 

9. Köle önce gasıbın elindeyken suç işlese sonra sahibinin elinde iken de suç işlese, her iki suç için ödenecek diyet tek başına kölenin değerinin tümünü kaplıyorsa, köle bu suçlar karşılığında satılır, kölenin satım bedeli bu ikisine yarı yarıya bölünür. Köle sahibi, kölenin değerinin yarısını, gasıbın tazmin sorumluluğunda işlenen suç sebebiyle ondan alabilir.

Suça ilk olarak maruz kalan kişinin -tıpkı önceki meselede olduğu gibi- buna ilişme hakkı vardır. Şayet o bunu köle sahibinden alırsa, köle sahibi de bunu tekrar gasıptan geri alır, ikinci olarak gasıptan alınan kendisine teslim edilir. Çünkü suça ilk maruz kalan kişi, kölenin bütün değerini alma hakkına sahiptir. İkinci olarak suça maruz kalan kişinin hakkı ise kölenin değerinin yarısına ilişmiştir, o da bunu almıştır.

 

10. Bir kimse bir araziyi gasp ederek, arazinin yüzeyindeki toprağı kazımak suretiyle alıp götürse, şayet toprak aynen duruyorsa arazi sahibi gasıptan toprağı aynen daha önce oldUğU gibi araziye geri getirmesini isteyebilir. Bu durum, toprağın değerinin birkaç katına çıksa bile hüküm böyledir.

 

Şayet toprak telef olmuşsa arazi sahibi onun mislinin araziye getirilmesini isteyebilir; çünkü daha önce geçtiği üzere toprak, misli bir maldır.

 

Araziye toprağı getirme imkanı olmazsa, İmam Şafii (r.a.)'nin el-Ümm'deki açık ifadesine göre gasıba tazminat ödetilir. Bu bedel, arazinin topraklı hali ile topraksız hali arasındaki fark kadardır. Yine arazi sahibi, gasıbı, arazisini -şayet mümkünse- genişlik, yükseklik veya alçaklık bakımından aynen daha önce olduğu duruma getirmekle yükümlü tutabilir.

 

Not:  Benim meseleyi izah için zikrettiğim kayıtlar arazideki toprağın, yalnızca bir yerden alınarak orada çukur meydana getirilmesini dışarıda bırakmaktadır. Nevevi bunun hükmünü daha sonra zikretmiştir. Yine bu kayıtlar, süprüntüden alınmış toprağı da dışarıda bırakmaktadır. EI-Matlab'ta belirtildiğine göre bunun telef olması durumunda tazmin söz konusu olmaz; çünkü bunun bir değeri yoktur. Nevevi'nin ifadesinden şayet bu, duruyorsa geriye getirmenin gerekli olduğu anlaşılmaktadır ki İsnevı'nin belirttiğine göre hüküm de böyledir.

 

11. Toprağı araziden nakleden kişi, arazi sahibi istemese bile veya İbnü'l-Mukrl'nin esas aldığı görüşe göre engelolsa bile, şayet toprağı geri getirmesinin kendisi açısından bir amacı varsa, zararını ortadan kaldırmak için toprağı geri getirme hakkına sahiptir. Bu amaç kendisinin veya başkasının mülkünün dar olup toprağı almaması veya toprağın caddeye nakledilmiş olup tazmini gerektirecek bir durumun meydana gelmesinden korkması yahut arazide bir eksilme meydana gelip bu eksilmenin toprağın geri götürülmesiyle ortadan kalkması olabilir.

 

Arazi sahibinin toprağı geri götürmesinin bir amacı yoksa, daha doğru görüşe göre arazi sahibinden izin almaksızın geri götüremez; çünkü bu, başkasının mülkünde onun izni olmaksızın tasarruf ta bulunmaktır. Buna göre toprağı nakleden kişi kendi başına hareket ederek toprağı geri götürse, arazi sahibi bunu geri götürmesini isteyebilir. Diğer görüşe göre ise toprağı nakleden kişi, arazi sahibinin izni olmaksızın toprağı geri getirebilir; çünkü böyle yapmakla arazi sahibinin mülkünü, yerine götürmüş olmaktadır.

