MUĞNİ’L-MUHTAC

GASP

 

TAZMİN EDİLMEYEN ŞEYLER

 

Şarap tazmin edilmez. lımm! açıktan şarap içmedikçe veya satmadıkça şarabı dökülmez. Şarabın aslı olan mal mevcutsa kendisine geri verilir. Dokunulmazlığı bulunan bir şarap müslümandan gasp yoluyla alındığında da hüküm böyledir.

 

Putlar ve müzik aletlerinin işe yaramaz hale getirilmesi durumunda herhangi bir şey ödenmez. Daha doğru görüşe göre bunlar tamamen kırılmaz, bir araya getirilmeden önceki şekliyle parçalarına ayrılır. Bu kötü işleri yapan kimseyi engellemek için bunlara karşı tepkisini koymak isteyen kişi bu ölçüyü tutturamayacak olursa nasıl mümkün oluyorsa o şekilde bunları işe yaramaz hale getirir.

 

1. "Hamr" (yani şarap), müslümana ait olsun, başkasına ait olsun, dokunulmazlığı bulunsun ya da bulunmasın tazmin edilmez; çünkü kan, kendiliğinden ölmüş hayvan ve diğer necis maddelerde olduğu gibi şarabın da bir değeri yoktur.

 

"Hamr" (şarap) sözcüğünün kapsamıpmlerin çoğunluğuna göre nebiz girmediği halde nebizin hükmü de şarap gibidir. Ancak kişi hakkında bir tazminatın söz konusu olmaması için MaverdI' nin belirttiğine göre kişi nebizi ancak bunun dökülmesini / itlaf edilmesini) uygun gören müctehid bir hakimin emriyle dökebilir. Nitekim Ebu Hanife'ye göre nebiz bir maldır. Nebizin itlaf edilmesini uygun gören bir hakim bu konuda müctehid hakim gibidir.

 

Ezrai şöyle demiştir: Anlaşıldığı kadarıyla burada açıktan nebiz içen kişinin ya ictihadı görüş yahut da taklid yoluyla bunu helal saydığı farz edilmektedir. Bunun haram olduğuna inanan bir kimse açısından onun hükmü, üzerinde icma söz konusu olan şarabın hükmü gibidir. Herhangi' bir mezhebe tabi olmayan halktan biri bu konuda böyle midir yoksa o, nebizi mübah sayanlar grubunda mı yer alır? Bu konuda iki ihtimal de düşünülebilir.

 

Buna şöyle itiraz edilmiştir: Nebiz dökülmesi durumunda tazmini gerekli gören kimse açısından tazminin beklenmesi konusunda bunun haramlığına inanan ile inanmayan arasında fark yoktur. Bu yüzden Ezral'nin yaptığı ayrımın bir delili yoktur.

 

Nevevi, Dekaik adlı eserinde kenevirin sarhoş edici olduğunu söylemiştir. Buna göre İsnevl'nin de belirttiği üzere bunun şarap gibi değerlendirilmesi uygun olur.

 

Mezhep içindeki iki görüşten tercihe şayan olanına göre necis hale gelmiş olan sıvının dökülmesi halinde tazmin söz konusu olmaz; çünkü bunu satmak sahih değildir.

 

Şarap vb. şeylerin kaplarına gelince, şarabı dökmek bunları kırmadan mümkün olmuyorsa veya kabın başı darsa ya da kişi bunu dökmekle uğraşırken fasıkların yetişip kendisini engellemesi söz konusu olacaksa yahut bununla meşgulolursa zamanı zayi olacak ve işleri bunları kırmak caizdir. Bunu Gazalı söylemiştir.

 

İdareci konumunda olanların şarap ve nebiz kaplarını, insanların bunu içmesini engellemek ve tedib etmek için k.ırmaları caizdir. Hz. \[!!) Peygamber (s.a.v.) döneminde bu yapılmıştır.

isnevi "bu en güzel görevlerden biridir" demiştir.

