MUĞNİ’L-MUHTAC

CENAZELER / DİĞER BAZI HÜKÜMLER

 

Ö. ÖLÜYÜ ÖLDÜĞÜ YERDEN BAŞKA BİR YERE NAKLETMEK

 

Ölüyü öldüğü şehirden başka bir yere nakletmek haramdır.

 

[Zayıf] bir görüşe göre ise bu mekruhtur.

 

Ancak Mekke, Medine veya Beytü'l-Makdis'e [Kudüs'e] yakın bir yerde ölür de bu şehirlere nakledilirse [haramlık veya mekruhluk söz konusu olmaz.] İmam Şafil (r.a.) bunu açık olarak ifade etmiştir.

 

A. ÖLÜYÜ ÖLDÜĞÜ YERİN DIŞINA NAKLETMENİN CAİZ OLMADIĞI DURUMLAR

B. ÖLÜYÜ, ÖLDÜĞÜ YERİN DIŞINA NAKLETMENİN CAİZ OLDUĞU DURUMLAR

 

A. ÖLÜYÜ ÖLDÜĞÜ YERİN DIŞINA NAKLETMENİN CAİZ OLMADIĞI DURUMLAR

 

[Kişi öldüğünde onu defnetmek üzere öldüğü yerden başka bir yere nakletmenin hükmü nedir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır: ]

 

[Birinci görüş]

 

Kişiyi öldüğü yerden başka bir yere defnetmek üzere götürmek -bu nakil esnasında ölünün bedeninde değişmelbozulma olmasa bile haramdır; çünkü böyle yapmak ölünün defnini geciktirmek ve onun saygınlığını zedelemek anlamını taşır.

 

İsnevı şöyle demiştir: Alimlerin "ölüyü öldüğü şehirden başka yere nakletmek" ifadesini zahiren almak mümkün değildir, çöl [vb. açık arazi] de böyledir.

 

Şu halde kişinin öldüğü şehir ile birlikte bundan dört mesele çıkar:

 

ı. Öldüğü şehirden başka şehre taşımak,

2. Öldüğü şehirden çöle [kırsal araziye] taşımak,

3. Çölden şehire taşımak,

4. Bir çölden başka bir çöle taşımak.

 

Ölüyü birbirine bitişik veya yakın iki şehrin birinden diğerine taşımanın -özellikle de ölüyü başka bir şehirdte defnetme konusunda bir adet varsa- caiz olduğu konusunda şüphe yoktur. Her bir beldede o beldenin kabristanı dikkate alınır.

 

Ölüyü defnettikten sonra onu nakletmenin hükmü "kabrin açılması" meselesinde ele alınacaktır.

 

[İkinci görüş]

 

Zayıf bir görüşe göre -ki bu görüşü Beğavi ve diğer bazı alimler savunmuştur- ölünün nakledilmesi mekruhtur; çünkü bunun haram olduğuna dair bir delil bulunmamaktadır.

 

 

B. ÖLÜYÜ, ÖLDÜĞÜ YERİN DIŞINA NAKLETMENİN CAİZ OLDUĞU DURUMLAR

 

1. Şayet kişi Mekke, Medine veya Beytü'l-Makdis'in [Kudüs'ün] yakınında ölmüşse -söz konusu şehirlerin fazileti sebebiyle- ölen kişinin bu şehirlere nakledilmesi haram ya da mekruh değildir. Bunu İmam Şafii (r.a.) açık olarak belirtmiştir.

 

Bu durumda metinde geçen ["ancak. .. " şeklindeki] istisna mekruhlukla ilgili görüşe dönmektedir. Mekruhluktan istisna söz konusu olduğunda haramlık zaten söz konusu olmaz. Yahut da bu istisna hem mekruhluk hem de haramlığa dönmektedir.

 

İsnevı şöyle demiştir: Birkaç cümleden sonra gelen istisnalar konusunda mezhebimizin benimsediği genel kurala (2) bu ikinci görüş daha uygundur.

 

(2) Şafii mezhebinin genel kuralına göre peşpeşe birbirine atfedilen cümlelerden sonra gelen istisna yalnızca son cümleye değil geçen cümlelerin tümüne döner. (Çev.)

 

"Yakınlık" konusunda dikkate alınacak mesafe "şehre ulaşıncaya kadar ölünün bedeninde değişmenin meydana gelmeyeceği mesafe"dir.

 

"Mekke" ile kastedilen yalnızca şehrin kendisi değil [onu da içine alan] harem bölgenin tümüdür.

 

2. Zerkeşi şöyle demiştir: Bu kuraldan şehidin de istisna edilmesi uygun olur. Bunun delili Cabir' den rivayet edilen şu haberdir: "Nebi (s.a.v.) Uhud şehitlerinin öldürüldükleri yerde defnedilmelerini emretti. Onlar daha önceden [öldürüldükleri yerden] Medine'ye nakledilmişlerdi."(Tirmizi, Cihad, 1717. Tirmizi: sahihtir)

 

Daha önce buna delil olacak açıklamalar geçmişti. Muhibbü't-Taberı şöyle demiştir:

İçinde salih insanların yaşadığı yerleşim birimlerinin yukarıdaki üç şehir ile aynı hükümde kabul edilmesi uzak bir ihtimal değildir.

 

Kişi öldüğü yerden üç şehre [Mekke, Medine, Kudüs] nakledilmeyi vasiyet etse vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir.

 

Ezral'nin belirttiğine göre vasiyetin yerine getirilmesi zorunluluğu mutlak değildir; şayet bu şehirlere yakın ise ve ölünün cesedinde bir değişiklik meydana gelmeyecekse bu yapılır.

 

Nakletmek caiz olduğunda -İbn Şehbe'nin de dediği üzere- bu işlemin ölünün yıkanması, kefenlenmesi ve namazının kılınmasından sonra yapılması uygun olur. Çünkü bu işlemleri yapma farzı kişinin öldüğü şehirde gerekli hale gelmiştir; cenazeyi taşımanın caiz olmasıyla bu farziyet ortadan kalkmaz.

 

3. Ehl-i sünnet mezhebine mensup bir kimse ehl-i sünnet dışı [bid'at] fırkalarının bulunduğu şehirlerin birinde ölse -şayet kabrini gizlemek mümkün değilse- cesedi nakledilir.

 

4. Aynı şekilde ordu komutanı vb. konumda olan bir kimse kendileri ile savaş yapılan gayri müslim topraklarında ölse oraya gömülmesi halinde kabri gizli kalmayacaksa cesetleri İslam ülkesine nakledilir.

 

Kişinin yukarıda belirtilen üç şehire yakın bir yerde ölmesi sebebiyle o şehirlerde gömülmesi ile ailesinin bulunduğu yerde gömülmesi birbiri ile tearuz etse -bazı son dönem alimlerinin belirttiği üzere- zahir olan görüşe göre birincisi [yani üç şehirde defnedilmesi] daha iyidir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

P. ÖLÜNÜN GÖMÜLDÜKTEN SONRA KABRİNDEN ÇIKARILMASI