 

Not: Görüş ayrılığı, arazi sahibi toprağın geri getirilmesini engellemediğinde söz konusu olur. Şayet engellerse, toprağı götüren kişi kesinlikle geri getiremez. Yahut da arazi sahibi toprağın araziye yayılmasını engellediğinde, toprak daha önceden araziye yayılmış halde olsa bile arazi sahibi engellediğinde kişi bu toprağı araziye yayamaz.

 

12. Kuyu kazmak veya doldurmak da araziden toprağı kazıyarak götürmek vb. konulara kıyas edilir.

 

Buna göre;

 

[a] - Kişi başkasının arazisinde kuyu kazdığında, arazi sahibi bu kuyunun doldurulmasını istiyorsa [bakılır:] Kuyunun toprağı duruyorsa bu toprakla çukuru doldurması, şayet toprak telef olmuşsa misliyle doldurması gerekir.

 

[b] - Şayet arazi sahibi bunu istememişse, kuyuyu kazan kimsenin bunu doldurmasının haklı bir gerekçesi varsa kendi başına bunu yapabilir, aksi takdirde daha doğru görüşe göre kuyuyu dolduramaz.

 

İsnevi kuyunun, telef olan toprağın misliyle doldurulması meselesini şu açıdan problemli görmüştür; toprak telef olduğunda gasıbın zimmetinde bunun mislinin ödenmesi gerekli olur. Zimmette gerekli olan bir şeyancak sahih bir teslim işlemiyle mülke konu olur, şu halde arazi sahibinin izni olmaksızın bunun geri verilmesi nasıl mümkün olabilir?

 

Muhtemelen alimler, ihtiyaç sebebiyle buna göz yummuşlardır. Burada kuyuyu kazan kimsenin onu doldurmak istemesinin haklı gerekçesi kuyuya düşebilecek bir canlının tazminatını ödemekten kurtulmak olabilir.

 

Arazi sahibi, kuyunun doldurulmasına engelolursa ve kuyunun bu haliyle devam etmesine razı olursa, kuyuyu kazan kimsenin onu doldurma hakkı yoktur, üzerinden de tazmin yükümlülüğü kalkar.

 

Şayet arazi sahibi yalnızca kuyunun doldurulmasını engellemekle yetinirse mezhep içinde Ruyani ve İbnü'r-Rif'a'nın alimlerden aktardığı iki görüşten birine göre hüküm yine böyledir.

 

Gasıp, kuyuyu kendi malzemesini kullanarak doldurduysa, bunu nakletme hakkı yoktur.

Arazi sahibi ise [dilerse] bu malzemenin oradan kaldırılmasını isteyebilir. Şayet gasıp, toprağı hibe ederse, daha doğru görüşe göre arazi sahibi bunu kabul etmeye zorlanamaz.

 

14. Gasıp, araziyi daha önceki haliyle sahibine teslim etse ve arazide bir eksiklik kalmasa, tazmini gerektiren bir durum kalmadığı için gasıbın arazi sahibine tazminat ödemesi gerekmez. Bununla birlikte toprağı geri getirinceye veya kuyuyu dolduruneaya kadar geçen sürede arazinin emsal kira bedelini ödemesi gerekir. Burada kişi, gerekli olan bir fiili yapıyor olsa bile -daha önceki meselelerde ücret gerekli olduğu gibi- burada da ücret gerekir.

 

Not:  Er-Ravda'da "kuyuyu kazma ve toprağı iade etme" denilmiştir. Subkı'nin de belirttiği üzere -şayet benim yaptığım açıklama olmazsa- Rafii'nin ifadesi, NevevI'ninkinden daha fazladır.

 

15 . Toprağın geri getirilmesinden sonra arazide bir eksiklik kalmışsa ücretle birlikte bu eksikliğin de tazmin edilmesi gerekir; çünkü her ikisinin sebebi farklıdır.

 

16. Bir kimse başkasının zeytin yağı, susam yağı, katı yağ vb. bir şeyini gasp ederek bunu kaynatsa [dört ihtimal söz konusu olur:]

 

[Birinci ihtimal]

 

Kaynatma sonucu kıymetinde değil de miktarında azalma meydana gelse; örneğin değeri bir dirhem olan bir sa' miktarında bir şey gasp etse ve kaynatma sonucunda yine değeri bir dirhem olan yarım sa' yağ kalsa [ne yapması gerekir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre elindekini sahibine geri verir; çünkü mal aynen mevcuttur. Bunun yanında gidenin mislini tazmin etmesi de gerekir. Malın değerinde meydana gelen artış, miktarındaki azal~ mayı telafi etmez. Bu şuna benzer; bir kims.e gasp ettiği köleyi hadım etse ve kölenin değeri bu sebeple artsa, Imam Şafii (r.a.)'nin yeni görüşüne göre bunu tazmin eder.