 

2. Zımmtye ait şarap vb. şeyler dökülmez; çünkü el-Kifaye'de belirtildiği üzere onların bunlardan yararlanmalarına ses çıkarılmaz. Ancak onlar kendi dindaşları arasında bile olsa şarabı açıktan içme, alıp satma hibe etme vb. işlemleri yaparlarsa şarapları dökülür; çünkü bunu açıktan yapmak, tıpkı inkarcılıklarını açıkça yapmaları durumunda olduğu gibi İslam'ı küçümsemek, hafife almak anlamına gelir.

 

"Açıktan yapmaları", gizli durumları araştırılmadığı halde buna muttali olunmasıyla sabit olur.

 

Domuz da bu konuda şarap gibidir.

 

Bu hükümler, zımmtler bizimle birlikte yaşıyorsa geçerlidir. Şayet tek başlarına belirli bir bölgede yaşıyoriarsa açıktan şarap vb. şeyleri içmeleri, almaları satmalarına karışılmaz. Bu konuda geniş bilgi "cizye" bölümünde gelecektir.

 

3. Zımmt, şarabı açıktan içmediğinde, şayet ondan alına.n şarap telef edilmemişse geri verilir. Zira onların bunu yapmalarına ses çıkarılmaz. Eş-Şerhu'l-Kebir ve er-Ravda 'nın "cizye" bölümündeki daha doğru görüşe göre geri verme masrafı onu alana aittir. Bu "bir malın tazmin yükümlülüğünü üstlenmemiş olan kişi onu geri vermeyi de üstlenmemiştir" şeklindeki genel kuralın istisnasıdır.

 

İmam Şafii (r.a.) el-Ümm'de şöyle demiştir: "Onlara ilişen kişiye engelolunur. Bunu tekrarlarsa tedib edilir."

 

Aynı şekilde, şayet kalmışsa dokunulmazlığı bulunan şarap vb. maddeler de müslümandan gasp edilmişse ona geri verilir; çünkü Müslüman, sirkeye dönüşsün diye şarabı elinde tutabilir. Dokunulmazlığı bulunmayan şarap ise geri verilmez, dökülür.

 

Rafii'nin bu bölümde söylediğine göre dokunulmazlığı bulunan şarap, şarap yapma amacıyla sıkılmamış olan meyve suyunun şarap haline gelmiş şeklidir. Bu tanım, rehin bölümündeki "sirke yapmak amacıyla sıkılmış olan meyve suyudur" şeklindeki tanımdan daha iyidir. Herhangi bir amaç gözetilmeksizin sıkılmış olan meyve suyu ilk görüşe göre dokunulmaz olduğu halde ikinci görüşe göre dokunulmaz değildir.

 

4. Bir kimse bir şarap ortaya çıkararak bunun sirkenin şaraba dönüşmüş hali olduğunu iddia ederse; Cüveynıye göre onun sözü kabul edilmez. Ezrai "ancak bu sözü söyleyen kişi ve ra sahibi olduğu bilinen takvası meşhur olan bir kimse ise sözü kabul edilir, aksi takdirde sözü kabul edilmez; çünkü fasıklar, sirke yapmak amacıyla üzümü sıktıklarını ancak bunun şaraba dönüştüğünü belirterek orta yere şarap çıkarabilirler" demiştir. Bu, güzel bir ayrımdır. Bu ayrım da Cüveynt'nin sözlerinden çıkarılmıştır.

 

Bir şarap bulduğumuzda bunun sirkeden şaraba dönüştüğünü gösteren bir takım emareler varsa, mezhep te esas alınan görüşe göre o şaraba dokunulmaz.

 

5. Putlar, haçlar ve tanbur vb. gibi müzik aletlerini işe yaramaz hale getirme durumunda bunu yapan kimsenin herhangi bir şey ödemesi gerekmez; çünkü bunlardan elde edilecek yarar haram kılınmış olup karşılığında bir şeyalınamaz.

 

Gerekçeden -İsnevt'nin de dediği üzere- şu sonuç çıkar: Def gibi çalınması caiz olan müzik aletlerini kıran kimsenin bunların değerini ödemesi gerekir.

 

Altın ve gümüşten yapılmış kapları kırma durumunda bir şey ödemenin gerekli olup olmadığı konusu, bunları edinmenin helal olup olmadığı konusundaki görüş ayrılığına bağlı olarak ihtilaflıdır.