 

[ikinci görüş]

 

Eksikliği telafi etmesi gerekmez; çünkü maldaki artış ve eksilme aynı şahıs elindeyken meydana geldiğinden eksilme, artışla telafi edilir.

 

[ikinci ihtimal]

 

Malın yalnızca değeri azalsa; örneğin malın miktarı bir sa'ın altına düşmemekle birlikte değeri bir dirhemden yarım dirheme düşse, bu eksilmeyi telafi için tazminat ödemesi gerekir.

 

[Üçüncü ihtimal]

 

Malın hem miktarı hem de değeri azalırsa [bakılır:]

 

[a] - Malın değerindeki azalma miktarındaki azalmadan daha çoksa, örneğin gasp edi',en bir sa'lık madde yarım sa'a dönüşse ve değeri de yarım dirhemden daha az hale gelse, gasıp, elden giden miktarı tazmin eder, geriye kalanında eksilmenin tazminatıyla birlikte geri verir.

 

[b]- Malın değerinde bir azalma yoksa, örneğin gasp edilen bir sa'lık mal, yarım dirhem değerinde yarım sa' haline gelse, eksilmeden dolayı tazminat gerekmez.

 

[Dördüncü ihtimal]

 

Malın ne değeri ne de kendisinde bir azalma meydana gelmemişse malı geri verme dışında bir şey yapmak gerekmez.

 

17. Bir kimse bir meyve suyunu gasp ederek kaynatsa, meyve suyunun kendisinde bir azalma olmakla birlikte değeri azalmasa, gasp eden kişi, azalanın mislini tazmin etmez; çünkü azalan kısım sıvı olup bunun bir değeri yoktur. Oysa yağdan azalan kısım yağ olup bunun bir değeri vardır. Bu, benzer durumda bozuk paralara ilişkin hükümden farklıdır. Zira bozuk paranın bedeli -tıpkı zeytinyağında olduğu gibi- satıcıya tazmin edilir. Zira orada kaynatma sonucu mey- ~ dana gelen fazlalıkta müşterinin bir payı vardır. Müşteri bunu tazmin etmezse satıcıya haksızlık yapmış oluruz. Burada ise kaynatma sonucu meydana gelen fazlalık satıcının olduğundan bu kısım, maldan giden kısmı telafi eder.

 

Şu durum da meyve suyuyla ilgili hüküm gibidir: Bir kimsenin gasp ettiği meyve suyu sirkeye, yaş hurma kuru hurmaya dönüşse ve değerinde azalma meydana gelmemekle birlikte malın kendisi azalsa, gasıp, azalan kısmın mislini tazmin etmez. Maverdi ve Ruyani sütün peynir olup eksilmesi meselesinde de bunu uygulamışlardır. Aradaki oran, her ikisini de tartmak suretiyle belirlenir.

 

18. Gasp edilen canlının, gasıp elinde iken kilolanması, daha önce meydana gelen kilo kaybını telafi [eder mi? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre telafi etmez. Örneğin bir kimse kilolu bir cariyeyi gasp etse, cariye onun yanında iken kilo verse, daha sonra onun yanındayken tekrar şişmanlasa ve eski değerine geri gelse, gasıp cariyeyi geri verirken onunla birlikte ilk şişmanlığın azalması dolayısıyla tazminat öder; çünkü ikinci defa kilolanması ilkinden farklıdır. İkinci defa da cariye kilo verirse, gasıp cariye ile birlikte onun iki kere kilo kaybetmesinden dolayı tazminat öder.

 

[İkinci görüş]

 

Sonraki şişmanlık, önceki zayıflamayı telafi eder. Bu şuna benzer; bir kimse birinin gözüne karşı müessir fiilde bulunsa, daha sonra kişinin gözlerine ak in se [katarakt olsa], daha sonra beyazlık ortadan kalksa bu durumda ilk beyazlama tazmin edilir.

 

Gasp edilen cariyenin güzelliğinin geri gelmesi de kilolanması gibidir.