 

6. [Bu aletler ne şekilde kırılır? Bu konuda mezhep içinde üç görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre bunlar kırılırken tamamen kırılmaz; çünkü haram olan şekli, malın özelliklerinin bir kısmı devam ettiği ~ halde gidermek mümkündür. Bununla birlikte Gazali'nin, şarap kabının kırılması konusunda söylediğine göre devlet başkanı insanları caydırmak ve cezalandırmak amacıyla bunu yapabilir, hatta burada bunu yapması daha önceliklidir. Bunlar, bir araya getiriimeden önce nasıl ise o hallerine döndürülür; çünkü böyle yapmakla onlar mevcut isimlerini kaybetmiş olur.

 

[İkinci görüş]

 

Diğer görüşe göre bunların bütün parçalarının birbirinden ayrılması gerekir, hatta bunlar bir daha kullanılamayacak şekle sokulur.

 

Yalnızca tellerin kopartılması kesinlikle yeterli değıidir; çünkü teller kolayca ayrıştırılabilir.

 

[Üçüncü görüş]

 

Bir başka görüşe göre ise bunlar ilk durumlarına döndürülmez, bir daha haram bir alet edinilmeyecek şekle dönüştürülür.

 

Kişi, kırma konusunda meşru olanın ötesine geçse, bununla meşru olan arasındaki farkı tazmin eder.

 

Meşru olan sınırın ötesine geçilip geçilmediği konusunda fiili yapan ile aletin sahibi ihtilaf etse, aletin sahibi haddin aşıldığını iddia ederken telef eden kişi bunu inkar etse, Zerkeşı şöyle demiştir: Burada alet sahibinin sözünün kabul edilmesi gerekir. Bu şuna benzer: Bir sıvı madesi dökülen kişi, "o meyve suyuydu" dese, itlaf eden ise "aksine o şaraptı" dese, sıvının sahibinin sözü yeminle birlikte kabul edilir. Bunu Beğavı fetvalarında söylemiştir; çünkü aslolan malolma özelliğinin devam etmesidir.

 

 

7. Yukarıdaki ilk görüş esas alındığında; bu aletlerin kullanılmasına tepki göstermek isteyen kişi, bu kötülüğü işleyen kişiye engel olmak isterken yukarıda belirtilen ölçüye riayet ed em eye cek olsa, aleti nasıl mümkün olursa o şekilde işlevsiz hale getirir. Bu, yukarıda belirtilenin ötesinde bir şey bile olsa hüküm değişmez; çünkü aletin sahibi kusurlu davranmıştır. Bunu ortadan kaldırmak için tek çıkar yolalmadığı sürece aletin yakılması caiz değildir; çünkü aletin tahtaları malolarak kullanılabilir.

 

Köle ve fasık bile olsalar bu kötülüğü ortadan kaldırma konusunda erkek, kadın ve çift cinsiyetli şahıs arasında fark yoktur.

 

İsnevi şöyle demiştir: Ezberimde kaldığı kadarıyla kafirin bunu giderme yetkisi yoktur.

İbnü'l-Mulakkin el-Udde adlı eserinde kafirin böyle bir hakka sahip olmadığını açıkça ifade etmiştir. Gazall'nin İhya'daki şu ifadeleri de bunu desteklemektedir:

 

İyiliği emredip kötülüğü yasaklamanın şartlarından biri de bunu yapacak kişinin Müslüman olmasıdır. Çünkü bu dine yardımdır. Dinin aslını inkar eden ve düşman olan bir kişi dine nasıl yardım edebilir?

 

Mümeyyiz olan çocuk bunu yaptığında, yetişkin bir kimsenin aldığı sevabı alır. Gazalı, İhya'da şöyle demiştir:

 

Yetişkin bir kimsenin kötülüğü gidermesine kimse engel olamayacağı gibi mümeyyiz çocuğun kötülüğü gidermesine de kimse engel olamaz. Zira o, mükellef olmasa bile, ibadet cinsinden şeyler yapmaya ehildir. Bunu yapmak yalnızca gücü yeten mükellef üzerine farzdır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

MENFAATLERİN TAZMİNİX