 

Not:

a. Nevevi "zayıflamaktan dolayı meydana gelen azalma" ifadesiyle, aşırı şişman olan köle / cariyenin kilo kaybetmesi sonucunda değerinde bir azalma meydana gelmemiş se bunun tazminata tabi olmayacağına işaret etmiştir ki hüküm de böyledir.

 

b. Durum tam tersi olsa, örneğin köle / cariye normal kiloda olduğu halde gasıbın elindeyken aşırı derecede kilolansa ve değeri düşse, gasp eden kimse köle / cariyeyi geri verme dışında değerinde meydana gelen eksilmeyi tazmin etmek zorunda mıdır?

EI-Kifaye'de belirtildiğine göre bu gerekmez; çünkü bu durumda gaspedilen köleicariyede ne hakikatte ne de halk arasındaki uygulamada bir eksilme söz konusu olmamıştır. İsnevı ise bunun tazmin edilmesi gerektiğini söylemiştir ki bu görüş daha uygundur; çünkü ilk görüş "değerde meydana gelen eksilmenin tazmin edilmesi" şeklindeki genel kurala aykırıdır.

 

Görüş ayrılığı, kişinin gasp ettiği süs eşyasını veya kabı kırıp daha sonra aynı işçilikle tekrar eski haline getirerek geri vermesi durumunda da söz konusudur.

 

19. Gasp edilen kölelcariyenin, gasıbın yanında iken unuttuğu sanatını tekrar hatırlaması, daha önceki unutmayı [telafi eder mi? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre bu hatırlama, önceki unutmayı telafi eder. Hatırlama ister -metinden anlaşıldığı üzere- gasıbın elinde iken gerçekleşmiş olsun, isterse -el-Matlab yazarının şahsı görüş olarak belirttiği ve Nevevl'nin metninden de anlaşıldığı üzere- sahibinin elindeyken hatırlamış olsun fark etmez; çünkü bu da diğerinin aynısıdır. Bu durumda köle, sanatını hiç unutmamış gibi olur. Önce zayıflayıp sonra kilo alan kölenin durumu bundan farklıdır; çünkü kilolanma bedende gözle görülür bir fazlalık olup vücudun kaybetmiş olduğu önceki kilolardan farklıdır.

 

[İkinci görüş]

 

Kaybedilen kilonun sonradan alınması durumunda olduğu gibi burada da sonradan sanatın hatırlanması, önceki unutmayı telafi etmez.

 

Bu görüş, yukarıda belirtilen gerekçeyle reddedilmiştir.

 

20. Köle, sanatı unuttuktan sonra gasıp yanında iken öğrense, Rafifnin belirttiğine göre sanatını sonradan hatırlamış gibi olur. Köle, sahibinin elindeyken sanatını tekrar öğrence İsnevi'nin uygun kabul ettiği görüşe göre bu, sonradan hatırlama gibi kabul edilmez.

 

21. Gasp edilen cariye, gasıbın yanındayken şarkı söylemeyi öğrendiğninden değerinde bir artış meydana gelse, daha sonra şarkı söylemeyi unutsa, gasıp bunu tazmin etmez.

eş-Şerhu'l-Kebir'de şöyle denilmiştir: "Çünkü, tıpkı müzik aletlerinin kırılması meselesinde de anlaşıldığı üzere şarkı söylemek haramdır." Rafii, "şahitlikler" konusunda şarkı söylemenin mekruh olduğu görüşünü sahih kabul etmiştir. Şu halde buradaki haramlık "fitne doğurmasından korkulan şarkı" şeklinde yorumlanır. Köle de zikredilen hüküm bakımından cariye gibidir. Eş-Şerhu'l-Kebir'de "değerini ödemenin gerekli olduğu" şeklindeki ifade de bu şekilde yorumlanır.

 

22. Dövüşçü horoz ve keçi telef edildiğinde, telef eden kişi horoz ve keçinin dövüş yapma niteliğini dikkate almaksızın tazminat . öder; çünkü bunları dövüştürmek haramdır.

 

Not:  Gasp edilen kölenin hastalanması, saçının dökülmesi veya dişinin düşmesi, bunların daha önceki haline dönmesiyle -isterse bu sahibi elindeyken gerçekleşsin- telafi olmuş olur. Ancak, gasp edilen koyunun yünlerinin dökülmesi, ağacın yapraklarının dökülmesi bundan farklıdır; bunlar, daha önceki durumlarına geldiğinde telafi söz konusu olmaz. Zira bunlar mütekavvim mal hükmünde olup bunların düşmesiyle malın değeri düşer. Kölenin sağlığı, saç ve dişleri ise mütekavvim mal hükmünde değildir.

 

23. Kölenin, gasıbın elinde iken bir sanat öğrenmesi, bu sanat unuttuğu sanattan daha değerli olsa bile onun yanındayken unuttuğu başka bir sanatın telafisi kesinlikle olamaz; çünkü her bir sanatın amacı farklıdır.

 

24. Bir kimse meyve suyunu gasp ettikten sonra bu önce şaraba ardından sirkeye dönüşse [hüküm ne olur? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre sirke, sahibine ait olur; çünkü bu, her ne kadar bir sıfattan başka bir sıfata intikal etmiş olsa bile onun malının ta kendisidir. Şayet sirkenin değeri meyve suyunun değerinden daha az ise gasıp bunu tazmin eder; zira sirkeye dönüşme onun elinde iken gerçekleşmiştir. Şayet değeri daha düşük değilse yalnızca sirkeyi vermekle yetinir.

 

[İkinci görüş]

 

Gasıp, gasp ettiği meyve suyunun mislini vermekle yükümlü olur; çünkü şaraba dönüştüğü anda bu meyve suyu telef olmuş hükmündedir.

 

Bu görüşe göre sirke bir görüşe göre gasıba aittir. Daha doğru görüşe göre ise o, meyve suyunun sahibine aittir; çünkü bu, onun mülkünden meydana gelmiştir.

 

Görüş aynlığı gasp edilen yumurtadan civciv çıkması, daneden bitki çıkması, ipek kozasından ipek çıkması meselelerinde de aynen mevcuttur.

 

Not:  Nevevi "daha sonra sirkeye dönüşse" ifadesi ile "sirkeye dönüşmeksizin şaraba dönüşen meyve suyu"nu dışarıda bırakmıştır; bu durumda meyve suyunun malolma özelliği ortadan kalktığından gasp eden kimsenin meyve suyunun mislini vermesi gerekir.

Şayet meyve suyu, şarap yapma niyetiyle sıkılmışsa dökülmesi gerekir. Aksi takdirde bunun dokunulmazlığı bulunduğundan dökülmesi caiz olmaz.

 

25. Bir kimse bir şahsın şarabını gasp ettikten sonra şarap onun elinde sirkeye dönüşse yahut derisi tabaklama yoluyla temizlenebilir olan ölü hayvanın derisini gasp edip tabaklasa [sirke ve deri kime ait olur? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre sirke ve deri, malı gasp edilen kişiye ait olur; çünkü bu, kendisine ait olan bir şeyden meydana gelmiştir. Bunlar gasıbın elindeyken telef olursa, gasıb bunları tazmin eder.

 

[İkinci görüş]

 

Bu ikisi gasıba ait olur; çünkü bunların malolma özelliği gasıbın elinde iken gerçekleşmiştir.

 

ilk görüşün gerekçesinden anlaşıldığına göre dokunulmazlığı bulunmayan şarap bu hükmün dışında kalır. CüveynT bunu açık olarak ifade etmiştir. Mütevelli ise dokunulmazlığı olan ve olmayanı aynı kabul etmiştir. Hocamız Zekeriya el-Ensarl'nin belirttiğine göre bu ikinci görüş daha uygundur. Ancak sahibi bu malları istemezse gasıbın geri vermesi gerekmez, mal sahibinin de bunları geri isteme hakkı yoktur. Hayvan sahibinin deriyi istememesi, şarabı istememesi gibidir. Hayvan sahibi bir isteksizlik belirtmezse gasıbın bunları geri vermesi gerekir; çünkü konuyla ilgili hadis geneldir. Ayrıca bunlardan yararlanmak mümkündür.

 

26. Bir kimse, tabaklanmamış olan bir deriyi telef etse, deri sahibi hayvanın şer'T usullere göre boğazlanmış olduğunu iddia ettiği halde, itlaf eden kişi hayvanın ölmüş olduğunu ileri sürse, yeminle birlikte telef eden şahsın sözü kabul edilir; çünkü hayvanın boğazlama olmaksızın ölmüş .olması asıldır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

GASP EDİLEN MALDA MEYDANA GELEN FAZLALIKLAR